Uğur Cebeci

10 milyon yolcuyu uçurdu... 30’uncu yılını kutlayan SunExpress’in ceo’su bischof büyüme sürecini anlattı

30 Ekim 2019
Sessiz sedasız kendi kabuğunda büyüyen düşük maliyetli taşıyıcı SunExpress güçlü bir havayolu oldu. 30 yılda 84 uçak ve 10 milyon yolcuya ulaştı. Türk Hava Yolları ve Alman Lufthansa’nın eşit ortaklığındaki SunExpress’in CEO’su Jens Bischof tatil uçuşlarına aile, arkadaş ve yakın akraba ziyaretlerini de koydu. Koruyucu bir pazarlama taktiği olarak çok koldan yolcularını davet ediyor.

TATİL bölgelerine uçuş yapan düşük maliyetli havayolları sisteme biraz pamuk ipliği ile bağlıdır. En ufak bir sistem bükülmesinde kırılırlar. İşte geçtiğimiz günlerde başta Thomas Cook olmak üzere batanları gördük. Ama SunExpress sağlam bir yapıya sahip. Maceracı olmayan büyüme stratejisi, yolcu konforunu arttırırken ayağını yorganına göre uzatan şirketin CEO’su Jens Bischof’la konuştum. Gerçi aramızdaki ilişki yazılı oldu ama kurduğu cümlelerden anlıyorum ki, Türk-Alman ilişkilerine bulunduğu platformda çok değer veren bir yönetici. İşte sorular ve cevaplar:

SunExpress CEO’su olarak göreve başladığınızdan bu yana şirkette ne gibi gelişmeler oldu?

- SunExpress’ten önce 2017 yılının başlarında Lufthansa Alman Havayolları’nda COO (Operasyondan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı) olarak görev alıyordum. Orada Almanya, İsviçre ve ABD’de kargo ve tedarik ve birleşme sonrası entegrasyondan satışa, gelir yönetimi, yer operasyonları, ürün geliştirme ve pazarlamaya kadar çeşitli pozisyonlarda yer aldım. SunExpress’te 2016 yılının zayıf finansal performansa sahip bir havayolu şirketinin büyümesi için sürdürülebilir bir zemin hazırlamak ve kayıptan kara geçirme hedefi ile yola çıktım. Daha kârlı rotalar üzerinde yoğunlaştık. SunExpress’in 30 yıllık tarihinde en güçlü finansal performansa ulaştığı 2017 yılında koltuk kapasitemiz yüzde 20 arttı.

2018 yılında, tarihimizdeki en yüksek geliri kaydederek bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 15’lik artışla uluslararası kapasitede önemli bir büyüme elde ettik ve toplamda yaklaşık 1.3 milyar Euro gelir elde ettik. Ayrıca yolcu sayısını yaklaşık yüzde 15 arttırarak 10 milyona yükselttik. Ana merkezlerimiz Antalya ve İzmir başta olmak üzere Almanya ile Türkiye güzergahlarımız arasında çok güçlü bir pazar konumu elde ettik. Arkadaş ve akraba ziyareti (VFR) segmentine odaklandık. Bu segment turizm segmentine göre kriz döngülerinde daima daha dirençlidir, çünkü aile ve arkadaş ziyaretleri daima devam eder. 1989 yılında sektör liderleri Türk Hava Yolları ve Lufthansa Alman Havayolları arasında bir ortak girişim olarak kurulan SunExpress, orta ölçekli havayolu olarak kurulduğu günden bu yana iki evi Türkiye ve Almanya pazarına bağlılığını sürdürüyor.

Geride kalan 30 yıl nasıl geçmiş?

- SunExpress, Ekim 1989’da Antalya’da Lufthansa ve Türk Hava Yolları arasında yüzde 50/50 ortak girişim olarak kuruldu. 2 Nisan 1990’da filosundaki tek bir uçağı ile Frankfurt’tan merkezi Antalya’ya ilk uçuşunu gerçekleştirdi. 1990 yılında operasyonlarımıza başladığımızda, tek bir uçak, 57 çalışanımız ve 3 uçuş noktamız vardı. Bugün, 84 uçak, 30 milletten 4 bin 200’ün üzerinde çalışan ve 30’dan fazla ülkede 90 destinasyonumuz var. Bu yıl SkyTrax tarafından Türkiye’nin En İyi, Dünyanın 5’inci En İyi Tatil Havayolu seçildik.

Hedefleriniz neler?

Yazının Devamını Oku

Boeing bilançoları delik deşik etti

23 Ekim 2019
Amerikan Boeing’in, 737 MAX uçaklarında yarattığı skandal havacılık sektörünü olumsuz etkiledi. Havayolu şirketlerinin imalat hatasından kaynaklanan nedenlerle yere indirdikleri uçaklardan doğan zararlar büyüyor. Boeing ise bu zararları nasıl karşılayacağını sürekli pazarlıklarla ortada bırakıyor.

