Paylaş
Bu sergideki eserleri izlediğinizde sanatçının resim serüveninde soyut çalışmaların giderek ağırlıklı yer tuttuğunu siz de göreceksiniz. Dokulu yüzeylerde yer alan saf renkli formlar, klasikten gelen gelenekçi yaklaşım ve mekansızlaşma öne çıkan ögeler olarak dikkati çekiyor.
1969 yılında yurtdışına yerleşen ve çalışmalarını bir süreden beri Almanya, Hollanda ve Türkiye’de sürdüren Günel, resimle tanışmanın çocuk yaşlarda olmasının önemine dikkat çekiyor. “Çocukluktan bu yana resmi görmez ve tanımazsanız, ileri yaşlarda galeriye bile gitmekten çekinirsiniz” diyen Günel, kendi geliştirdiği teknikle yaptığı resimler için de özetle şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Sıradan yaşamda yalınlaşma, özünde sorgulayıcı yanımdır. Yaratma eyleminin, insanlığın varoluşundan beri en büyük eylemlerden biri olduğuna inanırım. Bilimde, teknikte resimlerime esin kaynağı olan hız ve devinim baş döndürücüdür. Aydınlığa da resimlerimdeki çıplak kadınların masumiyeti kadar inanırım. Hiç bir malzemeyi ya da boyayı idealize etmem. Resmin öze ilişkin olduğuna inanırım. Onun için sıklıkla ‘Boyayla resim yapılmaz’ cümlesini dile getiririm. Resmin yoruma dayalı, renk ve leke ilişkisinin bütünselliğini bilirim. Bunu aynı zamanda yaratıcılığın asi ve kışkırtıcı yanını vurgulamak için de kullanırım. Resim yaparken her şeyin resme hizmet etmesi gerektiğini düşünüyorum. Evet, soyutlamayı seviyorum. Resimde desen, kompozisyon ve bakış açısı çok önemlidir. Ressam çok disiplinli ve güçlü hayal gücüne sahip olmalı. Bizim beyaz renk boyamız yok. Beyaz rengi kağıttan kullanıyorum. Resmin nereye gittiğini bilmeniz lazım. Resim yapmak benim için yaşamak ve nefes almak kadar önemli. Resim yapmak bilime yakın olmak demektir. Resimlerime, bir kaç istisna dışında sergilerime isim vermem. İzleyenin fantastik dünyasını kısıtlamaktan çekinirim. Uzun uğraşlarla ortaya çıkan resimlerle izleyenlerin arasında durmamak adına böyle bir tavır alırım. Resmimden ayrı düşünmedim, farklı bakmadım yaşama. Bir renk bazen içimizi ısıtan bir gülümsemeyle yansır yaşamlarımıza. Farklı olanı yakalama çabası, özünde bir renk estetik önermelerini taşır. Tutkulu, isyancı yanım kimi zaman durgunlaşır yumuşak geçişli yüzeylerde. Ruhum özgürlükten yana ama sanatsal hayatımda anarşist bir yapım da vardır benim. Klasik resimlerin sınırlarını, kurallarını da zorlarım. Bu bir risk değil, bu beni mutlu eden bir seçim. Bir anlamda estetiği başka bir formda gösterme çabası...”
KENTTE NE VAR?
Eren Eyüboğlu-10 Mart’a kadar (CerModern/Sıhhiye), Mustafa Salim Aktuğ-22 Mart’a kadar (Atlas Sanat/Cinnah Cad.), Hasan Kırdı-27 Şubat’ta açılacak (Sevgi Sanat/Hilal Mahallesi), Ramiz Aydın-Ali Onur Onurluer-28 Şubat’a kadar (Emin Antik/Kale), Efgan Beyaz-20 Mart’a kadar (Valör Sanat/Yıldız), Güneş Terkol-23 Mart’a kadar (Galeri Nev/Kırlangıç Sokak), Baran Kamiloğlu-17 Mart’a kadar (Mustafa Ayaz Müzesi/Balgat), Ahmet Güneştekin-15 Mart’a kadar (Güler Sanat/Ümitköy), Kayıhan Keskinok-26 Mart’a kadar (Keskinok Sanat Vakfı/Cinnah Cad.), Durmuş Ali Akça-20 Mart’a kadar (ASO Sanat Galerisi/Kızılay), Mohammed al Ablan-3 Mart’a kadar (CerModern/Sıhhiye), Rabia Çalışkan-17 Mart’a kadar (Krişna Sanat/Kennedy Caddesi), Yusuf-Muteber Demirtaş-6 Mart’a kadar (BRHD/Yıldız), S.Öcal-B.Yücebaş-N.Özlü-6 Mart’a kadar (Galeri Soyut/Yıldız), Billur Cankut Varlı-2 Mart’a kadar (Galeri Akdeniz/Yıldız), Nurettin Şahin-6 Mart’a kadar (Medya Sanat/Çankaya), Özgür Eryılmaz-8 Mart’a kadar (Platform A/Taurus AVM), Asım Yücesoy-1 Mart’a kadar (İ.Altınok Sanat Merkezi/Kolej), Nurgül Begiç-28 Şubat’a kadar (Galeri Z/Samanpazarı), Saadet Gözde-28 Şubat’a kadar (Gözde Sanat/A.Ayrancı).
Paylaş