Paylaş
Acaba kimi yazabilirim diye düşünürken fırsat ayağıma geldi. “Hemzemin” isimli karma sergiyi gezerken, bir sanatçının bitmez tükenmez enerjiyle eserlerini sergiyi gezenlere tanıtması dikkatimi çekti. Tanıştığım kişi seramik sanatçısı Selvi İlhan’dı. Selvi İlhan aynı heyecanla bana da eserlerini anlattı. Sohbet sırasında en yalın haliyle kendisini tanıtan bir yazı yazmasını rica ettim. Sağolsun beni kırmadı, yazıyı gönderdi.
Bu köşeye sığabilmesi için yazıyı özetlemek durumundayım. Selvi İlhan ilk bölümde, kendisinin sanata yönelmesinde radyodan duyduğu bir sesin, ilk tanıştığı seramik sanatçısı Prof. Hamiye Çolakoğlu’nun, daha sonra eserleri dikkatini çeken ressam Zahit Büyükişliyen’in ve sonunda 1990 yılında girdiği Anadolu Üniversitesi Seramik Bölümü ile yaptığı yüksek lisansın önemini anlatmış. İlk sergisini 1996 yılında Ankara’da “Seramikte fantaziler” adı altında Friederich Naumann Vakfı’nda açmış. Selvi İlhan’ın sergi turu çoğunluğu Ankara olma üzere İstanbul, İzmir, Eskişehir, Niğde ve Bodrum’da devam etmiş. Bu kadar girişten sonra sanırım artık sözü sanatçıya bırakmanın zamanı geldi:
“Şarhöyük kazılarının seramik restoratörü olarak Mühibe Darga ile çalışma şansını da öğrencilik yıllarıma sıkıştırdım. Çok mutluydum çünkü birbirinden değerli hocalardan ders alıyordum. Zorluklarına rağmen su gibi geçiyordu yıllar. Artık para kazanmam gerekiyordu. Annem daha işin başında, ‘Toprakla uğraşmak zor, git bu topraktan kurtar kendini, bir masa başında memur ol’ demişti. Bazı hocalarımın referanslarıyla üniversitelerde asistanlık, fabrikalarda tasarımcı olmak için müracaat ediyordum ama sonuç alamıyordum. 1996’da Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) geçici olarak seramik öğretmenliğine, 1997’de bir akrabamın yardımı ile Keskin Cumhuriyet İlköğretim Okulu’nda sınıf öğretmenliğine başladım. AKM’de tanıştığım Adalet Bakanlığı’nda çalışan Sosyal Hizmetler Uzmanı Tülay Eraslan ile Keçiören Çocuk Tutukevi’nde seramik atölyesinin kurulmasına yardım ettim. ‘Suçlu çocuk yoktur, suça iten nedenler vardır. Bu nedenleri ortadan kaldırırsan suçlu çocuk kalmaz’ düşüncesiyle Elmadağ Çocuk Tutukevi’nde de gönüllü olarak dersler verdim. Sınıf öğretmenliğimden kendi alanıma geçişimi ablamın yardımı ile gerçekleştirdim. Zihinsel engelli öğrencilere seramik öğretmenliği yapmaya başladım. Zor, bir o kadar da farklı deneyimler kazandım. Altı yıl bu görevi yaptım. Tülay Eraslan’ın tanıştırdığı Emine Kıraç Kız Teknik Lisesi Müdürü uzun bir hikayenin sonunda Ankara Olgunlaşma Enstitüsü’ne atanmamı sağladı. Halen burada görevimi sürdürüyorum. Tüm bu silsile sonucunda her şeyin bir nedeni olduğuna inandım. Bu yüzden hiçbir insan nedensiz hayatımıza girmez ya da biz onların hayatına. Bir de 2013 yılında yaklaşık 5 ay süren Yemen hikayem