Paylaş
Enflasyondaki düşüş beklentisiyle, ‘sabırlı’ bir duruşla en erken Şubat ayında başlaması olası faiz indirimleri, politikacıların ‘dayağıyla’ öne çekilmiş, Ocak toplantısında yapılmıştı. Başçı, Salı günkü Enflasyon Raporu sunumunda da, 3 Şubat’ta açıklanacak olan enflasyonda daha yüksek bir düşüşün olması halinde, acil Para Politikası Kurulu toplantısı yaparak 4 Şubat günü faiz indirimi yapılabileceğini ilan etti.
Ankara’da siyasetçilerin söylemi de buydu; ‘rutin toplantıyı bekleme, ara toplantı yap ve faiz indir’. Başçı tam da bunu yapacağını söylüyordu.
İşin doğrusu, Ankara’da kendisine söylenen ‘kendine çeki düzen ver’, ‘dalga mı geçiyorsun’, ‘neyi bekliyorsun’, ‘mesajdan nasibini almamış’ sözlerinden sonra ‘sabırlı duruşu’ bırakıp, hemen faiz indirimi yaptı; Mayıs 2014’de de, Ocak 2015’de de olan bu. Ama bu tür ‘tokatlanarak’ yapılan faiz indirimlerinin sonunda elde kalan hep şu oldu; sert parasal sıkılaşma.
Nedeni de şu; tasarruf açığımız var, yurtdışından döviz borçlanıyoruz, ama biz paramıza, fiyatı olan daha düşük faizle değer kaybı biçiyoruz.
Erken indirilen faiz ve verilen indirim taahhüdü şunu getirdi; döviz kuru zıplaması. Hele ki Erdem Başçı’nın ‘sabırsız ultra güvercin’ duruşu sergileyerek, rutin toplantı tarihini öne çekerek faiz indirme sinyali vermesi, döviz kurunu yukarı itti. Salı’dan Cuma’ya kur artışı yüzde 2.5’e vurdu; Dolar kuru 2.4180 seviyesine kadar çıktı. Neden? Politikacıların ‘kulak çekmesiyle’ faiz indirimi için sabırsız bir para politikası duruşunun olması.
Erdem Başçı, yine ve yeniden basiretli bir para politikası izleyecekmiş görüntüsünü ve de en önemlisi kaybettiği krediyi kazanma olasılığını çöpe attı. Öyle ki; ‘ara toplantı yapıp faizi indiririz’ diyerek, faiz indiriminin önündeki engeli, döviz kurunu yükseltmiş oldu. Kur yükseldikçe, hem müjdesini verdiği faizi indirmek zorlaşacak, hem de enflasyon bekleyişleri bozulacak.
Birkaç günde yüzde 2.5’luk kur artışı, tasarruflarını TL’de tutan ve en yüksek faiz işletilen herhangi bir mevduat sahibinin 4 ayda alabileceği net faiz getirisine eşit. Bu durumda çok tehlikeli bir kapı açılıyor; döviz kurunu yukarı itecek politikalar konusunda bu kadar ısrarlı ve döne döne benzer adımları atan politikacılar ve merkez bankacıların olduğu yerde, tasarrufçu neden sabırlı biçimde TL’de dursun?
Ankara’daki faiz baskısı, hep kentin meşhur türküsündeki gibi ‘güvercin uçuverdi’ sonucuyla baş başa bırakıyor Merkez Bankası’nı. ABD’de Merkez Bankası Fed, faiz artırma konusunda ‘sabırlı şahin’ duruşu sergiliyor. Oradaki ekonomik realite bunu gerektiriyor. Ülkemizdeki realite ise ‘sabırlı güvercin’ olmayı gerektiriyor. Oysa Merkez Bankası’nın sergilediği tutum, tam bir ‘sabırsız güvercin’ duruşu.
Mali piyasalarda 4 Şubat’ta 75 baz puanlık bir faiz indirim beklentisi var. Kur artışı da, ileriye dönük ‘hikâyenin’ bugünden fiyatlanıp sona yaklaşması olarak tanımlanabilir.
Sonuç olarak; Erdem Başçı Ağustos 2013’de o yılsonu için telaffuz ettiği ‘1.92’lik dolar kuru’ vakasına benzer bir vakaya da faiz telaffuz ederek imza atmış oldu. Başçı’yı ‘Kötü yola düşüren’ de, ancak reformla sürdürülebilir hale getirilebilecek ekonomik büyüme çabasını, Merkez Bankası’nın faiz düşürerek yapabileceğini sanan politikacılardır. Aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar beklemenin kısır döngüsünde karşılaşacağımız durum, hiçbir zaman başka olmayacak. Döviz kuru yukarı doğru çıktıkça, faizi düşük tutabilme olanağı kalmayacak. ‘Koptuğu’ zaman da, geçen yıl bu zamanlarda olduğu gibi 4-5 puanlık sert faiz artırımları ile frenlemekten başka çare kalmayacak. O zaman da şu sorulmaz mı; yarım-bir puan düşük faiz için ödeyeceğimiz bedel bu mu olmalıydı?
Paylaş