Paylaş
Ocak 2015’teki ‘Charlie Hebdo saldırısı’nın ardından, ‘Katiller’ bu kez sadece karikatüristleri değil onca insanın hayatına kast etti. Hoş, bu katilleri biz çok iyi tanıyoruz; bu yıl Diyarbakır, Suruç ve Ankara’da bu coğrafyanın güzelim insanlarını katletmişler, vicdanı olan herkesin nefretini kazanmışlardı. Ocak’taki ‘Charlie Hebdo katliamı’ sonrası bu sayfalarda ‘Futbolun kültürel kodları’ başlıklı yazıda ‘1998 Dünya Kupası şampiyonu’ Fransa’yı oluşturan oyuncuların orijinleri üzerinden bütün dünyaya verdikleri mesaja şöyle dikkat çekmiştim:
GERÇEK OLUYORDU
“Geçen hafta ‘Üç Renk’li bayrak adeta kanla boyanırken geride derin sosyal ve kültürel yaralar bıraktı. Dünyanın şimdi daha fazla barışa ve eli kanlı katillere karşı dayanışmaya ihtiyacı var. Zidane gibi ‘Multi-kültürel’ özel kodlara da...”Tabii son katliamın tuhaf bir şekilde futbolla direkt bağlantısı var; çünkü katiller katliamın boyutunu daha da geniş alana yaymak adına Stade de France’daki Fransa-Almanya maçını da hedef seçmişlerdi. Katillerden biri stadın yolunu tutmuş, ilk düdükten sonra içeri girmeye çalışmış ama ‘Canlı bomba’ olduğu anlaşılınca kapıda kendisini yok etmiş.Statlar bugüne kadar kimi büyük acıların da yerleri olmuştu. Heysel, Hillsborough ya da 1967’de Kayseri’deki Kayseri-Sivas maçında 43 kişinin hayatını kaybettiği facia gibi... Ama tüm bu olayların nedeni çıkan kargaşada insanların birbirini ezmesiydi. Çoğu Hollywood yapımı dev bütçeli aksiyon filmlerinde gördüğümüz (ve çoğu kez ‘Süper kahramanlar’ın engellediği) terör odaklı stat faciaları, Paris’te az da gerçek oluyordu.
İNSANLIĞIN ORTAK ACILARI SONUÇTA
insanlık tarihine acılı bir sayfa daha eklendi. Stade de France’ta oyuncu ve taraftarların kayıplar hanesine eklenmemesi olayın avuntularından biri olacak. Bu vahşete, insanlık ailesinin tüm ve bu ailenin üyelerinden sporcular da tepki gösteriyor. Bütün bu yaşananlar benzer bir olayın gerçekleştiğinde gösterdiğimiz tepkileri akla getiriyor. Bu konudaki en çarpıcı örnek de hatırlanacağı gibi Konya’da oynanan Türkiye-İzlanda maçında yaşandı.Evet, olay tüm tribünlere mal edilemez ama böyle bir refleksin varlığı da yadsınamaz bir gerçek. Yine de naifçe bir çağrıya soyunalım: Ne bu türden olaylar, ne de Konya’daki gibi ‘münferit tepkiler’ bir daha olmasın... Futbol kendine has taraftarlık ruhuna sahip olsun ama iş insanlığın ortak değerlerine gelince kenetlenme yolundaki işlevinin de hakkını versin... Bu arada Almanya’yı 2-0 yenen Fran-sa’nın o gece sahada ter döken iki oyun-cusundan Lassana Diarra’nın kuzeninin olaylar sırasında hayatını kaybetmesi, Antoine Griezmann’ın kız kardeşinin de Bataclan’daki katliamdan sağ kurtulması yaşanan trajedi içindeki ayrıntılardandı. Beşiktaşlı Gomez de uzun bir süre sonra Milli Takım formasını giydi ve sahaya çıktığı maç, onun ve bütün bir insanlık için acı hatıralardan biri olarak kayda geçti.
Paylaş