Paylaş
James Bond hâlâ dimdik ayakta dururken, ‘Ajan filmleri’ janrının suyu defalarca çıkarılmışken, yetmedi yakın bir zaman önce ‘Kingsman’ ve ‘Spy’ı izlemişken, üstüne üstlük ‘Görevimiz Tehlike’ serisinin belki de en iyisi ‘Rouge Nation’ın vizyon turu sürerken ‘Kod Adı: UNCLE’a (‘The Man from UNCLE’) gerek var mı? Kendi adıma söylüyorum, benim için yok ama en azından yönetmeni Guy Ritchie’nin sanırım var. ‘Lock, Stock and Two...’ ve ‘Snatch’la sinemaya hızlı giriş yapan ve perdeye kendi çapında enerji getiren İngiliz yönetmen, daha sonraki işleriyle maraton koşmaya pek de müsait olmadığını göstermişti. Zannımca giderek Luc Besson kıvamına gelen Ritchie, sürekli bildiği sulara dönüyor ama bütün bu çabaları kendini tekrarlamadan öteye gidemiyor. Son yönetmenlik çabası ‘Kod Adı: UNCLE’ ise 1964-68 yılları arasında boy göstermiş bir TV dizisinin sinema versiyonu. Yani bir nevi ‘Tatlı Sert’in (‘The Avengers’), 1998’de Ralph Fiennes, Uma Thurman ve Sean Connery’li kadroyla yeniden çevrimi olmuş.
Önce kısaca öykü diyelim: 60’lı yıllar... Doğu Berlin’deki araba tamircisi Gaby’yi, peşindeki esrarengiz adama rağmen bin bir zorlukla Batı’ya kaçıran Amerikan ajanı Napoleon Solo, çok geçmeden ‘esrarengiz adam’ın KGB ajanı Illya olduğunu anlar. Gaby’nin babası bir zamanlar zorunlu olarak Hitler için çalışan bir fizikçidir ve şimdilerde, eski bir Mussolini hayranı olan İtalyan faşistlerinin elinde, yeni bir nükleer bomba imal etmektedir. ‘Soğuk Savaş dönemi’ olmasına karşın Solo’yla Illya, örgütlerinin işbirliği yapmasına karar vermeleri üzerine ortak bir operasyona girişerek, Gaby’nin babasının, dolayısıyla füzenin peşine düşerler.
Bütün güzellikleriyle Roma
5 üzerinden 2,5 yıldız
‘Kod Adı: UNCLE’ defalarca gezilmiş bir kulvarda tur attığı için öyküsü zaman zaman ‘Austin Powers’ çizgisine bile geliyor. Ama yine de belli alanlarda çekiciliği var; o da özellikle dönem ruhunu yansıtmada ve adeta moda kataloğunu andıran kostüm tasarımlarında. Gaby’nin ve füzenin sahibi konumundaki İtalyanlar cephesinden Victoria’nın kıyafetleri birer defile niteliğinde. Adeta ‘Twiggy ruhu’ karşımıza geliyor. Ayrıca Roma’da geçen sahnelerde Trevi Çeşmesi, İspanyol Merdivenleri gibi mekânlar da karşımıza çıkınca perdede sinemasal bir nostalji de estiriliyor. Ve müzikler. ‘Kod Adı: UNCLE’ın enfes bir soundtrack’i var ve filmde Rita Pavone, Nina Simone, Peppino Gagliardi gibi sanatçıların şarkılarını dinliyoruz.
Ya oyunculuklar? Solo’da zamanımızın ‘Superman’i Henry Cavill, Illya’da Armie Hammer, Gaby’de de Alicia Vikander, Victoria’da da Elizabeth Debicki gayet iyiler. İngiliz İstihbarat Şefi Waverly’de Hugh Grant ise fazla karikatürize durmuş.
Sonuç? ‘Kod Adı: UNCLE’, sevimli ve nostaljik bir ‘soğuk savaş’ dönemi ajan filmi olarak sineye çekilebilir. Görünüşe bakılırsa filmin hasılatı, ikinci adımın atılıp atılmamasında büyük bir etken olacak. Devamı çekilirse de; ikinci macera sanırım İstanbul’da geçecek...
KOD ADI: UNCLE
Yönetmen: Guy Ritchie
Oyuncular: Henry Cavill, Armie Hammer, Alicia Vikander, Elizabeth Debicki, Hugh Grant / İngiltere yapımı
Paylaş