Paylaş
dessa’daki bir tesisten kıymetli bir evrak çantası çalınır... Meselenin peşine düşen İngiliz istihbaratı, bir tür takımdan ayrı düz koşan hırçın ajanları Orson Fortune’u olayı aydınlatması için görevlendirir. Yanına da çaylak ama sahada maharetli JJ Davies’le dijital konularda uzman Amerikalı Sarah Fidel verilir. Bazı izler, onları Greg Simmonds adlı milyarder bir silah tüccarına götürür. Fortune ve ekibi, operasyonu derinleştirmek ve Simmonds’ın çevresine girebilmek için tüccarın ünlülere olan zaafından faydalanmak ister ve bu amaçla hayranı olduğu popüler Hollywood yıldızı Danny Francesco’yu da aralarına alarak harekete geçer...
Jason Statham’ın başrolde olduğu filmde Kaan Urgancıoğlu da rol aldı (solda).
1990 tarihli ‘Lock, Stock and Two Smoking Barrels’ ve 2000 tarihli ‘Snatch’le yönetmenlik kariyerine etkileyici adımlarla ‘Merhaba’ diyen ve Britanya sinemasına farklı, dinamik bir hava getiren Guy Ritchie, sonradan aynı çizgiyi tutturamadı ve uzunca bir zamana dağılan kariyeri boyunca kimileri heyecan verse de vasat sularda gezinen filmlere imza atıp durdu. Son dönem işlerinden ‘Kral Arthur: Kılıç Efsanesi’ fena sayılmazdı, ‘The Gentleman’ da orta karardı. Pandemi dönemindeyse yolculuğunun başındaki iki filminde kadroda yer verdiği ve 2005 yapımı ‘Revolver’da da başrolü teslim ettiği Jason Statham’la yeniden bir araya geldiği iki film çekti. Bu yapımlardan ilki olan ‘Wrath of Man’ geçen yıl gösterime girmişti, şimdi de sahne sırası ikinci hamle olan ‘Servet Operasyonu’nda (Operation Fortune: Ruse de Guerre)...
Girişte konusunu özetlediğimiz bu yapımın kötü adamları Ukrayna mafyasıydı. Rusya’nın bu ülkeyi işgaliyle doğan konjonktürde bu durum rahatsızlık yaratabilir gerekçesiyle filmin geçen yıl gerçekleşmesi beklenen gösteriminin ertelendiği iddia edilmişti. Dolayısıyla Guy Ritchie-Jason Statham birlikteliğinin beşinci adımı ancak şimdilerde vizyona çıkıyor.
Öte yandan senaryosunu yönetmenin yanı sıra Ivan Atkinson ve Marn Davies’in kaleme aldığı ve çekimlerinin bir kısmı Antalya’da gerçekleştirilen yapım, çokça ‘Görevimiz Tehlike’ serisini, az biraz da ‘Bond filmleri’ni hatırlatıyor. Lakin olay örgüsünün çok sağlam olduğunu iddia etmek zor. ‘Servet Operasyonu’, ‘Görevimiz Tehlike’lerin bir parodisi gibi duruyor ama öte yandan film böyle bir refleksle hareket etmiyor ve kendisini fazlasıyla ciddiye almış görünüyor. Jason Statham, hemen her filminde tekrarladığı ve artık alameti farikası haline gelen hırçın, arıza ve sarkastik havasını bir kere daha ortaya koyarken (ki bu durumdan kimsenin rahatsız olduğunu sanmıyorum, bu profil kendisine yakışıyor) Sarah Fidel’de Aubrey Plaza, JJ Davies’te rap’çi Bugzy Malone, İstihbarat Dairesi Başkanı Norman Knighton’da Eddie Marsan, ekibin şefi Nathan Jasmine’de Cary Elwes, Hollywood yıldızı Danny Francesco’da Josh Hartnett ellerinden geleni yapıyorlar. Silah tüccarı Simmonds’taysa Hugh Grant karikatürize bir portre çiziyor, kimi yabancı eleştirmenler Grant için ‘kötü bir Michael Caine taklidi olmuş’ şeklinde yorumda bulunmuşlar. Kaan Urgancıoğlu da Ukrayna mafyası üyelerinden biri olarak mal teslimi sahnesinde karşımıza çıkıyor.
