Paylaş
İşte böylesine acımasız bir trajediye tanık olduk geçen hafta, sahnede. Nilüfer Kent Tiyatrosu’nun yeni oyunu Yangınlar, Lübnan iç savaşının acımasızlığını gözümüze değil, kalbimize bir hançer gibi sapladı. İyi de yaptı.
Wajdi Mouawad’ın yazdığı, Ayberk Erkay’ın çevirdiği ve Murat Daltaban’ın yönettiği oyun, konusu itibarıyla çok sarsıcı. Bazı diyalogları çok ağdalı bulsam da (Zaten çok acı bir olayı anlatırken bu kadar ağdalı sözler bana biraz gereksiz geldi) konu ve final çok çarpıcı.
İnsanlığınızdan utanıyorsunuz. Matematik bile şaşırıyor yönünü 1+1=1 oluveriyor.
*
İşte iç savaşın en acı yönü. Kardeş kardeşi öldürüyor, Habil ve Kabil’den beri. Acılar bununla son bulmuyor. Daha da öteye geçebiliyor. Size oyun hakkında detay vermeden ilerlemek güç ama yapmaya çalışacağım.
Newal Marvan ölür. Biri kız, biri erkek ikiz çocuklarına, biri öldü sanılan babaya diğeri de varlığı bile bilinmeyen ağabeye verilmek üzere iki mektup bırakır. Olaylar buradan sonra gelişir. Çocuklar annelerinin Lübnan iç savaşında yaşadığı büyük acılarla yüzleşir.
Jeanne, babasının izini bulur, Simone da ağabeyinin. Simone’un “1+1=1 etmez mi?” sözü sonradan size dehşet bir acı bırakır.
*
İnsan olmaktan utanırsınız. Hristiyan bir kadın ve Müslüman bir adamın tutkulu aşkının nasıl acıyla yoğrulduğunu, aslında insanlığı yüceltmesi gereken değerlerin sömürülmesiyle, toprak ve güç için süren etnik ve dinsel çatışmaların, nasıl da benliklerimizi yaktığına tanık olursunuz.
Oyunun son 20 dakikasında yerinize mıhlanmaya hazır olun.
Böyle bir acı varsa, niye insanlık var diye düşünmekten kendinizi alamayacaksınız. Ama umut da var. İnsan umudun ete kemiğe bürünmüş halidir. Umut yaşananların boşuna olmaması için alacağımız tutumda. Umudu ve insanlığımızı yitirmemek için bu oyunu izleyin derim. Bir de yaşadığınız bazı sıkıntıların aslında ne kadar önemsiz olduğunu anlamanız için.
Kalın sanatla ve sağlıcakla.
Paylaş