Paylaş
İSTANBUL Atatürk Havalimanı’na giren ‘Business yolcu’ ya da ‘özel yolcu’ salonunu kullanma hakkı kazanmış yolcu ‘Check-in’ işlemlerinden sonra doğruca ayrı bir girişe gidiyor. Orada, özel güvenlikten geçiyor, sonra pasaport kontrolü. Hepsi yan yana ve sadece bu özel yolcular için. Sonra hop kendisini CIP salonda buluyor. İki katlı, yiyecek içecek ve konfor cenneti. Hepsi kısa mesafeler içinde, yorulmadan salona ulaşıyorsunuz. İçinde masajdan yataklı dinlenme bölümlerine, çok geniş yelpazede yiyecek alanlarına kadar her şey var. Çocuklar ve büyükler için eğlenceli noktalar, otomobil yarışı ya da dev ekranda golf gibi onlarca aktivite.
Yeni havalimanında dış hatlar THY CIP salonları ise üst katta. Biri 9 bin 200 metrekare. Diğeri daha sonra yapılacak olan Exclusive Lounge ise 1800 metrekare. Atatürk Havalimanı’ndaki İstanbul Lounge’da ne bulunuyorsa hepsi var. Artı olarak çocuklar için seviyesi düşürülmüş, kolay ulaşılabilir yiyecek deskleri gibi ayrıntılar da dikkat çekiyor. Alabildiğine yeşillikle donatılacak. Pideden, simide kadar çok geniş bir yelpazede fırınlar çalışacak. Kütüphane, yatak odaları mükemmel görünüyor. İç mimari tasarımı İngiliz Softroom firması tarafından yapılmış. Daha sonra THY ve DO&CO temsilcileri yorumlarını katmışlar, projede revizyon yapılmış. Yaklaşık maliyetin 45-50 milyon Euro civarında olacağı tahmin ediliyor. İnşaat hızla sürüyor. 3 Mart diye ilan edilen açılışa yetişir mi bilemiyorum.
GENEL GÜVENLİK GEÇİŞİ
İdeal olan ve THY’yi daha yukarı taşıyacak tasarım aslında bu bölümlerin girişlerinin terminalde ayrı bir kapıdan direkt yapılmasıydı. Ama bu olmadı. Yer tahsisleri yapılırken hiç dikkate alınmadı. Bu olsaydı özel yolcu sistemi gerçek bir konfora sahip olacaktı. Paranın da tam karşılığı olacaktı. Yani business bir yolcunun Los Angeles’a gidiş gelişi 45 bin TL’den fazla. İstediği lükste elbet fazla. Ama şimdi bu salonlara ulaşmak için check-in yapıldıktan sonra genel güvenlik alanlarına giriliyor. Sonra belki ayrı bir hat olsa da pasaport kuyruklarına geçiliyor. Sonra Duty Free alanlarından dolaşılarak yolcu özel salona ulaşıyor. Mesafeler uzun. Alışveriş yapsınlar diye formüller çoğaltılmış. Transit yolcular için de mesafe sorunları var ama direkt dışarıdan gelecek yolcular için konfor çok düşük.
Yeni salonda en önemli ayrıntılardan biri sanat galerisi. İstanbul Modern tarafından organize edilecek galeri çok hoş oluyor. Özellikle yabancı yolcular için büyük sürpriz. Uçaklarını uzun süre bekleyecekler için de bir soluk alma noktası. Tablolar, heykeller satılacak mı? Bu nasıl organize edilecek bilmiyorum. Belki belli zamanlarda müzayede bile düzenlenir. Güzel olur. Galerinin geleneğinde var mı bilmiyorum ama Oya Eczacıbaşı’nın deneyimli dokunuşları mutlaka burayı çok farklı bir galeri yapacaktır.
Hiç tartışmam bile. Sigara insan sağlığı için çok ciddi bir tehlikedir. Ama dünyayı kontrol etmek mümkün görünmüyor. Özellikle transit yolcular için bu çok önemli. Örneğin Bişkek’den gelip Cape Town’a uçan yolcu vize sorunu da varsa dışarı çıkamıyor. Çıksa da içeri girmesi bir sürü yeni prosedür gerektiriyor. Yeniden pasaport kontrolü, güvenlik aramaları vs. Avrupa’daki bütün havalimanlarında var. Lufthansa gibi birçok şirketin özel yolcu salonlarının üst sınıflarının içinde de sigara içilen bölümler yer alıyor. Burada yok. Ama İGA yani havalimanını yapan şirketler grubunun özel yolcu salonunda bu var.
ÖDÜL ALACAK AMA...
