TAV Havalimanları pandemi döneminde herkes dururken risk alıp attığı adımların meyvelerini bu yıl toplamaya başladı. Almatı’da inşa edilen yeni terminal, haziranda devreye giriyor. Antalya 2025 sezonuna yepyeni bir havalimanı olarak girecek. CEO Serkan Kaptan “Bu yıla iyi başladık, ilk üç ayda 17 milyon yolcuyu aştık. 2025’te önemli bir sıçrama yapacağız” dedi.
Serkan Kaptan
BU YIL 110 MİLYON YOLCU HEDEFİ
Yaz sezonu yaklaşırken havalimanları yoğun. Seyahat talebi güçlü. Havayolları ve havalimanları talebi en iyi şekilde karşılamak için çalışıyor. TAV Havalimanları CEO’su Serkan Kaptan’la bu yıl Frankfurt’ta düzenlenen Passenger Terminal Expo (PTE) fuarına gittik. Fuar 120’den fazla ülkeden10 bine yakın ziyaretçiyi ağırladı.
Kaptan “Geçen yılı 96 milyon yolcuyla kapattık. Bu yıl 110 milyonlar seviyesine geleceğiz. Yılın ilk üç ayında özellikle dış hat trafiğinde önemli bir artış var. Erken rezervasyonlara bakarak yaz sezonunun da iyi geçmesini bekliyoruz” dedi ve ekledi, “Antalya’nın dış hat trafiği mart ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 38 arttı. İzmir’de yüzde 45, Ankara’da yüzde 27 artış var. AJet, Pegasus ve Sunexpress’in bu artışta ciddi katkısı bulunuyor.”
GELİRLERİN YÜZDE 61’İ YURTDIŞINDAN
Bugün sekiz ülkede 15 havalimanı işleten TAV’ın yurtdışı operasyonları da başarıyla ilerliyor. Geçen yıl gelirlerin yüzde 61’i yurtdışından gelmiş. Bu yılın ilk üç ayında tüm havalimanlarında çift haneli trafik büyümesi var. Kaptan “2024’ü 1.5 milyar Euro’nun üzerinde ciroyla kapatmayı öngörüyoruz. Bu yıl küresel yolcu trafiği 9.7 milyara ulaşacak. 2042’ye kadar da ikiye katlanarak 20 milyarı aşacak. Bu büyümeden pay alabilmek için doğru yetkinliklere sahibiz” sözleriyle planlarını açıkladı.
GPS ( Global Positioning System-küresel konumlama sistemi), hayatın her alanında kullanılıyor. Özellikle Navigasyon, izleme, rota bulma, haritada pozisyon takibi, uçaklarda rotanın doğru izlenmesi, uçak pozisyonunu doğru belirlemesi, zaman diliminin doğru saptanması gibi birçok alanda hayatı yanlışlar ve tehlikelerden uzak tutuyor. Ayrıca uçaklarda bulunan EGPWS (Enhanced Ground Proximity Warning System- gelişmiş yere yakınlık sistemi ), GPS’ten aldığı pozisyon sinyalleri ile uçağın coğrafi yerini dünya üzerinde konumlandı-rıp, yerden olan yükseklikle GPS altimetresi ve uçağın barometrik altimetresinin ölçtüğü yüksekliği karşılaştırarak, pilotlara uçak konu-mu hakkında doğru bilgi aktarır.
Özellikle dağlık bölgelerde uçarken uçak coğrafi konumunun doğruluğu, dağlara çarpmadan uçmak için çok önemlidir. GPS’ler doğru sinyal gönderdiği sürece uçaklardaki IRS dediğimiz bilgisayarlar, uçağın pozisyonunu daha hassas hesaplayarak pilotlara yerden yükseklik, sürat, zaman dilimi gibi bilgileri daha hassas hesaplayarak minimum hata ile verirler ve pilotlar uçuşu daha emniyetli bir şekilde gerçekleştirirler.