DÜNYADA Boeing 737 MAX 8 ve 9 uçaklarını kullanan bütün havayolu şirketlerinin bilançoları delik deşik oldu. Ciddi zararlarla karşılaşan havayolları kullanamadıkları uçaklara göre yaptıkları bütün planlarda bozuldu. Kimi havayolu şirketi taşıdığı yolcu sayısını arttırdı. Kimi ise ciddi sefer azalttı. Türk Hava Yolları da iç hatlardan yüzde 40, dış hatlarda yüzde 60 gibi sefer azaltması yoluna gitti. Yurtdışından taşıdığı transit yolcu sayısını arttıran, iç ve dış hat uçuşlarındaki hedefinden çok az bir azaltmaya giden THY, gerçekten talihsiz bir yıl yaşadı. Yeni havalimanına taşınmanın getirdiği yüksek maliyete, 737 MAX operasyonlarının yapılamamasından kaynaklanan zarar da eklenince THY zorlandı. Bunu aşmak için ciddi bir gider kontrolü yaparak harcamalarını kısan şirket bu arada İlker Aycı’nın deyimi ile “B planı”nı uygulamaya geçti. Dünyanın değişik havayolu şirketlerinden uçak kiralayan THY, bu arada işsiz kalan çok sayıda yabancı pilot için de önemli bir imkan oldu. Başta Thomas Cook olmak üzere bütün şirketlerin uçaklarını kiralama çalışmalarını
alan THY, Boeing ile pazarlıkları sıklaştırdı.

İLKER AYCI YÜRÜTÜYOR

737 MAX uçaklarından kaynaklanan zararın Boeing tarafından giderilmesi için başlatılan ve birkaç tur yapılan görüşmeleri bizzat İlker Aycı yönetiyor. Boeing ile uzun yıllara dayalı bir ticari ilişkileri olduğunu söyleyen İlker Aycı, görüşmeleri ve geldikleri noktayı şöyle özetliyor: “Her iki tarafta bugünü kadar olan ilişkilerimizi göz önünde tutarak nezaketi elden bırakmadan pazarlıkları yapıyoruz. Ne kadar nakit ödenecek, ödemesiz yedek parça sağlanmasından eğitim imkanlarına kadar birçok şeyi konuşuyoruz. Ciddi bir zarar gördük. Yolcumuzu taşıyamadık. Ortaya çıkan güven sorunu da maliyeti en yüksek rakam olarak karşımıza çıkıyor. Yani yolcularımızı bu uçaklara yeniden nasıl kazandıracağız bu önemli bir süreç. Yolcularımızın bize güvenerek uçması bizim zenginliğimiz.

Şu ana kadar pazarlıklarda geldiğimiz nokta tatminkar değil. Ama kopmadık, görüşmeleri sürdürüyoruz. Bir rakam veremem, yine de zamanı geldiğinde açıklayacağız. Zararın giderilmesinin çok alternatifli planları üzerinde duruyoruz. Ancak en gerçekçi olan nakittir. Boeing’in CEO’nun önemli bir yetkisi de alındı. Bütün bu talihsizliklere rağmen bugün yüzde 94 ile operasyonlarımızı sürdürüyoruz. Yeni havalimanı işleticileri de giderek tecrübe kazanıyorlar. Üçüncü pist açıldığında operasyonlarımız hızlanacak, müşteri memnuniyeti artacak. Umarım pistin bitişi 2020 Nisan’ı ya da mayıs ayını geçmez. Böylece yüksek sezonda bir sıkıntı yaşamayız. Yeni havalimanı açılırken nisan ayında yani yüksek sezondan hemen önce taşındık. Sadece taşınma yani o gece 20 milyon TL’ye mal oldu. Neyse ki başarılı bitti.”

 

KAZA RAPORLARI 2 GÜN İÇİNDE AİLELERE AÇIKLANACAK

Yazının Devamını Oku

Kendi uçağımızla gitmek vardı!

16 Ekim 2019
Yine savaşa yakın bir operasyon yaşıyoruz. Müttefikimiz ABD, parasını verdiğimiz, projeye ortak olduğumuz F-35 uçakları konusunda bizimle oynuyor. NATO üyeleri, bölgeye gönderdiği hava savunma sistemlerini çekmekle tehdit ediyor. Bu yüzden milli barış uçağımızı hızla yapmak için milletçe topyekûn bir bağış kampanyası başlatmalıyız.

