15 Aralık 2004
Otomotivde iki tarihi satış rekoru var; 1993 ve 2000 yılları... 1993 yılında toplam pazarda 545 bin araç, 2000 yılında ise 659 bin adet araç satışı gerçekleşmişti. Otomotiv henüz yıl bitmeden 11 ayda rekor kırdı. Otomotiv Sanayii Derneği rakamlarına göre, binek otomobil ve ticari araç satışları 11 ayda toplam 667 bin 329 adet olarak gerçekleşti. Aralık ayında satışların 70 bin adetleri yakalayacağı tahmin ediliyor. Eğer bu gerçekleşirse, otomotiv 2004 yılını yaklaşık 740 bin adetlik satışla kapayacak. Bu da tarihe üçüncü en iyi satış yılı olarak geçecek.
Toplam pazar rekora imza atarken, gözler otomobil satışlarında... 1993 yılında otomobil satışları 442 bin adet, 2000 yılında da 466 bin adet olarak rekor kırmıştı. Bu yılın ilk ayları ise, yeni bir rekorun haberci gibiydi. Eğer, ilk 4 aydaki satış trendi devam etseydi, 2004 yeni bir satış rekorunun kırıldığı bir yıl olarak tarihe geçecekti. Ancak, yıla iyi başlayan satışlar, daha sonra hurda teşviğinin cazibesinin ortadan kalkması ve taşıt kredisi faizlerinin yükselmesi sonucunda yavaşladı. Satışların ilk aylara göre düşme trendine girmesine rağmen, Kasım sonunda otomobil satışları 401 bin adeti yakaladı. Aralık’ta da beklenen talep gerçekleşirse, otomobil satışlarının yıl sonunda 440 binler civarında gerçekleşeceği tahmin ediliyor. 2004 sonunda yeni bir rekor kırılmasa bile, otomobilin 1993 yılını yakalama şansı var.
Vites büyüttük 7. Vites olduk
CNN Türk’te editörlüğünü yaptığım ‘6. Vites’ otomobil programının adını bir vites büyüterek ‘7. Vites’ olarak değiştirdik. ‘7. Vites’ artık her cumartesi saat 12.05’te CNN Türk’te yayımlanacak. 7. Vites, aynı ‘6. Vites’ gibi otomotiv dünyası ve yollardaki rehberiniz olmaya devam edecek.
CNN Türk’ün en çok seyredilen programları arasında yer alan ‘6. Vites’ neden bir vites ileri gitti ve ‘7. Vites’ oldu onu açıklayayım. Programı yapmaya başladığımızda adımız ‘5. Vites’ti. O zaman sadece dört vitesli otomobiller yollardaydı. Daha sonra beş vitesliler yollara çıkınca, biz de adımızı ‘6. Vites’ olarak değiştirme zorunluluğu hissettik. İki seneden fazla yayın hayatında kalan ‘6. Vites’ otomobil tutkunları tarafından çok beğenildi ve Türkiye’de örnek bir program olarak gösterildi. Şimdi programımızın adı ‘7. Vites’... Belki ilerde ‘8. Vites’ de olabilir. Bu bizlerin her zaman bir adım ilerde olma isteğimizden kaynaklanıyor.
‘6. Vites’in başarısında emeği geçen başta yapımcı ve yönetmen arkadaşım Ufuk İşman olmak üzere herkese teşekkür ederim. Aynı başarıyı ‘7. Vites’te de yakalamayı hedefliyoruz. Görüş ve önerileriniz için 7vites@cnnturk.com.tr adresine yazabilirsiniz.
Korkutarak kazaları önlemek mümkün değil
İstanbul’da son günlerde karayolu kenarlarına yerleştirilen kaza sonucunda hurdaya dönmüş otomobiller dikkatimi çekmeye başladı. Bu otomobillerin bazılarının içinden kanlar içinde aşağıya sarkmış insan maketleri bulunuyor. Hatta gece görülmeleri için de ışıklandırılmış. Bunların kimin fikri olduğunu bilmiyorum. Ama, insanı dehşete düşüren bu hurda araçları görünce geçmişi hatırladım. Eskiden şehirlerin giriş ve çıkışlarında kazaları önlemek, sürücülerin trafik kurallarına dikkat etmesini sağlamak için bu tarz araçlar sergilenir, ‘Yavaş sür!’, ‘Alkollü araç kullanma!’ vb uyarılar yapılırdı. Hızlı sürersen, trafik kurallarına uymazsan sonun böyle olur mesajını verilirdi. Son yıllarda bu tarz uyarılardan vazgeçildiğini sanıyordum. Geçen hafta hurda araçları görene kadar.
İnsanları korkutarak, trafik kazalarını önlemek mümkün değil. Örneğin, sigarayı önlemek amacıyla yapılan kampanyalarda da sigara içenlerin akciğerlerini gösteren fotoğraflar kullanılıyor ya da sigara paketlerinin üzerine kansere yol açar yazıları yazılıyor. Ama sonuçta bütün bunlara rağmen, sigara içenler sigarayı ne yazık ki bırakmıyor. Aynı şey trafikte de geçerli.
