Paylaş
Soyut çalışmalarıyla bilinen Misman’ın Sevgi Sanat Galerisi’nde (Yıldız) 1 Aralık’a kadar sürecek sergisi alışılagelmiş gravür baskılardan değil, tuval üzerine akrilik eserlerden oluşuyor.
Yaptığı eserleri izleyenlerin bakış açısına bir sınırlama getirmemek için isimlendirmediğini belirten Misman, buna gerekçe olarak “Ben resmin altına bir isim koyarsam onu yorumlamak isteyen sanatsever, mecburen benim koyduğum ismin etrafında dönmek durumunda veya o isimle ilişkilendirmek zorunda kalıyor. Oysa ben resimlerime bakanları serbest bırakıyorum. Kendi öz yaşamlarıyla nasıl bir ilişki kuruyorsa öyle bir ilişki kursun istiyorum” görüşünü dile getiriyor. Bir sanatçının olayları hangi teknikle yorumluyorsa o teknikle anılmasını doğru bulmadığını vurgulayan Misman, “Ben istediğim zaman gravür yaparım, bir başka gün yağlıboya çalışırım, bir diğer gün suluboya, ya da heykel yaparım. Bu sergide olduğu gibi akrilik çalışmalarımı sunuyorum şimdi. Demem o ki, sanat yaparken kullandığınız teknik o kadar önemli değil. Önemli olan sanat yapmak” diyor. Misman bir söyleşisinde, sanatını ve sanatçıyı nasıl tanımladığını da şöyle anlatıyor: “Ben objeleri olduğu gibi resmeden bir sanatçı değilim. Optik görüntüden hareketle kendime göre yorumlar getiriyorum ve bana ait bir yorumla onu başka bir biçime sokuyorum, soyutluyorum. Sanat bir şeyi olduğu gibi kopya etmek değildir. Bir şeyi yaratma, üretme sürecinde sanatçıyı etkileyen birçok koşul var. Bu etkilenme doğadan olabilir, toplumsal olaylardan olabilir, içinde yaşadığı koşullardan olabilir. İkliminden tutun da ekonomik koşullara kadar her şeyden etkilenebilir. Sanatçı, içinde yaşadığı toplumdan esinlendiği, onlardan algıladığı, içinde bulunduğu koşullara yorum getirdiği; kendi ideolojik bir yapısı varsa onun savaşını verdiği bir durumu kendine göre yorumlayıp tekrar topluma sunan kişidir.”
ANTAKYALI KRİŞNA’DA
Soyut resmin bir diğer önemli isimlerinden Harun Antakyalı da, Ankaralı sanatseverlerin karşısına Krişna Sanat Merkezi’nde “İşler-güçler” adını verdiği sergisiyle çıkıyor. Antakyalı, 7 Aralık’a kadar sürecek sergisinde Ankara ve İstanbul’daki atölyelerinde ürettiği son 10 yıllık çalışmalarını bir araya getiriyor. Kentten ve kent insanının günlük koşuşturmalarından beslenen Antakyalı, sokakların izini sürüyor, sanatı sokağa çıkarıyor ve kurduğu etkileşimleri, tanık olduğu durumları ve gözlemlerini tuval yüzeyine yansıtarak yeni bir dil kurguluyor.
GALERİ NEV’DE EDA GECİKMEZ
Bu yılın başında Kırlangıç Sokak’taki yeni yerine taşınan Galeri Nev de yeni sezona Eda Gecikmez ile başladı. Gecikmez’in, Henri Michaux’un bir öyküsünden ödünç alarak “Kapsül Manzara” adını verdiği sergisi, 8 Aralık’a kadar sürecek. Gecikmez, “Kapsül Manzara” sergisinde, sosyal mecralarda serbestçe dolaşan bazı beden parçalarını yakalayıp, onları bütünleştiriyor, bu parçalardan adeta yeni ve dev bir beden kuruyor. Yanyana getirdiği sırt, omuz, kol, ya da boyunlarda Gecikmez’i, üzerlerinin dövme ile sonsuza dek işaretlenmiş olması çekiyor. Sanatının temelini iktidarın ürettiği bütünlüğü parçalamak üzerine kuran Gecikmez sergilediği eserlerinde, iktidar tarafından bütünlüğü bozulmuş olana, yani parçaların oluşturduğu manzaraya bakıyor.
KENTTE NE VAR?
Uğur Mine Tamay-23 Kasım’da açılacak (Valör Sanat/Yıldız), Salar Ahmadian-22 Kasım’da açılacak (CerModern/Sıhhiye),
Ali Candaş-1 Aralık’a kadar (Fırça Sanat/Hilal Mahallesi), Rukiye Epli Dede-Duygu Şenocak-23 Kasım’da açılacak (Galeri Akdeniz), Ayhan Yılmaz(heykel)-Mehmet Başbuğ(desen)-27 Kasım’a kadar (Artsürem/Hilal Mahallesi), Aylin Örek-Yarın açılacak (CerModern/Sıhhiye), Yasemin Coşkun-7 Aralık’a kadar (Sanat Yapım/Beştepe).
Paylaş