SAPMA RİSK YARATIR
GPS arızalarında veya yanlış sinyalden dolayı uçak bilgisayarlarının hatalı hesap yaparak pilotlara yanlış ikaz vermesi çeşitli riskler oluşturur. Uçak rotadan saptığı için hava sahasını etkili kullanamaz. Uçuşlarda gecikmeler olur. Uçak bilgisayarları yanlış hesap yaptığında kokpit ekranlarında uçağın coğrafi konumu hatalı görünür. Tehlikeli durumlar oluşma riski de artar. Ama pilotlar bunu ya kendileri fark ederek de ya da sistemden uyarı alarak düzeltme yaparlar ve hepimizin hayıtının tehlikeye girmesini önlerler.
İRAN-İSRAİL’E SALDIRINCA
Geçtiğimiz hafta beklenen İran’ın İsrail saldırısı gerçekleşti. Drone’lar ve füzeler harekete geçtiğinde Körfez üzerinde uydulardan gelen sinyaller karışmaya başladı. Sinyalleri bozan silahlar, jammerler havadaki uçaklarda kargaşaya yol açtı. Bu durum saldırılar sırasında yaşandı ama saldırıların sonrasında da devam etti. GPS sinyalleri Körfez ve Doğu Akdeniz’de uçan bütün uçakların coğrafi konumunu Beyrut üzerinde gösterdi. Bu sapma, cep telefonlarında da gözlendi.
Uçaklardaki bilgisayarların doğru çalışabilmesi için minimum 4 ila 6 uydudan beslenmeleri gerekir. GPS dalgalanmalarına karşı pilotlar her yıl 6 ayda bir, simulatörlerde tecrübeli öğretmen pilotlardan eğitim alırlar. Hatta bu tür savaş bölgelerine ya da yakınlarına tecrübeli, GPS ile ilgili sorunları hızla kavrayabilen kaptan pilotlar gönderilir.
Depremden sonra yapılan iyileştirmeler Hatay Havalimanı’nı kurtaramadı. Pist yüzeyinde derin çatlaklar kapatılsa da yeniden oluştu. Bu yüzden havalimanı uzun süre sadece kalkışlara izin verilen bir havalimanı olarak çalıştı.
Uçakların yolcu ve kargo ağırlıkları ile inişlerine izin verilmedi. Boş gelen uçaklar sadece tek yön yolcu taşıdı ama sonra çatlaklar büyüyünce bundan da vazgeçildi. Amik Gölü üzerinde inşa edilen Hatay Havalimanı için yeni pist çalışmalarına bir süre önce başlanmıştı. Ancak bu çalışmalar uzun süreceği için eski pistin hızla ayağa kaldırılması planlandı.
PİST BETONU KIRILDI
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı bu yüzden hızla Hatay Havalimanı PAT Sahaları Onarım ve Gelişimi işini ciddi bir proje olarak ele aldı. Bakanlığın Basın Müşaviri Osman Bekar rakamlarla yapılan iyileştirmenin hacmini açıkladı. Buna göre yaklaşık 140 bin metreküp kazı yapıldı. Yine yaklaşık 5 bin 500 metreküp beton kırıldı. Buralara çimento enjeksiyonuna karar verildi. Hızla 5 bin 800 ton çimento enjekte edildi.
Gerekli testler yapıldıktan sonra pistin geçici de olsa kullanıma açılabileceğine, bir güvenlik sorunu yaratmayacağına karar verildi. Geçtiğimiz hafta cuma günü yolculu uçaklar birbiri ardına Hatay Havalimanı’na inip kalkmaya başladı. İlk iki uçuşu AJet yaptı. Sonra Türk Hava Yolları’nın İstanbul uçuşu gerçekleşti. Böylece ilk gün 364 yolcu Hatay’a geldi. Seferler şu günlerde sürüyor. Pist üzerinde yapılan tüm incelemelerde kılcal da olsa yeni bir çatlağa rastlanmadı.