BARIŞ Pınarı harekâtına F-16’larla gittik. Parasını verdiğimiz, parçasını ürettiğimiz, montajını yaptığımız uçaklar. Yani onlar bizim uçaklarımız. Ama gönül isterdi ki kendi yaptığımız uçaklarla gidelim. Yaptığımız tüfekler, füzeler, zırhlı araçlar ve en önemlisi silahlı-silahsız akıllı, hatta çok akıllı İnsansız Hava Araçları... En ilerilerde görev aldılar. Savunma Sanayi Başkanlığı çatısı altındaki kuruluşlar çok kısa sürede müthiş işler yaptılar. Türkiye’yi daha güvenli kılan araçları, sistemleri, yazılımları gerçekleştirdiler. Ve başta Baykar Grubu’nun yaptığı silahlı silahsız İHA’lar daha savaşın başında zafere imza atmamızı sağlıyorlar. Çevremizdeki neredeyse bütün ülkelerle sorunlarımız oluyor. Bazıları diplomatik görüşmelerle çözülüyor ama teröre yataklık yapan ülkelerle çözüm imkansız. Suriye gibi, Irak gibi ülkeler bin bir çeşit şer odağının merkezi halindeler. Daha gazeteciliği yeni başladığım yıllardan bilirim Suriye’nin Kamışlı kasabası ya da şehri her neyse, terörün kurgu merkeziydi. Esad ailesinin direkt yönetimindeki bu merkez terör için istihbarat yapan Suriye Gizli Haber alma teşkilatının üssü olmanın yanı sıra terör organizasyonları yapan yerdi. Ve amaç sadece Türkiye’yi yıpratmaktı. Bir zamanların Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin desteğindeki Kamışlı Türkiye’ye düşmanlıkların ana üssü olmuştu. Ne yazık ki biz sallandık. Uzun yıllar hem istihbaratta hem de askeri üretimde çok geç kaldık. Çıbanların büyümesine seyirci kaldık. Kaldık da kaldık. Ve en önemlisi kendi Milli Savaş Uçağımızı yapmak için ciddi bir başlangıç yapmadık. Oysa çöpe attığımız ekmeklerin parasını biriktirseydik belki birkaç savaş uçağı yapardık. Müsrifliklerimizle ülkemizin enerjisini yerle bir ettik.

KATKIDA BULUNMALIYIZ

Daha yeni bir Milli Muharip Savaş Uçağı (MMU) için harekete geçtik. Dünyada savaş uçağı tasarımında çalışmış onlarca Türk mühendis, yazılımcı var. Yeni bir organizasyonu devreye soktuk. Yine böyle bir uçağın uçması yılları alacak. Belki finansman sorunları çıkacak. Bulunduğumuz coğrafya da her zaman kendimizi korumak zorundayız. Bugün yaşadıklarımız geciktiklerimiz içinde bir örnek olmalı. Milli Muharip Uçağı projesini sadece devletin sırtına yüklememeliyiz. Bence bir kampanya düzenleyerek hepimiz bu uçağın en hızlı yapılmasını katkıda bulunmalıyız. Milli Muharip Uçağı aslında bizim Milli Barış uçağımız olacak.

5’İNCİ ÜLKE OLACAĞIZ

Savaş çığırtkanlıklarını sevmem. Elbette barıştan yanayız. Toplumca barışı bize zamanında Mustafa Kemal Atatürk hedef gösterdi. Ama çevremiz rahat durmuyor. Kalleşlikler pusularının biri kurulup bir diğeri için uğraşıyorlar. Müttefiklerimiz doğuştan kaypak. NATO şemsiyesinin yarattığı gölge dar geliyor. Milli Muharip uçağını dünyada yapabilen 5’inci ülke olacağız. Elimizi çabuk tutmazsak müttefiklerimizden bile kazık yemeyi göze almalıyız. Bir piyade tüfeğine muhtaç olduğumuz günler geride kaldı. Savunma Sanayii yapısında başka bir cephede savaş kazanan bir sürü akıllı insanımız var. Evet artık herkes elini cebine atsın. Bütün yükü devlete bırakmayalım. Kendi uçağımızı kendimiz yapmak için ciddi bir kampanya düzenleyelim. Uçağı yapacak olan insanları denetleyecek doğru insanları seçelim. Sonra varsın F-35 vermesinler hatta paramızı geri versinler... Biz başımızın çaresine bakarız. Bu coğrafyada ne kadar yalnız olduğumuzu iyi biliyoruz. Diğer toplumlardan önemli bir farkımız var. Cesuruz ve korkmuyoruz...

