Amerika’nın yaptığını Avrupa yapmadı

Türkiye uzun süredir proje ortağı olduğu ve 1.5 milyar dolar para yatırdığı F-35 savaş uçaklarını alamıyor. Amerika tek taraflı bir biçimde vermeyeceğini uzun zaman önce açıkladı. Neymiş onlardan istediğimiz hava savunma sistemini satmadıkları için Rusya’dan S-400 almışız diye cezalandırdılar. Yerine alternatif F-16 alımı ve modernizasyon için çalışmalar yapılıyor.

Haberin Devamı

Beşinci nesil bir savaş uçalı F-35... Eksiği, tartışılan yönleri olsa da görünmeyen kıvrak bir uçak. Bütün yeni gelişmiş elektronik donanımlara sahip. Değeri 100 milyon dolarların çok üzerine çıktı. Bizim 1.5 milyar dolarımızın yatırım maliyeti belki bu günlerde bize zararı abartmadan 10 milyar doların üzerindedir. Amerika bu uçağı verse bile kilit üstüne kilit vurarak verecekti. Öyle isteğiniz gibi kullanmanız zaten mümkün değil. Size çizilen sınırlar içinde hareket edecekti. Yani hareket kabiliyetinin anahtarı hep Amerika’da olacaktı. Uçağı vermemekle müttefikimiz Amerika ile kanat kanata uçmamız gerektiğinde biz bir nesil geride bir uçakla nasıl onların yanında yer alabiliriz? Bu sorunun cevabı yok. Amerika’nın karşısında bir Rusya ve Ortadoğu coğrafyasında da hakimiyet arayan Çin var. Hala Amerikalılar, Yunanistan konuşlanmaları ile falan bize güç gösterisi yapıyorlar. Müttefik olarak sırtımızdan bıçaklama peşindeler…

9 UÇAK ALINDI

Haberin Devamı

Amerikalıların yaptığını Avrupa bize yapmadı. Neredeyse aynı anlayışla Avrupa’nın stratejik nakliye uçağı A400M projesine de çok yıllar önce ortak olduk. 10 uçak alımını da garanti ettik. Bugüne kadar 9 uçağı aldık. Bir uçak tam bize teslim için test uçuşları yaparken düştü ve kullanılmaz hale geldi. Avrupalı imalatçı Airbus’un askeri kanadı hemen yenisinin verileceğini bildirdi. Ama biz o uçağın en son verilmesini ve yıllar içindeki teknolojik gelişmelerin en gelişmişi ile yüklü olmasını tercih ettik. 10’uncu A400M büyük ihtimalle 2022 yılının ilk aylarında teslim edilecek. Airbus’un büyük kanadı Fransa ile gırtlak gırtlağa geldiğimiz zamanlarda bile bu proje hiçbir zaman gündeme taşınmadı. Tartışma konusu yapılmadı. Hatta Kayseri’deki hava üssündeki bakım yetenekleri geliştirildi, başka ülke uçakları içinde bir platform oluşturmamıza izin verildi. Elimizdeki 9 uçak başarı ile kullanılıyor, hem de bütün ortaklar içinde en çok ve en iyi kullanan ülkeyiz.

MMU’YA ZAMAN VAR

Amerika’nın yaptığını Avrupa yapmadı

Haberin Devamı

Gelelim Milli Muharip uçağı MMU’ya... 5’inci nesil bir savaş uçağı olacak. Şekli şemali belli. Binlerce mühendis çalışıyor. Motor konusunda İngiliz Rolls&Royce’dan vazgeçtik. Amerikalılara yöneldik. Ama sanırım motor vermeme ihtimalleri çok yüksek. Zaten bu uçağın uçması ve sistem içine girmesi çok çok uzun bir zaman alacak. Şimdi buna bir de motordan kaynaklanan gecikmeler eklenecek. Yerli milli bir motor için TEI göreve başladı ve hızla çalışıyor. Ama bu da meşakkatli bir yol. Bu uçak olmaz diye bir şey yok. Olduğu zaman F-35’ler çok daha fazla geliştirilmiş, kabiliyetleri artırılmış olacak. Yapılacak bir şey yok. Yolumuza devam edeceğiz. Ciddi bir maliyetle karşı karşıyayız.

