Bu memleket bizim

Pandemi ardından gelen açılmayla biraz ferhalamayı düşünmüştük oysa. Son gelen rakamlar çok rahatsız edici olsa da kapanmaların öcünü alırcasına sahillere, ormanlara, düğünlere derneklere koştuk.

Haberin Devamı

Neşe dolmuş, neşe dağıtır olmuştuk, tüm sıkıntılarımıza rağmen. Hayat pahalıymış, “Sonra bakarız” dedik. Pandemi, “e alıştık” artık. Ama ormanlar yanmaya başlayınca kimsede ne neşe kaldı ne huzur.

Yanan ağaçları, yiten canları ölen insanları gördükçe, duydukça herkes bir telden çalmaya başladı. Tam bir kakofoni yaşıyoruz. Bir millet olmanın değerleri, yanan ağaçlar gibi yok olup gidiyor sanki. Son yıllarda milletçe karşı durmamız gereken tüm büyük olaylarda, kamplaşmaktan başka bir şey yapamıyoruz. Umudunu yitiren topluluk görmeye başladım. Bir tarafta her söylenene inananlar, diğer tarafta tüm söylenenlere kulak tıkayanlar.
Ormanların yanmasıyla birlikte kutuplaşmamız da kendisini yanıcı bir şekilde ortaya koydu. Kimsenin kimseye güveni kalmamış. Kimisi haklı eleştiriler yaparken topa tutuluyor, kimisi görev yaparken haksızlığa uğruyor. Şu yangını söndürelim ardından da eleştirilerimizi sıralarız diyen olmadığı gibi, biz de yanlışlar yaptık ve gereğini yaparız diyen de yok. Hal böyle olunca yanan sadece ormanlar olmuyor, birlik ve beraberlik de yanıyor. Her iki kutup da aslında ülkeye ne kadar büyük bir kötülük yaptığının ya farkında değil ya da buradan bir sonuç bekleniyor. Kutuplaşan bir ülkede doğruyu bulmak, güzele ulaşmak çok da imkanlı görünmüyor.

Haberin Devamı

Burada elbette en büyük görev 20 yıla yakın ülke yönetiminde söz sahibi olan iktidara düşüyor. Ortamın acilen soğutulması gerekiyor. Bir yolunu bulmak zorundalar. Muhalefetten de en azından hayati konularda nasıl ortak tutum takınılacağı konusunda daha sağduyulu bir yaklaşım şart.
Aksi halde orman yangınlarını aratacak günler sandığımıdan daha yakın. Ayrışmış bir milletin ateşini söndürecek mekanizmaları bulmak hiç de kolay olmayacak.
Karşıtlık ve korku üzerine inşaa edilen yapıdan kimsye fayda gelmiyor. Kendi tarihimiz incelemek bile bunun için gözlerimizi açmaya yeter. Bu ülke bizim. Ormanıyla, kurduyla kuşuyla, sağdan soldan tüm akımlarıyla bizim bu ülke. Hadi gelin büyük ustanın sözlerine bakalım birlikte.

Davet

Dörtnala gelip Uzak Asya’dan
Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket bizim!

Haberin Devamı

Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benziyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim.

Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu davet bizim.

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim!

Nazım Hikmet nasıl da güzel özetlemiş. Farklılıklarımızla yan yana birlikte olarak bu memleket bizim.
Kalın sağlıcakla.

Yazarın Tüm Yazıları