Paylaş
Ekonomide işlerin yolunda olmadığının en belirgin örneği tuhaf önerilerin birden bire ortalığa dökülmesidir. İki yıldan fazladır yapılan uyarılara karşın, düne kadar ‘ekonomimiz mükemmel’ güzellemesi yapan kimi kesimler, bir gecede ‘devlet bize ucuz para versin, zor durumdayız’ deyiveriyorlar.
Ya da, ekonomide temmuz ve ağustos aylarındaki belirginleşen yavaşlık, bunu daha da derinleştirecek siyasi belirsizlik ve çatışmasızlık ortamının bozulması yetmezmiş gibi, üretim ve gelir kaybına yol açacak öneriler geliyor. Yaklaşan Kurban Bayramı tatilini 9 güne çıkarmak için 21-22 Eylül günlerini tatile çevirme planları ortaya atıldı. Eylül ayında çalışma günü sayısı yaklaşan Kurban Bayramı nedeniyle zaten 2.5 iş günü azalacaktı. Buna 2 iş günü daha ilave edilmesi için Kültür ve Turizm Bakanı Yalçın Topçu, Bakanlar Kurulu kararı çıkarma niyeti olduğunu açıkladı; “Önümüzde Kurban Bayramı var. Ben Kültür ve Turizm Bakanı olarak tatilin birleştirilmesini istiyorum. Bakanlar Kurulu’nda Başbakanımıza arzımız olacak. Sanıyorum ki inşallah gereği yapılır” diyordu.
Bu teklif hayata geçerse 2.5 iş günü kaybedilecek. Böylece, kayıp 2.5 işgünü; yıllık kabaca 252 iş günü üzerinden hesap yapılırsa milli gelirde de kabaca yüzde 1 kayıp demek. Tabii ki kâğıt üzerindeki gibi birebir bu kadar kayıp olmayacak. Ancak fikir vermesi açısından önemli bir üretim ve gelir kaybı olacağı çok açık.
Bakan Topçu tatil uzatmasını “iş turizmi” açısından faydası olacağını düşündüğü için istemiş. Belli ki atanmış bakanın kafası karışık. İç turizme düşük bir katkısı olabilir belki ama ‘iş’ kısmına zararı olacağını kabinede koltuğuna en yakın ekonomi bakanlarından birine sorabilirdi.
Geçen hafta açıklanan milli gelir verilerinden hareketle, eldeki üçüncü çeyrek büyüme verilerini de görece daha iyimser yorumlayarak şu rahatça söylenebilir; Türkiye’nin 2015 milli geliri yaklaşık 700 milyar dolar olacak. Bu, 2014’deki 799 milyar dolara göre, önemli bir satın alma gücü kaybı kadar, uluslararası karşılaştırmalarda da sert bir sıra kaybı demek olacak. Bunun nedeni, yavaşlayan ekonomi ve dolar kurundaki sert yükseliş. Bu yüzden de, 2014’de 10 bin 390 dolar olan kişi başı milli gelir de, 2015 sonunda muhtemelen 8 bin 930 dolar seviyesine kadar düşecek. Bu, 2009’daki seviyesinin biraz üzeri demek. TL bazında reel milli gelir ise büyük bir olasılıkla 2015’in tamamında yüzde 2.5 gibi büyümüş olacak.
Kongreden çıkan ekonomi kadrosu
AK Parti’nin hafta sonu yapılan büyük kongresinde partinin çekirdek kadrosu Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) belirlendi. 50 kişilik listede, ekonomi açısından da belirgin bir değişim vardı; partinin ekonomide ağırlığı olan iki kurmayı Ali Babacan ve Mehmet Şimşek gibi isimler liste dışı kaldı. MKYK’da ekonomi ile ilgili Bülent Gedikli, Nihat Zeybekçi ve Numan Kurtulmuş yeniden listede yer alırken; Berat Albayrak, Binali Yıldırım, Naci Ağbal ve Nurettin Canikli listeye yeni girenler oldu. Gelecekte, MKYK’da ekonomi konuşulurken görüş alanına girecek olanlar bu üyeler. Tabii ki partinin ekonomi politikasını da belirleyecek ve yönetecek olanlar da.
İşin ilginç tarafı da şu; geçmişte ekonomi ile ilgili konuşup da söyledikleriyle mali piyasalarda kaygıya neden olanların neredeyse tamamı hafta sonu MKYK’ya girerken, bu kaygıları sakinleştirmek için çaba sarf eden, ince biçimde kırılan potları temizleyenler ise MKYK’dan çıkarılan üyeler Babacan ve Şimşek idi. İyi örnek, Merkez Bankası tartışmaları. Söylemleri ile Merkez Bankası’na faiz düşürme baskısı yapan isimlerin neredeyse tamamı hafta sonu MYKY’da yer buldu.
Böylece, partide ‘reformcular’ yerini ‘sıfır faizcilere’ bırakmış oldu. Haziran seçimleri öncesinde o çok tartışılan yere geri dönüldü; tek başına ya da koalisyon hükümetinde ekonomi hangi kanadın elinde olacaktı? Hafta sonu bunu yanıtı gelmiş oldu.
Paylaş