Ghezzal son üç sezonda üç ayrı ülkede, Fransa’da, İtalya’da ve İngiltere’de hayal kırıklığı yaşamış. Beşiktaş’ta kendini bulmuş. Aboubakar’ın son iki sezonda ilk 11 başladığı maç sayısı toplamı dokuz. Bu sezon yedi ayda 22 gol katkısı yaptı. Orijinal mevkisi olmayan sol açıkta oynamasına rağmen 18 gol katkısı yapan Larin de, geçen sezon kadroda düşünülmeyip Belçika’ya kiralanmış bir isim.
70 DAKiKA ALFA GiBiYDi!
Ersin daha 20 yaşında. Beşiktaş’ın birinci kalecisi olarak olgunlaşmış. Alanyaspor’dan transferlerini hemen hemen hepimizin eleştirdiği Welinton ve N’Sakala’nın her ikisi de çıkışta. Rosier çıkışta, Vida çıkışta, Souza kariyerinin en iyi sezonunu yaşıyor. 38’lik Atiba’ya üç yıllık kontrat yapsalar itiraz edemeyecek duruma getirdi herkesi. Sergen Yalçın’ın böyle bir kadroyla şu anda maç eksiğiyle Galatasaray’ın 3, Fenerbahçe’nin 5 puan önünde olması bence takdire değer. Dün de ilk 70 dakikada yine alfa karakterli bir futbol oynadılar. Aboubakar-Altay düellosunda üç kez kazanan Altay olmasaydı farkı ikiye de taşıyabilirlerdi.
DEĞiŞiKLiKLER FENERBAHÇE’NiN DiNAMiZMiNi ARTIRDI
iLK 65-70 dakikada maçın vitesini elinde tutan Sergen Yalçın, son bölümde kontrolü meslektaşına kaybetti bence. Erol Bulut’un kenardan yaptığı her müdahale Fenerbahçe’nin dinamizmini ve hücum repertuvarını artırırken, Beşiktaş teknik yönetimi izledi bu hamleleri. 90 dakikalık normal süre bitene kadar Sergen Hoca’nın sahaya müdahalesi sadece bir taneydi (Mensah).
Sarı lacivertliler özellikle ikinci-üçüncü bölge geçişinde Ozan, Sosa ve Ferdi’nin girişiyle vitesi artırdı ve son bölümde galibiyete de gidebilecek net pozisyonlar yakaladılar.
NEDEN iLK YARILAR ÇÖPE GiDiYOR?
Erol Bulut’a Fenerbahçe’nin son 20 dakikada oynadığı oyun nedeniyle kredinin büyük bölümünü teslim ederken şu soruyu da sormak gerek sanırım:
Ghezzal attığı paslarda 40 metreyi bize 2 adımmış gibi hissettiriyor. Aboubakar Beşiktaş’ın X faktörü. Rıdvan da hücuma çeşitlilik katıyor. Caner, hem duran toplarda hem akan oyunda etkili ortalar yapıyor. Pelkas ise on numarada bir başka.
Beşiktaş akan oyundan, Fenerbahçe ise duran toplardan ligin en fazla gol katkısı alan takımları. Sergen Yalçın atak sürekliliği, Erol Bulut’sa rakibinin tamamlayamadığı hücumlarda hızlı geçiş fırsatları hayal ediyor.
CANER OYNARSA...
Rosier-Ghezzal, Süper Lig’in en fazla pas bağlantısı yapan kanat ikilisi. Caner oynarsa o kanatta defansif riskle, ofansif zenginlik paket olarak gelecek! Pelkas sol çizgiye hapsolmadığında ligin en güçlü çilingirlerinden. Aboubakar’sa takımının X faktörü.
RIDVAN OLUNCA DAHA BiR BAŞKA OYNUYORLAR
Siz belki Aboubakar’ı gollerinden, asistlerinden, kuvvetinden ve oyun zekasından dolayı seviyorsunuz. Oysa Kamerunlu futbolcu, Kadıköy’deki ilk maçta esas farkı taç atışlarını olgun hücuma çevirerek yaratmıştı.
