Kokpit

Uğur CEBECİ
Haberin Devamı

Milenyum uçakları

Yıllardır büyük yolcu uçakları imal etmek için havacılık şirketleri acımasızca rekabet ettiler. Bu projelerden kimi yaşadı, kimiyse bir tane bile üretilmeden kağıt üzerinde kalarak ölü doğdu. Büyük yolcu uçaklarının yarışında son noktayı Amerikan Boeing şirketi koydu. 1960'lı yıllarda tasarladığı B747 Jumbo Jet, 30 yılı aşkın süredir tahtını koruyor. Belki yolcu uçağı olarak değil ama kargo olarak Rusların An-225 (boyu 84 metre) onu cüsse olarak zorladı ancak hiç bir zaman tahtından edemedi.

Milenyum ile yeni bir dev yolcu uçağı yarışı başlıyor. Uzun yıllar sivil havacılık sektöründe Amerika'yı geriden izleyen Avrupa, Airbus ile bu yarışta varlığını ortaya koyuyor.

AIRBUS İNATÇI

Avrupalı uçak imalatçısı Airbus Endüstri'nin projesi A3XX adını taşıyor. Airbus için bu proje bir ölüm kalım projesi. 110 koltukla A318'den 550 koltuklu A3XX'e kadar her türlü yolcu uçağı üretebildiklerini Amerikalı rakiplerine ispat etmek istiyorlar. Bu nedenle toplam maliyeti 10-12 milyar doları bulan projenin devamına aralık ayındaki Airbus Yönetim Kurulu'nda oybirliği ile karar verildi.

Airbus mühendisleri çok zor bir projenin üzerinde çalıştıklarının farkındalar. İki katlı, 550 yolcu kapasiteli ve 4 motorlu A3XX'in kabini de günümüz uçaklarından çok farklı olacak. Yolcularına uçan transatlantik keyfini sunacak. A3XX'in uçuş sistemleri diğer Airbus modelleriyle benzer olacak. Geçen eylül ayında şirketin merkezi Toulouse'da A3XX simulatörü hazırlayan Airbus, değişik havayollarından davet ettiği 21 kaptan pilota uçuş sistemlerini denetti. A3XX'in kokpiti ilk bakışta side stick yani yandan lövye sistemi ile klasik Airbus kokpitlerini andırıyor. Ancak uçuş bilgileri 6 yerine 8 adet bilgisayar ekranından takip ediliyor. Kokpitteki bir diğer önemli değişiklik ise teknisyen koltuğu. Sistemlerin önemli bölümü bilgisayar destekli olacağı için soldaki kaptan koltuğunun hemen arkasındaki yer teknisyene ayrılmış. Özel bilgisayar ekranı ile bir bakıma bilgisayar mühendisi sayılabilecek teknisyen her türlü arızaya hemen müdahale edebilecek. Kokpitin arkasında ise 14-16 saatlik seferlerde uçuş ekibinin dinlenebilmesi için özel izole edilmiş bir dinlenme odası bulunuyor.

Bu dev uçağın rahatça indikten sonra taksi yollarında gidebilmesi ve yolcularını bırakması için körüklere yaklaşması özel kamera sistemleri ile gerçekleşecek. Ön iniş takımına ve kanada konulan kameralar yardımı ile pilotlar dev uçağı yerde rahatlıkla kontrol altında tutabilecek.

UÇAN TRANSATLANTİK

Kabin iki katlı. Özel uyuma odalarından bara, alışveriş merkezlerinden spor salonuna kadar yolcuya uçan transatlantiğin kabininde seyahatin sıkıntılı anlarını unutturmak için her türlü detay bulunuyor. Henüz Airbus mühendisleri ince detayları saklı tutuyorlar ama A3XX ikramdan, video ve müzik sistemlerine kadar bir çok konuda havayolu seyahatinde devrim yaratacak bir dizi uygulama ile pazara sunulacak.

