Uçaklar piste pilotun hiç bir şekilde müdahale etmesine gerek kalmadan inebilir mi? Ucu 'Yolcu uçakları pilotsuz uçabilir mi?'ye giden bu soru yıllardır havacılık dünyasının en fazla tartıştığı konuların başında geliyor.
Yaşanan 11 Eylül olaylarından sonra ciddi olarak gündeme gelen otomatik inişin acil durumlarda yerden kontrollü olarak yapılması, bu sistemin yolcu uçaklarında standart olarak bulunması planlanıyor.
OTUZ YIL ÖNCE
Aslında yolcu uçaklarında ilk otomatik inişin yapılmasından bu yana 30 yılı aşkın süre geçti. 1960'ların sonlarında İngiliz Hawker Siddeley şirketi üç motorlu Trident yolcu uçağını pilotların müdahalesine gerek kalmadan otomatik indirmeyi başardı. Uçaklar modernleştikçe, ana sistemler bilgisayardan oluşmaya başladıkça, otomatik iniş sistemleri de standart ekipman arasına girdi. Havalimanının teknik alt yapısına bağlı olarak günümüzün modern yolcu uçakları kendi kendine inebiliyor. Pilotlara sadece inişten sonra uçağı park yerine götürmek kalıyor.
Yolcu uçaklarında otomatik iniş sistemi olsa bile havalimanının ve pilotun kategorisi çok önemli. Havalimanı kategorileri üçe ayrılıyor. 'CAT' olarak kısaltılan kategori, o havalimanına hangi şartlar altında inilebileceğini belirtiyor. Kategoriler belirlenirken pistlerdeki ILS yani Aletli İniş Sistemi, pist ışıkları (yaklaşma, pist eksen, kenar vb.) gibi bir çok faktör gözönüne alınıyor. Bu faktörlerden biri eksik olduğunda pistin kategorisi düşüyor. Bu AWOS adı verilen sistemde telsiz frekansı veya telefondan değişiklik yapılarak yayınlanıyor. Belirlenen kategoride uçağın o piste inmesi için pilotun görüşün kısıtlı olduğu şartlarda iniş yetkisi ve uçağında da belirlenen sistemlerin olması gerekiyor.
NASIL İNİLİYOR
Otomatik inişte ILS büyük rol oynuyor. Havacılıkta çok zorlu şartlarda bile rahatlıkla iniş-kalkışı sağlayan ILS pilota istikamet ve alçalma bilgisi veriyor. İstikamet hattı (Localiser-LOC), pistin sonunda bulunuyor. Uçağın pistin solunda veya sağında olduğunu belirtiyor. Süzülüş Hattı (Glide Slope-G/S) antenleri ise pistin yan tarafında yer alıyor. Uçağa piste göre alçak veya yüksek kaldığını bildiriyor. Uçağı yaklaşık 3 derecelik süzülüşle pistin başlangıcından 300 metre ilerisine inişe getiriyor. Bazı ILS'lerde mesafe ölçmeye (Distance Measuring Equipment-DME) yarayan ekipmanlar da olabiliyor. DME pilota pistin kaç deniz mili uzakta olduğunu bildiriyor.
Pilot, Hava Trafik Kontrolörünün yönlendirmesi ile uçağını piste döndürmekle birlikte yaklaşık 18 kilometre uzaktan pist doğrultusuna getiriyor. Bundan sonra eğer otomatik iniş yapılacaksa uçak yaklaşma (Approach-APPR) moduna alınıyor.
PİLOTU UYARIYOR
Sistem, ILS'e göre yukarı, aşağı düzeltmeler yaparak yaklaşık 3 derecelik düzeltmelerle uçak piste alçalmaya başlıyor. Bu durumda pilot gaz kollarını kendisi kontrol edebileceği gibi 'Autothrust' yani otomatiğe de bağlayabiliyor.
