Havayolu şirketlerinin ilk uçakları hep pervaneli oldu. O dönemin pervaneli uçaklarının menzilleri kısa, hızları düşüktü. Gürültü ve rahatsız kabin tüm yolcuların ortak şikayetiydi.
Ancak 1950'lerin başında yepyeni bir teknoloji ortaya çıktı. İngiliz imalatı 'Comet', jet motorlarıyla havayolu taşımacılığında çığır açtı. Uçakların menzilleri uzadı, hızları arttı. Konfor yükseldi. Jet motorunun yüksek itiş gücü 50 yılda havayollarını günümüz ekonomisinin can damarı haline getirdi.
İlk jet yolcu uçağı Comet, 2 Mayıs 1952'de Londra'dan havalandığında havacılık tarihinde yeni bir sayfa açılıyordu. İngiliz Denizaşırı Havayolları Şirketi'ne (BOAC - British Overseas Airways Corporation) ait dünyanın ilk jet motorlu yolcu uçağı Comet, ilk seferini 36 yolcusu ile Güney Afrika'nın Johannesburg şehrine gerçekleştirmişti. Londra'dan kalkan uçak tam 23 saat 34 dakikalık uçuşta rakibi pervaneli Lockheed Constellation'dan 6 saat erken Johannesburg'a ulaşmıştı.
İkinci Dünya Savaşı sırasında hız kazanan jet motoru tasarımı ilk önce savaş uçaklarında hayat buldu. Yolcu uçaklarında jet motoru kullanma fikri ise ilk olarak 23 Aralık 1942'de İngiliz Hükümeti tarafından ortaya atıldı. Savaş yıllarının zorlu günlerinde tozlu raflarda beklemek zorunda kalan bu proje 1946'da hayata geçirildi. İngiliz Hükümeti'nin büyük desteği ile de Havilland şirketi çalışmalara başladı. DH106 olarak adlandırılan bu proje havacılık dünyasını bir çok ilkle tanıştıracaktı. Üç sınıfta toplam 36 koltuklu uçakta en büyük tartışma motorların nereye yerleştirileceği konusunda yaşanıyordu. De Havilland mühendisleri motorları kanat ve gövdenin birleşim yerine koymaya karar verdiler. Dört motorlu uçağın ilk motoru 'Ghost-Hayalet' ismiyle yine aynı şirket tarafından imal edildi. Uçağa havacılık tarihinde ilk kez acil durumlarda devreye girecek iki yedek kumanda sistemi daha eklendi.
KÜÇÜK TEKERLEKLER
Ana iniş takımı gövde içine alındığında motorların da o bölümde bulunması nedeniyle daha küçük tekerlekler imal edilmek zorundaydı. O günlerin uçaklarında kullanılan tek ve büyük tekerlekli iniş takımı yerini dört küçük tekerleğe bıraktı. Dunlop tarafından tasarlanan fren sistemleri, uçağın kısa mesafede durmasını sağlıyordu. Diğer yolcu uçaklarının standart yapıları arasına girecek olan bu sistemlere sahip ilk Comet 1949 yılında tamamlandı. Comet 1 adı verilen uçak, ilk uçuşunu 27 Temmuz 1949'da gerçekleştirdi. İmalatçı de Havilland, Comet'e o güne kadar görülmemiş çok sayıda test uçuşu yaptırdı. Tüm sistemler teker teker denendi. Özellikle uçağın dağlık ve sıcak havalimanlarından kalkış denemelerine büyük önem verildi.
Comet 1'in ilk müşterisi BOAC oldu. İngiliz milli havayolunu daha sonra Air France, Canadian Pacific gibi şirketler izledi. Menzili 2 bin 415 kilometre olan Comet 1'in o yıllardaki fiyatı 250 bin sterlindi. Saatte yaklaşık 800 kilometre hıza ulaşan uçak, 13 bin metre yüksekliğe çıkabiliyordu.
