Paylaş
Meğer halk deyimiymiş: Hani bizdeki “kurda kuşa bırakmayız” misali. Aslında tarihi düşününce, Libyalıların böyle bir deyiminin olması normal.
Tabii biz “kurtluğu” bırakmayacağımıza göre, İtalyanlara “kuş” olmak kalıyor. Talihlerine küssünler!
Şaka bir yana, Libya deyince Kuşçubaşı Eşref Bey’i hatırlamamak olmaz.
Teşkilat-ı Mahsusa kurucularından, İngiliz casusu Lawrence’in belalısı Eşref Bey’in, Trablusgarp’ın İtalyan’a kalmaması için verdiği mücadele, sıkı bir Osman Sınav filmi havasında.
Hani Harbiye nazırı “yakalanırsanız sizi tanımayız” demiştir de bizimkiler yılmamıştır.
Orada Mustafa Kemal’in gözünden yaralandığını iyi kötü biliriz ama Alman Büyükelçisi Von Wangenheim’ın “cinnet derecesinde vatanperver” dediği Eşref Bey aklımıza pek gelmez.
Belki de Lozan’dan sonra “Çerkez Ethem’in kankası” diye sürgüne yollandığı için.
Onu ancak 1955’te vatana dönebildiğinde silah arkadaşlarının mezarlarını dolaşırken hayal etmek zor değil: Nuri Conker’in, Yakup Cemil’in, Ali Fethi Okyar’ın kabirlerine bakıyor ve kaçıncı kez düşünüyor, Libya’nın neden Türk’e kalmadığını.
Kendi mezarıysa ancak 2008’de, Kuşadası yakınlarında bulunabildi. Bu belki de casusluk kalitesinin ispatıdır.
Sırf İngilizlere gıcıklık olsun diye İrlanda’ya gidip İRA’yı kuracak çaptaki Eşref Bey’e yakışır!
Kesin olansa, Türk zabitlerin eğittiği genç bir direnişçinin sonradan Libya’nın milli kahramanı Ömer Muhtar’a dönüşmesi.
Yani Kaddafi hanedanının Türklerden hazzetmemesi de bir yerde normal. Tabii Ebru Şancı dışında.
Ahmet ve Yiğit’e istek
Arkadaşlar, nefes nefese takip ettiğimiz tartışmalarınıza bilmiyorum “istek şarkı” alır mısınız.
Hani vaktiyle Ahmet oyuncu Engin Günaydın’ın bir fikrini beğenip köşesine koymuştu: “AKP imam hatiplilerin uzantılarının kurduğu bir parti... Medya ise daha çok Galatasaray Lisesi’nin dilini kullandı... Bir okul müsabakası gibi... Galatasaray ile imam hatipliler arasında. O onu aşağılıyor, o ona ‘senden adam olmaz’ diyor. Komik aslında.”
Kaderin cilvesi: Şimdi AKP’yi destekleyen Yiğit Bulut bir Galatasaraylı. CHP’ye de sıcak bakabilen Ahmet Hakan ise imam hatip yıllarından bazen espri, bazen de şefkatle bahseder.
Hani hazır ısınmışken şu konuya bir el atsanız. Hem Küçükömer Hoca’nın ruhu şad olur hem de biz bir şeyler kaparız. Ne dersiniz?
Paylaş