Tüm bu yeniliklere rağmen Airbus'ın projeyle ilgili olarak iki sorunu bulunuyor. Bunlardan ilki siparişle ilgili. Avrupalı şirket bu konuda büyük efor sarfetmesine rağmen henüz tek sipariş bile alabilmiş değil. Büyük havayolu şirketleri A3XX'e olumlu yaklaşıyor. Ancak henüz hiç bir şirket riske girip elini taşın altına koymuş değil. Airbus yetkilileri, ilk alınacak siparişi diğerlerinin izleyeceği görüşünde. Sipariş alımının uzaması projeyi olumsuz etkiliyor. Diğer önemli sorun ise içte yaşanıyor. A3XX nerede üretilecek? Airbus Fransız, Alman, İngiliz ve İspanyol ortakların oluşturduğu bir konsorsyum. Uzun zaman bir çok modelin son imalatı Fransa'nın Toulouse şehrinde gerçekleşmekteydi. Yönetime son yıllarda ağırlığını koymak isteyen Almanlar, önce A321, daha sonra A319'un üretim hattını Hamburg şehrine taşınmasını sağladı. Kuşkusuz şirketin geleceğini yakından etkileyecek. A3XX projesinde Almanlar üretim hattını Hamburg'a almak istiyorlar. Fransızlar ise buna karşı çıkarak, şirketin ürün portföyündeki tek koridorlu A320 ailesinin imalat hattının zaten Hamburg'a kaydırıldığını, geniş gövdeli uçakları yıllardır üreten Toulouse tesislerinde bu işin daha iyi yapılacağı görüşündeler. Gelecek aylarda üretim hattının nerede olacağı konusunda karar verilecek.

BÜYÜK UÇAK KAVGASI

A3XX'in kanatları, Airbus ortaklarının fabrikaları arasında imal edilen parçaların taşınmasına yarayan özel nakliye uçağı Beluga'nın (Beyaz Balina) içine sığmıyor. A300'den geliştirilen bu uçağın bir benzeri A330 tipi daha büyük bir modele yapılacak tadilat ile gerçekleştirilecek.

Airbus A3XX projesi üzerindeki çalışmalarını sürdürürken Boeing'de ise soru işaretleri devam ediyor. Dev yolcu uçağı projesi üzerinde Boeing bir kaç grup birden çalıştırıyor. İlk grup 30 yıldır hizmette olan B747'nin uzatılmış modeli olan 400X'i geliştiriyor. Bu uçakla, Boeing çok fazla para harcamadan kısa zamanda gelişmiş bir model ortaya koyarak havayolu şirketlerinin A3XX'e yönelmesini önleyecek. Boeing'in hesaplarına göre B747-400X yaklaşık 2 milyar dolara geliştirilebilecek. Bu modele olan talep gözönüne alınarak daha büyük 500 ve 600 seriyeri imal edilecek. Ancak Seattle merkezli şirketin karşısına tasarım sorunları çıkıyor. Kimi uzmanlara göre B747'nin gövdesi son noktada. Yani çok fazla uzatılamaz. Bundan bir kaç yıl önce Boeing 400 modelinde büyük değişiklikler yaparak uzatacağını açıklamıştı. Ancak şirket projeyi değerlendirdikten sonra şu anda imalattaki 400'den sadece gövdeyi 1.27 metre büyüteceğini açıkladı. B747-400X'in koltuk kapasitesi 446, menzili de 16 bin 300 kilometre olacak.

Uçakta yapılacak değişiklikler için yeni bir kanat tasarlanması gerekiyor. Şu anda 400 serisinin kanat alanı 541 metre kare. Yeni 400X'deki kanat alanı yüzde 14 arttırılarak 616 metre kareye çıkartılacak. Kanat açıklığı da 70 metre olacak. Büyüyen ve modernleşen kanatlar uçuş maliyetlerini azaltırken ek yakıt depoları menzili de önemli ölçüde arttıracak. B747-400X'de motor olarak iki devin, General Electric ve Pratt & Whitney'in 2.47 metre çapındaki GP7267 motorları kullanılacak.

