Paylaş
Başkan Murat Çetinkaya’nın prompter kullanarak konuşmaya başlaması ile de Başçı döneminden farklı bir tablo sergilendi.
Merkez Bankası bir süredir iletişim politikasında küçük dokunuşlarla farklı adımlar sergiliyor. Ama görüntüden çok, herkes sonucun ne olacağı ile ilgili.
Merak edilen odak noktası yine para politikasındaki sadeleşme idi; yani faiz indiriminin nerede son bulacağı, faiz koridorunun nerede yerleşip kalacağında? Çetinkaya, “büyük ölçüde tamamlandı” diyerek noktaladı.Dünkü toplantıda, enflasyon hedefine artık ulaşma isteği olmayan bir Merkez Bankası tablosu da neredeyse kanıksanmış biçimde tek-tük soru geldi. Nitekim Başkan Çetinkaya’nın da dili sürçerek, güncellenmiş 2017 enflasyon tahmini olan yüzde 6.5’lik oranı, hedef olarak telaffuz ederek, “Hedefin ulaşılabilir olduğunu düşünüyorum” dedi.
“Büyük ölçüde tamamlanan” yüzde 7.25 ile yüzde 8.25 aralığındaki faiz koridorunun daraltılması için olasılıkla iki adım kaldı; birincisi, çeyrek puanlık indirimle yüzde 7.0-8.0 aralığına getirmek. Böylece piyasaya verdiği paranın ortalama faizini bugünkü yüzde 7.75’ten yüzde 7.62’ye düşürmek. Bir sonraki adımda da, koridoru değiştirmeden tüm fonlamayı yüzde 7.50’den yaparak, koridordan yapılan işlemleri temel fonlama aracı olmaktan çıkarmak.Bu iki adımı birden yapmayı da isteyebilir; ancak döviz kurundaki hareketlenme, bir aylık mola verdirdiğine göre, bunu iki adımda tamamlamayı tercih edebilecektir. Piyasa analistlerinin faiz oranına odaklanmasının nedeni şu; dolarizasyonda, yani kurda belirleyici olması ve bunun da gelecekteki enflasyonun önemli bir bileşeni olması.
Merkez Bankası, geçenlerde yazdığım bir konuya Enflasyon Raporu’nda bir pencere açmış. Malum, bankalara, 15 temmuz sonrasında ilave bir likidite penceresi olarak açılan ‘sınırsız döviz getirerek, sınırsız TL borçlanma’ olanağı sağlanmış, bankalar da bugüne kadar sadece Euro olmak üzere 10 milyara yakın döviz getirmişler, TL borçlanmışlardı. Bu pencere, bankaların teminat ya da TL ihtiyacı olduğundan değil, karlı olması nedeniyle birkaç katlı döngüler halinde yapılmıştı.
Merkez Bankası, Enflasyon Raporu’nda bunun (parasal takas) swap piyasasındaki TL faizleri ile BİST bünyesindeki bankalararası piyasadaki gecelik faizler arasındaki farkı azaltmaya yaradığını, bunun da TL’ye destek verdiğini savunuyor. Bir de, bu iki araç arasındaki “farkın açılmasını sınırlayarak parasal aktarım mekanizmasının daha etkin çalışmasına katkıda bulunduğu” not edilmiş. Merkez Bankası “dövizi teminata getir, TL’yi borç al” dedikten sonra gecelik vadede yüzde 8.25 olan faizlerin Londra piyasasında takas işlemlerinde yüzde 6.45-7.00 seviyesine kadar düşmesinin anlatıldığı gibi bir yararı henüz ortaya çıkmadı. Para piyasasında TL’ye daha gevşek koşullar sağladığı doğru. Bunun da kur üzerine baskı yapmadığını düşünmek doğru olmaz.
Paylaş