Paylaş
F-16’da mutlu son
Cumhuriyet tarihinin en büyük projelerinden biri olan F-16 üretimi 12 Kasım'da son uçağın TAI tarafından Türk Hava Kuvvetleri'ne teslim edilmesiyle sona eriyor. F-16 Fighting Falcon (Savaşan Şahin) projesi Türkiye'ye 240 F-16 uçağının yanı sıra kendi tasarımlarını yapan, Boeing ve Airbus gibi dünya devlerine parça üreten TAI ile büyük motor imalatçılarına parçalar imal eden ve kalite ödülleri alan TEI gibi tesisleri kazandırdı. Eskiden tarlaların bulunduğu topraklarda bugün teknoloji fışkırıyor.
Aslında Türkiye'deki havacılık sanayinin tarihi neredeyse Cumhuriyetle yaşıt. 1925 yılında Kayseri'de TOMTAŞ'la başlayan atılımlar kesintili olarak devam etti. Bu girişimler tam kendini bulduğu, yeni bir şeyler üreteceği zaman önü kesildi, durduruldu. Belkide TAI, Türkiye'nin havacılık sanayi için son şansıydı.
Aslında TAI'nin kuruluşu 1970'lerin başına kadar uzanıyor. O yıllarda havacılık sanayinin tekrar canlandırmak için başlanan 'Kendi uçağını kendin yap' sloganı sonucunu vermekte gecikmedi. Türkiye'de eski nesil savaş uçaklarının yerini alması amacıyla 1983 yılında 160 adetlik bir ihale açıldı. Ancak bu ihalenin diğerlerinden farkı uçakların Türkiye'de üretilecek olmasıydı. Eylül 1983'de hava kuvvetlerinin gelecek nesil savaş uçağının F-16C olduğu açıklandı. Projede 132 adet tek kişilik (C modeli), 24 adet iki kişilik (D modeli) F-16 uçağı imal edilecekti. Geri kalan 4 uçak ise o zamanki ismiyle General Dynamics şimdiki Lockheed Martin'in Forth Worth tesislerinden hazır olarak gelecekti.
TABULARI YIKTI
F-16'nın hikayesi 1970'li yılların başına kadar iniyor. O yıllara kadar savaş uçakları için büyüklük ve çift motor vazgeçilmezler arasında yer alıyordu. Amerika'nın gelecek nesil uçağı seçilen F-16 küçük yapısı, mükemmel manevra kabiliyeti ve tek motoruyla bu tabuları yıktı. Ekonomik oluşunun yanı sıra başka uçaklara gerek kalmadan her türlü görevi yapabilmesiyle yani çok rollü olmasıyla askeri havacılığa 'Tek uçak-tek hava kuvveti' kavramını getirdi. Kokpitteki side-stick yani diğer uçakların aksine yanda bulunan lövye ile ondan sonra üretilecek sivil uçaklar için ilham kaynağı oldu. F-16'dan elde edilen tecrübeler şimde JSF gibi gelecek nesil uçaklarda da kullanılacak.
İMALAT BAŞLIYOR
Toplam 160 uçağın alınacağı projeye şehit olan Pilot Binbaşı Okan Öncel'in anısına Öncel 1 (Peace Onyx 1) adı verildi. Hızla çalışmalar başladı. Öncelikle 15 Mayıs 1985'de Türk Havacılık ve Uzay Sanayi (TAI-Turkish Aerospace Industrie) kuruldu. Uçağın gövdesi Ankara eski ismiyle Mürted, yeni ismiyle Akıncı'da, motorlar ise Eskişehir'de kurulan TEI'de (Turkish Engine Industrie-Türk Motor Sanayi) üretilecekti. 1987 yılında her iki fabrika tamamlanarak üretim çalışmalarına geçildi. İlk Türk F-16'sı (86-0068 kuyruk numaralı) göklerle 20 Ekim 1987'de test pilotu Şener Koltuk ile buluştu. Yıllar boyu duraklamadan sonra Türk Havacılık Sanayii tekrar ayaklarını yerden kesebilmişti.
Amerika'daki 4 uçağın öğretmenlik eğitimi alan Türk pilotlar tarafından Türkiye'ye getirilmesiyle ilk F-16 uçakları Hava Kuvvetleri'ne 30 Kasım 1987'de teslim edildi. F-16 uçaklarının envantere girmesiyle birlikte Türk Hava Kuvvetleri için de yeni bir dönem başladı.
TAI ve TEI'de ilk üretimde tesisler tam anlamıyla tamamlanamadığı için yerli üretim düzeyi düşüktü. Ancak tam kapasiteye kavuşulmasıyla birlikte yerli üretim düzeyi yükseldi ve yüzde 70'e ulaştı. İmalatın ikinci yılında ayda iki uçaklık kapasiteye erişildi. Bu arada teslim edilen ilk F-16'larla Ankara 4'üncü Ana Jet Üs Komutanlığı'nda eğitim verilmesi için Öncel Filo kuruldu. Bu filo halen Türk Hava Kuvvetkleri'ne F-16 pilotu yetiştiriyor.
