Paylaş
Eddie Brock, meseleye vâkıf olanların bildiği üzere ‘Örümcek Adam’ dünyasında önemli bir yer işgal eden ünlü gazete ‘Daily Bugle’dan aşina olduğumuz, ‘emekçiden yana’ haberler yapan bir muhabirdir. Sinemadaki ilk ‘solo’ yansıması olan 2018 tarihli yapım ‘Venom: Zehirli Öfke’den de nasıl bir fiziksel dönüşüme uğradığına tanığız. Malum, uzaydan gelen bir yaşam formu kendini ortaya çıkarmak için aradığı insan bedenini Brock’ta bulmuş ve bu zoraki arkadaşlıktan yeni bir ‘süper kahraman’ doğmuştu.
Ruben Fleischer imzalı ilk adımın devamı niteliğindeki ‘Venom: Zehirli Öfke 2’de (‘Venom: Let There Be Carnage’) kamera arkasına, daha önce özellikle ‘Gollum’ (‘Yüzüklerin Efendisi’ serisi) ve ‘Caesar’ (‘Maymunlar Cehennemi’ serisi) gibi karakterlerden hatırladığımız oyuncu-yönetmen Andy Serkis geçmiş. Venom’a hayat veren Tom Hardy’nin yanı sıra Kelly Marcel’in ortaklaşa kaleme aldıkları yeni maceranın ana ekseni, uzaylı simbiyotun, kendi türünden bir düşmana karşı verdiği savaş.
Filmde Venom’a Tom Hardy hayat veriyor.
Genel çatı iki yaratığın Dünya üzerindeki ‘final’ maçına doğru inşa edilirken gidiş yolunda karşımıza kötülük timsali bir çift çıkıyor: San Francisco’daki St. Elmes İstenmeyen Çocuklar Evi’nde birliktelikleri başlayan Cletus Kasady ve sevgilisi Frances Barrison.
‘KATİL DOĞANLAR’IN UZANTILARI…
Bir seri katil olan Cletus, San Quentin Eyalet Hapishanesi’nde, Francis ise Ravencroft Enstitüsü’ndedir. Brock, seri katilin öyküsünü kitlelere aktarıp kaybettiği gazetecilik prestiji ve ruhunu yeniden kazanırken bir temas dolayısıyla farkında olmadan yeni bir canavarın varoluşuna kapıyı aralar.
‘Marvel ailesi’nin salonlarımızı ziyaret eden yeni ürünü ‘Venom: Zehirli Öfke 2’, bence ilk adımdan bir tık daha iyi... Yaratık ve onunla bütünleşen Eddie’nin ilişkisi bir tür ‘alter ego’ savaşı ya da sürekli didişen, kavga eden ama birbirlerine muhtaç bir sevgili profili olarak da ele alınabilir. Filmde çok etkili olmayan ama ara ara karşımıza çıkan mizah yükünü bu çekişme üstleniyor. Cletus-Francis ya da diğer adlarıyla ‘Carnage’-‘Shriek’, filmin bir yerinde yeni ‘Bonnie-Clyde’ olarak anılıyorlar ama Cletus’u canlanlandıran Woody Harrelson dolayısıyla ben onları ‘Katil Doğanlar’ın uzantıları olarak adlandırmayı daha uygun gördüm.
İlk adıma ilişkin eleştirimde Brock’un mesleği üzerinden “Film ‘günümüz dünyasında gazetecilik yapabilmek için uzaylılara ihtiyaç var’ türü bir mesaj mı iletmek istiyor” diye yazmıştım: İkinci adımda da gazetecilik meselesi var ama hikâyede herhangi bir mesajı aktaracak kadar yer işgal etmiyor.
Sonuçta ‘Marvel evreni’nin zayıf halkalarından biri var karşımızda. Tavsiyemizi eskilerin deyişiyle ‘Türünün iflah olmaz hayranları için’ diyerek yapalım...
