Paylaş
ADANIN MERKEZİNE MERHABA
Girit ve Eğriboz’dan sonra Yunanistan’ın en büyük üçüncü adası olan adanın başkenti Mytilene’dir. Bu isim, adanın merkezi olan Midilli’den (Rumca: Μυτιλήνη - Mytilíni) türetilmiştir.
ÜNLÜ Yunan şairleri Alcaeus ve Sappho’nun memleketi olan ada eşcinsel kadın şair Sappho’ya atfen, Lésvoslu anlamına gelen lezbiyen sözcüğü 1800’lü yıllardan itibaren kadın eşcinsel anlamında kullanılır olmuştur. 1467 yılında Barbaros Hayrettin Paşa bu adada doğmuş olması tarihmiz açısından önemli bir detaydır.
ZÜMRÜT ADA
Adanın genellikle kayalık ve kurak Ege adalarının aksine yoğun ormanlık oluşu nedeniyle, ada için “zümrüt ada” benzetmesi yapılır. Özellikle zeytin ağaçları etkileyicidir. Ada zeytin ağacı yönünden zengin olması ile birlikte çam, köknar, çınar, kestane, kayın ağaçları ile de bezenmiştir. Adanın batı kesimi çorak, doğu kesimi ise zeytinlik ve çamlıktır. Midilli adası iki büyük körfez; Yera (Geras) ve Kalonya (Kallonis) körfezleri ile çok sayıda koylara ve burunlara sahiptir. Adanın en önemli ovaları Kalonya (Kalloni), Ippion, Perama ve Herse (Eressos) ovalarıdır. En yüksek dağlar ise Olympos, Lepetimnos ve Psilokoudouno dağlarıdır.
Midilli adasına gitmek için önce kendimizi Ayvalık’a attık. Bursa’da kapalıçarşı bölgesinde dolaşan Yunan turistler için ne kadar da gürültücüler derdim, ama Ayvalık gümrüğünde bizimkilerin onlardan hiç aşağı kalır yanı yoktu. Güneşin her zaman olduğu gibi ısıttığı bir günde zeytin kokulu Ayvalık’tan zeytin kokulu bir Midilli adasına gitmek için hazırlandık.
Feribot adını vermek biraz haksızlık olacak küçük bir tekne ile yaklaşık 1saat 15 dakikalık yolculuk sonrası Midilli’nin rıhtımlı büyük limanına vardık. Karşımızda, etkileyici eski yapılar ve tepelere doğru tırmanmaya başlamış yeni binalarla otel, restoran (taverna) ve eğlence açısından talepleri karşılayabilen, meraklısına kendine has gece hayatına sahip olan, düzenli ve canlı bir şehir.
ADANIN MEYDANI
Gatelluzi tarafından yapılmış görkemli kule, etkileyici kubbeye sahip olan Agios Therapontas kilisesi ve limanın ucundaki Özgürlük Heykeli, şehrin amblemleri. Merkezin vazgeçilmez toplanma noktası Sapfo meydanı etrafındaki bölge ve aynı zamanda sabahın erken saatlerinden itibaren dikkatleri çeken barlar ve kahvehanelerle dolu liman bölgesi ilk dikkati çeken yerler. Yunanlıların deyimiyle “Volta atanları” ve sonsuz kalabalığı seyretmek ve bir frappe molası vermek için en uygun yer burası diye düşünüyorum.
TAŞ KONAKLI BÖLGE
Limanın arka tarafındaki paralel yolda, Osmanlı döneminden kalma geleneksel evlerin yer aldığı semt, Koulampra’yı bulacaksınız. Bir zamanların Türk mahallesi, iki katlı ahşap evlerle dolup taşar. Yokuşta, solda olan, seçkin lezzetler ve mis kokulu kuru pastalar yapan fırın ve pastaneler, ve limanın sağında tepede Akdeniz’in en büyük kalelerinden biri sizi bekler. Kaleye doğru giderken Koulampra yokuşu ve Komninaki sokağı bölgesi muhteşem taş konakların olduğu bölgedir. Ada merkezinin taş ve mermer döşeli Ermou caddesinde, şehrin alışveriş çarşısını bir uçtan diğer uca kadar yürümeye ve otantik sokakları gezmeye değer.
ŞEHRİN DAR SOKAKLARI...
