Paylaş
Son yıllarda keyifle gittiğimiz bir rotadır; Taraklı-Göynük-Mudurnu rotası.. Sonbaharı ayrı, ilkbaharı ayı güzeldir..Turizmin yavaş yavaş canlandığı çevre illerden insanların merak edip geldikleri bu Osmanlı dönemi sivil mimari örneği şirin yapıları, geleneksel yapısı, el sanatları ve mutfağı ile meşhur yerleşimler.. Göynük’ü anlatacağım size biraz bu haftasonu..
Bolu’nun ilçelerinden Göynük’ün, 100 - 150 yıllık evleri, 14. yüzyıldan kalma camileri, hamamları ile kültür turizmi denilince akla ilk gelen yerler arasında olduğunu söylemeliyim. Göynük’e yapacağınız ziyareti hersene mayıs ayında yapılan Akşemseddin Hazretleri şenliklerine denk getirebilirseniz hem unutamayacağınız bir geziye imza atmış olursunuz hemde fotoğraf açısından çok zengin bir gün geçirebilirsiniz.
Göynük çarşısında konuştuğum yaşlı teyzeler Göynük’ün adı olgun, olgunlaşmış” anlamındaki “göynemiş” den geldiğini söylerken bazıları da göynük kelimesinin orman yakılarak açılmış alan anlamına geldiğini de söylediler.
Türk-Osmanlı sivil mimarisinin en güzel örneklerini günümüze kadar ulaştıran yerlerden biri burası. Bakarken soluğunuzu kesen tarih, sokakları dolaşırken içine alıp sevgiyle aniden kucaklayacaktır sizi. Göynük denince akla ilk gelenler Fatih Sultan Mehmet’in Hocası Akşemseddin ve türbesi, şenlikleri, beyaz güzel evler, tepedeki saat kulesi, tarih, güzel yemekler, yöresel büyük tülbent örten kadınlar ve kendi içinde barındırdığı öyküleridir.
“DİYAR-I AKŞEMSETTİN”
Göynük’ün tarihsel sürecini araştırdığımızda çevresindeki diğer yerleşim birimleri gibi antik devirlerde ’Bitinya’ adıyla bilinen bölgede kurulmuştur. İskitler ve Traklar’ den sonra Roma ve Bizanslıların da yaşadığı bölgedir. Anadolu Selçuklularından sonra 14. yüzyılda kurulan Umur Bey Han Beyliğinin merkezi olmuştur. Osmanlıların kuruluşundan sonra ilk aldıkları yerlerden birisidir. İlçenin en eski ismi Koinon Gallicanon’dur.
Tarih boyunca Türbeli,Torbalı, Gölyük ve Gölnük adlarıyla anılmıştır.Göynük “Diyar-ı Akşemsettin” olarak da anılmaktadır. Bunun sebebi ise Osmanlı hükümdarı Fatih Sultan Mehmet’in hocası olan ünlü bilim insanının Göynüklü oluşudur. Padişahın isteğini kırmayarak İstanbul kuşatmasına katılan Akşemsettin, Osmanlı askerine verdiği moralle “İstanbul’un manevi fatihi” unvanını kazanmıştır. Fetihten sonra Göynük’e dönerek 1459 yılında vefat etmiştir... Türbesi 5 yıl sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından Göynük’te yaptırılmıştır. Anma günü her sene tam bir bayram havasında geçiyor. Mehter takımının kendine has nostaljisi ve çaldıkları ritimler, genci, yaşlısı, kadın çoluk çocuk herkesi mutlu ederken, büyük tencerelerde pilavlar, ilçe kadınları tarafından açılmış yufka ekmekler, tatlılar, meyve suları... Pilav sevmeyenler Göynük lokantalarında su böreği, yaprak sarması ve zeytinyağlılardan yiyebilir. Bu arada dere kenarındaki şömineli kahvehaneyi kaçırmayın, özellikle sonbaharda serin havalarda şömine başında kahve içmek çok keyifli.