Haberin Devamı

İNSANSIZ SAVAŞ UÇAĞI DA YOLDA

Amerika’nın yaptığını Avrupa yapmadı

Öte yandan çok daha kısa sürede hayata geçebilecek bir proje var. İnsansız savaş uçağı. Zaten dünya insansız hava araçlarına doğru hızla koşuyor. O işin kahramanı da yine Baykar Grubu ve Selçuk Bayraktar olacak. İnsansız savaş uçağı için çoktan kolları sıvadı. Büyük ihtimalle TB2’ler falan gibi şaşırtıcı, çok yetenekli bir savaş uçağı ile tanışacağız. Maliyeti de belki alacağımız uçakların 5-6’da birinden daha az olacak. Bazen diyorum ki, ‘İyi ki Selçuk Bayraktar Cumhurbaşkanının damadı olmuş.’ Yoksa sistem içinde onu da yiyip bitirirlerdi. Zaten ilk insansız hava araçlarını yaptığı dönemlerde ‘Ne lüzum var. Hazırını alırız’ diyen sesler çok yükselmişti. Bu işi siyaset üstünde ve Baykar’ı da el üstünde tutmamız gerekiyor. Bayraktar’ın yapacağı insansız savaş uçağının (MİUS) tüm kontrolü ve yetkileri bizim elimizde olacak. Planlanan yerlere uçabilecek. 2023’den önce gökyüzünde olması planlanıyor. Elbette müttefiklerimiz içinde önemli bir güç olacak. O gün ne kadar çabuk gelirse, bizde ülke olarak kendimizi daha güçlü hissedeceğiz. Ardında MMU planlanandan erken hava sahamıza katılırsa işte o zaman ‘Güç bizde’ diye bağırabiliriz. Hem de çok yüksekten…

Haberin Devamı

ŞAKİRPAŞA’DA GÜVENLİK AÇIĞI

Amerika’nın yaptığını Avrupa yapmadı

DHA Adana bürosunun çektiği fotoğrafları görünce, gözlerime inanamadım. Bir havalimanında, üstelik terörün uzun süre yoğun etki alanı içine sokulmak istenmiş bir yerde güvenlik açığına nasıl izin verilirdi. İnanamadım… Olay şöyle: Adana Narkotik ekipleri yol kesip kontrol yapıyorlar. Gelen TIR’lardan biri çevriliyor. Şakirpaşa Polis Merkezi’nde kasası açılıyor ve içinden 72 kaçak Afgan mülteci dışarı fırlıyor. Kaçmaya başlıyorlar. Anonslar, polis ekipleri her yeri kesiyorlar. Ama Afganlardan 5-6’sı, bir çeviklikle duvar ve üzerindeki demir barikatın ardından dikenli tel örgülerden atlayıp Adana Havalimanı’nına giriyor. Koşmaya başlıyorlar. Pisti geçiyorlar. Bu sırada Pegasus Havayolları’na ait bir yolcu uçağı inmiş durmaya çalışıyor. Allah’tan bu insanlara çapmıyor. Sonunda havalimanı içinde yapılan operasyonla hepsi yakalanıyor.

