Paylaş
5 üzerinden 3,5 yıldız
Nedamet getiren emektar silahşor, gün gelir eski dünyasına geri dönmek zorunda kalır... Bu klasik western formatı, Keanu Reeves’ın sürüklediği ‘John Wick’te bir kez daha karşımıza çıkıyor. Lakin ihtisas alanı dövüş sanatları olan ve genelde bu tür filmlerde danışman-eğitmen olarak görev yapan Chad Stahelski-David Leitch ikilisi, yönetmenliğini birlikte üstlendikleri ‘John Wick’te, konudan ziyade görselliğe sırtlarını dayamışlar.
Hikâyeyi kısaca özetlersek: Kanserden ölen çok sevdiği karısının yasını tutmakta olan John Wick, ilginç bir hediye alır: Karısının vefat etmeden önce kendisini her daim hatırlaması için yolladığı minik bir köpek... Daisy adındaki bu yeni dostuyla gittiği benzincide 1969 model Ford Mustang’ine Rus mafya şefi Viggo’nun küstah oğlu Iosef göz koyar ve satmasını ister. Teklif reddedilince de gece evine baskın yaparak hem arabasını alır hem de köpeği öldürür. Bu, bir tür uyuyan devi uyandırmaktır. Çünkü Wick eski bir kiralık katildir ve hesabı kapatmak için, en iyi bildiği işi icra etmeye başlar...
‘John Wick’, öykü düzleminde yakın zaman önce izlediğimiz Denzel Washington’lı ‘The Equalizer’a uzaktan uzağa selam sarkıtıyor ama Stahelski-Leitch ikilisi asıl akrabalıkları Uzakdoğu menşeili aksiyonlarla kuruyor. ‘John Wick’te John Woo’dan da Takeshi Kitano’dan da Kim Jee-woon’dan da tatlar bulabilirsiniz. Hatta sertlik derecesi itibariyle ‘The Raid’ serisini bile hatırlamak mümkün. Stahelski-Leitch ikilisi Amerikan sinemasının bu tür aksiyonlardaki standartlarını daha üst noktalara taşıyarak şiddeti alabildiğine estetize etme çabasına girişmişler. Dolayısıyla bu tür sahnelerle aranızda belirli bir mesafe varsa ‘John Wick’ size uygun bir seçenek değil. Ama hakkını vermek lazım: Filmdeki teknik işçilik ve atmosfer birinci sınıf...
AH ŞU RUSLAR!
Öte yandan Hollywood ‘eski düşman’ını şimdiki zamanda da var etmenin hazzını yaşıyor. Geçmişte ‘komünist’ olmaktan kaynaklanan bir ‘kötülük’le Amerikan sinemasında boy gösteren Ruslar, artık kapitalizme kapılarını açsalar da eski kimliklerinden kurtulamıyor.
Sözün özü günümüzün kötülük motifleri de ‘Rus mafyası’... Kim bilir belki de bu yolla Putin’e olan kızgınlıklarını gösteriyorlardır!
Performanslara gelince: John Wick tiplemesi doğrusu Keanu Reeves’a yakışmış. ‘Speed’ten ‘The Matrix’ serisine, aksiyona aşina olan Reeves, takım elbiseleri içinde soğukkanlı ‘iyi’ katili başarıyla canlandırıyor.
Rus mafya şefi Viggo’da Michael Nyqvist, olaylara sebep olan Iozef’te -‘Game of Thrones’tan tanınan- Alfie Allen, tecrübeli kiralık katil Marcus’ta Willem Dafoe, güzel tetikçi Miss Perkins’te Adrianne Palicki, organizatör Winston’ta Britanyalı büyük aktör Ian McShane gayet iyiler. Ama ben yan tiplemelerden özellikle ‘Pulp Fiction’da Harvey Keitel’ın canlandırdığı ‘The Wolf’ benzeri bir ‘Temizlikçi’yi andıran Charlie’yi -ki bu karakteri David Patrick Kelly oynuyor çok beğendim.
Sonuçta iyi çekilmiş bir aksiyonsa aradığınız, ‘JohnWick’in son derece uygun bir seçenek olduğunu söyleyebilirim!
Yönetmen: Chad Stahelski-David Leitch
Oyuncular: Keanu Reeves, Michael Nyqvist, Willem Dafoe, Adrianne Palicki
ABD yapımı
Paylaş