Bu yöntemi kullanmak hiçbir işe yaramaz. İnsanlar hurda araçlara bakıp, sadece ‘Sağ çıkan var mı?’, ‘Son hızı neydi?’, ‘Aracın modeli ne?’ sorularını sorarlar. Artık günümüzün iletişim olanaklarından faydalanmak, dünya da trafik problemini nasıl çözdü diye bakmak lazım. Bu iş korkutmayla olmaz.
VW’nin trafik setlerinde 3M reflektif yelek
Volkswagen 3M ile yaptığı işbirliği sonucunda Türkiye’de satışa sunduğu araçların trafik setlerine 3M Scotchlite reflektif yelek koyuyor. Amaç, araç sahiplerinin özellikle geceleri yolda kalmaları durumunda trafikte can güvenliğini sağlamak. Reflektif yelekler, gece yayaların trafikte rahat fark edilmesini sağlıyor. Beyaz kıyafet giyen yayalar karanlıkta yaklaşık 83 metre mesafeden görülebilirken, 3M Scotchlite reflektif yelek giyen yayalar beyaz giysi giymiş yayalardan 1500 kat daha fazla fark ediliyor.
Dacia Logan halk otomobili seçildi
Gelişmekte olan pazarların halk otomobilinin seçildiği organizasyon ‘AutoBest’ , ilk fikriyle birlikte ‘halk’ için tasarlanmış, geliştirilmiş ve üretilmiş bir otomobili seçti. Dacia Logan, 2005’in AutoBest’i oldu. 13 ayrı kriterli oylama sonucunda Avrupa’nın çevresindeki Polonya, Ukrayna, Romanya, Bulgaristan, Kıbrıs Rum Kesimi, Makedonya, Yugoslavya (Sırbistan Karadağ), Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Hırvatistan ve Türkiye’den oluşan 11 ‘Gelişmekte Olan Avrupa Pazarı’nda yılın halk otomobili için Dacia Logan’a oy verdi. Logan, finalde yarışan Opel Astra, Chevrolet Lacetti ve Skoda Octavia’yı özellikle fiyat avantajıyla geride bıraktı.
Hyundai ihraç modellerine H100 Panel Van’ı da ekledi
İlk kez 2002 yılında Accent Admire ve Starex hafif ticari araç grubuyla ihracata başlayan Hyundai Assan, H100 Panel Van modelini de yurt dışına gönderilen araçların arasına ekledi. Cezayir’e gönderilen H100 Panel Van’lar ile birlikte Hyundai Assan’ın Türkiye’de üretilen tüm modelleri yurt dışına ihraç edilmeye başladı. Hyundai’nin Cezayir distribütörü olan Hyundai Motor Algeria’nın isteği üzerine Cezayir Telekom için özel olarak 400 adet H100 Panel Van hazırlandı. Türkiye için üretilen H100 Panel Van’larda sadece ön koltuk sırası bulunurken Cezayir Telekom için hazırlanan araçlarda ikinci bir koltuk sırası yer alıyor. Sadece beyaz renkle hazırlanan 6 kişilik araçlarda kargo alanı, yolcu kabiniyle bir paravan sayesinde ayrılırken yükleme bölümüne de arka kapıdan ulaşılabiliyor. 80 beygir maksimum güç ve 167 Nm maksimum tork üreten 2.6 litre hacimli dizel motorun kullanıldığı H100 Panel Van’lardan ilk etapta 50 adet gönderilecek. Aralık 2004 içinde hazırlanacak diğer araçlarla birlikte yıl sonuna kadar Cezayir Telekom için toplam 400 adet H100 Panel Van gönderilmiş olacak.
Oto aksesuvar zinciri CMS Shop Koşuyolu’nda
Jant üretiminde faaliyet gösteren CMS’nin oto aksesuvar, yedekparça mağaza-servis zinciri CMS Shop açıldı. Montaj ve bakım hizmetlerinin yanı sıra dünyaca ünlü markaların yer aldığı 5 bin kalem ürünün satışının da yapılacağı CMS Shop, tuning sektöründeki yenilikleri de Türkiye’ye taşımayı amaçlıyor. CMS Shop, Koşuyolu’nda 800 metrekare showroom ve 500 metrekare servis alanına sahip merkeziyle haftanın 7 günü 12 saat hizmet verecek. Jant, lastik, fren, süspansiyon sistemleri, elektronik ve mekanik arıza teşhis üniteleri, carbon clear, yakıt tankı temizlik sistemleri ve süspansiyon test üniteleri alanında faaliyette olacak CMS Shop’da lastik markalarının büyük bir bölümü çok geniş ebat ve çeşitleriyle satışa sunulacak.
3 lastik fiyatına 4 lastik
Fulda lastiklerinden 3 adet Fulda fiyatına 4 adet Fulda alma fırsatı ve anlaşmalı banka kartı sahiplerine 12 aya varan taksit olanağı sunuluyor. Kampanya, sürücülere, araçlarında kullandıkları lastikleri son derece avantajlı koşullarda, kış lastikleriyle değiştirmelerinde büyük kolaylık sağlayacak.