YAHYA ÜSTÜN BAŞKANLIĞA BAĞLANDI

Yazının Devamını Oku

Denizyıldızı havalimanı

9 Ekim 2019
Pekin’in yeni havalimanı Daxing Havalimanı açıldı ama tam kapasiteye ulaşması zaman alacak. Havalimanının en büyük başarısı bütün operasyonun tek katta toplan-ması. Giden ve gelen yolcu hareketi aynı katta. Böyle olunca terminal daha az yorucu oluyor. Havalimanına ulaşımla ilgili sorun başta hızlı tren sayesinde gündemden çıkmış.

GÖKYÜZÜNÜN en büyük yer merkezlerinden biri denizyıldızı tasarımlı Pekin Daxing Havalimanı geçen günlerde uçuşlara açıldı. Şimdilerde düşük kapasite ile işliyor. Önce 45 milyon, 2025‘ten sonra yılda 72 milyon yolcuya hizmet verecek Çin’in yeni havalimanı İstanbul Havalimanı’nın çok gerisinde. Mükemmel yapıya bakıldığında hedeflerinde de gelecekte İstanbul Havalimanı’nı arka sıradan takip edecek. Yine de kapasitesi 100 milyon yolcuyu ve 4 milyon ton kargonun hareketine rahatça cevap verebilecek bir genişleme sahasına sahip. Belki kıyaslamak yanlış olur. Çünkü yapı aritmetik olarak bambaşka bir mantıkla kurgulanmış. Dünyanın popüler mimarlarından Zaha Hadid’in bir eseri. Iraklı bir İngiliz vatandaşı olan Hadid, mimarlık öncesi aldığı matematik eğitimi sayesinde yarattığı tasarımları daha hayal kurarken aritmetik bir gerçeğin oluşturduğu platformları üzerinde yükseltiyor. Dünyanın ilginç birçok yapısında imzası bulunan Zaha Hadid denizyıldızı şeklindeki terminali tasarlarken yine önemli bir marka ADP Ingenierie ile ortak çalışmış. Pekin’in 46 km güneyinde Daxing ilçesinde inşa edilen Pekin’in yeni uluslararası havalimanı Çin’in gelecek için inşa edilmiş bir havalimanı olarak tanıtılıyor. 1 milyon metrekarelik tek katlı kapalı alanı dışında havalimanında devasa bir hangar bulunuyor. China Southern Airlines 2 A380, 3 B777 ve 3 A320’yi aynı anda alabilen bir hangar inşa etti.

15 BÜYÜK HAVAYOLU

Havalimanının yüksek kapasiteye ulaşması önümüzdeki bahar aylarını bulacak. 15 büyük havayolu tam olarak Daxing’den operasyonlarını sürdürür hale gelecek. 11.5 milyar dolarlık yatırım, (bu rakam tümü tamamlandığında 17 milyar doları aşacak) 40 bin işçinin çalışması ile gerçekleşen Daixing’de şık, modern iç mekan tasarımı, kısmen güneş ışınlarına izin veren 8 bin ayrı çatı penceresi sayesinde gün ışığına doyuyor. Birçok ünlü marka mağaza ve restoran yolculara hizmet vermeye hazır; ileri teknoloji alışveriş merkezi havayolculuğuyla buluşuyor. Yetkililer terminalin yanı sıra yolculara uçuş güncellemeleri ve havalimanı bilgileri sağlayan müşteri hizmetleri robotları ile şimdiden çok övünüyorlar. Güvenlik kontrol noktaları ve en uzak kapılar arasında, yaklaşık 8 dakika yürüme mesafesinde (en fazla 600 metre) bir mesafe olması bu devasa yapıda en çok övünülecek konfor bence. Yüz tanıma sistemleri birbirleri ile her noktada entegre çalışarak hem güvenliği çok yukarı çekiyor hem de seyahati hızlandırıyor.
Pekin’in yeni havalimanının 5 pisti var. Bunlardan 4’ü sivil biri askeri uçuşlara açık. Genişleme projeleri içinde yeni pistler de var. Mükemmele yakın çalışmalara rağmen yine de açılışta 4 numaralı pistte ciddi bir sorun çıktı ve devre dışı kaldı. Dünyanın en hızlı büyüyen havacılık pazarı olan Çin’de daha birçok yeni havalimanı yapılacak. Bütün havalimanlarının daha başta marka olması için dünyanın en ünlü mimarları ile sürekli çalışmalar yapılıyor, yarışmalar düzenleniyor.

MİMARLAR NASIL YORUMLADI

ARKİTERA Mimarlık Dergisi yazarı Özüm İtez Pekin’n yeni havalimanı Daxing’i yorumlarken en çok ulaşım kolaylığı ve terminal içindeki hareketi keskin çizgilerle göz önüne sermiş.

İşte yazarın notları:

- 700 bin metrekarelik yolcu terminali, Pekin’e doğrudan bağlantılar sağlayacak yüksek hızlı tren hattını da içeren, 80 bin metrekarelik bir kara taşıma merkezine de sahip.