Rıhtımın boyunca yürüyüş yaptığınızda neo klasik tarzda inşa edilmiş valilik binasını, eski belediye sarayını, dik çatılara sahip olan, eski “Büyük Britanya” otelini görebilirsiniz. Yolun bugün güzel bir kafe olarak hizmet veren eski “Osmanlı Bankası” binası elbette adadaki tek Osmanlı dönemi izi değil. Aslına bakarsanız özellikle adaya ilk defa geliyorsanız önce merkezi yürüyerek keşfetmekte daha sonraki günlerde ise adanın genelini gezmekte fayda var.
Ermou caddesinin devamında, antikacılar, eski tarz mağazalar ve bakkalların olduğu Eski Çarşı’yı bulacaksınız. Sappho meydanının arkasında , “Kolones”ten eski şehrin dar sokaklarına ilerlediğinizde, eskiden büyük zeytinyağı depolarının olduğu “Ladadika”ya girmiş olursunuz. Yeni çarşı ile eski çarşının sınır bölgesinde, hemen hemen karşı karşıya olan iki bakkal dükkanı ender bulunan yerel ürünleri ile meşhurdur. İçeri girin, zeytinyağlı peynirler, baharatlı kaşar peyniri, ve Erosos’tan ladothri, Kaloniden tuzlanmış balık, Ağra’dan beyaz peynir, Megalohori’den bal ve Olimpos Dağı’ndan dağ çayı alabilirsiniz..
Ermou caddesinden kale arkasına doğru giderken sağınızda belirecek Yeni Cami’yi (1825) kaçırmanız mümkün değil. Dikkatinizden kaçacak yer caminin hemen karşı aralığında evlerin arkasına gizlenmiş büyük Osmanlı hamamı.
HER ZAMAN HAREKETLİ DEĞİL
Çarşının sokaklarında dolaşırken, denizde gelen esintiye karışan uzo kokusu karnızı acıktırırsa ya kale arkasındaki tavernaları veya rıhtımın en uç noktasındaki tavernaları tercih edebilirsiniz. Yalnız siz siz olun sakın cumartesi veya pazar günü adanın merkezinde olmayın; zira cumartesi saat 14:00’te her yer kapanıyor ve pazar günü de dahil olmak üzere kimsenin kalmadığı ıssız bir kente dönüşüyor.
KUZEYE DOĞRU
Mandamados - Molivos/ Mithimna -Petra- Skala Skamnias
Merkezden kuzeye doğru dar ve virajlı bir yolda yapacağımız seyahatin en sevdiğim yanı bize Ege Denizi’nin ve gittikçe yaklaşacağımız Anadolu kıyılarının eşlik etmesi.
Midilli’nin kuzey çıkışından ilerlerken karşınıza önce bozulmamış mimarisi ve tertemiz sokakları ile Pamfila köyü çıkar. Küçük limanı ve tavernaları ile dikkat çeken Paralia ve sonrasında Thermi; şifalı sularıyla ve kaplıcaları ile her zaman ziyaretçilerini bekler. Thermi’de Osmanlı döneminde yapılmış büyük otel (Sarlıca Palas) uzun yıllardır kaderine terk edilmiş durumda. Vaktiniz varsa Karion tepesine hakim, inananların çok rağbet ettiği mucizevi Ayos Rafail Manastırı’na uğrayabilirsiniz; vaktiniz kısıtlıysa yolunuz üzerinde Mandamados’ta Taksiarhis manastırı da görmeye değerdir.
HAYAL KIRIKLIĞI
Zeytinlikler ve karşısındaki Küçük Asya sahillerinin manzarası arasında yol alırken Ayvalık’tan adaya göç edenlerin kurduğu Yeni Ayvalık- Nees Kidonies size hayal kırıklığı yaşatacak.
Ayvalık’ın görkeminden uzak olan yerleşim adeta mübadelenin hüznünü yansıtan bir yerleşim olarak sessiz sakin Anadolu kıyılarını seyrediyor. Daha da kuzeye çıktığımızda Mandamados kuzey Lesvos’un en güzel ve enteresan mimarisi, düzenli sokakları ile dikkatinizi çekecek. Köyün biraz dışındaki ünlü Taksiarhis kilise ve manastırı ada halkının sürekli ziyaret ettiği, değerli eserlerin korunduğu bir yer.
Kilise’yi gezerken İstanbul’da görev yapmış Patrik 5. Grigoriu’nun rahiplik cübbesinin bir camekanda korunduğunu görebilirsiniz.!
SERAMİK ATÖLYELERİ
Mandamados’un bir başka özelliği seramik atölyelerinin olması. Çanakkale bölgesinde üretilen çanak çömleklerin o dönem Midilli adasına göç eden ustalar ve onların yetiştirdiği insanlar tarafından yaşatıldığı kasabada mutlaka bir atölyeyi gezmelisiniz.