Yazının Devamını Oku 8 Aralık 2004
Havayı koklayan adam olarak tanınan CNN Türk’ün meteoroloji mühendisi Bünyamin Sürmeli ile ortak bir yönümüz var. Ben hava durumundan anlamam, yağmur yağacağını falan da bilmem...Zaten romatizmam da yok. Yani ortak yönümüz ‘hava’yla ilgili değil. Bünyamin’le ortak bir yönümüz; ikimizin de mesleklerimizle ilgili sorularla sıkça karşılaşmamız. Özellikle, kış aylarında Bünyamin’e herkes ‘Hava nasıl olacak, kar var mı?’ diye soruyor. Bana sorulan sorular ise otomobillerle ilgili. ‘Hangi otomobili satın alayım, aracımı bakıma götüreceğim, tanıdığın bir servis var mı, hangi lastik markası daha iyi?’ en fazla karşılaştığım sorular. Bundan şikayetçi değilim, (Bünyamin’i bilmiyorum) sadece bir gerçeğin altını çizdim. Aslında ‘otorite’ kabul edilerek danışılması, insanın gururunu okşuyor. Auto Show Fuarı sırasında gerçekleştirdiğimiz canlı yayınlara yetişememe kaygısıyla Bünyamin’e kar yağışıyla ilgili tacize varan sorular sorunca, ortak yönümüz aklıma geldi.Sol şeritlerin yeni sahipleri ticarilerHafif ticariler gerek konfor, gerek tasarımları, gerekse motor performanslarıyla otomobillere benzemeye başladı. Böyle olunca da altına bir hafif ticari araç çeken kendini sol şerite atıyor. Sol şerit bütün dünyada sollamak için kullanılıyor. Ama Türkiye’de ne yazık ki sol şerit, hız yapma şeridi olarak algılanıyor. Yük taşımak için dizayn edilen bu araçlar, yüksüz olduklarında ise birer hız makinasına dönüşüyor. Sol şeridi kapatıp, önüne gelen aracın dibine dayanıyor. Hem kendilerini hem de trafikteki diğer araçları tehdit ediyorlar.Trafikte, her aracın bir hız sınırı var. Ticari araçların hız sınırı, otomobillerden daha düşük. Ama, buna rağmen sol şeritte otomobillerle yarışıyorlar. Kendilerini sol şeridin sahibi zanneden ticari araç sürücülerine karşı yapabilecek hiçbir şey yok. Hız sınırını aştıkları için Trafik polisinin ceza yazma olanağı var. Ama hangi ticari aracı tespit edip ceza yazacaklar. Dolayısıyla, bu işin çözümü ticari araç sürücülerinin iyi niyetinde saklı...Otomobil almak için en uygun dönemYılın son günleri otomobil satın almak için cazip fırsatlar sunuyor. Firmalar, 2004 başında koydukları satış ve pazar payı hedeflerini gerçekleştirmek, ellerindeki stokları eritebilmek için kampanyalara hız verdiler. Kampanyalarda, peşin alımlarda indirim, vadeli alımlarda ise 12 aya varan 0 faizli kredi olanakları sunuluyor. Öyle kampanyalar var ki indirim miktarı 8.5 milyara kadar çıkıyor. Şimdi otomobil satın alan kazanıyor. Yeni yılda ‘taşıt kredisi faizleri düşecek’ diye bekleyenler ise, firmaların 2005 başında yapacakları ayarlamalar sonrasında zamlı fiyatlarla karşılaşacaklar. Bizden söylemesi...
button
Yazının Devamını Oku 1 Aralık 2004
Geçen hafta F3 ve F1 araçları kullanmak ve eğitim almak için Fransa’ya F1 pilot okuluna gittim. Bu konuda yazdığım yazıyı Otoyaşam sayfalarında bulabilirsiniz. F1 okulunda Fransız pilotların, bütün katılımcılar için yaptığı bir eleştiriyi sizinle paylaşmak istiyorum. F3 test sürüşü tamamladıktan sonra, Fransız F1 pilotları bütün Türk katılımcılara frene basmayı bilmiyorsunuz eleştirisinde bulundular. Türk grubunda F3 kullanan hemen herkes ya frene az dokunuyor, ya pompalıyor, ya da tam viraj içindeyken frene basıyormuş. Normal otomobillerde fren destek sistemleri sayesinde, frenleme ile ilgili çok önemli bir sorun yaşanmayabilir. Ama F1 araçlarında herhangi bir teknolojik destek olmadığı için gerektiği anda freni doğru kullanmak şart.
Fransız pilotların yaptığı eleştiriyi Auto Show 2004 Fuarı’nda İstanbul Trafik Denetleme Şube Müdürü Ali Kemal Hanlı ile paylaştım. Hanlı, Fransız pilotların fren konusunda yönelttiği eleştiriye katıldığını belirterek, İstanbul’da trafik kazalarının yarısından fazlasının arkadan çarpma sonucu gerçekleştiğini anlattı. Birçok sürücünün otomobilin hangi hızda kaç metrede durduğunu bilmediğini, bu yüzden de kazaların meydana geldiğini söyledi.
Sonuç olarak, durmasını bilmiyoruz.