Siyah beyazlıların genç sol beki Rıdvan Yılmaz da ekstra fark yaratan özelliklere sahip bir başka isim. Onun sahadaki varlığı Beşiktaş’ın hücum varyasyonlarını artırıyor, oyunu sağ çizgi ikilisi bağımlılığından kurtarıyor.
1- RACHiD GHEZZAL: BEŞiKTAŞ’IN BEYNi
Galatasaray geçtiğimiz cumartesi akşamı, kendilerine 2012 ve 2013 şampiyonluğunu getiren karo orta saha ve çift santrforlu dizilişi kullanmıştı Kayserispor önünde. O deplasmanda farklı bir galibiyet gelince de Fatih Terim (zorunlu Taylan/Etebo değişimi dışında) düzenini bozmadan çıktı Rizespor maçına. Dün bu kararın hem avantajlarını, hem de dezavantajlarını yaşadı sarı kırmızılı ekip.
Kayseri maçında ceza alanı çevresinde iki bitirici santrfor olması, bekler DeAndre Yedlin ve Saracchi’yi daha fazla orta yapmaya itmiş; bu yöntemle de başarıya ulaşmıştı Galatasaray. O maçta 23 ortada 12 isabet sağlanmış, kafayla Falcao üç, Muhamed iki pozisyon yaratmışlardı. Falcao’nun golü de bir Saracchi ortası sonucunda gelmişti. Rize maçında da beklerin bindirmeleri ve orta denemeleri sürdü. Ancak Rizespor havada çok daha iyi bir takım. Dün hava topu mücadelelerinde Talbi ve Samudio 5’er, Selim, Sabo ve Skoda 3’er kez galip gelmişler. Rize 24’e 10’luk bir üstünlük kurmuş havada.
TAYLAN’SIZ OLMUYOR
Pek tabii ki dünyanın her yerinde büyük takımlar hücum planlarını sadece hava topları üzerine kurmazlar, hatta öncelikli olarak yerden oynamayı tercih ederler. Galatasaray dün bunu da denedi, ancak Taylan’sız kadronun birinci-ikinci bölge pas geçişi sıkça aksadı. Marcao ve Luyindama’nın basit bireysel hatalar yapmalarında da Taylan’ın eksikliğinin rolü var bence. Galatasaray’ın oyununda ta Glasgow Rangers maçına kadar geri sarıp tekrar tekrar görebileceğiniz mühim bir defo var: Önde baskı yapan her takım Galatasaray’ı hataya zorluyor. Fatih Terim de aylardır bu konuya bir çözüm üretebilmiş değil.
ATTIĞI GOL SÜPERDi AMA...
Galatasaray’ın dün eksik gözüktüğü bir başka konu da, topu Falcao ve Muhamed’in olduğu bölgeye kenar ortaları dışında getirememekti. Emre Akbaba dün süper bir gol attı. Ancak Kayseri-Rize maçlarında bu güzel gol dışında dikine herhangi bir katkısı var mıydı, anımsamakta güçlük çekiyorum. Oysa her iki maçta da son bölümde o rolü üstlenen Feghouli’nin oyunu net bir biçimde değiştirdiğini gözlemledik.
Son bir parantezi de dün oyuna yaptığı hemen her müdahaleden olumlu sonuç alan Bülent Uygun’a açmak gerek. Özellikle orta sahaların rahat geçildiği son bölümde Michalak ve Fernando’nun katkıları takdire değer.
Avrupa’da yaşadığımız bu korkunç sezonu bir daha tekrar etmeyeceğimizi, önümüzdeki senelerde gruplardan sonrasını göreceğimizi umut ediyorum. Umut etmek istiyorum en azından.
NÖBETLEŞE OYNADILAR
Özellikle şu anda hem Süper Lig’de hem de Türkiye Kupası’nda pol pozisyonda olan Beşiktaş’ın Avrupa’ya çok erken veda ettiğini hatırlayınca hayıflanıyor insan. Gerek PAOK, gerek Rio Ave eşleşmeleri detaylarda kaybedildi. Eğer Beşiktaş o maçlardan en azından birine Souza, Ghezzal, Rosier ve Aboubakar’la çıkabilseydi; farklı olurdu bence senaryo...
