Paylaş
Besin değerinden içerik anlatımına, hayvanların nasıl kesildiği ve yakalandığına kadar getirilen kurallar hem Türkiye’nin kendi yurttaşlarının gündelik yaşam kalitesini yükseltmede hem de AB üyeleri ile ticaretinde asgari bir zorunluluk olacak.
BİZDE hâlâ popülist kaygılarla ağırdan alınan gıda güvenliği ve tüketici koruma standartları, Avrupa Birliği’nde (AB) giderek daha yüksek bir çıtaya çekiliyor. Almanya bu konuda örnek olacak iyi sistem kurmuş olan bir ülke. Bu alandaki AB standartları yaşama geçirildiğinde, hem Türkiye’nin kendi yurttaşlarının gündelik yaşam kalitesini yükseltmede, hem de AB üyeleri ile ticaretinde asgari bir zorunluluk olacak. Bu alanda uygulamaya sokulan ve ayrıca yakında yürürlüğe girecek değişiklikler de gıda güvenliğinde yeni pencereler açıyor.
Önceki hafta, Almanya Dışişleri Bakanlığı daveti ve Goethe Enstitüsü’nün işbirliği ile düzenlenen bu konudaki bir inceleme programına katıldım. Bu çerçevede, Berlin, Bonn ve Köln’de Federal Gıda ve Tarım Bakanlığı, Almanya Çevre ve Doğa Koruma Derneği, Greenpeace, Federal Risk Değerlendirme Enstitüsü, Federal Adalet ve Tüketiciyi Koruma Bakanlığı, Federal Finansal Hizmetler Denetleme Kurumu ve kamuoyu oluşturan yayınlar yapan WDR yetkililerinden bilgi aldım.
BESİN DEĞERİ YAZILACAK
Avrupa Birliği’nde 13 Aralık’tan itibaren tüketicilere, üretilen gıda ürünlerinin etiketlerinde yapılan değişikliklerle daha açık ve ayrıntılı bilgi sağlayacak düzenlemeler yürürlüğe girdi. Yeni uygulamaya göre; etiketlerin okunabilirliği, yazı karakteri büyüklüğüne ‘minimum font’ koşulu getiriliyor. Yani okunabilirlik, görece olmaktan çıkıyor. Artık paketlenmiş gıda ürünü etiketlerde, içeriğindeki glüten, laktoz gibi alerjen unsurlar açık ve dikkat çekecek biçimde yazılacak. Restoran ve kafelerde de menülerde yazılacak. Gıda üretimindeki girdilerin de yazılması zorunlu oluyor. Her türlü gıdadaki, enerji yağ, karbonhidrat, şeker, protein ve tuz gibi besin değerlerinin yazılması 13 Aralık 2016’dan itibaren zorunlu olacak. Yağlarda da, bitkisel ürünün yetiştiği ülke-bölge yazılacak. Aldatıcı bilgilere dair de giderek sıkılaşan kurallar yürürlüğe giriyor. Örneğin çikolatalı olmayan ama çikolata aromalı bisküvi gibi kısmen ya da tamamen benzetilmiş ürünlerde, bunlar açıkça belirtilecek.
1 Nisan 2015’den itibaren taze ette, hayvanların yetiştirildiği ve kesildiği yerin kaynağının yazılması zorunlu hale gelecek. İşlenmiş etlerde ve dondurulmuş etlerde işlenme ya da dondurma, çözme tarihleri açıkça yer alacak. Örneğin balıklarda, balığın hangi tarihte, nerede, hangi yöntemle; ağla, trolle, oltayla tutulduğu, nerede karaya çıkarıldığı, son tüketme tarihi yazılacak. Bu uygulamalar, online satışlarda da aynı koşullara sahip olacak. Bununla, tüketicilere daha ayrıntılı bilgi sağlarken, üreticilere de maliyet yükleyecek. Uygulama AB ülkelerinde geçerli olacağından, buraya mal satan Türkiye gibi ülkelerin ihracatçılarını da yakından ilgilendiriyor.
Riski belirleyen ve denetleyen farklı
ALMANYA, gıda güvenliği ve tüketiciyi koruma konusunu eyalet düzeyinde kontrol ediyor. Genel ilke şöyle; temel sorumluluk üreticinin, tarladan sofraya olan zincirde izlenebilirlik ilkesi esas alınıyor. Gıda güvenliğinde risk değerlendirmesini ayrı bir kurum, risk yönetimini ise ayrı bir kurum yapıyor. Riske karşı önleyici bir duruş var. Olası gıda risklerini de, tüketiciler ve tıbbi meslek uzmanları gibi ilgili taraflarla risk iletişimi yürüterek sağlıyorlar. Risk oluşan durumlarda, üreticilere riskin tehlike derecesine göre ağırlaşan, kapatmaya kadar giden cezalar veriliyor.
Tüketicinin bilme hakkı
AVRUPA Birliği regülasyonu ile Almanya’da gıda ürünlerinde GDO oranı yüzde 0.9’u geçerse etiketlerde işaretleme yapılması zorunlu. Yani tüketicinin bunu bilme hakkı var. Gıda üreticileri ve perakendecilerin oluşturduğu bir birlik olan GDO’suz Gıda Derneği tarafından verilen lisansla, şirketler ürünlerinde ‘GDO’suz ürün’ etiketi de kullanabiliyor. Almanya, GDO’da kontrolü elde tutmak için tohum kontrolünü elden bırakmıyor. Alman halkının yüzde 80’inin GDO’lu ürün görmek istemediği belirtiliyor.
Paylaş