Otobil’de birinciler 16 Aralık’ta kürsüye çıkıyor
Türkiye’nin en beğenilen otomobilleri yarışmasına katılım 29 Kasım 2004 tarihi itibariyle sona erdi. Otomobilseverlerin yoğun katılımıyla gerçekleşen oylama sonucunda 11 segmentin birincileri belli oldu. Ancak, sonuçları öğrenmek için biraz daha bekleyeceksiniz. 11 segmentin birincileri yani ‘Türkiye’nin en beğenilen otomobilleri’ 16 Aralık 2004 tarihinde Hürriyet Gazetesi’nde açıklanacak.
Yazının Devamını Oku 24 Kasım 2004
47 yaşında ama yaşını hiç göstermiyor. Tasarladığı otomobiller en çok satanlar listesinde ilk sıralarda olmasına rağmen, o henüz işe yeni başlamış gibi heyecanlı... Dünya otomotiv devlerinin peşinden koşturmasına, tasarımda en büyükler arasında olmasına rağmen, o hala mütevazi... Sözünü ettiğim kişi, Volkswagen Grup Tasarım Başkanı Murat Günak... VW, Seat, Audi, Skoda, Lamborghini, Bentley markalarının tasarımından sorumlu Günak, Auto Show 2004 Fuarı’nın açılışı için İstanbul’a geldi. Günak’la otomobil dünyasını, rakip tasarımcıları geleceğin tasarımlarını, tasarımın sırlarını ve VW’de yapmayı düşündüklerini konuştuk. Bu keyifli sohbetten seçtiklerimi sizinle paylaşmak istedim.
Tasarım otomobil dünyasında önemli bir noktaya geldi. Otomobilin tasarımı, tüketicinin tercihinde de ilk sıralara yerleşti. Bunun en önemli nedeni, otomobilin sadece bir nakil aracı olmaması, yaşam biçimini gösteren bir nesne olması. Otomobil bir değişim içinde ve artık bir nakil aracı olarak görülmüyor. Bir kimlik, sahibinin yaşam biçimini gösteren bir araç haline dönüştü.
Volkswagen’de bir değişim hissedilecek. Ancak bu değişim radikal olmayacak. Şu andaki VW araçların dizaynındaki farklılık teknik özelliklerde vardı. VW araçlar, düz hatları ve sert görünümleriyle dikkat çekiyordu. Bu özellikleri değiştirmeyeceğiz, ancak yeniden yapılandıracağız. Tasarımımızda sempatik özellikler dikkat çekecek. VW araçlar sempatik olacak.
Her yıl Türkiye’ye geliyorum. Ancak İstanbul’a uzun süreden beri gelmedim. İstanbul bir değişim yaşıyor. Daha önceki gelişlerime göre herşeyin değiştiğini söyleyebilirim. Trafikteki araçların da değiştiğini görebiliyorum. Araçların eskisine göre yeni olması, temiz ve bakımlı olması dikkatimi çekti.
Bir otomobilin iç mekanını tasarlamak dış tasarımını yapmaktan daha zor. Otomobillerin iç mekanları elektronik parçaların sayısının artmasıyla birlikte küçülmeye başladı. Bu dar mekanda sürücü için en rahat ortamı yaratmak kolay değil. Otomobiller, insanlara evlerindeki rahatlığı yaşatmak üzere tasarlanıyor.
Çocuklarımın da otomobile merakı var. Büyük olan daha çok spor otomobillerden Lamborghini’den hoşlanıyor. Ortanca olan benim gibi GTI’yı seviyor. Küçük kızım ise Beetle’den hoşlanıyor.
Özellikle otomobil tasarımcıları olmayan bir şeyi çizim yaparak ararlar. Tasarımın matematiği yok. Yani 2x2, 4 eder gibi bir formül yok. Bir şablon yok. Bir otomobil tasarımının başarısı çizildikten, satışa sunulduktan sonra anlaşılır.
Bugüne kadar kadın arabası olarak çıkan tüm modeller fiyasko oldu. Kadınlar, kadın otomobillerinden değil, maskülen yani erkeksi otomobillerinden hoşlanıyorlar. Kadınlar tarafından maskülen otomobiller tercih ediliyor. Maskülen tasarımlı otomobiller başarılı oldu ve beğenildiler.
Bayram trafiğinde karbüratör krizi
Ramazan Bayramı’nı İstanbul’da geçirenler, trafiğe teslim oldular. Yakınlarıyla bayramlaşmak için yola çıkan İstanbullular, Avrupa ve Asya’yı birbirine bağlayan iki köprüde de trafiği kilitlediler. Avrupa’dan Asya’ya geçişler 2-3 saati buldu. Bayram trafiğinin bu kadar yoğun olmasının en önemli nedeni, tabii ki trafiğe çıkan otomobil sayısının çok olmasıydı. Ancak, en önemli neden 10-15 yıllık eski jenerasyon otomobillerin arıza yaparak trafik akışını engellemesiydi. Trafikte dur-kalk nedeniyle karbüratörleri arızalanan, su kaynatan eski jenerasyon otomobiller, trafiği tam anlamıyla kilitledi. Emniyet şeridi, motor kaputu açılmış, yardım bekleyen otomobillerle doluydu. Yolun kilitlenmesine neden olan sadece yolda kalmış araçlar değildi. Her zaman olduğu gibi trafik kurallarına uymayanların yarattığı kaosda, İstanbulluların saatler boyunca trafikte sıkışmasına neden oldu. Ama bunun yanı sıra, benzini biten ve yolda kalan bir o kadar da otomobil vardı. Umarım, Ramazan Bayramı’nda yaşadıklarımızdan ders alırız, Kurban Bayramı’nda aynı manzaralarla karşılaşmayız.