Aspendos’ta aksiyon!
İşin Antalya kısmına gelince... Başta bir genel plan, Kaleiçi’ndeki kaçıp kovalama ve aksiyon, aynı bölgede bulunan 37 metrelik ‘Panoramik Asansör’deki takip ve cinayetler derken asıl olarak daha geniş figürasyonun yer aldığı çatışma sahneleri Aspendos’ta çekilmiş. Lakin teslimat ve infaz eylemleriyle biçimlenmiş bu bölümün gerçekleştirildiği antik tiyatrodaki çekimleri çok da parlak bulmadığımı belirtmeliyim.
Sonuçta ‘Servet Operasyonu’ vasat bir aksiyon olmuş. İzleniyor mu, evet izleniyor. Aralarda da küçük dokunuşlar var; örneğin bir western klasiği olan ‘Butch Cassidy and the Sundance Kid’i hatırlatma ya da Sarah’nın Mimar Sinan-Timur heykelleri üzerinden yaptığı espri gibi. Ama genel olarak Guy Ritchie’nin yapıtı, seyircisini “Biz bu tür filmlerden, hem de daha iyilerinden çok fazla izlemiştik” hissiyatının ötesine götüremiyor.
Robot arkadaş ebeveynin yerini tutar mı?
Bir oyuncak firmasının üst düzey tasarımcılarından olan Gemma, kaza sonucu hayatını kaybeden kız kardeşi ve eşinin geride bıraktıkları yeğeni Cady’nin velayetini üstlenir. Ne var ki genç kadının ebeveynlik konusunda pek bir deneyimi yoktur. Nihayetinde bir çözüm bulunur; şirketi için tasarladığı yapay zekâya sahip oyuncak robot, Cady’nin en yakın arkadaşı olacaktır. Lakin zamanla M3GAN (Model 3 Generative Android) yoldan çıkacak ve bir terör makinesine dönüşecektir.
Yapay zekâ ya da üstün teknolojiye sahip robotlar hayatımızın gidişatını nasıl değiştirecektir meselesi çok geniş kapsamlı bir tartışma konusu elbet… Gerard Johnstone’un yönettiği, senaryosunu da Akela Cooper ve James Van’ın yazdığı ‘M3GAN’ bu meseleyi bir oyuncak bebeğin öne çıktığı gerilim formatındaki bir öyküyle sunuyor. Bu kategorinin şahikası elbette Spielberg’ün ‘Yapay Zekâ’sıdır. ‘Yang’dan Sonra’ da benzer biçimde meseleye sofistike yaklaşan yapımlardandı. ‘M3GAN’ ise aynı sulara, içine kötü ruh girmiş bebeği ‘Chucky’ türünde bir profille dahil oluyor. Filmin altmetnindeyse çocukların üstün zekâlı robot arkadaşlara değil, ebeveynlerinin ilgi ve şefkatine ihtiyacı olduğu yönünde bir mesaj var. Gerilim açısından kayda değer sahneler barındıran filmde robotun çelişkili durumlara vurgu mantığıyla yaptığı espriler fena değildi.
Ve diğer seçenekler...
Jerzy Skolimowski’nin, Robert Bresson’un ‘Rastgele Balthazar’ına saygı duruşu niteliğindeki filmi ‘Aİ’ (EO), bir eşeğin gözünden dünyanın ahvalini anlatıyor. ‘Röportaj Adam’ olarak tanınan YouTuber ve içerik üreticisi Mahsun Karaca’nın başrolünü üstlendiği ‘İllegal Hayatlar’, Adana’da kaçak kumarhane işleten Mahsun’un, baskınlardan kurtulmak ve illegal işlerini rahatça yapabilmek için siyasi parti kurmasıyla başlayan macerası üzerine bir komedi; filmin yönetmeni Cenk Çelik. Alternatif rock müziğinin sevilen gruplarından mor ve ötesi’nin geçen mayısta Beşiktaş İnönü Stadı’nda verdiği ve 35 bin kişiye tarihi bir gece yaşattığı konserin filmi ‘Tamiri Mümkün’ de bu haftanın menüsünde yer alıyor, yönetmen Recep Yılmaz. Yerli gerilim ‘Ammar 3: Cin Kabilesi’ ise Ahmet Yaşar Gümüş imzasını taşıyor.
Paylaş