Yazının Devamını Oku

Uçmak için güzel zaman

2 Ekim 2019
Havayollarında kampanya yarışı başladı. Mart ayı sonuna kadar aralıklı sürecek kampanyalar birbirini izleyecek. Hem iyi indirimler görünüyor hem de mil programları dahil, ek bagaja kadar birçok cazip teklif birbirini izliyor. Öğrencilerin şubat ayındaki tatil dönemleri hariç iç hatlar, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki indirimler netleşti.

HİÇ tartışmasız Türkiye’de havayolu kampanya organizasyonları ve pazarlama konularında Pegasus Hava Yolları ciddi bir liderliğe sahip. Düşük maliyetli taşıyıcı çok esnek ve hızlı hareket edebiliyor. Türk Hava Yolları ise yapısal ve dünyadaki yayılma büyüklüğü bakıldığında son 3-4 yıldır daha hızlı hareket edebiliyor. Gerçekten yolcu içen cazip programlar sunabiliyor.

Kaç kişiyi sinir ediyordur bilmiyorum ama ben çok sinir oluyorum. Tamam uçak içinde çok değişik fiyatlamalar yapılıyor ama işin başında “...den” başlayarak lafı bana pusu gibi geliyor. Yolcuyu önce çekiyorlar sonra ilk ilan edilen fiyattan yer kalmadığı için “...den-den” itibaren yürüyüp gidiyorlar. Hatta bazı kampanyalar anlamsız kalıyor. Sizin benim yapacağım fazla bir şey yok, serbest piyasada bunlar oluyor.

BÜYÜK SAHNEDE THY

* Türk Hava Yolları (THY) bazı hatlarda yüzde 30, bazılarında ise yüzde 40’lara varan indirimler yaptı. İndirimler sadece parasal değil ayrıca mil bazında da indirimler uygulamaya başladı. Elbette bu tip kampanyalardan yararlanmanın sınırları var. Şirketin belirlediği tarih aralığında bileti almak ve yine şirketin belirlediği tarih aralığında uçuşu yapmak gerekiyor. Örneğin Bakü’ye gidecekseniz biletinizi 19 Ekim tarihine kadar almışsanız ve uçuşunuzu 21 Ekim-31 Mart 2020 tarihleri arasında gidiş-geliş olarak yapacaksanız 169 dolara uçabilirsiniz. Yine aynı tarih dilimleri arasında Sofya 119, Odesa’ya 159 dolara gidip gelebilirsiniz. Mısır’da yeni açılan uçuş noktası Luxor için bilet fiyatı ise 189 dolar. Viyana 169, Münih 170, Maldivler 749, Singapur 779 dolara uçmak istiyorsanız bu hatlarda da ekim-kasım aylarında bilet alıp bazı hatlarda mart bazılarında ise daha kısa sürede uçmak zorundasınız. Amerika hattında da değişik kampanyalar var. Ama bu verdiğim fiyatlar elbette “...den” başlayarak. Gerisine, yani fiyatlar yükselmeden yetişmek sizin elinizde. Erken yolculuk programı yapmak, erken bilet almak her zaman iyidir. Tabii sizin planlarınıza uydukça.

Pegasus Havayolları genellikle kampanyalarını başlamadan belli bir süre önce kendi sitesinden ilan ediyor. Çok hızlı değişiklikler yapıyor. Almanya, Ukrayna ve Rusya hatlarındaki kampanyalarda ilan edilmiş durumda. Son dönemlerde 1 alana 1 bedava, yurtdışı 1 Euro artı vergiler gibi kampanyalar büyük ilgi çekti.

Suudi Arabistan operasyonu, charter ve tarifeli seferler olarak hizmet veren Onur Air tüm hatlarda ortalama yüzde 34 indirim uygulamaya başladı. Şirketin lider kadrosundan Rauf Gerz ekim sonu geçilecek kış tarifesinde bir çok hatta bilet fiyatlarını maliyetin altına çektiklerini söyledi. Rusya’dan 1 milyon turisti ülkemize taşıyan havayolu önümüzdeki günlerde değişik sürprizlerle karışımıza çıkacak.

Atlasglobal ise fiyatlarında yüzde 30’ların altında kalmayacak indirimler yaptı. Özellikle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti pazarındaki başarısını değişik fiyat politikaları ile korurken bir yandan da iç hatlarda uçtuğu az sayıda nokta içinde yeni fiyat ayarlamaları yaptı.