Dün, cuma akşamki 11’ine ufak rötuşlar yapıp, omurgasını koruyarak maça başlayan Beşiktaş, ilk yarım saatte otomatik pilottaydı yine. Göz açıp kapayıncaya kadar da skoru 2-0’a taşıdılar zaten. Sonra (ligde alışık olmadığımız şekilde) çok fazla vites küçülttükleri için müsabaka nöbetleşe oynanan bir spora döndü adeta. 2-0’a kadar Beşiktaş nöbetteydi. 30’dan 77’ye kadar nöbet Başakşehir’e geçti, özellikle ikinci yarının başında artırdıkları önde baskıyla siyah beyazlıları defalarca hataya zorladılar. Maçı da hak ederek uzatmaya götürdüler. Ancak 102’de Beşiktaş, tescilli bir organizasyon golüyle aldı final biletini.
ZiNCiRLER ÇÖZÜLMELi
Son bir not olarak da şunu eklemeliyim: Dün Başakşehir’in ikinci devrede oynadığı futbolu görünce, neden bunu daha fazla müsabakada, daha uzun süreler yapmadıklarını merak ediyor insan. Aykut Hoca umarım bu maçı gördükten sonra zincirlerini bir miktar çözer elindeki kaliteli kadronun.
Bu hafta Süper Lig’in ilk üçünde yer alan üç İstanbullu, kapanan savunmalara karşı benzer sınavlar verdiler: Sergen Yalçın, Başakşehir’i saha içi hareket eden, dönen takımıyla mat etti. Antep’e karşı ilk golde Ghezzal-Larin merkeze gelmiş, Atiba santrfor koşusu yapmıştı. Başakşehir ilk golünde de Ljajic sola geldi, Larin ikinci santrfor rolüne geçti. Fatih Terim, Kayseri’yi beklerinin bolca orta yapması ve çift santrfor kullanımıyla geçti. Yedlin ve Saracchi, Mohamed ve Falcao’yu beş kez etkili ortalarla buluşturdular. Dün akşam sıra, Gençlerbirliği’ni çözmeye çalışan Erol Bulut’taydı.
NOVAK ÇIKINCA iŞ DEĞiŞTi
Bulut maça Mert’in on numarada olduğu bir 4-2-3-1 ile başladı. İlk devrede %73 topa sahip oldular ama 5 şut, 2 kornerde kaldılar. Mert fonksiyonsuz, takım verimsizdi. 46’da Mert’i çıkarıp, Thiam’ı sola, Pelkas’ı merkeze kaydırdı. 12-13 dakika kadar daha etkililerdi. Merkezde özgürleşen Pelkas, 46’da Nazım’a, 48’de Thiam’a harika tek toplar oynadı. Toparlanma sinyalleri veriyordu oyun.
Ancak Bulut, 57’de bir ezber değişiklik daha ekledi tabloya. Novak’ı çıkarıp 3-5-2’ye döndü. Samuel beşlinin sağı, Pelkas soluydu artık. Bu hamle, iki ayrı bedel ödetti Fenerbahçe’ye: Hem 10 dakikadır merkezde harika işler yapan Pelkas kaleye uzaklaştı. Hem de sol savunması kalmayan sarı-lacivertliler Candeias’ın hücumundan ikinci golü yedi.
REAKSiYON DEĞiL AKSiYON
Pelkas, Trabzon maçını on numaraya geçip kazandırmıştı. Antalya maçına (Mesut sakatlandıktan sonra) merkeze geçip tesir etmişti. Konya önünde merkezde harika oynadı. Bunu göremeyip dün Pelkas’ı 45-57 arasındaki 12 dakika dışında yine sola hapsetmek inanılmaz.
Üstelik sadece 12 dakika içinde Pelkas oyuna olumlu tesir etmiş olmasına rağmen.