VENOM: ZEHİRLİ ÖFKE 2
Yönetmen: Andy Serkis
Oyuncular: Tom Hardy, Woody Harrelson, Michelle Williams, Naomie Harris, Reid Scott, Stephen Graham, Peggy Lu, Sian Webber, Michelle Greenidge
ABD-İngiltere-Kanada ortak yapımı
TARİHSEL BİR #METOO ÖYKÜSÜ
Kariyerine 1977’de ‘Düellocular’la başlayan Ridley Scott, 84 yaşının baharında (!) Son Düello’yla (‘The Last Duel’) eski sulara dönüyor. Hem de ne dönüş! Tarihsel yapımlara yakınlığıyla bilinen (‘Gladyatör’, ‘Robin Hood’, ‘Cennetin Krallığı’) İngiliz yönetmenin yine geçmişten çekip çıkardığı bu epik çalışma erkeklik hallerinin, derebeyliğin ve mülkiyet gösterilerinin bütün sertliğiyle yaşandığı 14’üncü yüzyıl Fransa’sında bir kadının herkese karşı verdiği mücadeleyi anlatıyor. Film önce sıkı arkadaş olan ama sonradan araları açılan iki soyluyla (Jean de Carrouges ve Jacques Le Gris), bu rekabetin ortasında bir tecavüz vakasıyla dengeleri değişen bir kadının (Marguerite de Thibouville) öyküsünü, Kurosawa’nın ünlü klasiği ‘Rashamon’vari bir akışla (her bir karakter yaşananları kendi cephesinden aktarıyor) perdeye taşıyor. Matt Damon ve Adam Driver iki ana karakterde iyiler ama özellikle Marguerite’de Jodie Comer muhteşem. Keza Ben Affleck de Kont Pierre d’Alençon’da son dönemin en iyi performansını ortaya koyuyor. Kariyerinde ‘Thelma ve Louise’ gibi bir gurur anıtı olan bir yönetmenin son adımı, yılın en iyi filmlerinden; bu tarihsel #MeToo öyküsünü kaçırmayın.
ÇOK YORDUN BİZİ BE MİCHAEL MYERS
2018’de, John Carpenter’ın ünlü klasiği ‘Halloween’e 40 yıl sonra el atan ve aradaki devam filmlerini devre dışı bırakarak orijinal öykünün izlerini süren David Gordon Green, ‘Cadılar Bayramı Öldürür’de (‘Halloween Kills’) bir tür ‘suyunun suyu’ bir yapıta imza atmış. Bu son adım, Michael Myers’ın yıllar sonra geldiği kasabada geçmişte kendisinden kurtulan kurbanlarının karşısına yeniden çıkması, tabii listesine yeni maktuller eklemesini anlatıyor. Film ‘linç kültürü’ne ve gözü kararmış toplulukların yol açabileceği zararlara dikkat çektiği noktalarda fena değil ama final çok zorlama ve bu kanlı öykü gereksizce yorucu…
VİZYONA GİREN DİĞER FİLMLE
Altı çiftin mutluluk arayışlarını anlatan Fransız filmi ‘Fanteziler’i (Les Fantasmes) Stephane-David Foenkinos ikilisi yönetmiş, oyuncular Monica Bellucci, Denis Podalydes, Suzanne Clement, Mathys Barbedette, Pauline Clement, Nicolas Bedos ve Celine Sallette. Yerli komedi ‘Hep Yek 4: Bela Okuma Altan’da başrolleri Ulaş İnan Torun, Önder Açıkbaş, Yıldırım Memişoğlu ve Orhan Aydın paylaşıyor, yönetmen Özgür Bakar. Haftanın animasyonu ‘Fate/Grand Order The Movie’ Kazuto Arai imzasını taşıyor. Yerli gerilim ‘Ceberruh’u ise Buğra Kekik yönetmiş, oyuncular Erkan Çelik, Hülya Diken, Barış Bektaş ve Oğuz Öztaş.
‘Fanteziler’
Paylaş