Yeni pist çalışmaları bir noktaya geldiğinde şu anda kullanılan pist tamamen kapatılacak ve yeni pist devreye alınacak. Yeni pistin su üzerinde rahat durabilmesi için kazıklar çakılıyor ve yeni nesil bir inşaat teknolojisi kullanılıyor. Maliyet konusunda henüz bir açıklama yok. Bu arada terminal binasının da artık sudan etkilenmemesi için çevresini kuşaklayan duvarda da iyileştirmeler başladı.
Hiç tartışmasız kuraldır; ‘Yerde duran uçak şirketini yer.’ Yani uçakların sürekli uçurulması lazım. Yoksa oluşacak yaralar şirketlerin mali yapılarını bozar. Büyük zararlara yol açar. Bir de sürekli uçurulan uçaklar daha az arıza yapar. Yerde duran uçaklar, hele de uzun süre yerde kalmışlarsa sürekli sorun çıkarmaya başlarlar.
PİLOTUN DENEYİMİ ÖNEMLİ
Uçakları eskilere oranla daha fazla yoran birçok neden var. Bunların başında pilot açığının büyümesi geliyor. Bu yüzden çok daha hızlı pilot yetiştiriliyor. Yeterince tecrübeli olmayan bu pilotlar en çok da ‘Hard Landing’ dediğimiz piste hızlı vuruşları ile uçakların iskeletlerini sızlatıyorlar. İniş takımlarını zorluyorlar. Gövdelerde, kanatlarda kılcal çatlaklar oluşuyor. Perçinler oynuyor. Uçağın aklı başından gidiyor. O an sorun çıkmasa bile sonraları çıkıyor ve uçak seferden alınıp bakımı uzuyor.
Acemi pilotlar yan rüzgârların fazla olduğu zamanlarda neredeyse gövde burkulmalarına yol açacak hatalar yapıyorlar. Hızlı pilot yetiştirme işinin içine torpil, adam kayırma gibi sorunlar da girince tehlikeler büyüyor. Kullanım hatası denilen şey ortaya çıkıyor. Uçaklar da çok yoruluyor.
BAZI HESAPLAR ETKİLİ OLABİLİYOR
Bir de pilotların indi kalktı sayısı artsın diye koca koca uçaklar kısa mesafede sıklıkla uçuruluyor. Bu durumda uçakların ‘cycle’ denilen motor çalıştırma ya da iniş kalkış sayısı artıyor. Oysa bu durum uçağın menzili ile doğru orantılı olması lazım. Yani koca bir A350 uçağını yani 10 saatten fazla havada kalabilecek uçağı İstanbul-İzmir arasında uçurmak gibi bir şey bu. Yolcu sayısı çok fazla olduğunda belki arada sırada uygulanabilir ama artık bu sadece bizde değil dünyanın başka yerlerindeki havayollarında bile sıklıkla uygulanıyor. Hatta gözden çıkarılan dünyanın en büyük uçağı A380 bile çok kısa mesafelerde uçuruluyor. Birçok A380 uçağının kanatlarında bu yüzden çatlaklar görüldü. Bir de uçaklarda son yıllarda çıkan hızlı imalat kaynaklı hatalar da içinden çıkılması zor bir hal aldı. Bu durum uçaklarda yorgunluktan çok bitkinlik yaratıyor.
YERDE TRAFİK YOĞUNLUĞU
HAVAYOLU sektörü için parlak bir yaz sezonu beklenmiyor. Yeterince hızlı uçak teslimi yapılamayan sektörde bilet fiyatları da hızla yükselecek.
Şirketler yeni uçuş rotaları için yaptıkları planları değiştirmeye başladılar. Kârlılığı yüksek hatlarda bile uçuş sayıları kolay kolay artmayacak. Yani neredeyse geçen yaz belirlenen frekanslarda kalmaya çalışılacak. Havayolu şirketlerinin büyüme hızları düşecek, gelirlerinde kayıplar meydana gelecek.