YARIŞTA RUSLAR DA VAR

Havacılık sanayilerinin ölmediğini ispatlarcasına Ruslar da dev uçaklar tasarlıyorlar. Antonov ve Tupolev yıllarca yaptıkları değişik projelerle havacılık dünyasına yenilikler kattılar. Antonov Dizayn Bürosu, şu ana kadar imal edilmiş en büyük uçak olan 6 motorlu An-225'in de tasarımcısı. Ruslar da büyük uçak konusunda edindikleri tecrübeleri bir avantaj olarak kullanmak istiyorlar. Rusların dev yolcu uçağı projesi KR-860 adını taşıyor. İki katlı, dört motorlu olması planlanan uçak toplam 860 yolcu kapasiteli. Ruslar KR-860’ın bir modelini 1999'daki Paris Air Show'da sergilediler. Toplam kalkış ağırlığı 650 ton olacak uçağın kargo modelinin 300 ton yük taşıması hedefleniyor. Antonov'un An-225 modelinin toplam kalkış ağırlığı ise 600 tondu. Her ne kadar Ruslar projeleri ile ciddi olarak ilgilenseler de Batı ülkeleri KR-860'ı pek ciddiye almıyor. Sadece bu projenin Rusların son yıllarda büyük kriz içine giren havacılık sektörü için prestij projesi olarak kabul ediliyor.

Yeni bin yıl gökyüzüne yeni uçaklar armağan ediyor. Havayoluyla seyahatin boyutu değişiyor. Daha fazla yolcuyu daha uzak menzille çok daha ekonomik taşıyacak milenyum uçaklarını imal etmek için büyük rekabet yaşanıyor. Bir tarafta rüştünü ispat etmek isteyen Airbus Endüstri, bir tarafta da B747 Jumbo Jet'in tahtını korumak isteyen Boeing. Yarışa Ruslar da katılıp bu pazardan pay alma planları yapıyorlar.

Boing’in sürprizi

Kamuoyunda A3XX'le ilgili tartışmalar alevlendikçe Boeing yeni yeni projeler ortaya atıyor. Bu sayede ilgiyi kendi uçaklarına çekmeyi hedefliyor. İlk önce B777'nin dört motorlu modelini yapacağını açıklayan Boeing'in yeni projesi ise portföyüne aldığı Douglas'ın Amerikan Hava Kuvvetleri için tasarladığı C-17 uçağından geliştirilen yolcu uçağı.

B747-400X ile paralel yürütülen çalışmalarda uçağın kanat açıklığının 80, boyunun da 76.25 metre olması planlanıyor. Rüzgar tünelinde denenen uçağın seyir sürati saatte bin kilometre civarında olacak. Ancak askeri nakliye uçağının sivil modele çevrilmesinde bir takım sorunlar yaşanacağı uzmanlar tarafından belirtiliyor.

Boeing bir taraftan B777'nin dört motorlu modeli olan Model 763-246 üzerinde ise çalışmaya devam ediyor. Dört motorlu uçağın 8.2 metre eninde gövdesinde 5 koridor bulunacak. 454 koltuklu dört motorlu B777'nin toplam kalkış ağırlığının 471 ile 532 ton arasında değişmesi planlanıyor. Uçak istenildiğinde uzatılarak koltuk kapasitesi 547'ye çıkartılabilecek.

Boeing büyük yolcu uçağı projesinde 30 yıldır edindiği tecrübelerine çok güveniyor. Airbus'ın bu konuda çok zorlanacağı iddia ediyorlar. Boeing ilerleyen tarihlerde pazar payına göre bu üç projeden birine veya uzun vadede ikisine ağırlık verecek. Kuşkusuz dev uçak pazarını rakibi Airbus'a kaptırmamak için elinden geleni yapacak.

