Yalçın Gökçebağ'dan Anadolu esintileri

Bu haftanın konuğunun Yalçın Gökçebağ olacağını geçen hafta yazmıştım. Gökçebağ’ın Armoni Sanat’ta (Yıldız) açılan sergisi 14 Ocak’a kadar devam edecek. Ben her zaman yaptığım gibi sergiyi açılmadan, resimler galerinin duvarlarına asılırken görmeye gittim. Çünkü gerçekten Yalçın hocanın açılışları çok kalabalık oluyor ve resimleri insan istediği gibi izleyip göremiyor. Bu yılki sergi açılışı da çok kalabalıktı. Gökçebağ geçen yıl Ankara’da sergi açmadığı için bu yıl eserlerini özlemle bekleyenlerin sayısı artmıştı.

Haberin Devamı

Yalçın Gökçebağdan Anadolu esintileriYalçın hoca bazı özel nedenlerden dolayı bu yıl sergiye İstanbul’da hazırlandı. Hatta Ankara’da uzun süre gözükmeyince bir ara “Ankara’yı artık terk etti, İstanbul’a yerleşti” söylentileri aldı başını gitti. Bu doğru değil. Hoca yine eskiden olduğu gibi Ankara ve İstanbul arasında gidip gelecek. Belki İstanbul’da biraz daha fazla zaman geçirecek.
Gökçebağ’ın resimlerinde yine Anadolu esintileri var. Biri hariç eserler 60x80 santimetre ebatlarında. Çocukluğundan, gençliğinden, köy enstitüsünde geçen yıllarından bildiği Anadolu’nun yaşamını, üretimini, kadınlı-erkekli hasat yapanları, kar kış demeden at arabalarında köy düğünü daveti için yola koyulanları, Karadeniz’de çay toplayan kadınları görüyoruz Gökçebağ’ın resimlerinde. Bu sergide kırsalda karpuz satıcısının yanı sıra, Fethiye sahillerinde bir kır kahvehanesinde vakit geçirenler konuları da var. Elbette Bodrum’da. Benim ilgimi ise keman çalan çobanın güttüğü bol koyun figürlü resim çekti. Meğerse keman çalan çoban Yalçın hocanın okul yıllarından bir arkadaşıymış. Kaval yerine, hem de Mozart’dan rondoları, Bach’ı kemanla çalarak Ege’nin ören yerlerinde güdermiş koyunları.
Tarzıyla tarihe ışık tuttuğunu söyleyen Gökçebağ, “Çünkü bu tablolarda gördükleriniz de artık pek kalmadı Anadolu’da” diyor. Gökçebağ bir ışık ustası. Türkiye’nin resim için en güzel ışık alan ülke olduğunu belirterek şu ilginç tespiti yapıyor: “Dünyanın kuzeyi karanlık, güneyi de fazla aydınlık. En güzel ışık Türkiye’de. Işık demek, renk demektir. Ülkesini seven bir sanatçı olarak bu ışığı, bu renkleri kullanarak izleyiciye yansıtmak istiyorum. Bunu, ben kendime göre bulduğum bir yöntemle yapıyorum. Kendime has bir üslup ürettim. Asıl olan ışıktır, doğadır, manzaradır, ama ben çok detaycı olduğum için onları da ehemmiyetle çiziyorum.”
Gökçebağ’ı yakından izleyen birisi olarak tuvallerinin ve fırçalarının özel olduğunu bilirim. Tuvalleri davul gibi gergin olacak, parmaklarıyla vurdu mu hafiften davul gibi ses getirecek. Öyle onlarca, yüzlerce değil, binden fazla fırçası var Gökçebağ’ın. Fırçasını kendisi inceltir. Her konunun fırçası ayrıdır. Çay tarlası yaparken başka, hasat yaparken başka. Birçok kez fırçaya sinirlendiğine şahit olmuşumdur. Kızar, onunla konuşur. Aradığı fırçayı bulursa keyfine diyecek yoktur. Ben onu izlerken, tuval hizasından başını çevirerek, “İşte şimdi oldu. Baksana yağ gibi akıyor kerata tuvalin üstünde” diyerek, anlık sevincini dile getirir. Fırça ve boya satın almak hocanın bir anlamda mesleki hastalığı. Kaliteli boya ve fırçayı bulduğu zaman, hemen alır. Gökçebağ’ın şövalesi de farklıdır. Özel üretim uzaktan kumandalı şövalenin kendisine büyük kolaylık sağladığını vurgular.
Gökçebağ sergisinin geçmiş yıllarla benzerliği yine her resmin çerçevesinde “satıldı” anlamına gelen “kırmızı nokta”nın bulunması. Evet Gökçebağ, Türkiye’nin çok satan yaşayan ressamlarından biri. Ama onun bu safhaya gelişi hiç de kolay olmamış. Ne ilginç yaşanmış olaylar dinledim kendisinden. Çok az kişi bilir Gökçebağ’ın zor zamanlarda elinde saz, düğünlerde sahneye çıktığını. Çok iyi saz çalar ve özellikle Ege ağzıyla çok da iyi türkü söyler. Gökçebağ’la ilgili sayfalar dolusu yazı yazabilirim. Ama bu köşenin de bir sınırı var. O nedenle hem sanatseverlere sergiye gitmelerini, hem de genç nesil ressamlara Gökçebağ’la tanışıp, onun bu aşamaya nasıl geldiğini kendi ağzından dinlemeleri için Aramoni Sanat’a uğramalarını tavsiye ediyorum.

Haberin Devamı

AYAZ SERGİSİ

Haberin Devamı

Ankara’nın bir başka ustası Mustafa Ayaz da, Balgat’ta kendi adını taşıyan müzesinde “Yeni yıl sergisi” açtı. Bu yıl özel bir açılış yapmayan Ayaz’ın sergisinde de birbirinden güzel eserler sanatseverleri bekliyor. Yeni yıl hediyesi olarak düşünüldüğünden çok büyük boyutlarda olmayan resimlerde Ayaz’ın kadınları yine dans ediyor, siyah ve kırmızı çoraplarıyla poz verip, şapkalı portreleriyle karşınıza çıkıyor. 31 Ocak 2019’a kadar sürecek sergideki eserleri hem Mustafa Ayaz Müzesi’nin internet sayfasından, hem de “Lebriz”de görebilirsiniz.

KENTTE NE VAR?

Doğukan Çiğdem-13 Ocak’a kadar (Kovaart/Kavaklıdere), Burçin Erdi-Yarın açılıyor (CerModern/Sıhhiye), Mehmet İçöz-9 Ocak’a kadar (Artsürem/Hilal Mahallesi), E.Batırberk ve M.Oruçoğlu-2 Ocak’a kadar (ÇSM/Çankaya), N.Baykasoğlu-Y.Döl-S.Etike-4 Ocak’a kadar (İ.Altınok Sanat Merkezi), Sibel Ünalan-12 Ocak’a kadar (Krişna Sanat/Kavaklıdere).

Yazarın Tüm Yazıları