Paylaş
Bu topraklar üzerindeki ‘TIR’ların ne taşıdığı tartışıladursun Hollywood, uzun süredir ‘Amerikan coğrafyası’ndakilere yönelik, “Ne taşıdıkları beni ilgilendirmez, ben bizatihi kendileriyle ilgileniyorum” dercesine TIR suretindeki devasa robotlar öykülerini perdeye aksettiriyor!.. ‘Transformers’ serisinden bahsediyorum; hani uzaydan gelip bir kısmı insanların safında yer alırken -ki onlara ‘Autobots’ deniyor-, bir başka kısmı da dünyayı ele geçirmek isteyip ‘Düşman’ etiketiyle -onların genel ismi de ‘Decepticons’- sahaya çıkan robotlardan... Malum, bu ‘devasa metaller’ şekilden şekle giriyorlar (bu durumda argodaki “şekil yapmışsın” ifadesini de karşılıyorlar!); genel olarak TIR, zaman zaman da spor araba kimliğinde...
Bu haftadan itibaren salonlarımıza uğrayan ‘Transformers: Kayıp Çağ’ (‘Transformers: Age of Extinction’), serinin dördüncü adımı; ama filmin asıl belirleyici yanı kamera arkasında her zamanki gibi Michael Bay olmasına karşın yeni karakterlerle yola çıkılması. Ve naçizane benim için zincirdeki en iyi halka olması...
Önce kısaca hikâye: Büyük savaştan sonra taraflar yeniden belirlenmiştir; devlet nedense insanlığın yanında olan ‘Autobots’ kısmına cephe almıştır. Hatta her görüldüğü yerde öldürülme emri verilmiştir. Çünkü sistemin ‘derin’ kanadı kötü uzaylılarla işbirliği içindedir. Tamircilikle hayatını kazanan ve üniversite çağına gelmiş olan kızını iyi bir okulda okutmak için çabalayan kendi çapında dâhi mühendis Cade Yeager, ortağı Lucas’la eski bir sinema salonundan ayakta kalan şeylere göz atarken döküntü bir kamyon bulur. Hoşuna gider ve tutar evine getirir. Tamir ederken de ne kadar değerli bir şeye sahip olduğunu anlar. Kamyon, ‘Autobot’ların lideri ‘Optimus Prime’dır. Çok geçmeden ‘gizli servis’ elemanları uzun süredir aradıkları bu robotu ele geçirmek için Yeager’ın evini basar. Bu durumda yapılacak seçim bellidir: Cade, Optimus Prime’ın yanında kızı Tessa, erkek arkadaşı Shane ve Lucas’la birlikte mücadeleye koyulur...
‘Halka’ serisi (Amerikan versiyonu) ve ‘Çığlık 3’ün yanı sıra ‘Transformers: Yenilenlerin İntikamı’ ve ‘Transformers: Ayın Karanlık Yüzü’ filmlerini de kaleme alan Ehren Kruger’in hikâyesine el attığı ‘Kayıp Çağ’, tek bir olay zincirine odaklanmıyor, çapını geniş tutuyor... Açılan her yeni parantez, film boyunca iyi toparlanıyor ve nihayetinde ortaya kayda değer bir eğlencelik çıkıyor. İyisiyle kötüsüyle devasa robotlar yerden, havadan etrafı aksiyona boğarken arada elbette aile değerleri, babalık kavramı, sınavı geçen müstakbel damat gibi beylik kavramlar boy gösteriyor. Film uzun mu uzun -iki saat 45 dakika ama elbette bir ‘Kış Uykusu’ değil; her yönüyle- ama ‘3D’ tekniğine bir yerden sonra kendinizi kaptırırsanız pek sıkılmıyorsunuz ama yine de daha kısa olabilirmiş tabii ki.
‘Emek’i hatırladık
Serinin önceki filmlerinde öyküyü Shia LaBeouf ve sevgilisi rolündeki Megan Fox sürüklerken bu kez ana karakterler ‘Baba-kız’a dönüştürülmüş ve bu görev Mark Wahlberg-Nicola Peltz ikilisine verilmiş. Wahlberg özellikle gayet iyi idare ediyor... Robotlar ise başarılı seslendirmeler ve zekice yazılmış göndermeler içeren diyaloglarıyla aslında öykünün asıl kalbinin attığı unsurlar olarak göze çarpıyor. Önce kötülerin safında yer alan Joshua Joyce (Stanley Tucci canlandırıyor) ne oluyor da iyilerin safına geçiyor, çok anlaşılmıyor ama filmin bu uzun süresinde bağlı bulunduğun yerden sıkılmak normal olsa gerek!
Paylaş