Paylaş
AK Parti’nin tek başına iktidara gelmesi bu ihtiyacı değiştirmiyor. Tersine tek başına iktidarın, hızla yeni bir ekonomi politikası oluşturmak, bunun da ana omurgasını uzunca süredir bekleyen reformlara dayandırma konusunda dışsal bir bahanesi kalmıyor.
AK Parti açısından asıl sınav yeni başlıyor olacak; küresel konjonktürün değiştiği bir süreçte AK Parti ilk kez mevcut sorunları çözerek yeniden yüksek büyümeye geçirme sınavı verecek. 2002-2007 arasında Derviş reformlarının bahçe temizliğinin rahatlığında, 2009-2013 arasında da bol küresel likiditenin rahatlığında ekonomiyi yöneten AK Parti, ilk kez zorlu koşullarda sınav veriyor olacak. Sözün özü; ekonomide iyi günlerin başarısıyla seçimleri kazanan AK Parti, şimdi zor koşullarda maharetini tam olarak gösterme sınavından geçecek.
İki temel nokta var; biri reformcu bir ekonomi politikası mı ortaya çıkacak, yoksa akışa bırakılmış politika devam mı edecek. İkincisi de, ekonomi politikasını yönetecek ekibin kimler olacağıdır.
2013’de sonrası uluslararası konjonktürdeki değişim, sermaye girişlerine dayalı olarak büyüyen Türkiye’nin yüksek büyüme hikâyesini sona erdirmişti. Eskisi gibi kısa vadeli sermaye tarafında bol para gelmiyor; uzun vadeli olan doğrudan yatırımlar da yerinde sayıyor. İşte yeni hikâye ve reformların devreye girmesi gereken bir eşikteyiz. Türkiye’ye ‘yatırım sınıfı’ kredi derecesi veren iki dereceleme kuruluşu da bu reform konusunun gündeme alınmasını bekliyor. En yakın örnek, neredeyse 20 aydır negatif izlemede tutan kredi dereceleme kuruluşu Moody’s yaklaşık bir ay sonra bir karar verecek. Verirken de nasıl bir hükümet çıkacağına, bunun arkasında da reformlar konusundaki işaretlere bakacak.
Tek başına iktidarın ekonomi politikası yanında kadroları da bu dönemde çok daha ön plana çıkacak. Temel soru; AK Parti’nin ekonomi kurmaylarının kimler olacağı. Davutoğlu ekibinin mi, yoksa Beştepe ekibinin mi yer alacağıdır. Bugünden itibaren yanıtı aranacak soru bu olacak. Bu soru, seçim öncesinde potansiyel sonuçları sorgulayan yabancı yatırımcılar nezdinde en çok sorulanlar arasındaydı.
Ekip meselesinde ayrıca, bağımsız kurumlarda da kimlerin yer alacağı merak konusu. Özellikle Merkez Bankası’nda Nisan-Haziran arası dönemde Başkan ve 3 yardımcısının görev süresi dolacak. Bu, faiz kararı alan 7 kişilik Para Politikası Kurulu’nun 4 üyesinin potansiyel değişimi demek. Bu atamalar kimin işaretiyle yapılacak? Sorular bunlar.
En önemlisi, Türkiye içinde bulunduğu siyasi krizi çözemezse reformların yapılma olasılığının da zor olmasıdır.
Paylaş