Yolumuz üzerinde adanın belki de en sevdiğim noktası Skala Skamnias ‘ı geçerek Molivos’a (Mithimna) devam ediyorum çünkü Assos’u seyredebileceğiniz ve Anadolu’ya en yakın noktada kurulu bu köyde gün batımı saatinde olmak gerek.
BABAKALE’YE EL SALLIYORUZ
Taş evleriyle, hemen karşısında bulunan ve Anadolu’nun batıdaki en uç noktası Babakale’ye nazire yaparcasına dikkat çeken tepedeki görkemli kalesiyle, güzel sahili ve lokantalarıyla adanın en çok gezilen ve turistik yeri olan Molivos, mutlaka gezilmesi gereken yerlerin başında geliyor ama bana sorarsanız konaklamak için doğru yer değil.. Kaleye kadar tırmanabilirseniz sizi her iki tarafa doğru güzel bir manzara, aşağıya doğru inerken de güzel bahçeli, taş evler ve hemen hemen her sokağın başında Osmanlı döneminde yapılmış çeşmeler bekliyor olacak.
Molivos’un korunaklı küçük limanına doğru inerken, asma ağaçlarının gölgelediği güzel taş döşemeli dar bir yoldan geçecek, ilginç hediyelik eşya dükkanları göreceksiniz. Bunlara uğramamak mümkün değil. Gerçek deriden, el yapımı sandalet ve terliklerden almanızı tavsiye ederim. Küçük liman bölgesine indiğinizde; güneşte asılarak kurutulan meşhur ahtapot ızgarasını, buz gibi uzo veya reçina eşliğinde tadarak kendinizi ödüllendirin.
PETRA
Molivos’dan ayrılıp bu kez rotamızı adanın kuzeybatısına doğru çeviriyoruz ve sahildeki plajları ile ünlü Petra’ya geliyoruz.
Uzaktan bakıldığında adeta bir büyük bir dolma biberi andıran kayanın üzerinde köye adını veren Panagia Gylkofilousa Kilisesi tüm ihtişamı ile sizi selamlamaya başlıyor. Petra sahilleri duşlu, kabinli ve deniz sporları yapılabilen geniş ve uzun bir plajları ile popüler sadece sahilin biraz taşlık olması ve çabuk derinleşmesi sizi tedirgin edebilir.
GEZMEDEN DÖNMEYİN
Rıhtım boyunca sıralanan deniz manzaralı taverna ve kafeler soluklanmak için veya en azından bir frappe molası için ideal . Güneş alçalmaya başladığı için ben buradan geri dönüş yolculuğuna başlıyorum. Vaktiniz bolsa veya bu noktaya öğle saatlerinde geldiyseniz yola devam ederek Andissa üzerinden, adanın batı ucundaki bakir ve kayalık Sigri’ye gidebilirsiniz. Sigri balıkçı köyüne gelmişken, Lesvos Fosil Parkı - Fizik Tarihi Müzesini ve deniz kenarında, giriş kapısı üzerinde yazıtı günümüze ulaşmış Osmanlı Kalesini gezmeden dönmeyin derim. Bu arada yerleşim yerlerine uzaklığı nedeniyle Eressos plajı adanın en sakin plajlarından biridir.
GÜN BATIMI ASSOS’A KARŞI
Adanın en romantik yerlerinden biri eğer Kuzey Ege’de Assos bölgesini de seviyorsanız, Skamnia köyü.
Deniz manzaralı yamaçta kurulu köyün birde geleneksel olarak birçok köyde bulabileceğiniz iskelesi var; “Skala “ismi de buradan geliyor. Küçük ama şirin iskele bölgesi güneşi uğurlamak için en hoş yer. Anadolu üzerinden alçalan güneş ve sonrasında Assos tarafında yanmaya başlayan ışıklar hayallerinizle baş başa saatler yaşamanıza sebep oluyor. “Ünlü yazar Stratis Mirivilis boşuna yazmamış onca eserini buradaki dut ağacı altında diyorum” kendi kendime... Panaya Gorgona kilisesi ve muhteşem günbatımı ile karakteristik bir balıkçı köyü olan Skala Skamnias’ta sofrayı kurup uzun bir akşam yemeği yemezseniz Midilli’yi gördüm diyemezsiniz.
ÖNÜMÜZDEKİ HAFTA
Midilli adası yazımızın 2. bölümünde adanın güneyine ve iç kısımlarına doğru gideceğiz... O güne kadar Ege’nin güneşi ve mavisi üzerinizden eksik olmasın.
Paylaş