Anadolu Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksekokulu’nu 1994’te beraber bitiren çift, 1995’te THY’ye girdi. Ercan Karakaş 2006’da ikinci pilotluktan kaptan pilotluğa yükseldi. Geçen ay kaptanlık eğitimini tamamlayarak dört sırmalı
kaptanlık apoletlerini takan Emel Karakaş, THY’nin ilk kadın kaptan pilotu oldu. Çift, kaptan pilot olarak beraber ilk uçuşlarını 8 Ağustos’ta İstanbul-Ankara arasında yaptı.
Emel ve Ercan Karakaş’ın hikayeleri birbirine oldukça benziyor. İkisi de küçük yaşta uçmayı, pilot olmayı kafalarına koymuş. Kader onları Eskişehir İnönü’de, Türk Hava Kurumu’nun (THK) paraşüt kursunda bir araya getirdi.
Ercan havacılıkla 1986’da paraşüt kursuyla tanıştı. Sonraki yıllarda her yaz sürdürdüğü paraşüt atlayışlarıyla havacılık kanına öyle işledi ki Hacettepe Üniversitesi Matematik Bölümü’nü 1990 yılında bırakıp özel yetenek kursuyla öğrenci kabul eden Anadolu Üniversitesi’nin Sivil Havacılık Yüksekokulu Pilotaj Bölümü’ne girdi.
Emel ise Almanya’da çalışan ailesiyle birlikte uçakla Türkiye’ye gelip giderken pilot olmaya karar verdi. Ercan gibi o da havacılıkla THK’nın İzmir’de açtığı paraşüt kursuyla tanıştı. Paraşütçülüğünü ilerletmek için 1991’de İnönü’ye giderken hayatının Ercan’la kesişeceğinden habersizdi.
O yıl Pilotaj Bölümü’nün hazırlığını bitiren Ercan’dan okulla ilgili bilgi alan Emel, pilot olmak için Anadolu Üniversitesi’ne girmeye karar verdi. Yazılı ve sözlü sınavları geçen, sağlık ve uçuş elemelerini başarıyla tamamlayan Emel okula kabul edildi. Ege Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı’ndan kaydını Anadolu Üniversitesi’ne aldı. Hazırlık sınıfını atlayan Emel, Ercan’la sınıf arkadaşıydı artık.
THY’YE BİRLİKTE GİRDİLER
Arkadaşlıkları Eskişehir’de ilerleyen çift, okulu 1994’te tamamladı. Bir yıl sonra da beraber THY’ye girdiler. Eğitimlerini tamamlayıp RJ100’lerde ikinci pilot olarak görev yapmaya başladılar.
Evlenmeye 1997’de karar verdiklerinde ikisi de Airbus A340 uçağına ikinci pilot olarak atanmış, yer dersi görüyordu. Eğitim temposu o kadar ağırdı ki, Emel gelinlik provasına bir kere gidebildi. Eğitim biter bitmez evlendiler. Hafta sonuna sığan iki günlük balayından sonra çifti simülatör eğitimi bekliyordu.
Mutlulukları, 2000 yılında oğulları Cansın’ın doğmasıyla katlandı. Hamilelik döneminde Emel uçmadı, yerde görev yaptı. Doğumdan sonra ücretsiz izne çıkan Emel, Cansın 7.5 aylık olduğunda gökyüzüne yeniden döndü. Anne ve babasının kaptan olmasından en çok 7 yaşındaki Cansın memnun. İkinci pilotken A340’ta ayrı ayrı uzun seferlere giden anne babası artık A320’de kısa uçuşlar yapıyor. Cansın, onları daha fazla görebiliyor.
AYNI MESLEĞİ PAYLAŞMAK AVANTAJLIKarakaş çiftine herkesin sorduğu soruların başında, karı-koca pilot olmanın zorluğu geliyor. Emel bunun bir avantaj olduğuna inanıyor: "Aynı mesleği paylaşmak bir avantaj. Uçuş öncesi ve sonrasındaki psikolojiyi, stresi ve yorgunluğu bilmek çok önemli. Pilotluk mesleği sürekli ders çalışmayı gerektiriyor. Anlamadığımız yerlerde birbirimize yardım ediyoruz. Sorunları paylaşıyoruz."
BİRLİKTE UÇTULAR
Emel ve Ercan ilk defa beraber Aralık 2005’te Başbakan Erdoğan’ın Avustralya ziyareti sırasında birlikte uçtular. O dönemde Airbus A340’ta ikinci pilotluk yapan Karakaş çifti, uçuşa "gözlemci pilot" olarak katıldı. Sefer sırasında görevleri paylaştılar. Emel kokpitte formları doldurdu, Ercan da uçuş öncesindeki harici kontrolleri yaptı.
THY’nin uçuş standartlarına göre, düşük uçuş saatiyle görev yapmaya başlayan pilotlar en az 8 yıl ikinci pilot olarak uçuyor. Kaptanlık, sivil havacılıkta çok önemli bir aşama. Arkada uçan yolcuların, uçağın sorumluluğu yani karar yetkisi tamamen kaptan pilotta.
Kaptan adayı ikinci pilotlar arasında sicillerine göre sıralama yapılıyor. Şirket ihtiyaçlarına göre kaptan sayısı belirlenerek adaylar eğitime alınıyor. Eğitim çok sıkı. Yaklaşık 3 aylık yer derslerini simülatör uçuşları izliyor. Kaptan adayı, simülatörde kokpitte görev yapacağı sol koltuğa alışıyor, tehlikeli durumlarda hızlı ve doğru karar vermeyi öğreniyor. Sınavlarda ve simülatörde başarılı olanlar boş uçakla öğretmen pilot eşliğinde iniş-kalkış yapıyor.
