Paylaş
Yeşil’i ve eserlerini tanıtmadan önce, onun çalışmalarından üç önemli yapıtı Galeri Soyut’daki “Salondayız” isimli sergide görebilirsiniz. Bu yazının sonunda Galeri Soyut’un sahibi Mehmet Subaşı’nın özellikle genç yeteneklere tanıdığı fırsatı da anlatmaya çalışacağım.
Yeşil, üzerinde yoğunlaştığı ip ve halatla kendine özgü bir ifade biçimini yakalamış bir sanatçı. Yeşil, ip ve halatın resimlerde nasıl kimlik bulduğunu şöyle anlatıyor:
“Halat ve ip, kendi ritmi ve yaşamın ritmiyle beraber yarattığı kozmos plastik bir dile dönüşürken, sanatıma da özgün bir kimlik kazandırıyor. İp ve halatın ritmik kıvrımlarıyla, yaşamın ritmi arasındaki ilişkiye göndermeler yapıyorum. Bu ritmik kıvrımlar üzerine düşen renk ve ışık, açık-koyu değerlerin bize ait olanın yansımalarıdır. Yaşama ait sosyal, toplumsal, siyasal, ekonomik, ekolojik, kişisel yaşamın her boyutunu, halatın nesnel yapısı üzerinden, estetik değerleri en üst düzeye dönüştürerek anlatmaya çalışıyorum.”
Yeşil, yaşamın nasıl da ince bir ipliğe bağlı olduğunu göstermek istercesine, eserlerinde makara ipliklerine de yer veriyor. Yeşil’in eserlerinde temel olgu ip veya halat olmasına rağmen, resimleri üzerine değerlendirme yaparken, kendi kendimize “acaba tuvaldeki ip mi, halat mı” diye düşünmenin ise yanlış olduğu düşüncesindeyim. Çünkü Yeşil, ip ve halatı tuval üzerinde örerek karşınıza soyutlama, natürmort, bir örgünün ışık ve gölge oyunu, sualtı veya suüstü dünyası, bir balığın düşleri, bir sevdanın kucaklaşması olarak çıkarabilir. Yeşil, benim bu düşünceme, yakın geçmişte yaşadığı bir olayı anlatarak destek verdi:
“Bir sergimde birisi bana ‘Halat mı, ip mi?’ diye sordu. Ben de, ‘Sen hala ip, halat mı görüyorsun?’ diye sordum. Bakmak başka şey, görmek başka bir şey. Resme bakarken onu ifade eden objeleri, nesneleri bir plastik olarak göremezseniz elmayı elma olarak, şişeyi şişe olarak görürseniz o zaman da resmi ıskalarsınız. Son dönem çalışmalarımda ip, resim dışında hiçbir anlatım kaygısı aramadan, plastiğin ve imgenin kendi dönüşümünü ve gücünü kurdu. Daha yalın, daha minimal. Bu elbette benimle hayat, benimle resim ve benimle kendim arasında süren gerilime bir çözüm çabası.”
Yeşil yine de resimlerinin nasıl okunması gerektiğini izleyiciye bıraktığını şöyle açıklıyor:
“Bir okuma kılavuzum yok. Zaten olamaz da. Her izleyen kendi duygu, düşünceleri ve sanatsal birikimleri doğrultusunda bir ilişki kurar ki, bu en doğrusudur. Sanatçının buna müdahalesi, hikâyeleştirmesi, yönlendirmesi o yapıtı sınırlar, çerçevenin içine hapseder, yanlış olur.”
GENÇLER GELİYOR
Şimdi de gelelim, yazının başında bahsettiğim Mehmet Subaşı’ya. Takip etiğim kadarıyla, Türkiye’deki genç ressamların en büyük şikayeti eserlerini sergileyecek bir galeri bulamamaları. Galericileri dinlediğinizde de, onların şikayetleri, genç ressamların daha işin başında resimleri için oldukça yüksek fiyat istemeleri. Her ikisi de doğru. Mehmet Subaşı, işte bu iki sorunu dikkate alıp, kendisinin uzun süre takip ettikten sonra belirlediği sanatçıları, resimseverlerle buluşturmayı başaran bir isim. Bu tespite nasıl vardığımı sorarsanız, size yanıtım “Ahmet Yeşil, Hakan Esmer, Yasin Dağ, Filiz Pelit, Kemal Uludağ, Korkut Uluğ, Nurhilal Harsa, Peruze Yiğit, Serdar Leblebici, Ümit Yiğit, Yıldız Yılmaz, Turgut Akarsu, Ayşe Tuba Boyacı, Koray Çakmak, Uğur Güler, Metin Kalkız, Banu Kaynak, Ekrem Kutlu, Serkan Küçüközcü, Evren Oğuzbalaban, Özge Öner, Rıdvan Özgür, Samed Arda Selim, Ümit Türk, Derya Ülker, Baki Bodur, Berk Arıkan, Mehmet Yıldırım’ın eserlerini üç ayrı salonda Galeri Soyut’ta görebilirsiniz” olur.
SULUBOYA USTASINI KAYBETTİK
Geçen hafta resim dünyasından üzücü bir haber geldi. Suluboyanın güçlü isimlerinden Cemal Güvenç, 88 yaşında yaşamını yitirdi. Güvenç, Türkiye’de “Suluboya Ressamlar Grubu”nun kurucu üyesiydi. 1962 yılında California Alexsanders Art Studio tarafından düzenlenen uluslararası bir sergiye o yıllarda hiç de kolay olmayan 5 eserle katılabilmeyi başaran ve bir çalışması 1997 yılında Vakko tarafından eşarp olarak basılan Güvenç’in yurtiçi, yurtdışı birçok koleksiyonda eserleri bulunmaktadır. Kendisine rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.
KENTTE NE VAR?
Sarp Evliyagil koleksiyonu (Yaz süresince-Galeri m1886-Tepe Prime AVM/Eskişehir Yolu), Nev Nesil (15 Haziran’a kadar-Galeri Nev/GOP), Hikmet Çetinkaya (8 Haziran’a kadar-Nurol Sanat/Güvenevler), Mustafa Delioğlu (31 Mayıs’a kadar-Galeri Sanat Yapım/Şenyuva), İsmail Türel (Bugün açılacak-Türkiye Kalkınma Bankası Galerisi/Kızılay), Karma sergi (İbrahim Safi, Turan Erol, Necdet Kalay, Ayhan Türker- 1 Haziran’da açılacak-Galeri Valör/Hilal Mah.Yıldız), Karma sergi (Adnan Turani, Nevzat Akoral, Devrim Erbil, Vedat Hazneci- Haziran boyunca-Galeri Armoni/Hilal Mah.Yıldız), Karma seramik (7 Haziran’a kadar-Gözde Sanat/A.Ayrancı), Karma sergi (1 Haziran’a kadar-Büyülü Fırça/Etlik), Karma sergi (29 Mayıs’a kadar-ERGE Sanat/AVM), Baskı resimler (31 Mayıs’a kadar-Atlas Sanat/Çankaya), Bahar Karması (10 Haziran’a kadar-İ.Altınok Sanat/Kolej), Karma sergi (2 Haziran’a kadar-Galeri Fırça/Hilal Mah.Yıldız).
Paylaş