Paylaş
İŞ jetleri, büyük şirketlerin portföyünde doğru yönetiliyor mu?
İstisnalar hariç bu sorunun cevabı: HAYIR.
Patronlar milyonlarca dolar vererek aldıkları uçakları ne yazık ki en düşük maliyetlerle uçurmaya çalışıyorlar. Bu yüzden düşük pilot maaşı, ucuz teknisyen ilk hedeflenen şeyler oluyor. Sonrasında bakımda ‘kaliteden’ çok ucuzluk tercih ediliyor. İş jeti kullanan özel havacılık şirketlerinin çoğu patronları dışında ticari uçuş yapmak için de izin alıyorlar. Bu doğru bir şey. Çünkü sadece patron uçuşunu bekleyen, sıklıkla uçmayan uçaklardaki arıza oranları yükseliyor.
Yerde duran uçak, ‘şirketini yer’ lafı genellikle doğrudur. Sürekli uçan bir uçak daha az arıza yapar ve her sorun zamanında fark edilebilir.
SORUMLULUK GEREKİYOR
Büyük şirketlerin uzmanlık dalı havacılık olmadığı için işler patronun iki dudağının arasında kalıyor. Genellikle kurulan havacılık şirketinin başına bu işlerden hiç anlamayan bir kişi geliyor ya da iş pilotlara teslim ediliyor. Seçtikleri iyi bir pilot olabilir ama işi yönetmek başka sorumluluklar gerektirir.
Patronlar uçaklarındaki ekiplerle çok içli dışlı oluyorlar. Bu da disiplini ciddi şekilde etkiliyor.
ÖYLE DEMEK İSTEMİYORUM AMA...
Elbette yaşadığımız korkunç kaza ile ilgili bunları demek istemiyorum. Yani Başaran Holding’de bu işler ciddi yapılmıyordu demek istemiyordum. Ama yine de ciddi kuşkularım var.
Uçakta arıza olduğu iddiaları her zaman gerçek olabilir. Havada arıza yapıyor olabilir. Bunlar hayati tehlike yaratmadığı sürece hep olabilen şeylerdir. Ama pilot bir arıza bildirmişse çok önemli bir sorunla karşılaşmış olabilir.
Büyük resme bakıldığında bu işin içinde bir pasaklılık olduğu görülüyor. Kimse kırılmasın. Her nedense hâlâ vekaleten yürütülen Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, bu uçağa takılan parçaların satın alındığı yere, pilotların simülatör sonuçlarına, dinlenme sürelerine ve özel hayatlarına kadar her şeyi incelemesi lazım. Yoksa tırmanırken oldu ya da tazyikleme gitti pilotlar bayıldı, uçak anormal duruma girdi gibi sonuçlar zaten çıkacak.
Asıl çıkması gereken sonuç, denetimler içinde oluşan boşlukları ortaya koymak.
Bu boşluklar, hava kabarcıkları içinde giden hayatların soru işaretleri var.
AYNI KİŞİLER VE BATAN ŞİRKETLER
- Bir hava taksi şirketi, yanlış yönetim sonrasında batıyor veya patronu uçağını satıyor, şirketi kapatıyor. Ama yöneticiler yine bu sektörde başka bir şirkette iş yaşamlarını sürdürüyor. Hata zincirinin çarklarında yeni havacılık şirketleri öğütülüyor.
- Bir bakıyorsunuz alınan iş jeti için eğitime gönderilen pilot, teknisyenler sınavları geçemiyor. Veya yetersiz bulunuyor. Hatta tip eğitim sertifikası yerine ‘katılım sertifikası’ verilip gönderilen pilotlar-teknisyenler var. Böyle durumda imalatçı-eğitim merkezi üzerinde baskı kuruluyor.
- Bakım, eğitim veya diğer konularda bazı şirketler belgeler üzerinde tahrifat yapıp yollayabiliyor. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü geçmişte bu konuda ceza kesmişti.
- Bakımlarda ise aynı işlem için inanılmaz farklı faturalar çıkabiliyor.
- Hava taksi operasyonlarında gerçek maliyetler yansıtılmadan fiyat veriliyor. Yıl sonu veya büyük bakım geldiğinde çıkan faturalar ciddi sorun oluşturuyor.