Uçakların sayısı arttıkça Ankara'daki üste 141 ve 142'nci filolar F-16'larına kavuştu. Ankara'daki üssü Bandırma, Balıkesir'deki filolar izledi. Bu üslerde görev yapan emektar F-104 uçakları hizmetten çıkartıldı.
1993 yılında ise çok ilginç bir gelişme yaşandı. Amerika ve Mısır arasında imzalanan anlaşma doğrultusunda 46 adet uçak TAI tarafından imal edilerek Mısır Hava Kuvvetlerine verildi.
ÖNCEL 2 PROJESİ
Birinci projeyi ikincisi izledi. Körfez Savaşı sonrasında bölge ülkelerinin Türkiye'nin zararların karşılanması için oluşturalan kaynakla imzalanan 80 adetlik ikinci paket F-16 projenin imalatına 26 Eylül 1995'de başlandı. İlk projede ilk 44 uçak Block 30, daha sonrakiler ise Block 40 modeli üretilmişti. Öncel 2'de tüm uçaklar yeni nesil Block 50 özelliği taşıyacaktı. İkinci pakette teslimatlar 29 Temmuz 1996'da başladı. 80 uçaklık projede ilk defa Amerika dışında F-16'nın ön gövdesinin imal edilmesi, gövdenin ön doldurma işlemleri ve flaperon imalatı ile yerli üretim oranı yüzde 80'e çıkarıldı. Burada üretilen uçaklarlar Merzifon ve Diyarbakır'daki üslere teslim edildi.
3 MÜKEMMEL UÇAK
TAI'nin F-16 projesiyle ilgili çalışmaları sadece üretimle sınırlı kalmadı. F-16'lar için modernizasyon, modifikasyon ve sistem entegrasyonları ve satış sonrası hizmetler de verildi. Bu tip yan programlarda TAI, Türk Hava Kuvvetleri'nin 148 adet F-16 uçağına elektronik harp sistemleri takıyor. Projede 129 uçak tamamlanarak teslim edildi. Amerika ve Türkiye arasında üçüncü F-16 projesi için de çalışmalar sürüyor. Bu amaçla RF-4E'lerin yerini alacak keşif modeli ve kazalarda kaybedilen uçaklar için 30 adetlik ikinci paketin üretimi planlanıyor.
Toplam 276 adetlik F-16 üretimi sırasında TAI yüksek bir kalite oranı yakaladı. 12 yıllık imalatta 29 sıfır hata, 3 adette mükemmel uçak yapıldı. Sıfır hata, uçağın Türk Hava Kuvvetleri'ne teslimi sırasında kontrollerinde hiç hata bulunmaması, mükemmel uçak ise TAI, Türk ve Amerikan Hava Kuvvetleri tarafından yapılan uçuşlarda hiç hata bulunmaması anlamına geliyor.
Şu ana kadar üretilen 3 bin 900'ün üzerinde uçaktan sadece 9'unun mükemmel uçak olduğu gözönüne alındığında TAI'nin imalat kalitesinin ne kadar yüksek olduğu ortaya çıkıyor.
SAYILARLA F-16
Uçağın üretiminde 8 bin takım aparat ve 75 bin parça kullanılıyor. Gövde parçalarının 4 bin 800'ü, imalatta kullanılan 3 bin kalem takım ve avadanlık TAI tarafından hammaddeden üretiliyor.
Tüm dünyada 3 bin 900'ün üzerinde F-16 imal edildi.
F-16'lar Türk Hava Kuvvetleri'nde yılda ortalama 45 bin saat uçuş yapıyorlar.
Tüm dünyadaki F-16 uçaklarının toplam uçuşu 6 milyon saatin üzerinde. Bu uçuşlarda kullanılan yakıtla ayda iki depo yakıt harcayan 100 bin aracın 112 yıllık ihtiyacı karşılanabilir. Bu uçuş süresi ile saatte ortalama 700 kilometre hızla, 105 bin defa dünya etrafında tur atılabilir veya 5 bin 250 defa aya gidilip gelinebilir.
Uçağın dizayn ömrü 8 bin saat yani 25-30 yıl. Her uçak genel olarak ayda ortalama 20-25 saat uçuyor.
F-16'nın fiyatı konfigürasyonuna göre 17-25 milyon dolar arasında değişiyor.
Gövdenin yüzde 80'i çok hafif ve dayanıklı malzemeden imal ediliyor.