Haberin Devamı

BASAMAK GİBİ ÇIKTILAR

Peki sorun ne?. Sorun şu: Havalimanın çevresini saran yüksek duvar üzerindeki demirler öyle bir tasarıma sahip ki; birleşme yerleri merdiven basamağı gibi kullanılabiliyor. Yani öyle bir tasarım hatası yapılmış ki, en üstteki dikenli telleri bile aşıp havalimanı içine atlamak mümkün. Buna zemin hazırlayan tek şey, demir korkulukların birleşme yerinde basamak gibi kullanılacak olan bağlar. Birine basın, sonra ikicisine de basılınca havalimanı içine atlamak mümkün. Belli ki bu demir korkuluklar çok yıllar önce yapılmış. Ama havalimanına belki birçok müdür gelip gitmiş. Hiçbiri bu basit gibi görünen güvenlik zafiyetinin farkına bile varmamışlar. Bu durum şükürler olsun bugüne kadar büyük bir sorun çıkarmamış, ya da haberimiz olmamış. Tam bir sızıntı düzeneği... Tam bir güvenlik zafiyeti. Akılsız bir tasarım sorunu. Şimdi Devlet Hava Limanı işletmesi bunu hızla değiştirmeli. Belki o basamak olarak kullanılabilecek yerlerin üzerine de dikine dikenli tel çekilmeli. Kimsenin oralara girmesine izin verilmemeli. Yetkililer maliyet hesabı ya da nasıl olsa yeni havalimanı yapılacak gibi nedenlere kapılmadan hızla harekete geçmeliler.

SEATTLE UÇUŞU 2022’DE BAŞLAYACAK

THY Yönetim Kurulu Amerika’da Washington Eyaletinde Seattle şehrine uçuş kararını resmen açıkladı. Ama uçuşlar ancak 2022 yılının ilk aylarında başlayabilecek. Şimdilik hafta da 4 ya da 5 gün olarak planlanacak. Boeing, Microsoft, Amazon, Starbucks, Expedia şirketlerinin merkezleri Seattle’da. Ayrıca merkezleri Kaliforniya olup Seattle’da binlerce kişi çalıştıran Google, Facebook, ve Apple nedeniyle THY’nin bu hatta business koltuklarının da hiç boş kalmayacağı biliniyor. Aslında THY Vancouver uçuşlarından önce Seattle’la başlayacaktı. Ancak Kanada hükümeti Toronto ve Montreal uçuşlarından uçuş sayını arttırmak isteyen THY’ye öncelikle Vancouver’a uçma şartı koyunca Seattle uçuşları gecikti. Seattle’den sonra Amerika’da Detroit hattı açılacak. Daha sonra da Denver uçuşları planlanıyor. Karayip denizindeki Dominik Cumhuriyeti’nde Punta Cana uçuşları için ise henüz yönetimden karar çıkmadı. Ama ciddi bir yolcu garantisi verilen bu hatta da uçuşlara 2022 Mart ayına kadar başlanacağı ileri sürülüyor.

BANGKOK UÇUŞU AÇILDI

THY, uzun süredir, pandemi nedeniyle kapalı olan Tayland’da Bangkok uçuşlarına 1 Kasımdan itibaren haftada 7 gün olarak uçmaya başladı. Ancak bu uçuşlara Türk yolcular kabul edilemiyor. Türk yolcular Bangkok’a ancak 1 Aralık tarihinden itibaren uçabilecek. Yine iki aşı ve PCR testi istenecek. Ayrıca Taylan’da Phuket adasına haftada 2 gün yapılacak uçuşların başlama tarihi de 20 Kasım olarak belirlendi. Bu uçuşlara da Türk yolcuların ancak 1 Aralık’tan itibaren katılması bekleniyor. Bu arada İsviçre iki BioNTech ve benzeri tabanlı aşısını yaptımış ve üzerinden 14 gün geçmiş yolcuları uzun süredir kabul ediyordu. Elbette vizeleri olmak şartıyla. Ancak yeni çıkan bir kural gereği ülkede bir lokantaya gitmek istendiğinde ayrıca Antijen testi istenmeye başlandı. İsviçre’de yaşayan ve orada aşı olanlardan bu test istenmiyor.

 

Yazarın Tüm Yazıları