Paylaş
Bu ülke futbol coğrafyasında yakın döneme kadar daha çok ‘içerisinin hâkimi’ görüntüsünü veren ve Avrupa cephesini ezeli rakibi Galatasaray’a bırakan sarı lacivertliler, özellikle Zico dönemi Şampiyonlar Ligi, Aykut Kocaman dönemi de Avrupa Ligi serüvenleri boyunca önemli bir kabuk değişiminin habercisi olmuştu.
dınamo kıev krallığına son
Hoş, 20 şampiyonlukla Galatasaray ‘şimdilik’, içerisinin de hâkimi görünümünde ya... Fenerbahçe, son dönemde cezası nedeniyle Avrupa heyecanından da uzak... Dolayısıyla 2015-16 sezonu camia için iki cephede de eksik hesapların kapatılma fırsatı sunuyor.
Nitekim yönetim bu hedefe uygun olarak göz kamaştırıcı transferlerle, ‘temmuzun şampiyonu’ unvanını takımın tekrar üzerine geçirmesini sağladı. Bu, tabii ki geçen sezon sadece Diego’yu kadrosuna katan ve “Bize bu kadarı yeter de artar” diyen bir yaklaşımla çelişki teşkil ediyor ama futbolda malum, dün yoktur ve daima bugün ve de yarın için çabalamak zorundasındır...
Gelelim yarınki Shakhtar Donetsk sınavına... Fenerbahçeli olmasanız da futbolun doğası gereği kafa yoracağınız bir denklem var karşımızda. Rakip, kendi ülkesindeki çok önemli bir geleneği ve taht sahibini yerinden eden bir oluşumun ifadesi... Türkiye macerasından sonra gittiği takımın başında tam 11 sezondur bulunan Mircea Lucescu, önce Ukrayna’daki Dinamo Kiev hegemonyasına son verdi, sonra da uluslararası futbol arenasında saygınlığı yüksek bir takım profili oluşturdu.
‘STAJ YERLERİ’ SHAKHTAR OLDU
Valeriy Lobanovski zamanında Sovyet futbolunun ana arteri olan Dinamo Kiev’in aksine, Lucescu’nun yarattığı ekip, genel karakterini ‘Sambacılar’dan oluşturdu ve ‘Madenciler’in takımı, ‘Brezilya kolonisi’ olarak adlandırılmaya başlandı.
Başlarda Brandao, Matuzalem, Ilsinho, Elano Brumer gibi isimlerle yaratılan bu yeni dokuya sonraları Willian, Luiz Adriano, Fernandinho, Jadson, Douglas Costa gibi futbolcular da eklendi.
Shakhtar Donetsk, Mircea Lucescu eliyle Brezilyalı yıldızlara bir anlamda ‘Avrupa futbolu’nda staj yapma, kendilerini geliştirme ve yeteneklerini farklı bir disiplinle donatma fırsatı tanıdı. Adeta birlikte büyüdüler, ‘Sambacılar’ sonraları yuvayı terk edip Avrupa’nın bir üst klasmanındaki ‘1. sınıf’ takımlara transfer olurken ‘Mircea Lucescu ve scout ekibi’, gidenlerin yerine yenilerini keşfetti ve Shakhtar Donetsk her daim ayakta kaldı.
Bu genel çerçeve içinde görüyoruz ki Ukrayna temsilcisi, kimi yıldızlarını bu yaz transfer döneminde kaybetse de temeli sağlam bir ekip; üstelik takımda yine Teixeira, Taison, Marlos, Bernard, Fred gibi Brezilyalılar, Eduardo gibi de Brezilya asıllı Hırvat var.
Fenerbahçe ise geçen sezonki omurgasını bir kaç isim dışında tamamen yenileyen bir hüviyetle sahaya çıkacak. Ki bu yeni profile teknik direktör de dahil. Bu cephedeki en önemli farklılık ise şu:
Hatırlanacağı gibi geçen sezon takımın başında bulunan İsmail Kartal, en azından Aykut Kocaman ve Ersun Yanal geleneklerinin devamı kimliğine sahipti.
FUTBOL KONUŞMAK ZOR AMA...
Sadede gelirsek Shakhtar, 11 yıllık bir ifadenin, Fenerbahçe ise bir aylık yepyeni bir oluşumun takımı... Lakin futbolun güzelliği de işte bu; hangisi bu turu geçerse geçsin, kimse şaşırmayacak...
Öte yandan böylesi günlerde başta futbol olmak üzere, başka şeyler konuşmak zor...
Her daim barışın tercih edildiği bir ülke ve siyaset dileğiyle diyelim...
Paylaş