Erol Bulut, çalıştırdığı takımları fiziksel olarak geliştiriyor olabilir. Savunma becerisini de artırıyor olabilir. Ancak büyük takım teknik direktörlüğü sadece önlem alma değil, önlem aldırma işi. Reaksiyon değil, aksiyon işi. Bulut da maalesef bu departmanda yetersiz. Ve üzülerek söylüyorum ki, Fenerbahçe’nin bu kadrosunun hakkı bu hoca değil.
Galatasaray’ın son 10 yıldaki en başarılı sezonu, birçoklarına göre 201213’tü. Fatih Terim yönetimindeki Galatasaray o sezon Süper Lig ve Süper Kupa şampiyonu olmuş, Şampiyonlar Ligi’nde de çeyrek finale çıkma başarısı göstermişti. Evet o takımda Drogba-Burak gibi müthiş bir santrfor ikilisi vardı ama o senenin kritik özelliklerinden biri de, klasik kanatsız karo orta saha düzeniydi. Terim o sezonun büyük bir bölümünde ön libero Melo, sağ iç Hamit, sol iç Selçuk, on numara Sneijder’lı bir baklava orta saha düzenini tercih etmişti. Üstelik elinde Amrabat gibi bir klasik kanat hücumcusu da olmasına rağmen.
FALCAO FORM TUTUNCA...
Elbette futbolda maçları formasyonlar kazanmıyor, oyuncular kazanıyor. Sahaya nasıl dizilirseniz dizilin 11 kişisisiniz ve aslolan ne oynadığınız... Ancak bence futbolda şöyle basit de bir gerçek var: En iyi diziliş, oyuncu listenizden en iyi verimi aldığınız diziliş. Galatasaray’ın da bu yıl elinde bol merkez orta sahalı bir oyuncu listesi var.
Son haftalarda Muhamed ve Falcao da form tutunca, dün Fatih Hoca’nın karo orta sahalı 4-4-2’ye dönmesi doğal bir hamleydi bence. Oyuncu tercihleri tartışılabilir, ancak diziliş seçimi makul: Ön liberoda Taylan, sağ iç Gedson, sol iç Kılınç, on numarada Akbaba’lı bir düzenle oynadı Galatasaray dün 68’e kadar... 68’de 4-1-4-1’e döndü Fatih Hoca.
BOLCA ORTA YAPTILAR
Belki biraz yavaş oynadıkları için, belki orta saha oyuncuları hareketsiz kaldığı için dün merkezden üretimleri kısıtlıydı. Ama çift santrfor
tercihi, kenar ortalarıyla anlamlı hale geldi Kayseri’de. Hem Saracchi hem de Yedlin bolca kenar ortası yaptılar. Her ikisinin de iyi ortalarında hem Muhamed hem Falcao sıkça topla buluştular. Dengeyi bozan gol de böyle bir ortayla geldi zaten. Yedlin’in 30’da Falcao’ya, 51’de Muhamed’e iyi servisleri var. Saracchi 44’te Falcao’ya golü attırdı, 59’da Muhamed’e al da at dedi. Dünkü sonucun sırrı başarılı kenar ortaları ve çift santrfor oldu Galatasaray için.
Beşiktaş’la ilgili hemen hemen her hafta benzer bir senaryoyu izliyor, benzer sorunlardan (ya da çözümlerden) söz ediyoruz. Başakşehir de Gaziantep, Denizli ya da Gençlerbirliği gibi oyunu büyük ölçüde kendi 30 metresinde kabul etti. Topu Beşiktaş’a bıraktı ve kontra fırsatlar aradı. Beşiktaş yine 8-9 kişi blok halinde duran bir savunmayı çözmeye çalıştı ve bu kez bir ekstra problemi daha vardı: Rakibi iki kez geriden gelmeyi başardı.
Aykut Kocaman’ın Başakşehir’deki stratejisi neredeyse rakip ayırmaksızın aynı. Özellikle maçların ilk devrelerinde sekizli savunma bloklarını hiç bozmuyorlar. Rakiplerinin tamamlayamadığı hücumlarda Giuliano ve Crivelli’yle geçiş fırsatı arıyorlar. Ancak geriye düştüklerinde kadrolarının kalitesini hatırlıyor Kocaman’ın ekibi.