Türk Hava Yolları ve Alman Lufthansa’nın eşit ortaklığındaki SunExpress Thomas Cook batınca yolcularına kucak açtı. Antalya-Londra Luton Havalimanı’na ek uçuşlar yaparak 148.99 Euro’dan yolcu taşıyan şirket kış tarifesinde Antalya ve İzmir’den 69.99 TL fiyatla uçuşlar yapmaya başlıyor. Ayrıca iç hatlarda Antalya’dan 7, İzmir’den 12 noktaya uçuş sunacak. Antalya’dan Avrupa’nın 11 şehrine 65.99 Euro’dan İzmir’den Avrupa’nın 7 şehrine ise yine aynı fiyatlarla uçacak. Anadolu’dan da Avrupa’nın 7 şehrine 76.99 Euro’dan başlayan fiyatlarla uçulacak.

Yazının Devamını Oku

737 Max Boeıng’i kemiriyor

25 Eylül 2019
Büyük ticari başarılar yakalayan Amerikan Boeing firması 737 MAX uçakları yüzünden çok zor duruma düştü. Birçok havayolu şirketi uçaklarla ilgili ödemeleri durdurmaya başladı. Aracı olan leasing şirketlerini de zorlayan 737 MAX’in uçuşunun 2020 yılının ilk çeyreğine hatta yarısına kadar uzayacağı iddiaları yaygınlaşıyor. 737 MAX yüzünden havacılık otoriteleri arasındaki görüş farklılıkları da artıyor. Kısaca ortalık toz duman.

BİR uçak imalatçısının başına gelebilecek en kötü şey Boeing’in başına geldi. Kimi havayolu şirketleri 737 MAX ödemelerini durdururken, leasing şirketleri de ciddi maddi sorunlar yaşamaya başladı. Uçağın yeniden ne zaman uçuş izni alınacağının bilinmemesi nedeniyle havayolları bu uçakları yok sayarak kış programlarını yaptılar. Sadece THY’de bu uçaklarla yapılacak 4 binden fazla uçuş iptal edildi. Yapılan araştırma sonuçlarına göre 737 MAX rezaletinden Boeing’in 6-7 milyar dolardan fazla zarara girdiği şimdiden kesinleşen bir rakam. Kimi araştırmacılar ise zararın 10 milyar doları aştığını söylüyorlar. Havayolları tarafında ise zararlar katlanarak yükseliyor.

Çin bundan böyle 737 MAX uçaklarını kullanmayacağını artık Amerikan ve Avrupa Sivil Havacılık otoritelerine güvenlerinin kalmadığı açıklıyorlar. Böyle bir durum sonrası Çin’in kendi havacılık otoritesini geliştirerek bulunduğu bölgede geniş bir coğrafyada karar verici hale gelmesi için harekete geçti bile.
Avusturalya ise sesini yükselterek FAA ile ortak çalışmanın çok da mantıklı olmadığını meydana gelen iki kazada FAA’in büyük sorumluluğu olduğunu belirtiyor. İlk kazadan sonra Boeing mühendislerinin sistem arızasını belirledikleri ama hiçbir açıklama yapmadıkları, bu sorumluluğun altından nasıl kalkacaklarının ise merak konusu olduğu vurgulanıyor. Toplam iki kazada 352 kişinin hayatını kaybettiği 737 MAX facialarının sorumluluğunu Boeing kadar Amerikan Sivil Havacılık Otoritesi FAA’in de paylaşması gerektiği belirtiliyor. Bu yüzden Avrupa Sivil Havacılık otoritesi de FAA’ye temkinli yaklaşıyor. Bir taraftan da Boeing sorunu çözse bile Avrupalıların Başkan Trump’un Avrupa tutumu nedeniyle bu işin uzayacağı da iddialar arasında.

ÖDEMELERİ DURDURDU

Avrupa’nın en büyük düşük maliyetli havayolu şirketi Ryanair, Boeing’e ciddi bir darbe vurdu. 737 MAX için yaptığı ödemeleri durdurdu. İrlandalı havayolu şirketi Boeing’den ciddi bir tazminat içinde harekete geçti. Şirketin CEO’su Michael O’Leary yaptığı açıklamada bakın neler dedi: “737 MAX’lerin uçması konusunda ciddi kaygılar taşıyorum ve akıbeti belirsizliğini koruyor. Yeniden uçması konusunda karamsarım. Birkaç ay daha gecikme yaşanacağını sanıyorum. Bizim 100 adetten fazla 737 MAX siparişimiz var. Bu durum büyümemizi de engelliyor.“ Filosunun tamamı 737-800 uçaklardan oluşan Ryanair Avrupa’nın farklı merkezleri arasında mekik dokuyor. 300’den fazla uçağa sahip havayolu MAX siparişleri ile ciddi bir sıkıntı içine girmişti.