Yükselen bilet fiyatları ile birlikte Business yolcu sayısında da düşüşler görüleceği söyleniyor. Bu durumda kabinde premium sınıfı olan şirketler daha rahat edecek. Business fiyatından kaçanlar ara sınıfı dolduracak.
SORUN BOEING’LE TIRMANDI
- Boeing’deki üretim sıkıntıları, daha yüksek uçak biletlerine ve yolcuların seçebileceği daha az uçuşa yol açacak gibi görünüyor. Havacılık devi, üretim ve diğer operasyonel kusurların ele alınması da dahil olmak üzere, Alaska Airlines uçuşunda 5 Ocak’ta yaşanan (kapı tıkacının uçuş sırasında yanlış montaj nedeniyle kopması) acil durumun etkileriyle uğraşırken üretimde gecikmeler giderek artıyor. Bu, başta United Airlines ve Southwest Air Lines gibi taşıyıcıların uçak teslimatlarını geciktiriyor. Elbette Avrupalı havayolu şirketlerinden büyük sipariş paketleri olanlar zorlanmaya başladı. Örneğin düşük maliyetli taşıcı Ryanair şimdiden ne yapacağını bilemez hale geldi. Hem Amerikalı hem de Avrupalı havayolu şirketleri, Boeing’i ayrı ayrı toplantı yapmaya davet ettiler.
Öte yandan Boeing’deki montaj ve imalat hataları şirketin CEO’su David Calhoun’un başını yedi. Calhoun 2024 sonunda görevi bırakacak.
Boeing verileri şubat sonu itibarıyla 737 Max uçağı için yaklaşık 4 bin 800 siparişin birikmiş olduğunu gösteriyor. Bunlara American Airlines tarafından satın alınan 71 adet 737 Max uçağı, Delta Air Lines için 100, Ryanair için 219, Southwest için 483 ve United için 349 uçak dahil. Beklenen teslimat tarihleri belirtilmedi. Uçak üreticisi yılın ilk iki ayında toplam 42 adet 737 Max uçağını teslim edebildi. Bu arada özellikle Airbus’ın 320 ailesinin neo serisine ve A350-900 ve ultra uzun menzilli 1000 serisine olan siparişler katlamaya başladı.
Çok sıkı tedbirler alındı. Ciddi kararlar verildi ve uygulamalar bir süre önce başladı. Bundan böyle başta Meksika olmak üzere Kolombiya, Panama, Küba, Brezilya gibi ülkelere uçmak gençler için artık kolay değil.
* Amerika Birleşik Devletleri’ne Meksika sınırını aşarak geçen Türklerin sayısı 2019 yılında Ekim-Aralık döneminde sadece 636 kişiydi. Bu sayı 2021 yılında 6 bin 945’e ve 2022 yılında ise 21 bin 968’e ulaştı. 32 bini bulduğu da söyleniyor. Çorumlular ve Ağrılı olanlar çoğunlukta. Durum böyle olunca ABD Türkiye’deki çok güvendiği, hatta kendi üslerinde bile yetki verdiği Gözen Güvenlik Şirketi’ne istekte bulundu. Bu durum THY tarafından kabul gördü. Ve başta Meksika olmak üzere Güney Amerika ülkelerine özellikle gençlerin seyahatlerine ciddi kontrol ve kısıtlama getirildi.
Eğer geçerli bir Amerikan vizeniz yoksa sorun da yok. Hatta Schengen vizeniz olması da Güney Amerika’daki belirlenen ülkelere uçuşunuzdaki kısıtlamaların yumuşamasını sağlıyor. Ancak yine de Meksika ya da ara ülkelere gitseniz bile (Deporte) geri yollanabilirsiniz.
