Paylaş
‘Yunanistan halkı ‘hayır’ dedi; sorun, artık AB’nin sorunu’ doğru bir sonuç değerlendirmesi mi? Hayır, sorun hala Yunanistan’ın sorunu olmaya devam ediyor. Derinleşerek. Yunanistan halkı, ne yapılmayacağının kararını verdi o kadar.
Peki, Yunan halkı neye hayır dedi? Referandum sonrası ‘Yunan halkı kemer sıkmaya hayır dedi’ biçiminde yorumlara çokça rastlandı ama ‘Yunan halkı kemer sıkmanın en yüksek dozuna hayır dedi’ demek daha doğru. ‘Hayır’ kararı, ‘halk arkamızda; yüksek doz kemer sıkma daha fazla mümkün değil’ mesajı idi. Kemer sıkma bitmiş değil, sona erecek de değil. Tek koşulda sona erer; Yunanistan AB ile tüm ipleri koparıp borçları da tek taraflı erteler ve kendi parasına geçer ise kemer sıkma sona erer. Ya sonrası? Yeniden ikinci bir yoksullaşma dalgası, hiperenflasyon dalgasıyla.
Troyka ile Syriza hükümetinin anlaşamadığı; çoğu kalemlerde kemer sıkma önlemlerinin dozu. Bir bölümünde de kapsamı ve yürürlük zamanlaması. Örneğin emeklilik reformu çerçevesinde yapılacak kesintilerin, Troyka GSYH’nın yüzde 1.05’i kadar olmasını talep ederken, Yunan Syriza hükümeti GSYH’nın 0.25-0.50’si kadar olmasına razı idi. Troyka gelir artırıcı, harcama kısıcı önlemler talep ederken Yunan tarafının pazarlıkta beklentisi bir kısım borçların silinmesi ve ötelenmesi idi.
Ne yapılmayacağının kararı
Syriza hükümeti pazarlıkta aradığını bulamadı, ‘acı ilaçsız’ görece başarılı bir formül yaratamadığı için, başarısızlığın ve işlerin daha da kötüleşmesinin bedelini siyasi olarak üstlenmemek için de referanduma gitme ve halkı buna ortak etme kararı aldı. Yüzde 36 oyla iktidar olan Syriza, yüzde 60’la ne yapmayacağının onayını aldı. Peki, ne yapacak? Bunu bilmiyoruz. Muhtemelen Çipras da bilmiyor.
Pazarlıkları başından bu yana yürüten ‘kötü adam’ Yunan Maliye Bakanı Varoufakis’in istifası, Troyka’ya ‘yeni bir sayfaya yeni bir teklif bekliyoruz’ mesajı. Ancak Troyka’nın politik duruşunu belirleyen Almanya’dan gelen açıklamalar ‘yeni bir kurtarma programı için gereken ön şartların yerine getirilmediği, borç silmenin gündemde olmadığı’ şeklindeydi.
Yunanistan referandum sonucu ‘halkın iradesi’ olarak AB masasına konulurken, Avrupa Komisyonu tarafından sonuçların alındığı gece yapılan açıklamada karşılık olarak ‘Avrupa Komisyonu (AK) Yunanistan’daki referandum sonuçlarını kaydediyor ve saygıyla karşılıyor” dedikten sonra “AK Başkanı Juncker Euro Bölgesi’nin 18 üye ülkesinin demokratik olarak seçilmiş liderleri ile” danışma trafiğini başlattığı anlatılıyordu. “Demokratik olarak seçilmiş” vurgusu, anlaşmanın bir tarafı demokratik bir tercih ortaya koymuşsa karşı tarafının tercihinin de demokratik yollardan gelen temsilcilerce kullanıldığı idi.
Almanya ve Fransa, Yunanistan krizini 2011’de olduğundan çok daha rahat biçimde karşılıyorlar; çünkü o dönemde Yunanistan’ın batması, eurodan çıkması kendi özel sektör bankaları ve şirketlerinin felaketleri olacaktı. Bu durumu bilerek bugüne kadar durumu yönettiler. 2015’e gelindiğinde özel kesim borçları o ülkelerin kamu kesimlerince dolaylı biçimde üstlenilir duruma geçti. Artık Almanlar ve Fransızlar için Yunanistan’dan bankaları değil, bu ülkelerin hazineleri alacaklı. Artık Yunanistan’ın eurodan çıkışına daha hazırlıklılar.
Yunanistan’da 2009’dan bu yana banka mevduatı çekilişinin 100 milyar euroyu geçtiği işaret eden bir banka analisti tarafından, “Yunanistan eurodan çıkmıyor, euro Yunanistan’dan çıkıyor” deniliyordu.
Eurodan çıkmak en son ve istenmeyecek bir seçenek. Ancak euronun Yunanistan bankalarından çıkışı günlük yaşamı felç ediyor. Para musluğu açılmadan yaşam kaldığı yerden devam edemeyecek. İnsani sorunlar derinleşecek. Yunanistan’ın Avrupa Merkez Bankası’na (ECB) 20 Temmuz’daki 3.5 milyar euroluk ödemesini yapamayacağı bugünden belli ama ECB’nin likidite kolaylığını devam ettirip ettirmeyeceği en kritik soru olarak ortada.
Paylaş