BENZER SORUNLAR
Beşiktaş’ın hemen her hafta kapalı savunmaları çözmeye çalışması, elbette sadece siyah beyazlılara özgü bir mesele değil. Bayern Almanya’da ya da City İngiltere’de benzer sınavlar veriyor sürekli. Sergen Yalçın bir röportajında Pep ya da Klopp’u (pahalı kadrolarından dolayı) örnek almadığını söylemişti ama bence yine de oralara bakmakta fayda var. Çünkü sorunlar benzer.
1- Kapalı savunmalara karşı beklerin ekstra katkısı önemli. Rıdvan’ın 2021’de aldığı sürenin azalması dikkat çekici. Mesela Pep’in kapalı savunmaları çözmede Cancelo’yu kullanma biçimi enteresan.
DÖNEBiLEN KADRO
2- Yalçın’ın kapanan takımlara karşı harika yaptığı iş, saha içi rotasyon. Geçen hafta Antep’e atılan ilk golde Ghezzal-Larin merkezde paslaşıyor, Atiba santrfor koşusu yapıyor. Dün ilk golde Atiba sağa koşu yapıyor, Larin ikinci santrfor rolünde. 3. golde Souza o rolde bu kez.
3- Dünün bir başka doğrusu merkezde zaman zaman kaybolan Ljajic’in dönem dönem sola geçmesi. Ve Larin’le santrforu ikilemeleri. Beşiktaş’ın bu yıl şampiyonluk yolunda belki de en önemli kozu bu. Dönebilen, dönüşebilen kadrosu.
Fenerbahçe, hafta içinde Antalya’ya puan kaybederken özellikle bir konuda eksik kaldıklarını düşünüyorum. O da şu: Büyük takım zaman zaman önde baskı yapmalı. Kalabalık, samimi bir önde baskı.
Evet, Antalya 9 kişilik bir blokla savunma yapmış, Fenerbahçe’ye çok az boşluk bırakmıştı. Ancak Ersun Yanal özellikle ilk devrede geriden pasla çıkma konusunda ısrarcıydı. Ve karşılarında da öyle samimi, güçlü, kalabalık bir pres bulmadılar. Antalya’nın Fredy ile bulduğu golü 20 saniye geriye sararsanız, kırmızı beyazlıların geriden pasla çıktığını ve Fenerbahçe’nin yine önde samimi bir baskı yapmadığını görürsünüz.
BU SEZON BiR iLK
İşte dün Fenerbahçe’deki en önemli değişim buydu bence. Belki de sezon başından beri ilk defa Fenerbahçe’yi rakip sahada kalabalık, özverili bir pres yaparken gördük dün.
Evet bu pres belki 35-40 dakika sürdü. 2-0’ı bulunca yine vites küçülttüler. Ama en azından Erol Bulut şunu görmüştür sanırım: Mert, Sosa, Pelkas, Valencia, Samuel ve Valencia ile, yani 6 tane ofansif oyuncuyla oynuyorsanız, sürekli bekleyemezsiniz. Daha tutkulu, daha cesur oynamalısınız. Bu grupla cesur oynarsanız, sonuç alma ihtimaliniz yüksek.
Dün Fenerbahçe ilk 45 dakikada rakip ceza alanında topla buluşma sayısında sezon rekoru kırmış. Sebebi bu. Erol Bulut’un bir devreliğine de olsa nihayet futbolcuların zincirlerini çözmesi.
YiNE EROL BULUT KLASiĞi
Maçın ikinci devresindeyse yine bir Erol Bulut klasiği girdi devreye. Yine bekleyen, yine fırsat kollayan, yine rakibinin tamamlayamadığı ataklarda yapacağı geçiş hücumlarını hayal eden bir stratejiye döndüler. Bu bölümde Konya dört iyi pozisyon buldu, bu sezon defalarca olduğu gibi Altay’ın başarılı oyunuyla tuttu Fenerbahçe skoru.