* Meksika vizesi internet üzerinden harç ödemeden alınabiliyor. Sonra İstanbul’dan gidiş dönüş uçak biletinizi satın alsanız, hatta gideceğiniz bu kısıtlamalar uygulanan ülkelerde ödenmiş otel faturanız, cebenizde nakit paranız, kredi kartınız olsa bile uçağa binişiniz engellenebiliyor. Havalimanına gittiğiniz de Gözen Güvenlik sisteminden pasaportunuz geçtiğinde uçuşa kabul edilmeyeceğinizi bildiriliyor. Ağırlıklı olarak sosyal medya sitelerinde yine ağırlıklı Instagram’da Meksika ya da diğer bazı basamak ülkelerin uçuşlarına kabul edilmeyen gençlerin feryatları sıklıkla yer alıyor. Hem avuç dolusu para kaybediliyor hem de sistemlere haklarında ileride hep sorun yaratacak bilgi girişleri yapılıyor.
BİR uçağın iki ülke arasında uçarken yol üzerindeki bir başka ülkeye inip kalkması, yolcu alıp yolcu bırakması yani 5.trafik hakkı öyle kolay elde edilen bir ayrıcalık değildir.
İşte THY, İstanbul’dan 6’ncı uçuş kıtası Avusturalya’nın Melbourne kentine uçarken uçağının menzili yetmediği için arada bir yere inmek zorunda kaldı. Ultra uzun menzili A350-1000 uçakları 2025 sonunda teslim oluncaya kadar böyle sürecek. Bunun için birkaç ülke ile görüşmeler yapıldı. Bu görüşmeler ticari olduğu kadar siyasi uzlaşılar da gerektiriyordu. En uygun ülke olarak Singapur’un kapısı çalında. Uzun görüşmeler, gerekli taahhütlerden sonra İstanbul-Melbourne arasında duraklama noktası olarak Singapur Changi Havalimanı seçildi. İyi de oldu, dünyanın en güzel havalimanı Changi aynı zamanda THY için yolcu indirip, yolcu alma hakkını da verdi. Yani 5. trafik hakkını aldı THY. Bu ticari paylaşımın elde edilmesi seferlerin başarısını sağladı.
Artık THY uçakları İstanbul’dan Melbourne’e giderken Singapur’a iniyor, yakıt alıyor, ekip değiştiriyor ve yeni yolcuları da alarak bir buçuk saatlik bekleyişten sonra uçuyor. Aynı şey dönüşte de yapılıyor. Hatta direk uçuşlar başlasa bile ara nokta inişli uçuşların devam etmesi de düşünülüyor.
İşte bu 5. trafik hakkını ben de kullandım. İlk seferine katıldığım Melbourne uçuşunun dönüşünde Singapur’da indim. 7 saat 22 dakika süren Melbourne-Singapur uçuşu sırasında ara vermek çok da iyi oldu.
Singapur’da iki gün kaldım. Tropikal yağmurlardan burnumu dışarı çıkaracak çok az zaman oldu. Şöyle keyifli bir Orchard yürüyüşü yapabildiğimi söyleyemem. Ama otelimin karşısındaki Takashimaya Center ve biraz da Paragon AVM’de zaman geçirdim.
İSTANBUL’A UÇUYORUM
Uçuşum TK 206-Singapur-İstanbul. Uçağımız Melbourne’dan geldiğim Boeing 777-300ER değil. Bu kez daha yeni nesil bir uçak B787-9 Dreamliner.. TC-LLA tescilli Maçka uçağı. Bu THY’nin teslim aldığı ilk B787-9 uçağı ve ben bu uçağın ilk seferi olan İstanbul-Trabzon uçuşuna da katılmıştım.
-Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Bolat, THY’nin Avustralya kıtasına düzenlediği ilk sefer için bir basın toplantısı yaptı. Yanında Basın Müşaviri Yahya Üstün, THY’nin CFO’SU Murat Şeker, Ticari Genel Müdür Yardımcısı (ona sistemin akıllı karıncası da diyorlar) Ahmet Olmuştur da vardı. Toplantıya Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Enver İskurt ile Sivil Havacılık Genel Müdürü Prof. Dr. Kemal Yüksek de katıldı. Toplantıda Bolat yarattıkları rekor hizmet ihracatını anlattıktan sonra asıl hedeflerinin transit yolcudan çok Türkiye’de konaklamayı özendirmek olduğunu söyledi. Neredeyse başta Göbeklitepe olmak üzere Türkiye’deki bütün arkeolojik kazıları ezbere bilen, yakından izleyen Bolat, bu insanlık tarihini anlatan kazıları dünyaya tanıtmak için seferber olduklarını söyledi. Türkiye’nin tarihinden mücevher sanatındaki başarısına kadar her şeyin paraya çevrilmesi gerektiğini anlatan Bolat, yakın gelecekte A350 ve B777 uçaklarında ‘business sınıfı’nda yerli koltukların kullanılacağını da açıkladı. Bu koltuğun ilk kez Hamburg’da yapılacak uçak içi donanım fuarında müşterilerle tanıştırılacağı haberini verdi.
Bolat’ın verdiği bilgilere göre ilk aşamada haftada üç gün yapılan İstanbul- Melbourne uçuşlarının kısa sürede günlük seferlere dönmesi için de planlamalara başlandı. İlk sefer dışındaki bütün uçuşlar B787-9 uçakları ile yapılacak. B777X diye bilinen ultra uzun menzilli uçağın alımı için bu uçağın müşterilere tesliminin ve bir süre kullanılmasınının bekleneceği açıklandı.
-Bolat Avusturalya uçuş izinlerinin çok kolay olmadığını ama çok destek gördüklerini de söyledi. Şimdilik haftada 21 uçuş hakkı var ama sonraki yıllar bu sayı 35 uçuşa kadar çıkacak. Bilet ücretleri özellikle rakiplere göre ucuz tutuldu. Avusturalyalıların daha ucuza en iyi ürünü alacaklarını söyleyen Bolat bu sayede rekabette hep önde olacaklarını vurguladı.
AVUSTURALYA’DA DOĞAN PİLOTLAR
-İlk sefere ben de katıldım. Uçağımızın üç kaptanından ikisi Avusturalya’da doğmuş büyümüş pilotlardı. Kaptan pilot Hakan Turgut, Aytuğ Çoşkun ve Muhammet Huz mükemmel bir inişle bizi 6’ıncı kıtayla tanıştırdılar. Kaptan pilot Hakan Turgut bundan tam 26 yıl önce kendisi ile yaptığım bir röportajı çıkarıp gösterdi. Hayatı boyunca sürekli spor yapan Kaptan, boksta da çok başarılı oldu. Uçağın Purser’ı Ali Buluş ve ekibi flying şeflerle birlikte harika sunumlar yaptı. DO&CO ekiplerinin Singapur’da kaburga eti ve özel karamelize soğanla hazırladıkları hamburgerler Singapur-Melbourne uçuşumuzda inanılmaz beğeni kazandı.
-İstanbul-Singapur aktarmalı Avusturalya Melbourne uçuşları THY’nin A350-1000 uçakları geldiğinde direkt yapılacak. Ama şirketin Başkanı Ahmet Bolat bu duraklı uçuşlara da ayrıca devam edileceğini söyledi. Yolcular uçakta ekip değişimi ve yakıt yüklemesi yapılırken dünyanın en iyi havalimanlarından olan Singapur Changi’de hoş zaman geçirme imkânı buluyorlar. Ayrıca 5. Trafik hakkı sayesinde bazı yolcular burada iniyor ve bazı yolcular da Melbourne’a gitmek için uçağa biniyor. Bir buçuk saatlik beklemenin ardından 7 saatten biraz fazla bir uçuşla Singapur’dan Melbourne’a gidiliyor. THY şimdi de yine bir duraklı uçuşla Yeni Zelenda’da Oakland (Auckland) uçuşlarını planlıyor.