Paylaş
Örneğin 2015 yılında toplam turizm gelirleri 26 milyar dolar olurken, bunun 18 milyar doları bu dönemde sağlandı.Mayıs ve Haziran sayılarındaki düşüşü biliyoruz; izleyen aylarda ne beklemeli?
Önceki gün açıklanan ödemeler dengesi verilerine göre; ilk altı ayda, geçen yılın altı ayına göre turizmde kabaca 3 milyar dolarlık bir gelir kaybımız var. Asıl yüklü kayıplar ikinci yarıya yansıyacak. Haziran ayındaki kaybın geçen yılın aynı ayına göre yüzde 43 olduğunu hesaba katarak, sonrasında da aynı oranda kayıp olacağını varsayarsak; bu yılın ikinci yarısındaki toplam turizm gelirlerinin 6.8 milyar dolar olması beklenir. Bu durumda da, geçen yılın ikinci yarısında toplam 16 milyar dolar gelir sağlandığını göz önüne alırsak olası net kayıp 9 milyar dolar olacak demektir.
Rusya ile ilişkileri yeniden normalleştirme yolundaki onarımların, bu yılki turizm gelir kaybını onarması zor.
Bu eğilim sürerse ki darbe girişimi sonrası ne yazık ki öyle görünüyor; 2016 yılında turizm gelirleri toplamı 14.5 milyar dolara gerileyecek, geçen yıla göre kaybımız 12.1 milyar dolar olacak. Bu da, 2003’den bu yana en düşük gelir demek olacak.
Turizm, ‘ekonominin sadece ekonomi olmadığının’ da görüldüğü bir alan oldu.
Sorun şurada; Rusya ile ilişkiler yeniden normalleştirilse dahi, düşük petrol geliri nedeniyle eski sayılara ulaşılması zor olacak. Ayrıca asıl sorun, Avrupalı turist girişleri ve gelirindeki azalış seyrinde.
2016’ya girerken, turist girişlerini ve turizm gelirlerini etkileyen gelişmeler oldu. Hem Avrupa’nın belli başlı kentlerinde, hem de Türkiye’de yüksek can kayıpları ve yaralanmalara yol açan bombalı saldırılar ile düşürdüğümüz Rus uçağı sonrasındaki krizimiz.
Avrupalı turist sayısındaki gerileme Ocak 2015’te yaşanan Charlie Hebdo saldırısı ve devamında Avrupa başkentlerindeki IŞİD saldırıları ile hızlandı. Türkiye’deki bombalı saldırılar da bu korkuyu yükselterek besledi. Suriye’deki cihatçıların Türkiye’de sempati ile karşılanmasına dair tablo da bir tarafta bunu desteklerken, üstüne üstlük Avrupa’daki sığınmacı ‘krizi’, yükselen yabancı-sığınmacı düşmanlığı da eklendi.
Türkiye ile AB arasındaki sığınmacı anlaşmasına dair söz düellosu, darbe girişimi sonrasında da yükselen tansiyon, turizmde Avrupalı turist akımındaki azalmayı besleyen bir durum.
Ne yazık ki; turizmde mali teşvik ve destek paketlerinin ötesinde bir açıya ihtiyaç var. Bu da politik alanda duruyor.
GÖNÜLSÜZ FAİZ İNDİRİMİ
BANKALARA pek de gönüllü olmaya olmaya yaptırılan faiz indiriminin ne yazık ki işe yaraması zor. Darbe girişimi sonrasında, hane halkının beklentilerindeki çalkantının durulması, politik alanda kapsayıcı, çoğulcu bir politik tablo ortaya çıkması gerekiyor. Konut satışlarının 10-15 baz puanlık gönülsüz faiz indirimi ile ivme kazanması olası görünmüyor. Kaldı ki; öncesinde 10 yıla kadar bir vadede konut kredisi faizi ilan eden bankaların, indirimi 2 yıl gibi konut için çok kısa bir vadeyi vitrine çıkararak yapması, hem işin gönülsüz olduğunu, hem de eldeki imkanın böyle göstermelik bir çerçevede müsait olduğunu gösteriyor. Bankalarca, düzenlemeler gereği satın alınacak bir konutun yüzde 75’ine kredi sağlanırken, 2 yıllık vadede faizlerin düşük bir yere indirilmesinin kime yararı olacak? Sadece kısa vadede nakit varlıkları olanlara. Eğer nakit varlıkları olan varsa beklentileri güçlü ise o kişilerin önündeki engel faizlerin 10-20 baz puan yüksek olması mıdır?
Bankalar için en kazançlı olan alan konut kredileri. Çünkü hem kredi verecekleri konutun değer biçme işini güvendikleri kuruluşlara yaptırıyorlar, hem yüzde 75’ine kredi verdikleri için ipotek teminatı ile batık durumundan da diğer kredilere göre uzaklar. Böyle olduğu için, her türlü tüketici kredisine göre de, her türlü ticari krediye göre de konut kredisinin faizi hep en düşük seyretti.
Bankacılık sistemindeki kredilerin yaklaşık yüzde 70’i TL üzerinden verilen kredilerdir. Burada da görülüyor ki; TL kredilerdeki artış 15 Temmuz sonrasında durmuş. Yine bunun nedeni darbe girişiminin yarattığı travma ve beklentilerdeki ‘sislenme’. Bunun ilacı da faizi düşürmek değil, sisi dağıtmak. Bu da siyasette.
Paylaş