İMALAT HATALARI
İngiliz Comet uçağı özellikle Amerika kıtasında büyük sükse yapmıştı. Amerikalılar hálá jet uçağına soru işareti ile baksalar da, bu pazarı kaptırmamak için Boeing 707’yi, Douglas ise DC8'i geliştiriyordu. Comet servisteki tek uçak olmasının avantajı ile yüksek bir satış grafiği yakalamıştı. İlk kaza 2 Mayıs 1953 tarihinde meydana geldi. Canadian Pacific Havayolları'na ait uçak Karaçi'den havalandıktan hemen sonra düştü. Uçak pistten kesildikten sonra havada tutunamamıştı. Comet hakkında çeşitli soru işaretleri oluşmaya başlamıştı. Talihsiz olayı 1954'de Kalküta/Hindistan ve Elba/İtalya'da iki BOAC uçağının kazaları izledi. Comet'te bir şeyler ters gidiyordu. İngiliz havacılık otoritesi Comet'in tüm uçuşlarının durdurulmasını, tasarımın tekrar gözden geçirilmesini istedi.
Düşen Comet'lerin tüm parçaları bir araya getirildi. Havacılık tarihinin en pahalı araştırmalarından biri başlamıştı. Sorunun belirlenmesi İngilizler için milli bir dava haline gelmişti. Ön araştırmalar kabinin yüksek irtifalarda basınç farkına dayanmadığını, gövdenin bu yükü taşıyamadığını ortaya koyuyordu. Elba'da düşen BOAC uçağının gövdesi tekrar bir araya getirildi. Basıncın test edilmesi için gövde özel bir havuza konuldu. Gövdeye yüksek irtifada verilen basıncın benzeri uygulandı. Yolcuların uçuşta dışarıyı seyrettikleri camın gövde ile birleştiği yerde çatlaklar meydana geldiği saptandı. Yavaş yavaş oluşan küçük çatlaklar her iniş-kalkışla artarak ilerliyordu. Ve kabindeki farklı basınç çok yüksek irtifalarda artık tutulamaz hale geldiğinde gövde dağılıyordu.
YENİ TASARIMLAR
Bu sorunlar de Havilland şirketi için tam bir yıkımdı. Gövde ve kanatlar yeniden tasarlandı. Uçağa daha güçlü bir motor takıldı. Önce Comet 1A (44 koltuklu) imal edildi. Bu modeli yine 44 yolcu kapasiteli Comet 2 ve 58 koltuklu Comet 3 izledi. Serinin en büyük modeli ise üç sınıfta 79 yolcu taşıyan Comet 4C idi. Comet 1 üzerinde sorunların giderilmesi ve havacılık otoritelerinden tekrar uçabilirlik onayı alınması tam dört yıl sürdü. Bu uzun sürede bir çok havayolu 707, DC8 uçaklarını tercih etmişti. Amerikan uçak imalatçıları Boeing ve Douglas, İngiliz de Havilland şirketinin yaptıklarını çok yakından izlemiş ve onun hatalarına düşmemişlerdi.
BOAC, Air France gibi havayolları ellerindeki Comet uçaklarını 1960'ların başından itibaren yeni nesil jet yolcu uçakları ile değiştirdiler. Comet'lerin ikinci el müşterileri yeni yeni ortaya çıkan ve tarifesiz uçuşlar yapan havayolları oldu. İngiliz Dan Air 1970'lerde en büyük Comet kullanıcılarından biri oldu.
Comet'ler 1980'lerin başına kadar hizmette kaldı. Her yıl eski Dan Air çalışanları Shrophire Cosford'daki Kraliyet Hava Kuvvetleri Müzesi'nde toplanarak eski günlerini yad ediyorlar. Comet'lerde uçmuş o yılların pilotlarının unutamadığı anıların başında camların buğulanması geliyor. Uçuşlar sırasında cam ısıtıcıları iyi çalışmadığı için ikinci pilotun ana görevlerinden biri da buğunun silinmesiymiş. Bu aksaklık diğer modellerde giderilmiş.
