Paylaş
Avrupa Merkez Bankası (ECB) dün piyasaya verdiği paranın faizini yüzde 0.10’luk indirimle yüzde 0.15’e çekerken, bankaların kendisinde tuttuğu mevduatların faizini de yüzde -0.10’a indirdi. Yani bankalar, Avrupa Merkez Bankası’ndaki hesaplarında para tutarlarsa üste faiz ödeyecekler.
Avrupa Merkez Bankası’nın negatif faiz uygulaması, bankaların ellerindeki likidite fazlasını kredi kanalına yönlendirmek için zorlayıcı bir etken olarak kullanılmaya çalışılıyor. Ancak, bankaların oradaki hesaplarının ne büyüklükte olduğu da, istenen sonuçla da en önemli unsur. Çünkü ECB piyasaya 650 milyar euro para verirken, bankaların ECB’de tuttuğu mevduat sadece 29 milyar euro. Bankaların bunu kendi cari hesaplarına kaydırmaları halinde etkisi olmayacak.
ECB’nin aldığı en önemli karar da, kredi kanalına gidecek bir mekanizma ile uzun vadeli biçimde 400 milyar euro para verecek olması. Hedefe dönük Uzun Vadeli Finansman Operasyonu (TLTRO) ile Avrupa Merkez Bankası, Euro Bölgesi’ndeki bankalara, mali kesim dışındaki kesimlere verdikleri kredilerin yüzde 7’sine kadar kredi verecek. Ancak hane halkına konut kredisi dışarıda tutulacak. ECB, 400 milyar euroluk 4 yıllık LTRO ihaleleri Eylül ve Aralık 2014’de yapacak. Ayrıca, Mart 2015’den Haziran 2016’ya kadar üçer aylık vadelerle tekrarlanacak. Tüm bu ihalelerin vadesi 2018’de dolacak.
ECB, ayrıca, bizde VDMK olarak bilinen varlığa dayalı menkul kıymet alımı için de hazırlık yapacağını ilan etti. Bunların da yine kredi bağlantılı varlıklar olabileceği konuşuluyor.
Euro Bölgesi’nde enflasyon Nisan ayındaki yıllık yüzde 0.7’den Mayıs ayında yüzde 0.5’e geriledi. Uzunca bir süredir aşırı düşük bir enflasyon seviyesinin çok hızla deflasyona (fiyat düşüşlerine) evrilebileceği tartışılıyor ve Avrupa Merkez Bankası eleştiriliyordu. Almanlar ise aşırı düşük faizin mali sistemde, özellikle sigortacılık kesiminde hasara neden olabileceğine dair itiraz ediyordu.
Peki, bu kararların etkisi ne olacak?
ECB’nin faizleri düşürmesinin, bankaların mevduatlarına negatif faiz uygulamasının Avrupa ekonomisi için kayda değer bir etkisi beklenmiyor. Bu karar öncesinde de uzun vadeli faizler düşük olmasına karşın kredilerde gerilemeye tanık olunmuştu. Hatta Danimarka örneğini göstererek bunun ters etki bile yapabileceğini savunan analistler var. Kararların, beklentileri etkilemek gibi sinyal etkisinin daha büyük olması bekleniyor.
Hedefe dönük yani kredi fonlaması için para verecek olması, parasal aktarım ve kredi mekanizmasının çalışması için atılan bir adım. Bu kanaldan para vermesinin en yararlı ve önemli tarafı, 2011’de başlayan Avrupa finansal krizinde yaraları açığa çıkan ve bir sermayelendirme süreci içinde olan bankacılık kesimine ‘tedavi’ etkisi olacak. Bu bir bakıma Avrupa’daki sorunlu bankacılık kesimine adrenalin enjeksiyonu. Yani Avrupa Merkez Bankası, Avrupa’da sorunlu bankaları bünyesine almadan, sorunlu bilançoları iyileştirmek için sanki bir nevi bizdeki TMSF rolü üstleniyor gibi. Bankaların sorunlu tarafı aktifleri; buraya da, aktiflerde köşe taşı olan kredilere dönük fonlama ile iyileştirme sağlıyor.
Bize yararı olur mu?
Para verecek de bizim gibi ülkelere de gelecek bir sermayenin ışığı var mı? Ben olmadığını düşünüyorum. Çünkü dün açıklanan hiçbir kararda gelişen ekonomilere bir ‘ekmek’ çıkmıyor. Ne faiz kararında, ne de uzun vadeli finansman operasyonunda Hepsi hedef dönük ve o hedef de Avrupa’daki bankalar. Gelişen ülkelere akacak bir sermaye akımı ya da likidite olmayacak. Alınan kararların orta vadede kısmen euronun zayıflamasına yol açabileceğini hesaba katmak gerekiyor. Bu da ihracatçılar için iyi bir haber değil.
ECB’nin kararları Avrupa’da bankacılık kesimine bir nevi ‘pansuman’ olacağı için, Avrupa borsalarında kısmen yükseliş olması çok normal. Bunun da bize yansıması da. Ancak Bu kararların sonucunda Türkiye’ye olan sermaye girişlerinde artış beklemiyorum. Herhalde, Merkez Bankası’nı da en çok ilgilendiren tarafı bu.
Danimarka ve İsveç’in Negatif Faiz Deneyimi
Bankaların merkez bankalarında tuttukları mevduata negatif faiz uygulaması yakın zamanda Danimarka ve İsveç’te uygulandı. Danimarka Merkez Bankası Temmuz 2012-Nisan 2014 arasında, İsveç Merkez Bankası ise 2009 küresel krizinde başladı ve 1 yıl devam etti.
Danimarka’nın amacı, ülkeye gelen sermaye akımını caydırmak ve parasının değerlenmesini önlemekti. Bunda amaca ulaştı. Ancak analistler, negatif faizlerin perakende kredi faizlerine yansımadığını, hatta uygulama ile birlikte kredi hacminin de daralmaya başladığını özellikle de kayda geçiriyor.
Paylaş