Güler’den Türk tasarmıcılara önemli ipuçları
Auto Show Fuarı, bu yıl ünlü tasarmıcıları ağırladı. Yeni Fod Focus’un tasarımcısı Murat Güler de, İstanbul’a gelerek kendi imzasını taşıyan Focus’u Türk otomobilseverlere tanıttı. Murat Güler ile CNN Türk’te yaptığım röportajda otomobil tasarımına meraklı gençlere önemli ip uçları verdi. Umarım, bu ipuçları genç tasarımcılara otomotiv dünyasının kapılarını açtırır ve dünyadaki Türk otomobil tasarımcılarının sayısını artırır:
Dünyayı izleyin, yeni kültürler keşfedin.
Devamlı çizin, beğenmediğiniz çizimleri bile atmayın, saklayın. Daha sonra yaptıklarınızla karşılaştırma olanağınız olur.
Sektörde tasarımın önemi artmaya başladıktan sonra, bu alana ilgi duyan insan sayısı arttı. Bu da tasarım okullarına başvuruların sayısını artırdı. Şu anda tasarımcılar arasında büyük rekabet var. Tasarım okullarında okumanın maliyetleri de arttı.
Yurtdışındaki okullara gidebilmek için, burs almaya çalışın. Bunun en doğru yöntemi ise yaptığınız çalışmaları güzel bir dosya haline getirip otomotiv firmalarının tasarım departmanlarına göndermek. Herhangi bir eğitiminiz de olmasa, eğer bir yeteneğiniz varsa keşfedilir ve firmalar tarafından okula gönderilirsiniz. Ancak unutmayın tek bir şansınız var. Bu yüzden yaptığınız başvuru mükemmel olmalı. Kendinizi, yeteneklerinizi ve yapmak istediklerinizi iyi ifade etmelisiniz.
Bu başvurular, tasarım departmanları tarafından ciddi olarak değirlendiriliyor. Hiç merak etmeyin çöpe atılmıyor.
Yazının Devamını Oku 17 Kasım 2004
Hürriyet-Otoyaşam Gazetesi'nin düzenlediği Türkiye'nin en beğenilen otomobilleri yarışması 'Otobil'de ikinci tur oylama devam ediyor. 29 Kasım 2004 tarihine kadar www.hürriyetim.com.tr adresinden oy kullanabileceğiniz yarışmamıza katılım her geçen gün artıyor. Yılın otomobilleri için şu ana kadar yaklaşık 13 bin kişi toplamda 95 bin oy kullandı.
Büyük ilgi gören bu yarışmaya katılmak için Auto Show Fuarı'nda da otomobilseverleri bir sürpriz bekliyor. Otomobil tutkunları fuarda yılın otomobillerine aday modelleri yakından görürken, aynı zamanda oy kullanabilecekler. 20-29 kasım tarihleri arasında CNR'da gerçekleşecek Auto Show 2004 fuarında Hürriyet stantlarında kurulu kiosklarımızda veya otomobillerin sergilendiği salonlarda yer alacak Hürriyet hosteslerinde bulunan taşınabilir bilgisayarlarda favori otomobillerini oylayan ziyaretçiler hem Türkiyede yılın otomobilini seçme hem de super hediyeler kazanma şansını yakalayacaklar.
Oylamaya katılanlar arasında yapılacak çekiliş sonrasında 10 kişi 4 adet Pirelli lastik, 20 kişi Ziebart Ultra boya koruma sistemi, 20 kişi Petrol Ofisi'nden 75 milyon liralık akaryakıt çeki, 10 kişi Blaupunkt C73 oto radyo teyp, 15 kişi Sansui receiver kazanacak.
Otomobil aşığı Sabancı'yı kaybettik
İngiliz Rover ve MG otomobillerinin Türkiye Distribütörü F&B Grubu'nun Başkanı Mehmet Sabancı, kalbine yenik düştü. Aramızdan genç yaşta ayrılan Mehmet Sabancı, otomobili o kadar çok severdi ki, Sabancı Holding'de çok farklı bir alanda çalışırken, hobi amacıyla otomobil işine girmişti. Holding'den ayrıldıktan sonra ise kurduğu F&B'nin başına geçerek, çok sevdiği işi yapmaya başladı. Ferrari ve Maserati'nin distribütörlüğünü almak isteyen ancak, bunu gerçekleştiremeden hayata vedan eden Sabancı'nın, otomotivde hedefleri vardı. Umarım, Sabancı'nın kurduğu F&B öksüz kalmaz...