Sonuçta zamanla detaylarını daha iyi göreceğimiz iki süper salon ortaya çıkacak. Yolcu girişleri için konforu Atatürk Havalimanı’ndakinden daha düşük. Avuç dolusu para harcandığına göre bu da olabilirdi. Özel düzenlemelerle yapılabilirdi. Keşke yapılsaydı. Çünkü bu haliyle de bir dizi yeni ödülü alacak. Ama aklımızda konforun bir ve en önemli kanadı eksik kalacak. Dolana dolana ulaşılmayacaktı... En kestirme yoldan en hızlı operasyona hazırlanacaktı. İçerideki keyifli ortamlara daha fazla zaman bırakılacaktı. Sistemin mantığı da bu zaten...
ÖNCE İLKER AYCI TEST EDECEK
CIP Lounge’da kullanılacak koltuk ve sandalyeler için THY Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı değişik bir yöntem uygulayacak. Tüm koltuk ve sandalyelerin örnekleri şirketin yönetim kurulu toplantı salonuna konulacak. Her üye değişik bir koltuk ya da sandalyede oturacak ve toplantı sonrasında oturdukları koltukları rahatlığı ya da rahatsızlığına ilişkin fikirlerini söyleyecek. Aycı, makam odasına da koltukların örneklerini koyacak ve ziyarete gelen konuklara fikrini soracak. Buna göre tercih yapılacak. Belki de bazı koltuk ve sandalyeler devre dışı bırakılacak. En rahat olanlar hızla salonda yerlerini alacaklar.
NE ÇOK YENİ YIL KUTLADIM
ESKİ yılın son günü, son saatlerinde Malezya’da Kuala Lumpur Havalimanı’ndaydım.
THY’nin Airbus A330 uçağı ile uçacaktım. Yeni yıla havada girmeyi planlamıştım. Kalkış saati eski yılın son günü 23.40’tı. Koltuklarımıza oturduk. Tarife zamanından 5-6 dakika sonra uçak kapı kapattı. Push-Back ve taksiyi tamamlayıp piste doğru hareket ettik. Ama tam piste çıkacağımız anlar yaklaşırken kule öncelikle Malezya Hava Yolları uçaklarının inişlerine öncelik verdi. Birkaç uçak inişini tamamlayıp pistten çekildiğinde saatler yeni yıla girmiş ve birkaç dakika geçmişti.
Ardından piste çıktık ve kalkışa geçtik. Kuala Lumpur altımızda kalmaya başladı. Şehrin her yanında havai fişekler atılıyordu. 2019 başlamıştı. Aşağıdaki heyecan yukarı yansıyordu.
Uçağımızın kokpit ekibi kaptan pilotlar Nikolas Papadakos, Emre Battal, Göksenin Rahmi Dönerkaya ortak bir anonsla bulunduğumuz saat dilimine göre ‘İyi yıllar’ dilediler. Uçak kara üzerinde kuzeye doğru ve deniz üzerine açılmaya başladı. Artık düz uçuştaydık. Ve bulutlar yoğun değildi. Açıkta bir yerde önce Tayland’ın Puhuket adasını gördüm. Işık huzmeleri yükseliyordu. Türkiye ile Malezya arasında 5 saatlik fark var. Yani biz gittikçe birçok noktada yeni yıl kutlanıyordu.
Kabin ekibimiz deneyimli kabin amiri Kadir Karaduman, kabin memurları Seval Yakıcı, Tuğba Kalfa, Merve Demir, Süleyman Sanda, Fatma Diner, Berna Akbulak, Elif Karaca, Elif Tamer, Seza Tulgar ve uçan şef Fatih Berber yolcuların yeni yılın ilk saatlerini keyifle yaşamalarını sağladı.
Daha kuzeye açıldık. Hint denizi, Hindistan derken bir yay çizerek Kuzey Doğu Anadolu’dan Türk havasa hasına girdik. Biz gittikçe yeni yıllar geldi. Bilmem kaç noktada yeni yılı yaşadık.
Elbette kaptanlar Türkiye saati ile yeni yıla girdiğimizi de anons ettiler. Hem de en güzel dileklerini bize yolladılar. O sıralarda biz hâlâ Türkiye’den uzaktaydık. Sabah saat 06.00 uçağımız Atatürk Havalimanı’na teker koydu. Belli Atatürk Havalimanı biraz yorgundu. Son günde giden-gelen çoktu. 32 dereceden gelmiştim. Dışarısı buz gibiydi.
Ama ne olursa olsun, bizim memleketti. Yine de çok sıcaktı...
Paylaş