Bundan sonrasında eğitim öğretmen kaptan pilotların eşliğinde sürüyor. 20 sektör yani toplam 40 uçuşta, kaptan adayı öğretmenle uçuyor. Başarı kazananlar, apoletlerine, kaptan pilot olduklarını gösteren dört sırmayı takıyor. Yeni kaptanlar, tecrübe kazanmak için üç ay kaptan kaptana uçuyor. İşte bu uçuşlardan birini Karakaş Ailesi 8 Ağustos’ta beraber yaptı. Aynı gün İstanbul-Ankara-İstanbul, daha sonra da İstanbul-Kahire-İstanbul arasında uçan çifte yolcuların da ilgisi büyüktü.
HAVACILIKTA YAZILI OLMAYAN KURAL
Askeri havacılıkta uzun yıllardır uygulanan ama yazılı olmayan bir kural var. Birinci dereceden akrabalık bağları bulunanlar jetlerde kesinlikle bir arada uçurulmuyor. Bunun nedeni, eğer üzücü bir kaza meydana gelirse ailenin iki acıya birden duymasının önüne geçmek.
Ancak sivil havacılıkta bu kural biraz daha farklı. Baba-oğul veya baba-kız, ikiz kardeşler, hatta Karakaş çiftinde olduğu gibi karı-koca beraber uçuş yapabiliyor.
Koç, AgustaWestland 139’la uçacak
Koç Holding, filosuna katılan İtalyan AgustaWestland ürünü AW139 helikopteriyle uçuşlara başladı. Saatte 306 kilometre hıza ve 927 kilometre menzile sahip helikopter, iki pilot ve maksimum 15 yolcu taşıyabiliyor. Orta sınıfta çift motorlu helikopterin en büyüğü olan AgustaWestland AW139, havada beş saat kalabiliyor. Helikopterin standart donanımlı fiyatı 12 milyon dolar.
Türkiye temsilciliğini Kaan Havacılık’ın yaptığı AgusaWestland şirketinin daha küçük helikopterlerinden halen Esas Holding’e ait MedAir filosunda A119 Koala ve A109E Power modelleri bulunuyor. Kaan Havacılık’ın satışını gerçekleştirdiği A109S Grand helikopter de önümüzdeki günlerde teslim edilecek.
Tolga ÖZBEKBA’in müthiş koltuklarıİngiliz Havayolları British Airways (BA) ile Londra Heathrow’dan Seattle’a uçtum. Yaklaşık 10 saatlik bir uçuştu. Son yıllarda uzun uçuşlar beni daha fazla yoruyor.
Bir de 10 saatlik uçuşların aslında iki-üç saatte yapılabilecek bir teknolojiye neredeyse sahip uçak projelerini imalatçılarının ertelemeleri aklıma geldikçe keyfim kaçıyor. Hırslanıyorum. Bu da beni daha fazla yoruyor.
Ama BA ile yaptığım yolculukta businees koltuklarda 180 derecelik bir yatakta mışıl mışıl uyudum. Oysa hemen her uçuşta uçaktaki sesleri izlerim. Seslerdeki değişikliklerle uçaktaki davranış değişiklikleri arasındaki ilgi bağları beni tanımladıkça çok mutlu eder. Öyle bir oyun oynarım işte. Doğru bildiklerimle, anladıklarımla, anlamadıklarım arasında yarışmalar düzenlerim.
180 DERECE YATIYOR
Doğrusunu isterseniz, Boeing 777 uçağına girip BA’in çok uzun yıllardır kullandığı koltuğa oturduğumda çok kıskandım. Bu koltuk yıllar öncesinde dünyada ilk kez 180 derece yatan business koltuğu olmuştu. Şimdi BA bu koltukları da yeniliyor. Rekabeti daha da yükseltiyor.
Daha birkaç ay önce THY ile New York’a gitmiştim. Şirketin filoya yeni katılan Airbus A330 uçağı ile uçmuştum. Bütün koltuklar yeniydi. Fransız Sogerma koltuklar gerizekalı gibiydi. Kumandaları geç algılıyor, bazı kumandaları es geçiyordu. Üstelik tam yatmadığı için uçuşun sonunda yorgun perişan inmiştim uçaktan...
Hele benim gibi belinde sorun bulunan bir insanda uzun oturuştan sonra koltuktan kalkmak acı verici oluyor. THY ile uzun uçuşta sık sık kalkıp hareket etmek lazım. Bu da ani bir türbülansta ciddi bir tehlike yaşanması ihtimalini yükseltiyor.
Neyse dönelim BA koltuklarına... First class koltuklarından bahsetmek istemiyorum. Ama ekonomi ve business ile ekonomi bölümü ortasındaki ara sınıfın koltuklarını da denedim. Çok başarılı. Renkler kir göstermeye karşı en direnişli lacivertten seçilmiş. Battaniyeler daha sık dokumalı, koton ağırlıklı. Yastıklar kolay ezilmeyen cinsten. İkram standardın üzerinde. Kokpit ekibi mükemmel bir uçuş sergiledi. Hele Seatac olarak bilinen Seattle Tacoma Havalimanı’na bir inişimiz vardı ki, mükemmel öğretmen pilotların sunduğu bir gösteri gibiydi.
BA’nın Türkiye Satış Müdürü Ayşim Arda, sık sık "Bizimle uçmalısın" derdi. Okyanus aşırı uçuşlarında iddialıymış. Seattle’da uçaktan son derece zinde inerken Ayşim’in çok haklı olduğunu anladım.
Heathrow Havalimanı’ndaki kargaşa bitip Terminal 5 devreye girdiğinde kuzeyden uzaklara uçmak çok daha keyifli olacak gibi geldi bana...