Paylaş
‘Captain America’, ‘Iron Man’, ‘Thor’, ‘The Avengers’ gibi süper karakterlerin ‘bonservis’lerini elinde bulunduran (!) ‘Marvel evreni’ bu yazın ‘Gişe filmleri kuşağı’na bu kez de daha az bilinen bir ‘Kahramanlar geçidi’yle dahil oluyor: ‘Galaksinin Koruyucuları’ (‘Guardians of the Galaxy’)... Seri, ilk kez 1969’da varlığını hatırlatmış ve daha sonra 2008’de restorasyondan geçerek bayrağı farklı tiplemelere devretmişti. Bu haftadan itibaren salonlarımıza teşrif eden film ise yeni versiyondan sinemaya uyarlanmış.
Yönetmenliğini James Gunn’ın üstlendiği yapımın önce kısa bir özeti diyelim: Kendi kendine ‘Star-Lord’ adını takan Peter Quill, galaksinin en kötü karakterlerinden Ronan’ın da peşinde olduğu bir küreyi çalar. Peter için basit bir hırsızlık gibi gözüken bu eylem, farkında olmadan birçok karakterin ‘topa girmesi’ne neden olacaktır... Konuşan ve her türlü eylemi gerçekleştiren rakun ‘Rocket’, yol arkadaşı ağacımsı Groot, küreyi bulmak için Ronan’ın gönderdiği ama aslında başka dertlere sahip yeşil renkli gizemli Gamora derken hepsi evrenin en güvenli hapishanesinin yolunu tutacaktır... Heyhat, bu isimlere içeride Ronan’dan, karısının ve çocuğunun intikamını almak için yaşayan ‘Yok Edici Drax’ de eklenecek, farklı hedeflerin birleştirdiği bu tuhaf birleşimden ‘Galaksinin Koruyucuları’ doğacaktır...
Malum bu tür filmlerde her biri farklı meziyetlere sahip bir grup ‘süper kahraman’ın resmi geçidini izleriz. Ki birleştiklerinden de ekip ‘süper kere süper’ olur. Amma velakin ‘Galaksinin Koruyucuları’ galiba güzelliğini bu ‘süper’lik meselesini fazla abartmamasından ve hava olarak, 80’li yılların yer yer ‘kitsch’ bilimkurgularına selam göndermesinden alıyor. Filmdeki şarkılar da (70’ler ve 80’ler), öykünün genel ataleti de bu yönde. Zaten tiplemeler hafiften ‘Star Wars’u -özellikle de Peter Quill, Han Solo esintileri, Ronan da düşük volümlü ‘Darth Vader’ tadında- hatırlatıyor. Öte yandan filmin arka plandaki zengin tuhaf karakter yapısı ve belli yere ait olmayan ‘Gezi’ci tiplemeleri ‘Beşinci Element’ ve ‘Otostopçunun Galaksi Rehberi’ gibi filmleri de akla getiriyor.
‘Walkman’siz çıkmam abi
Gelecekte hâlâ ‘Walkman’iyle dolaşan ve kasetlerini çok seven ‘Star-Lord’la bu tuhaf harman kuşkusuz gençliği aynı zamanlara denk düşen bizim gibi seyirciler için de nostaljik bir hava estiriyor. Ki sountrack’te yer alan Blue Swede’den ‘Hooked on a Feeling’, 10cc’den ‘I’m Not in Love’, The Runaways’den ‘Cherry Bomb’, David Bowie’den ‘Moonage Daydream’, Five Stairsteps’den ‘O-O-H Child’, Norman Greenbaum’dan ‘Spirit in the Sky’ gibi şarkılar da bu havanın göstergesi. (Yanlış anlaşılmasın, konuya hâkim değilim, araştırdım buldum!)
Oyunculuklara gelince, 1988’de kanser olan annesini kaybettiği gece bir uzay aracı tarafından kaçırılıp hırsızlarca büyütüldükten sonra karşımıza şaşkın bir kahraman olarak çıkan ‘Star-Lord’da Chris Pratt kariyeri açısından dönüm noktası olacak bir rolde arz-ı endam ediyor. ‘Wanted’, ‘Moneyball’, ‘Her’ gibi filmlerin kimi ara karakterlerinde kendisine aşina olduğumuz genç oyuncunun bundan böyle sanırım yolu açılır. ‘Galaksinin Koruyucuları’nda Rocket’a sesini veren Bradley Cooper kadar, kelime haznesi son derece kısıtlı olan Groot karakterine sadece ‘I’m Groot’ sözcüklerini söyleten Vin Diesel, bu filmin adeta gizli kahramanları. İkisi de sesleriyle son derece başarılı performanslar ortaya koyuyor. Gamora’da ‘Star Trek’ ve ‘Avatar’dan hatırladığımız Zoe Saldana’yı, Ronan’da Lee Pace’i, Peter’ı büyüten Yondu’da Michael Rooker’ı izliyoruz. Drax’te ise karşımıza eski Amerikan güreş şampiyonlarından Dave Bautista çıkıyor. Beyaz saçlara ve kaşlara bürünmüş Bencio Del
Toro’yu ‘Koleksiyoncu’ tiplemesinde görüyoruz.
Uzun metraj kariyerindeki en akılda kalıcı film ‘Slither’ olan -ki vasat bir gerilimdi- James Gunn, Nicole Perlman’la birlikte senaryosunu da yazdığı ‘Galaksinin Koruyucuları’nda son derece başarılı bir işe imza atmış. Hafif retro tadı, son derece başarılı göndermeleri, zekice esprileri, görsel açıdan kurduğu dünya ve yarattığı atmosferle ‘Galaksinin Koruyucuları’, kendisini kaptıran seyirciyi zevkli yolculuklara çıkaran filmlerden olmuş. İkincisi yolda olan serinin bu ilk hamlesini gönül rahatlığıyla tavsiye ederim...
5 üzerinden 3 buçuk yıldız
Paylaş