TAI 12 yıllık üretiminde 3 mükemmel ve 29 sıfır hatalı F-16 imal etti
Mısır Hava Kuvvetleri’ne TAI fabrikalarının imalatı
46 adet F-16 satıldı
ŞENER KOLTUK: TÜRKİYE’NİN TEK TEST PİLOTU
TAI'de imal edilen tüm F-16'lar Emekli Pilot Binbaşı Şener Koltuk tarafından test ediliyor. İmalat bandından yeni çıkmış uçakla iki adet test uçuşu yapılıyor. Bu uçuşlar sırasında tüm sistemler tek tek deneniyor. Şener Koltuk'un uçuşundan sonra TAI anlaşma gereği uçağı Amerikan Hükümeti'ne satıyor. Teslimat içinde Amerikalı test pilotu da F-16 ile uçuyor. Amerikan hükümeti de uçağı Türkiye'ye satıyor. Hava Kuvvetleri pilotları da uçağı kontrol ederek teslim alıyor. Test uçuşları sırasında tüm veriler karşılaştırılıyor. Buna göre sıfır hata veya mükemmel uçak nitelendirilmesi yapılıyor.
ÜSTÜN SİLAH SİSTEMLERİ
Türk Hava Kuvvetleri'nin F-16'ları, dünyanın en iyi silah ve atış sistemlerine sahip uçakların biri. Uçakta hava-hava silahı olarak AIM-120 AMRAAM füzeleri kullanıyor. Sayılı hava kuvvetinde bulunan bu füzenin pençesinden hiç bir uçak kurtulamıyor. Yine bir diğer füze AGM-88 HARM ise radar dalgalarını takip ederek radar üslerini kör ediyor.
Türk F-16'ların diğer bir üstünlüğü ise LANTIRN podları. Ön gövde altına yerleştirilen LANTIRN sistemi iki ayrı podtan oluşuyor. Sistemlerden biri lazer ile hedefleme, diğeri de pilota gece görüşü sunuyor. LANTIRN sayesinde pilotlar gece metreyle bile sayılamayacak hassaslıkta atış yapabiliyorlar.
F-16'larda ayrıca Türkiye'de Aselsan, Mikes, Havelsan tarafından üretilen, özel sistemleri de bulunuyor.
Cathay’a ödül
Hong Kong'un ünlü havayolu şirketi Cathay Pacific'e Conde Nast Traveller seyahat dergisi 'En iyi uzun yol business' ödülü verdi. Derginin Avrupa, Avustralya ve Afrika kıtasından 27 bin okuyucusunun katıldığı ankette Cathay Pacific yüzde 89.1'lik oy alarak birinci oldu.
Değerlendirmede yol uzunluğu, zamanında kalkış ve iniş, etkin çalışma, uçuşta ve öncesinde sunulan hizmet, kabindeki video-müzik yayını ve frequent flyer programları göz önüne alındı. Hong Kong'un bol ödüllü şirketi bu yıl ayrıca Alman Capital dergisinin 'Kıtalar Arası', Travel Trade Gazette'den '1999 en iyi business class' ödüllerini de kazanmıştı.
Alitalia-KLM ortaklığı
İtalyan Alitalia ve Hollanda Kraliyet Havayolları KLM arasındaki ortaklık 1 Kasım tarihinde resmen başladı. Oluşturulan yeni organizasyon planına göre yolcu taşıma ve kargo üniteleri ayrı ayrı genel müdürlerle yönetilecek.
Anlaşmaya göre yolcu ünitesinin merkezi Roma'da olacak. Her iki şirket yılda ortaklaşa 200 uçuş noktasına 40 milyondan fazla yolcu taşımayı hedefliyor. Kargo ünitesinin merkezinin ise Amsterdam Schiphol Havalimanı'nda olmasına karar verildi. Birleşme pürüzlerinin giderilmesi amacıyla tüm üniteler ortaklık komitesine bağlı çalışacak.
El-Al B777 alıyor
İsrail El-Al Havayolları filosundaki B747-200'leri değiştirmek amacıyla 400 milyon dolar ödeyerek 3 adet B777 almak üzere harekete geçti. Tüm filosu Boeing uçaklarından oluşan şirket, yönetim kurulunda aldığı diğer bir kararla B767'lerin yerine de A330-200 almak üzere Airbus ile görüşmeler başlattı. Bu karar havacılık çevrelerince sürpriz gelişme olarak nitelendirildi. Orta menzilli uçak ihalesinde de önce Airbus almak isteyen El-Al'ın bu kararı hükümet tarafından değiştirilmiş ve B737-800 siparişi verilmişti.
Diyarbakır’a ILS
Diyarbakır'a sefer yapan Türk Hava Yolları ve İstanbul Havayolları uçaklarının havalimanında ILS (Instrument Landing System-Aletli İniş Sistemi) bulunmaması nedeniyle gece ve kötü hava şartlarında inişlerin güçleştiği, hatta sefer iptalleri olduğu bildirildi. Pist başında bulunan ILS, kötü hava şartlarında görüşün olmadığı zamanlarda yaydığı elektronik sinyaller yardımıyla uçağın yaklaşma açısını ve pozisyonun çok hassas olarak pilota bildiriyor. Diyarbakır Havalimanı’nda ILS bulunmaması seferlerin 'risk' oranını yükseltiyor.
Paylaş