Yaklaşma palye aşamasına kadar devam ediyor. Bu aşamadaki yükseklik, basınç altimetreleri tam yüksekliği okuyamadığı için radarla birlikte çalışan radar altimetre yardımı ile veriliyor. Uçağın radyo altimetresi 830 metre yükseklikten itibaren pilotu uyarmaya başlıyor. Yükseklik 50 feet yani 16 metreye geldikten sonraki her 10 feet yani 3.3 metre için uçuş bilgisayarı sesli olarak pilotu uyarıyor. Uçak 40 feet yani 13.3 metre yükseklikte sistem pilota palyeye geçmesini ikaz ediyor. Üç metre (10ft) yükseklikte sistem 'Retard-Yavaşlat' çağrısı yaparak pilotların gaz kollarının elle kapalı pozisyona getirilmesini söylüyor. Ana iniş takımları yere değdikten sonra fren sistemi tekerlek frenlerine kumanda ediyor.
ÖZEL EĞİTİM
Fren sisteminin yavaş, orta ve sert olmak üzere üç değişik seçeneği var. Yolcu konforu için sert frenleme inişlerde tercih edilmiyor. Acil durumlarda pistte durabilmek için sadece kalkışlarda kullanılıyor. Tekerleklerin yere değmesiyle birlikte pilot motorların ters yönde itiş gücü (reverse) oluşturması yani motor frenlemesi yaparak durmaya yardımcı oluyor.
Pilotun isteği doğrultusunda uçak pist üzerinde ya tam duruyor, ya da ya da süratini saatte 27 kilometreye kadar düşürüyor. Otomatik inişin her safhasında pilot kumandalara müdahale ederek kontrolü alabiliyor. İniş tamamlandıktan sonra pilot uçağı yönlendirerek park sahasına götürüyor.
Otomatik inişler sadece CAT3 pistlere yapılabiliyor. Bazı uçak tipleri CAT2 pistlere de otomatik iniş kapasitesine sahip. Ancak bu tür inişler havacılık otoritelerinden onaylı değil. Bir çok pilot otomatik iniş yerine kendi inmeyi tercih ediyor. Türk Hava Yolları filosunda Airbus A340 ve Boeing 737-800 uçaklarının otomatik iniş sistemleri var. Bu uçaklarda görev yapan pilotlar simülatör eğitimlerininde CAT3 iniş eğitimi de alıyorlar. Bu eğitimleri pilotların lisanslarına işleniyor.
Gelecekte otomatik iniş hiç bir yardıma ihtiyaç olmadan gerçekleşecek. O zaman uçakta pilotlarda bir sorun meydana geldiğinde aşağıdan verilen sinyallerle uçak otomatik inişe bağlanabilecek. Görünen o ki, havacılık sanayi gelişen teknolojisi ile birlikte işi tümüyle ele geçirmeyi hedefliyor.
PİST KATEGORİLERİ SIRALAMASI
Pistlerin kategorilerine göre pilotlar yaklaşmaları sırasında 'karar irtifası' adı verilen minimum yüksekliğe kadar alçalıyorlar. Eğer bu yükseklikte pist görülemezse iniş iptal edilerek pas geçiliyor. Bu dikey görüş. Yatay yani pist üzerindeki görüş ise RVR (Runway Visiual Range-Pist Görüş Menzili) olarak adlandılıyor.
Ölçüm pist üzerine konulan optik gözlerle yapılıyor. İnişte palye yani uçağın burnunu toplarken bu görüş büyük önem kazanıyor.
CAT 1'de uçak 60 metreye kadar alçalabiliyor. RVR 860 metre. Eğer orta çizgi ve uçağın tekerleklerini ilk koyduğu 'touchdown' adı verilen bölümün ışıklandırması varsa yatay görüş 600 metreye kadar inebiliyor.
CAT2'de uçak 30 metreye kadar alçalabiliyor. RVR 400 metre.