ASKERİ MODEL NIMROD
Comet'in sivil alandaki yaşantısı çok kısa sürmüştü. Uçak tekrar tasarlanmıştı ama hiç bir havayolu Comet almak istemiyordu. 1960'larda imalatçı de Havilland, uçağı İngiliz hükümetine deniz karakol görevlerinde kullanılmak üzere teklif etti. Nimrod adını alan uçağa yeni motorlar takıldı. Gövdede askeri ekipman taşıyabilmek üzere bir çok değişiklik yapıldı. Nimrod'lar İngiliz askeri havacılık tarihinin en emniyetli uçaklarından biri oldular. Aradan geçen yıllarda Falkland Savaşı, Körfez Savaşı ve Bosna Operasyonları'nda kullanıldı.
Şimdi Nimrod'lar özel bir modernizasyondan geçiriliyor. THY'nin de kullandığı RJ ucaklarını yapan Avro fabrikasında gerçekleştirilen çalışmada uçağa yeni motor ve kanatlar takılıyor, gövdenin yüzde 75'i yenileniyor. Bir bakıma Comet tekrar imal ediliyor. Nimrod'lar daha uzun yıllar İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri'nde görev yapmaya devam edecek. Aradan 50 yıl geçsede Comet efsanesi Nimrod adı altında uzun yıllar uçuşunu sürdürecek...
Free Bird Büyüyor
Türkiye'deki tüm havalimanlarından Avrupa'da 50'den fazla noktaya uçuş gerçekleştiren Free Bird Airlines, Amerika'dan getirdiği orta menzilli, çift motorlu MD83 tipi uçakla filosundaki uçak sayısını dörde çıkardı. Free Bird, 495'den 660'a yükselttiği koltuk sayısı ile Türk turizmine katkısını arttırarak sürdürüyor.
En üst düzeyde tuttuğu uçuş emniyeti, koşulsuz yolcu memnuniyeti, kalkış saatlerinde dakiklik gibi özellikleriyle rakiplerinden sıyrılarak Türk ve Avrupalı tur operatörlerinin tercih ettiği havayolu şirketi olan Free Bird istikrarlı büyümesini sürdürecek. Kuruluşundan bu yana gerçekleştirdiği seferlerinde güvenilir bir havayolu olma özelliğinin yanı sıra, farklı hizmet anlayışı ile de rakiplerini zorlayan Free Bird, Türkiye -Avrupa arasında Berlin, Hannover, Hamburg, Münih, Frankfurt, Köln, Düsseldorf, Paris, Roma, Milano, Zürih, Madrit, Amsterdam ve Varşova gibi 50'den fazla merkezden yerli, yabancı turist taşıyor. Free Bird Türkiye'den Mallorca'ya da direk uçuş yapan tek şirket. Gözen grubunun sahibi olduğu Free Bird Havayolu şirketi kuruluşundan bugüne kadar toplam 9 bin saatlik uçuşla 350 bin yolcu taşıdı.
Personel sayısı 165 olan şirkette 36 kaptan pilot ve 71 kabin memuru görev yapıyor.
Otopark Fırsatlar Dönemi
Atatürk Hava Limanı Dış Hatlar Terminali İşletmecisi TAV, katlı otoparkında yolcularına 'Uzun Hafta Sonu Tarifesi' ve 'Dönemsel Abonelik' olarak iki fırsat seçeneği sunuyor.
1-Uzun Hafta Sonu Tarifesi: Özellikle hafta sonu seyahat eden yolcular için ideal bir seçenek. Perşembe günleri saat 12:00'den pazartesi günleri saat 12:00'ye kadar dört gün için toplam 25 milyon ödeyen yolcular Türkiye ve Avrupada'ki tek alanda en büyük olma özelliğine sahip otoparktan yararlanabilecekler.
2-Dönemsel Abonelikler seçeneği : Bu seçenekte yolcular, 7 gün için 40 milyon, 15 gün için 60 milyon ve bir ay için de 90 milyon lira ödeyerek araçlarını TAV katlı otoparkına bırakabilecekler.
31 Ekim 2002 tarihine kadar geçerli olacak fırsatlar döneminden yolcuların tercih etikleri aboneliği başlatabilmeleri için otoparka giriş yaptıktan sonra Otopark Bilgi İşlem Merkezi'ne uğramaları gerekiyor.