Kaptanın emriymiş

Dünyanın her yerinde uçaklarda kalkış sırasında kaptan pilotlar kabin ekiplerine içinde 'Lütfen' olan bir talimat verirler. 'Kabin ekibi kalkış için yerlerinize lütfen' gibi.

Bunu defalarca yazdım, her yazdığımda bizim THY'den bir pilot çıkıp bunun bir emir olduğunu ve 'Lütfen' kelimesine gerek bulunmadığını iddia etti. Resmen, Amerikan Delta, Emirates, Lufthansa, Swissair gibi şirketlere sordum. Aldığım cevabın içinde 'Lütfen' vardı. Hepsinde kaptan anonslarında mutlaka 'Lütfen' yer alıyordu. Ve ekliyorlar, 'Biz nezaketi hiç bir şartta elden bırakmayız.'

Türk Hava Yolları'nda da pilotların yüzde 90'ı kabin ekiplerinden 'lütfen' i esirgemiyorlar. Bu sihirli kelimeyi kullanmaktan mutluluk duyuyorlar.

Bu anons kabinde yolcu tarafından duyulduğu için nezaket gerektiriyor. Kaldı ki, yolcu duymasa bile nezakete her zaman her şartta çok ihtiyacımız var.

*

Geçtiğimiz hafta Amerika seferi yapacak THY uçağının, o uçuşta mesul olmayan Kaptan Pilotu ile bir başka gazetede röportaj yapılmış. 1999'u 2000'e bağlayan gece havada olacak uçağın pilotu, röportajın sonlarına doğru her ne hikmetse, hiç ilgisi olmadığı halde içindeki bir derdi döküvermiş. A310 filosundan A340'a yeni geçmiş Kaptan Pilot Hüseyin Mekik diyor ki, 'Bazen garip şikayetler oluyor. Mesela neden (kabin ekibi yerlerinize lütfen) demiyormuşuz. Uçakta bir hiyararşi vardır. Bu bir emirdir.'

Yıl 2000. Sivil bir yolcu uçağı ile askeri bir tatbikata gidildiğini sananların 'garipliklerini' anlamakta güçlük çekiyorum.

Ne ilginçtir, NASA'nın uzay operasyonlarında saliselerin işlediği anlarda bile, talimatların hepsinde 'Lütfen' kelimesi kullanılmaktadır. Kaldıki, Hüseyin Mekik uzaya değil, bir kentten bir başka kente uçmaktadır. Elinin altındaki elektronik donanım ona her zaman nezaketini kullanabilecek zaman tanımaktadır.

*

Sanki kabin ekibine 'Lütfen' dendiğinde kimse yerine oturmuyor. Ya da oturmakta gecikiyor. Yani kaptanı ciddiye almıyorlar mı sanıyorlar acaba?

Yok böyle bir şey. Kabin ekipleri bütün anonslara zamanında uyuyor. Türk Hava Yolları'nda bir çok kural geleneksel olarak işliyor.

Ama, 'Lütfen' kelimesini kullandığında asıl kaybedilen 'emretme' gücü ve onun getirdiği büyük bir ruhsal çöküntü galiba. Tanıdığım pilotlara sordum. Hüseyin Mekik'i 'Nasıl bilirsiniz.' diye, kimseden ses çıkmadı...

Sorun Hüseyin Mekik adlı pilotta değil aslında.

Sorun 'Lütfen' kelimesinin 'Ne hoş' olduğunu ona öğretemeyen, kimlik ve karakter kargaşası yaşayan bir iki kişide...Onlar bu tür sorunları çok sıradan fanteziler olduğunu sanıyorlar. Oysa gelen bin yıl detayların ne kadar önemli olduğunu onlara öğretecek.

Havada tutunmak istiyorlarsa, detaylarla yolculuk yapacaklar.

Yazarın Tüm Yazıları