CAT 3A'da alçalma seviyesi 0 metre. Yani pilot tekerlek koyacağı ana kadar pisti görmeden gelebiliyor. RVR 230 metre.
CAT 3B'da alçalma seviyesi 0 metre. RVR 50 metre.
CAT 3C'da alçalma seviyesi 0 metre. RVR 0 metre.
Bunlar arasında Kategori 3, karışık ve pahalı alt yapı gerektiriyor. Sistemin sürekli olarak aktif tutulması gerekiyor. Türkiye'deki havalimanları CAT 1 veya CAT 2. Üçüncü kategori genellikle Kuzey Avrupa ülkelerinde görüşün sis nedeniyle çok azaldığı havalimanlarında bulunuyor. Çok yoğun sisin görüldüğü Londra Heathrow ve Gatwick Havalimanları'nda ise özel bir sistemle uçaklar üç boyutlu yaklaştırılıp indiriliyor.
Swissair ruhu Swiss’te
Ortak olduğu havayollarının zararı nedeniyle zor durumda kalan İsviçre'nin bayrak taşıyıcı havayolu şirketi Swissair, nisan ayından itibaren 'Swiss' adıyla seferlerine başlayacak. Şirketin borsa adı ise Swiss Hava Yolları Ltd. oldu. Şirket kanun olarak ekim ayında 'Swiss' adını kullanmaya başlayacak. Swiss adı havayolu tarafından 1935-55 yılları arasında da kullanılmıştı.
Eski Swissair, yeni adı ile Swiss'in yönetimine Crossair el koydu. Yan şirket olan Crossair'in genç kadrosu şimdi ana şirketi de yönetecek. Crossair'in Başkanı Andre Dose, Swiss'in başına geçti
Swiss uçaklarının yeni beyaz rengi ile şirket tarihinde beyaz bir sayfa açıyor. Beyaz renkli uçaklarda kırmızı logoda eski Swissair karakterleri kullanılırken 'air'in yerine Fransızca, Almanca, İtalyanca ve Latince 'İsviçre' yazıldı.
Yeni havayolunun filosu, Crossair'in 76 uçağının yanı sıra Swissair'den alınan 26'sı kısa-orta menzilli A320 ailesi ve 26 uzun menzilli A330-MD11 uçağından oluşacak.
Gelecek yıl 13 MD11'i filosundan çıkartacak olan şirket bu uçakların yerine A340 veya Boeing 777 alacak. Finansal dalgalanmaların yaşandığı günlerde Swissair 9 adet A340-600 tipi uçak siparişini iptal etmişti. Crossair'in iç hat uçuşları için sipariş ettiği Brezilyalı Embraer imalatı ERJ145, 170 ve 190 modellerinin teslimatları 2006'ya kadar devam edecek.
Yeni şirket ilk etapta maliyetleri düşürdü. Leasing şirketleri ile görüşerek uçak kiralarını yüzde 40 oranında aşağı çekti. Pilot maaşları başta olmak üzere tüm giderler ortalama yüzde 30 kısılacak.
Şirket kabinde de bir çok değişiklik yapacak. Kaliteden ödün verilmeden gerçekleşecek bu çalışmada business class yenilenecek. Servis kalitesi korunacak, hatta daha yukarı çekilecek.
31 Mart'tan itibaren yaz tarifesine geçecek Swiss bu yıl 60 ülkede 123 noktaya uçacak.
Ciddi oranda kemer sıkacak Swiss Hava Yolları 2004 yılında kar etmeyi hedefliyor. Hatta Avrupa'da BA ve Lufthansa ile birlikte ayakta duracak üçüncü havayolu olmayı planlıyor.
Şirket evliliklerinden başı yanan şirket, yeni oluşumda kısa zaman içinde üç büyük havayolu birliğinden birine girecek. Türk Hava Yolları ile tekrar ortak uçuş için görüşmelere başlayacak.