Mercedes bayileri McLaren'i ziyaret etti
EXXON Mobil, Mercedes-Benz'in Türkiye'de hizmet veren servisleri arasından seçtiği 20 kişilik bir grubu, geçtiğimiz günlerde İngiltere'deki McLaren Teknoloji Merkezine götürerek incelemeler yaptırdı. İnşaatına 1998 yılında başlanan ve 5 ay önce hizmete giren McLaren Teknoloji Merkezi'nin içinde dizayn stüdyoları, laboratuarlar, araştırma, makine, atölye prototip ve üretim üniteleri bulunuyor. Bayiiler ‘‘Bir otomobil üretim merkezini değil de uzay üssünü geziyoruz zannettik’’ yorumunda bulunurlarken, McLaren Teknoloji Merkezi yetkilileri de fabrikanın gezisinin ardından bayilere ‘‘Bugün Mobil, McLaren Mercedes Benz birlikteliği, sadece yarışlar kazanmaya değil, yeni yakıt türleri de yaratmak ve yenilmez bir performans için çalışıyor’’ açıklaması yaptılar.
Proton Türkiye'ye geri döndü
Proton, Türkiye pazarına dönüyor. Proton 2000 yılı sonlarında geri çekilme kararı aldığı global pazarlara dönüş stratejisinin bir uzantısı olarak, 2005 yılından itibaren tekrar Türkiye pazarında yerini alacak. 2000 yılında İngiltere hariç batı Avrupa pazarında satış faaliyetlerine ara veren Proton, bu süre içinde dünya çapında yeniden yapılandı. Özellikle yeni ürün geliştirme, yeni üretim tesislerinin kurulması ve kurum kimliğindeki değişiklikler üzerinde çalışan şirket, 2004 yılından itibaren dünya pazarlarına aktif bir oyuncu olarak dönüş çalışmalarına başladı. Türkiye'de servis, yedekparça hizmetleri ve araç satışı konularında genel distribütörlüğünü Ulu Motor Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin yürüteceği Proton, kısa vadede mevcut kullanıcıların istek ve ihtiyaçlarına, bunlarla bağlantılı yedekparça ve servis hizmetlerinin sağlanmasına ağırlık verecek. 2005 yılı ortasında satışa sunulması beklenen WAJA ve GEN 2 modelleri ise Proton'un yenilenen kimliği ve teknolojisinin ilk yansımaları olacak.
Yazının Devamını Oku 10 Kasım 2004
Otomobildeki vergi yükü, geçen hafta yapılan Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) artışıyla daha da yükseldi. Vergi yükündeki artışla birlikte, otomobillerin anahtar teslim satış fiyatları ortalama yüzde 5 oranında zamlandı. Zam, fiyatlara otomobillerin silindir hacmine göre 1 milyar lirayla 30 milyar lira arasında yansıdı.
ÖTV artışına rağmen, otomobil fiyatlarının hálá uygun olduğunu söylemek yanlış olmaz. Çünkü, yılbaşı itibariyle otomotiv firmalarının yeni fiyat ayarlaması yapacak olması ve hükümetin tüketici kredilerindeki KKDF oranını artırma planları, satın alma maliyetlerini yükseletecek. Ayrıca, yılbaşı itibariyle Motorlu Taşıtlar Vergisi'nin yüzde 11.16 oranında artacak olması da, bu maliyeti yükseltecek başka bir unsur olacak.
KAMPANYALAR TAM GAZ DEVAM
Bunun yanı sıra, otomotiv firmalarının ellerindeki stokları eritebilmek amacıyla ÖTV zammını fiyatlarına yansıtmayarak kampanyalar düzenleyecek olması da tüketiciler için önemli bir avantaj sağlıyor. Bütün bunlar değerlendirildiğinde, şu anda otomobil fiyatlarının uygun ve otomobil almak için cazip bir dönem olduğu söylenebilir.
Sektör yetkilileri de bu konuda görüşbirliği içinde... Yüzde 5'lik ÖTV zammına rağmen, fiyatların ucuz olduğunu savunan sektör temsilcileri, yeni yılda yeni bir vergi artışı beklediklerini belirterek, 'Bu zammı dikkate alacak olursak yine de bu yılın son iki ayı otomobil almak için cazip olabilir' diyorlar.
Çatısı altında yüzlerce yetkili satıcıyı bulunduran Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği (OYDER) ise 'Tüketiciler ürkmesin, bayiye gelsinler bir orta yol bulunur' çağrısı yapıp, ÖTV zammının hepsinin tüketiciye yansıtılmayacağı mesajını veriyor.
Günah keçisi otomobil mi
Merkez Bankası verilerine göre 2004 yılı ocak-eylül ayları arasında cari işlemler açığı 10.5 milyar dolar... Hükümet, bir süreden beri otomobil ithalatını bu açığın başlıca nedeni olarak gösteriyor. DİE verilerine göre bu yılın ilk dokuz ayında kara taşıtları ile bunların aksam ve parçalarının ithalatı 7.5 milyar doları buluyor. Bir başka deyişle toplam ithalatın yüzde 13'ünü otomotiv ürünleri oluşturuyor.
Otomobil ithalatının payı, bu toplam içinde sadece 2.6 milyar dolar civarında... Yani, hükümetin söylediği gibi yüksek bir oran değil. Geri kalan rakamın, 500 bin adeti ihracat olmak üzere toplam 850 bin adet taşıt aracı üretimi ile parktaki 8.5 milyon adet motorlu aracın aksam ve parça ihtiyacına ve diğer taşıt araçları ithalatına ait olduğu bildiriliyor. Bu tablo, Türk ihracatının lokomotifi olan otomotiv sektörünün üretimde kullandığı parçaların ithalatının cari açıkta önemli bir rol oynadığını gösteriyor.
