Paylaş
Ystiyorum ki kadınla erkek birbirini hem çok sevsin hem de durmadan yaralasın... Aşkın toz pembe olmadığı kalın kafamıza bir daha çıkmamak üzere girsin.
Yılmaz Erdoğan: Oyuncusuyla kamerasıyla uğraşmaktan sıkıldığı bir gün “edi bes e!” deyip geçebilir masanın başına, roman nasıl yazılırmış hepimize gösterebilir.
Ali Poyrazoğlu: Ali olağan şüpheli zaten: Her an tiyatro sahnesiyle, sibernetikle ya da Ystanbul nostaljisiyle dolu bir şey çıkarıp gafil avlayabilir bizi. Tetikte olmalıyız.
Yasemin Altan: Şuraya yazıyorum; Yasemin yaşlandığı zaman patlatacağı otobiyografik romanla yeni Mina Urgan olacak, gündemden düşmeyecek.
Serdar Turgut: Bir ara Nabokov tarzı bir fikirden bahsediyordu. Genç kız tarafından köleleştirilen yaşlı adam hakkında... Acaba yazıyor mudur? Yazdıklarını saklıyor mudur? Okutacak mıdır?
Pakize Suda: Pakize’den gelecek roman, ıkınarak yazan “ciddi” edebiyatçılarımızın moralini bozacak, tansiyonunu düşürecek, diz kapağını sızlatacaktır... Sırf bunun için bile beklemeye değer!
Cem Ceminay: Efsane radyocu, sadece pazar eklerinde yazmayı hak etmiyor. Şöyle mizahi bir roman döktürse, gençlere tanıtsa kendini... Fena mı olur?
Mehmet Demirkol: Spor basınımızın kreatif kalemi, 2002 Dünya Kupası’nda leziz bir gezi kitabı hazırlamıştı. Aynı üslupla bir polisiye yazsa da okusak diyor, evrene yolluyorum.
Selçuk Altun: Ah, o zaten yazıyordu değil mi? Pardon...
Otizmli çocuklar ve moda
Aynen şöyle yazmışlar: “Muammer Ketenci, muhteşem tasarımlarının yanında sosyal sorumluluk konusunda da hassasiyetini gösterdi. Muammer Ketenci, Otizmli çocuklara ilgiyi çoğaltmak ve eğitim masraflarını çıkarmak amaçlı düzenlenecek organizasyonun liderliğini yapıyor.”
Şimdi ben Muammer Ketenci kimdir bilmiyorum. Ama insanın kendisini öveceği yer vardır övmeyeceği yer vardır, onu biliyorum.
Demek ki neymiş? Hayır işlerimizden bahsederken dilimize dikkat etmemiz lazımmış: Reklama fazla kaçarsak olay tatsızlaşıyor. Bazen en iyi reklam hiç reklam yapmamaktır.
Ama madem bu kadar bahsettik, bari faydamız dokunsun: “Birlikte Başaralım, Otizmi Aşalım” gecesi 5 Ağustos gecesi, Maslak Kasrı’nda. Biletler Algı Özel Eğitim Merkezi’nden 150 liraya alınabiliyor.
Dinle dedikoducu kardeş
Biliyorum, “tenasül” hayatımız yazdıklarımızdan çok daha fazla çekiyor ilgini... Yani nerede ne yaptık ona bakıyorsun, fikirlere değil.
Biliyorum, daha fazlasını istemeni sağlayacak eğitimi sana okulda vermediler.
Ama işte sana bir fırsat: Burada koca koca meseleleri protein haline getirip veriyoruz. Anlamaya çalış... Öğrenmeye çalış... Öğrendiklerinle eğlenmeye çalış...
“Magazin” deyip geçme: John Lennon’la Yoko Ono’dan beri biliyoruz ki, her haberin arkasında bir dünya vardır.
O dünyayı gör kardeş. Onu anla. Ona nüfuz et. Hatta istersen bu yazıyı Tuncel Kurtiz’in seslendirdiğini hayal ederek bir daha oku. Ama şu dünyadan geldiğin gibi gitme, ne olur.
İncir Çekirdeği
Rekabet içinde iki meslek: Sigortacılar bizi korkutmaya, psikiyatrlar da yatıştırmaya çalışıyor.
Paylaş