var...Sanatsal çalışmalarımı mütevazi atölyemde gerçekleştiriyorum. Seramik biçimlendirme tekniklerinden en çok çömlekçi çarkında şekillendirmeyi seviyorum. Çömlekçi çarkında dönüyor, orada yaşıyor, orada var oluyorum. Anadolu Üniversitesi’nde seramik ritonlar üzerine tez çalışması yaptığımdan, seramiklerimin çıkış kaynağı da ritonlar oluyor. Ritonlar inançlardan doğan hayvan, insan, boynuz, çarık biçimli kutsal kaplardır. Anadolu uygarlığının bu eski sanatını en soyut biçimde ele almaya çalışıyorum. Çömlekçi çarkında oluşturduğum vazo, çanak formlarını deforme ederek, eklemeler yaparak boş, dolu, büyük, küçük, yön ve renk estetik değerleriyle harmanlıyorum. Renklerimi mavi, yeşil ve kahverengi tonlarında tercih ediyorum. Bu renklerle gökyüzünü yeryüzüyle buluşturduğumu düşlüyorum. Toprağın üzerinde camı var ediyorum. Kimi zaman cama, kimi zaman toprağa, kimi zaman da her ikisine eşit sözler veriyorum. Sır pişirimlerimi bin derecede gerçekleştiriyorum. Sır pişiriminden sonra pentfire (ilkel) pişirimi yapıyorum. Sagar pişirimi de severek uyguluyorum. Kendi enstrümanlarımı kullanarak ürettiğim sanat ürünü ve bu sanat ürünlerinin söylediği sözle başkaları tarafından belirlenmiş sınırların dışına çıkabilme özgürlüğünü yaşamak istiyorum. İzleyiciyi, kendi sınırlarının ötesine sürükleyerek düşüncemin ilk yalın ve en soyut dışa vurumuyla buluşturmayı hedefliyorum. Annem, ‘Uğraşma bu vay vay çanağıyla, düşünce vah tüh olur’ dese de, ben sağlığım el verdiğince bu en yumuşak, en sert en kırılgan malzemeyle söz söylemeye devam edeceğim.”
KENTTE NE VAR?
Burhan Doğançay fotoğraf sergisi-13 Mart’a kadar (CeRModern/Sıhhiye), Antonio Saura-22 Ocak’ta açılacak (Galeri Nev/GOP), Ayşe Bilir-26 Ocak’ta açılacak (Atlas Sanat/Cinnah Cad.), Zehra Başaran-22 Ocak’ta açılacak (Galeri Akdeniz/Yıldızevler), Süleyman Karakul-30 Ocak’a kadar (Galeri Gözde-A.Ayrancı), Zeki Çetinkaya-28 Ocak’a kadar (Fırça Sanat/Hilal Mah.), Ekrem Kadak-Yarın açılacak (Arda Sanat/Yıldızevler), Malik Bulut (Heykel)-22 Ocak’ta açılacak (Armoni Sanat/Yıldızevler), Rıdvan Coşkun-27 Ocak’a kadar (Stillife/Yıldızevler), Arzu Karcı-20 Ocak’ta açılacak (Sepa Sanat/Ümitköy), Yunus Ensari Resim Yarışması sergisi-4 Şubat’a kadar (Platform A/Taurus AVM), Feyzi Çelikten-Didem Eğlenen-Hasan Akdaş-21 Ocak’ta açılacak (Peker Sanat/Yıldız), Desen Takvimi Sergisi-31 Ocak’a kadar (Krişna Sanat/Kennedy Cad.), Genç etki 20 sergisi-6 Şubat’a kadar (KAV Sanat/Yıldız), Turhan Ekici-23 Ocak’ta açılacak (Emin Antik/Kale), Hatice Keten-31 Ocak’a kadar (Galeri M/Armada AVM), Ustalardan karma-10 Şubat’a kadar (Sevgi Sanat/Çankaya), Karma sergi-23 Ocak’a kadar (Jan Sanat), Karma sergi-29 Ocak’a kadar (İsmail Altınok Sanat Merkezi/Kolej)- “Tutunmak” isimli seramik sergi-Bugün açılacak (Ziraat Kuğulu).
Paylaş