Son yıllarda 10 milyar dolarlık bir ihracat rakamına ulaşan otomotiv sektörü, üretim yapacak ki, ihracatı büyüsün. Ne yani, 'açık büyüyor diye' otomobil üretiminde kullanılan parçaların da ithalatını mı önleyelim. İthal otomobili günah keçisi yapıp, Türk otomotiv sektörüne darbe vuruluyor. Sektörün rekabet gücünü sarsan bu vergi artışları devam eder ve yanlıştan dönülmezse, rekabet gücünü artıracak yeni yatırımların önü kapanır. Türkiye, yakın bir zamanda, sadece ithalat yapan bir ülke olma tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir.
Otomotiv sanayiinin sonu 'Devrim'e benzemesin
Hükümet bir taraftan artan ihracatla övünerek, '10 yılda 500 milyar dolarlık ihracat' hedefini açıklıyor, bir taraftan da ÖTV artışı gibi kararlarla, ihracatın lokomotifi haline gelen otomotiv sektörünün önünü tıkıyor. Geçtiğimiz hafta otomotiv sanayinin en tepesindeki isim olan Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun ile sürekli ihracat başarısıyla övünen Kürşat Tüzmen'den zamma ilişkin düşüncelerini açıklamalarını bekledim. Ama farklı bir görüntüyle karşılaştım.
Bakan Çoşkun ÖTV zammının açıklandığı gün, Ankara Ticaret Odası'nda sergilenen ilk Türk otomobili Devrim'e binmiş. Sanayi Bakanı'nın, yerli otomobilleri teşvik etmesi bakımından, Devrim'e binmesini taktir ettim. Ancak, bu olayın aynı gün yaşanması şaka gibi geldi. Coşkun'dan Türk otomotiv sanayiini teşvik etmek için tarih olmuş Devrim'e binmesi yerine, sektörün önünü açacak projelere imza atmasını beklerdim. Coşkun'un Türk otomotiv sanayiinin, 'İhraç pazarlarındaki rekabet gücümüzü kaybediyoruz, bu kararlar Türk otomotiv sanayinin önünü tıkıyor' feryatlarına kulaklarını tıkamasını anlayabilmiş değilim. Kimse farkında değil, ama Türk otomotiv sanayiinin sonu Devrim projesine benzeyebilir. Coşkun ve Tüzmen'in bu konu hakkındaki düşüncelerini merak ediyoruz. Otoyaşam sayfaları her ikisinin de görüşlerine açık...
Dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in talimatıyla geliştirilen ilk Türk otomobili ünvanına sahip Devrim, 1961 yılında TCDD tarafından üretildi. 4 adet üretilen Devrim otomobilinde bugün sadece birisi ayakta.
Yazının Devamını Oku 3 Kasım 2004
Lüks araç distribütörleri dertli... Yurtdışından araç ithal edip satan 'grey market' firmalarının fiyat rekabetiyle başa çıkamamaktan rahatsızlar. Bir lüks aracın grey market fiyatıyla, resmi distribütörün fiyatı arasındaki farkın 40 bin Euro'ya kadar çıkması rekabette, ‘grey market’ firmalarının önünü açıyor.
Lüks araç distribütörleri, grey market ile fiyat konusunda rakebet edemediklerinden yakınıyorlar. Hatta, bu durumu ‘ana firmadan ithalat yapmak yerine grey market'ten alsak daha kárlıyız’ diyerek espriyle anlatıyorlar.
Grey market firmalarının fiyatlarının bu denli düşük olmasının nedeni; yurtdışından ithal ettikleri araçların faturalarında gizli... Aracın fiyatını düşük gösterip ithalatını yaptığınızda, ödediğiniz vergiler de bu oranda düşüyor ve araç distribütör firmanın fiyatından çok daha ucuza satılabiliyor.
Lüks araç pazarındaki toplam satış rakamının, grey market satışları eklendiğinde yaklaşık yarı yarıya daha büyük olduğunu belirten yetkililer, bu yöntemle Türkiye'ye ithal edilip satılan araçlardan doğan vergi kaybının büyük olduğunu öne sürüyorlar. Bizden söylemesi, vergi gelirlerini artırmak isteyen Maliye'nin bu konuya el atması lazım... Çözüm, herkesin üzerine düşen görevi yerine getirmesinde saklı...
Arabistan'da yabancıysan trafikte baştan suçlusun
Yolunuz Suudi Arabistan'dan geçer ve otomobil kullanmak zorunda kalırsanız, aman dikkat edin! Bir zamanlar Suudi Arabistan'da yaşayan bir arkadaşımın anlattıklarına göre, trafikte şeriat kanunları geçerli...