SAAT KULESİ
Saat kulesine mutlaka çıkın, Göynük’e yukardan bakan Zafer Kulesi’ne kan ter içinde çıkanlar bayır aşağı salınarak şarkılarla güzel manzarayı fotoğraflamış olmanın hazzıyla iniyorlar. Safranbolu evlerini anımsatan güzellikteki evler, şehri kucaklayan ve nöbet tutan bir asker edasıyla tepede bulunan Zafer Kulesi ve gezerken fotoğraf çekebileceğiniz onlarca sokağıyla, tadına varamayacağınız bir yer Göynük. Fotoğrafçılar mayıs ayında yanlarına hafıza kartlarını, filmlerini ve yedek pillerini almadan gitmesin; çünkü inanın her taraf bir fotoğraf karesi.
PENCERELER VE ÇATILAR...
Göynük evlerinin ortak özellikleri pencereler ve çatılar. Pencerelerdeki çıkmalar birbirine benzer olup, çatılarda eski moda alaturka kiremitler tercih edilir. Binalarda, balkonlarında, kapılarda yoğun ve uyumlu olarak ahşap kullanılmıştır. Neyseki yeni yapılan binaların da eski yapıların mimari yapısına uydurularak yapıldığını görüyorum. Evlerin giriş katlarında hayat ve iki adet günlük yaşam odası, ayrıca kiler var. Üst kat bağlantıları ahşap tek kol merdivenlerdir. Üst katlarda gelin odası, kışlık odalar, yaz evi ve mutfak bulunuyor. Odalarda yatak ve yorganlarının konulduğu yüklükler var.
ZAFER KULESİ
Zafer Kulesi ilçenin en hakim tepesinde ve Kurtuluş Savaşı’nın tüm anılarına tepeden bakarak şahit olmuş. Göynük Milli Mücadeleye büyük destek vermiş olup, bu desteğini anıtlaştırmıştır. 1922 yılında Kaymakam Hurşit Beyin önderliğinde Sakarya Zaferi’nin anısına ilçeye hakim bir tepeye Zafer Kulesi yapılmıştır. Bu kule birçok onarımdan geçmiş ve saat kulesi olarak kullanılmıştır. Gökyüzünde bulutları kucaklayan havasını hissetmek için yanına yaklaştığınızda size güzel bir Göynük manzarası sunuyor.
Meydanda Orhan Gazi’nin oğlu Süleyman Paşa’nın 1335 yılında yaptırdığı Gazi Süleyman Paşa Camii ve Hamamı, onun yakınında Akşemsettin Hz. Türbesini gezebilirsiniz. Bu arada hamamın çevresi, açık hava müzesi olarak kullanılıyor. Burada Frigler ve Bizans dönemine ait mermer ve taş bazı buluntular sergileniyor.
ULU ÇINAR AĞAÇLARININ GÖLGESİ
Küçük ama hareketli çarşısı içinde sağlı sollu işyerlerinde ilçenin kendine has el sanatlarını yansıtan hediyelik eşyaları, oyalar, el örgüsü dantel ve benzeri el yapımı süsleri çok beğenecek, Göynük örtüsü, bakır kapkacaklar ve el yapımı tahta kaşıklardan almadan dönmeyeceksiniz.
Çarşıda gezip alışveriş yaptıktan sonra, dinlenmek için ilçeyi boydan boya ikiye bölen derenin kenarındaki ulu çınar ağaçlarının gölgesini tercih edebilirsiniz. Bu ağaçların altında çayınızı ve kahvenizi içebilir, lokantalarda ve konaklarda yemek yiyebilirsiniz. Göynük bir vadinin içinde, sessiz ama kendi halinde turizmden alacağı payı bekliyor, misafirlerini ağırlamaya hazır. Zamanı telaşsızca, adeta bir kum saati gibi akıtan bu kente yaptığınız geziden Bursa’ya huzur bulmuş ve dinlenmiş olarak döneceksiniz.
Paylaş