RAPOR BEKLENİYOR

Endonezyalı Lion Air’in 737 MAX uçağı geçen yıl 29 Ekim’de düşmüştü. Kalkıştan kısa süre sonra denize düşen uçakta 189 kişiden kurtulan olmamıştı. Ardından 10 Mart 2019 tarihinde Etiyopya Havayollarının 737 MAX uçağı düştü. 163 kişi hayatını kaybetti. Boeing’in kazalara yol açan uçaktaki MCAS sistemindeki ilk kazada belirlemesine rağmen açıklama yapmaması, uçuşları durdurmaması asrın tazminat davalarına yol açacak. Boeing’in tazminat davalarının önüne geçmek için ailelere öneriler getirdiği ama fazla bir sonuç alınamadığı biliniyor. Davaların önlenmesi için ilk etapta 100 milyon dolar dağıtıldığı iddiaları var. Ama aileler çok büyük tazminatlar istedikleri ve büyük hukuk büroları arasında davayı alabilmek için oluşan yarış Boeing’i çaresiz bırakıyor.

Yazının Devamını Oku

Kendi silikon vadisini yarattı

18 Eylül 2019
THY artık kullandığı yazılımların çoğunu kendisi yapıyor. Yani kendi Silikon Vadisi’ni yarattı. 800’den fazla yazılımcı, mühendis çalışıyor. Yani biraz dahi çocuklar topluluğu var orada. En önemlisi modern yazılımlarla THY’nin altı da üstü de tam olarak kontrol edilebiliyor. Şirketin çok önemli olan sistem güvenliği sağlanıyor.

HAVACILIK sektörü, havayolu şirketleri ne kadar gelişmiş görünse de bir o kadar da tutucudurlar. Bu dünyanın her yerinde böyledir. Genellikle dışarıdan satın alınan yazılımların birini uygulamaya başladıklarında yıllarca fazla bir değişim olmadan işlerini yapmaya çalışırlar. Yazılım firmalarının yaptığı güncellemeler arasına bazen sıkışıp kalırlar. Birkaç havayolu kendi şirketini kurmuştur ya da pazara bayraktarlık yapan şirketlere ortak olmuştur. Havayolu şirketleri bu yazılım meselesinde yatırımı hep ertelemişlerdir. Nasıl olsa böyle işler yürüyor mantığı ortaya bir sıkışıklık çıkmadığı sürece etkilidir. Türk Hava Yolları bu konuda biraz gecikse de zamanında bir yatırım kararı aldı. Ama bu yatırım liderini bulunca hızlandı. Ali Serdar Yakut THY’de Genel Müdür Yardımcısı. Kurumsal Gelişim ve Bilgi Teknolojileri sisteminin başında hızla yol almaya başladı. Hedefi sadece THY için üretim yapmak değil büyük gelir hacmi olan pazarda belki de ayrı bir şirket olarak yer almak. Elbette bir THY şirketi olarak liderlik için yola çıkmış durumda.

363 UYGULUMA VAR

Yaklaşık 800 yazılımcı, mühendis ile yola çıkılan yapının yönettiği uygulama sayısı 363, şu andaki aktif proje sayısı 584 ve sunucu sayısı 4000’den fazla. Siz bu yapıyı daha çok vitrindeki www.thy.com’dan tanırsınız. İçerik bu genel müdür yardımcılığına ait değil. Yeni sistem tıkır tıkır çalışıyor. İçerikten kaynaklanan aksamalarda işbirliği yapılarak giderildi. Bilet almak şimdi çok daha kolay gibi geliyor bana.

Lider anlatıyor. Hikayeyi Ali Serdar Yakut’tan dinledim. Bu çok heyecanlı genç adam çok uzaklara yelken açmış. Ufkunda koca bir şirket var. Dünya havacılık devlerinin tümünü hedeflemiş. Sistemin tutucu yazılım şirketlerini daha şimdiden sollamış. Hayalleri gerçek olduğunda ki, hızla yaklaşıyor THY’nin kontrolü, bilgi akışı, geliri gideri hepsi çok daha kolay yönetilecek. İşte Yakut’un anlattıkları:

HAVACILIK İLK SEKTÖR

“Hava yolları bilgi işlem sistemleri denince akla sadece bilet satılan check-in yapılan web ve mobil sistemler gelse de aslında tüm havayolu operasyonları bu altyapılara bağlı. Bu sistemlerde oluşabilecek bir sorun tüm operasyonun durmasına ve binlerce seferin iptaline kadar varan sonuçlara yol açabiliyor. Geçtiğimiz yıllarda Southwest, British Airways, United Airlines’ın yaşadığı sorunlar ve iptal olan uçuşlar tüm dünya basınında yer aldı. Havacılık dünyası ‘safety first’ (öncelik güvenlik) bir dünyadır. Eğer çalışan bir sistem varsa ellememek en önemli düsturlardan biridir. Filo sayıları, uçulan destinasyonlar, yolcu sayıları, havayolları arası ortak uçuşlar, bağlantılar arttıkça operasyon manuel olarak yürütülemediği için bugünkü adıyla ‘dijital dönüşümü’ ilk gerçekleştiren sektördür havacılık. 1980’li yıllarda kurulan sistemler, günümüze kadar çok değişmeden gelmiştir. Ancak teknoloji konusunda özellikle son 10 yılda olan dönüşüm daha fazla verimlilik ve kârlılık baskısı altında olan havayolu şirketlerini yeni bir dönüşüme doğru itti. Türk Hava Yolları da 2015 yılında Bilgi İşlem departmanını Genel Müdür Yardımcılığı seviyesine çıkararak bu dönüşüme ne kadar önem verdiğini vurguladı. O yıllarda 400 civarı mühendisten oluşan bilgi işlem kadrosu bugün 800’ün üzerine ulaşarak en hızlı büyüyen birimlerden biri oldu. Ancak şunu vurgulamakta yarar var, rakip olarak gördüğümüz Lufthansa, Emirates gibi şirketlerde bu sayı bu rakamın 5 katından fazla.

Tarihsel olarak havacılık süreçlerinin oluşmasına ve bunların teknolojik olarak kurgulanmasına öncelik etmiş şirketler, (American Airlines, United, British Airways, Lufthansa vb.) kendi içlerinden çıkardıkları Teknoloji şirketleri ile, bu son derece özel uzmanlık alanında yeterli kaynağı olmayan diğer şirketler, çok yüksek kar marjları ile ürün satarak, kendilerine çok güçlü bir kazanç kapısı daha oluşturdular. Türk Hava Yolları değişen vizyonu ile, özellikle pazarda farklılık yaratabileceği çözümleri kendi öz kaynakları ile geliştirme yoluna girdi. Özgüveni gelişen ekip, pazarda 10 milyonlarca dolar değerinde olan çözümleri kendisi geliştirecek kapasiteye çok kısa bir süre içerisinde erişti. Vizyonun bir sonraki hedefi ise kendi içinde geliştirdiği bu çözümleri dünya pazarına sunarak, milyarlarca dolar büyüklüğündeki dev havayolu teknoloji şirketlerine bir rakip oluşturmak. Bunu yaparken de, Türkiye’nin teknoloji ihracatı konusundaki vizyonuna paralel olarak hem genç girişimcilere, hem de Türkiye’deki ekosistemin diğer paydaşlarına öncülük etmek istiyor.”

Yazının Devamını Oku

Ne korkunç bir gündü

11 Eylül 2019
18 yıl önce bugün saat 08.46’da New York’taki Dünya Ticaret Merkezi’nin kuzey kulesine Boeing 767 uçağı çarptığı gün ben de oradaydım... Gün boyu insanların koşuşturması ve yaşadıklarını saatler süren canlı yayınlarla paylaştım... Bir de gözaltına alındım...

11 Eylül 2001...

New York Manhattan, 42’nci Cadde... Grand Central İstasyonun üzerindeki Grand Hyatt Otelindeyim. 36’ncı kat...

Tam 18 yıl önceydi...

Her zamanki gibi dışarıda itfaiye, ambulans sirenleri çalıyor. Kentin normal çığlıkları bunlar. Saatler 09.00’a geldiğinde o çığlıklar yerini kızılca kıyamet bırakıyor. Cama koşuyorum, aşağıdan geçen ambulanslar itfaiyeler beyaz toz içindeler. Yükseklere bakıyorum, kentin üzerine kara bulutlar çullanmış. Doğan günü karartmaya alışıyor.

Televizyonu açıyorum. İkiz kulelerden birine uçak çarpmış derken ikinci uçağın çarptığını canlı yayında görüyorum. Giyinip iniyorum ve 42’den aşağı Birleşmiş Milletler binasına doğru koşuyorum. Nefes nefese. Hangi taksiye el kaldırsam durmuyor. Tam Türk Evi’nin önüne geldiğimde bir taksi duruyor. Beni Sea Port’a götür diyorum ve aynı anda 100 dolar uzatıyorum. Hepsi senin diyorum. Pakistanlı şoför ‘Tamam’ diyor.

İkiz Kulelere yakın bir yere ulaşıyorum. Sonra yine koşuyorum. Ve artık her şeyi gördüğüm bir noktaya geldiğimde telefonum çalıyor. Karşımda rahmetli Mehmet Ali Birand ve yayına bağlanıyoruz. Sonraki zamanlar sürekli yayınlar, canlı bağlantılar birbirini izliyor. Ne yazık ki henüz cep telefonunda kamera yok...

Yazının Devamını Oku