Örneğin, trafikte bir Arap vatandaş arkadan size gelip çarptı. Dünyadaki trafik yasalarına göre 10'da 10 hata karşı tarafta olmasına rağmen, yabancı olduğunuz için suç sizde. Ya da otomobilinizi evinizin önüne park ettiniz. Üst katlarda oturan birisi camı temizlerken otomobilinizin üstüne düşüp öldü. Suç kimde diye düşünmeyin. Yabancı olduğunuz için suç sizin... Şeriat kanunlarına göre, ölen kişinin ailesine kan parası ödemek zorundasınız. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Yolda bir deve ya da koyuna çarptığınızda da aynı şey geçerli. Hayvanların sahiplerine para ödemeniz gerekiyor. Yani trafikte suçlu sayılmanız için yabancı olmak yeterli. Bu yüzden, önleminizi alın Suudi Arabistan'a giderken mutlaka sigorta yaptırın. Sigorta şirketleri, Arabistan'da çalışan yabancılar için trafikte yaşanan bu sorunları çözmek amacıyla özel sigortalar geliştirmişler. Suudi Arabistan örneğini duyunca, trafikte birçok sorun yaşanmasına rağmen Türkiye'de yaşadığım için şükrettim.
Yazının Devamını Oku 27 Ekim 2004
Otomotiv sektörü, tarihi rekora doğru adım adım yaklaşıyor. 2000 yılında 659 bin adet ile tarihinin satış rekorunu kıran otomotiv sektörü, yılın 9 ayında 558 bin 961 adetlik satış rakamına ulaştı. Yılın geri kalan 3 aylık döneminde gerçekleşecek satışlarla, otomotiv sektörünün yeni bir rekora imza atacağı tahmin ediliyor. Eylül ayında 60 bin adet motorlu taşıt aracı satışının ve 3 aylık dönemde buna yakın satışların gerçekleşeceği düşünüldüğünde, toplam pazarın 700 bin adetlere ulaşması bekleniyor. Bu rekorun kırılmasında, Kasım ayında düzenlenecek olan Auto Show Fuarı'nın da etkisi olacağı tahmin ediliyor.
Ancak, otomotiv sektör tarafından bu yıl kırılması beklenen rekorun önüne iki engel çıkabilir. Bunlardan ilki Ramazan ayı ile birlikte satışlarda yaşanmaya başlayan durgunluk. Çünkü Ramazan'la birlikte, shoowroom'lara gelenlerin sayısında ciddi bir düşüş yaşanıyor. İkinci engel ise AB'nin 17 Aralık'ta Türkiye'nin üyeliğiyle ilgili vereceği kararın olumsuz olması. Eğer, 17 Aralık'ta beklentilerin aksine olumlu bir sonuç çıkmaması, hem yıl sonundaki satış rakamlarını hem de 2005 yılını olumsuz etkileyecek. 17 Aralık tarihini bekleyen otomotiv sektörü, müzakere tarihiyle ilgili olumlu bir sonuç çıktığı taktirde bu yıl yeni bir rekora imza atacak, hem de 2005 yılını kurtaracak. Müzakere tarihi belli olduğu taktirde, 2005 yılında pazarın, 2004 seviyelerinde olacağı tahmin ediliyor. Otomotiv firmaları, üretim, satış, ithalat kararlarını 17 Aralık tarihindeki karara göre verecek. Bu yüzden, otomotiv sektörü bu tarihe odaklanmış durumda...
Amerikalı sürücüler direksiyonda uyuyor
Direksiyonda uyurken kaza yapan sürücülerle ilgili haberleri sıkça duyarız. Genelde gece ya da sabaha karşı olan bu kazalar, bana göre trafikte yaşanan en ölümcül ve en tehlikeli kazalardır. Ancak, direksiyon başında uyuya kalmak, sadece Türkiye'de yaşanan bir sorun değil. A.A.'nın haberine göre, Amerikalı sürücülerin yarıdan fazlası, hayatlarında en az bir kez direksiyon başında uyuyor.
ABD Ulusal Uyku Vakfı tarafından gerçekleştirilen bir araştırmanın sonuçlarına göre, Amerikalı sürücülerin yüzde 51'i direksiyon başında uyuduklarını kabul ederken, direksiyon başında uyumanın ABD'de trafik kazasına yol açan iki önemli sebepten biri olduğuna dikkat çekildi. CBS News televizyon kanalında yer alan bir habere göre, ABD Ulusal Uyku Vakfı'nın araştırması, 2002 yılında sürücülerin yüzde 20'sinin, yani 32 milyon insanın, araba kullanırken uyuduklarını ortaya koydu. Haberde, bu sürücülerden önemli bir kısmının direksiyonda uyumanın bedelini kazaya sebep olmak suretiyle ödediği de kaydedildi.
ABD Ulusal Otoban Trafik Güvenliği İdaresi verilerine göre ise, direksiyon başında uykuya dalma yüzünden ABD'de her yıl 100 binden fazla trafik kazası meydana geliyor. Bu kazalarda 1500'den fazla kişi hayatını kaybederken, en az 70 bin kişi de yaralanıyor.
Bu rakamların gerçeği yansıtmaktan uzak olduğunu ileri süren Ulusal Uyku Vakfı'ndan Darrel Drobnich ise, gerçek rakamların bunun en az 3 ya da 4 katı olduğunu savunuyor. Drobnich, 24 saat uyumayan bir insanın ABD'nin 50 eyaletinde kanunen sarhoş kabul edilen sürücülerle aynı oranda dikkatinin dağıldığını ifade ediyor.
Yazının Devamını Oku