TEK KORİDORLU UÇAKLA KITALARARASI UÇUŞ
AIRBUS beklenmedik bir atak yaptı. Geleneksel A320neo ailesine, kıtalar arası yolcu taşıyan tek koridorlu bir uçak kattı. Tek koridorlu bu uçağın adı A321LR oldu. ‘Long Range’ yani ‘Uzun Menzil’in kısaltması olan LR, gerçekten kıtalar arası bir seferi anlatıyor. Normalde İstanbul-Ankara arasında binebileceğiniz bu uçağın yeni modeli, Paris-New York, Londra-Dubai, Dubai-Pekin, Singapur-Sydney, veya Kuala Lumpur-Tokyo’ya uçabilecek. Yeni uçak, 7 bin 400 kilometrelik menzile sahip. A321LR’ın toplam kalkış ağırlığı, ek yakıt tankı ile 97 tona yükseltildi. Airbus, A321LR’ı 16’sı business, 190’ı da ekonomi toplam 206 koltuklu olarak hava yollarına öneriyor. İsteyen şirket tek sınıfta uçağa 240 koltuk koyabilecek.
Avrupalı imalatçı, düğmeye Air Lease Corporation’dan alınan 30 uçaklık sipariş ile bastı. İlk uçak, sertifikasyon sonrasında 2019’da teslim edilecek. Airbus’ın toplam A321LR siparişi 100.
BOEING’İN CEVABI MAX 10
Elbette tek koridorlu uzun menzilli uçak yarışında Boeing’in geri kalması düşünülemezdi. Amerikalı imalatçı 737 MAX serisinin 9 modelinin gövdesini 1 metre 64 santimetre daha uzattı. MAX 10’un yolcu kapasitesi tek sınıfta 220’den 230’a ulaştı.
Boeing, MAX 10’un A321neo’ya göre yüzde 5 daha düşük maliyetle uçacağını iddia ediyor. Ancak menzilde ibre Airbus’tan yana. MAX 10, 6 bin 110 km, A321LR ise 7 bin 400 kilometreye uçabiliyor. Hizmete 2020’de girecek MAX 10 için Boeing 361 adet sipariş aldı.
ATLANTİK’TE UCUZ UÇUŞLAR BAŞLAYACAK
UCUZ uçan şirketlerin filoları maliyetleri kontrol altında tutmak için tek uçak tipinden oluşuyor. Uzaklara uçabilmek için geniş gövdeli yani büyük uçaklar gerekiyor. Operasyon maliyeti ve ticari riski yüksek bu uçakları düşük maliyetli hava yolları tercih etmiyor.
Ancak Airbus uzun menzilli A321LR’ı yeni bir sayfa açacak. Düşük maliyetli hava yolları biraz konfor isteyenlere business, ekonomide ise 6-7 saatlik uçuşlarda ‘dayanılır’ bir koltuk mesafesi sunacak.
Sadece Atlantik hattında değil, bu uçakla bayrak taşıyıcı büyük şirketler Avrupa-Ortadoğu hatlarında da uçmaya sıcak bakıyor. Uçak için diğer en uygun hatlar ise Kuzey-Güney Amerika, Avrupa–Batı Afrika ve Avustralya-Güney Asya arasında.
BOEİNG 797 YAPILACAK MI?
BOEING, 1980’lerin başında ABD’de iki yaka arasında uçabilecek 757 adını verdiği uçağı tasarlamıştı. 757, arkasında en çok kuyruk rüzgârı türbülansı bırakan uçak unvanına da sahip olmuştu. Halen hava yollarında 500’e yakın 757 uçmaya devam ediyor. Airbus A321LR ile 757’nin pazarını almayı hedefliyor.Amerikalı imalatçı, geçen yıl 377 hava yolu şirketi arasında yaptırdığı anketin sonuçlarını paylaşmıştı. Şirketler, Boeing’den düşük maliyetli, 200-270 koltuklu, menzili 8 bin ila 9 bin 400 kilometre arasında değişen bir kıtalararası uçak istiyordu. Boeing’in 787’nin altında, 737 MAX 10’un üzerinde ara bir model için çalışmalarına devam ediyor. Bu proje, gayri resmi olarak imalatçının ‘797’ modeli olarak adlandırılıyor.
Paylaş