Ahmet Altan’a söyleyin, “dindar gençlik” muhabbetine bozulmuş gibi yapmasın. Yemezler.
Dindarlık, liberalizmin şartlarından. Ama Altan’ın bunu itiraf edeceğini sanmam. O halde ben edeyim, müsaadenizle. Hiç düşündünüz mü: Doların üstünde niye “Allah’a emanetiz” yazar? Niye kovboy filmlerindeki rahip, kasabanın hayta gencini “geçen pazar seni kilisede göremedim Maykıl!” diye fırçalar? Rahip efendi çok mu özlemiştir Maykıl’ı? Hayta Maykıl olmasa cemaat mi çöker? Asıl mesele, kasabada istikrarı korumaktır. Çünkü olay, Amerika’nın yeni kapitalistleştiği zamanda geçer. Kimsenin gözünün yaşına bakılmayan, “vahşi batı” günlerinde. Maykıl kiliseye gidecek ki içkiye-kumara alışmasın. Milletin karısına-kızına asılıp huzuru bozmasın. Efendi gibi gitsin çalışsın madende. Bu yüzden parasının üstüne “Allah’a emanetiz” yazar Amerikalı. Liberal sistemde Allah’tan başka güvenilecek kimse yoktur. İcabında öz babanı tanımazsın. Obama bile geçenlerde “aslında çok dindar bir insan olduğunu” söylemek zorunda kaldı. Sebep: Seçmenin üçte ikisi dindar başkan istiyor. Eh, biz de nihayet “Küçük Amerika” olduğumuza göre... Rabbim “Cleveland” diyeli memlekete gerçek kapitalizm geldiğine göre... Gayrı romantikler “ezik”, başkası için üzülenler “enayi”, önce vatan diyenler “Niyazi” sayılır yurdumuzda. Ulusal bilincine ve kuruluş felsefesine boş vermiş Türkiye’yi ancak din bir arada tutar. Ahmet Abi söyleyemezse biz söyleriz. Liberallerin siyaset konuşurken, para diye bir şey yokmuş gibi davranmasının da hastasıyız ayrıca. Haliyle, “dindar gençlik yetiştirmek istiyoruz” derken kendi açısından gayet haklıydı Başbakan. Ofsaytta kalan, bizim aslan liberaller.
Asıl kaplan Punky Şaban
Gün geçmiyor ki “Berlin Kaplanı filmi benden çalındı” diyenler kervanına yeni bir isim katılmasın. Sanırsınız ortada kimsenin düşünemeyeceği bir fikir var. Sanki “gurbetçi komik” tiplemesi çok yeni bir şey. Oysa “Komik Almancı” filmlerinin atası, Kemal Sunal’ın “Katma Değer Şaban”ıdır. O filmi çeken Kartal Tibet bir şey demediğine göre, bize susmak düşer. Zaten “Berlin Kaplanı”nın sırrı, senaryodan çok Ayhan Kaplan’ın tatlılığında. Tıpkı “Punky Şaban” gibi.
Isındıkça donuyormuşuz
Nerede bu küresel ısınma!” diye feveran ettim ya, cefakâr Hürriyet okurları yetişti imdadıma. Klimatolojik cehaletimle dalga geçtikten sonra, bir güzel aydınlatmışlar. Bencileyin gafillere kısaca aktarayım. Meğer küresel ısınma kutuplardaki buzulları erittiği için, İngiltere dolaylarındaki Gulfstream sıcak su akıntısı soğuyormuş. Malum, Gulfstream Avrupa iklimini yumuşatır. Buzullar eridikçe o soğuyor, o soğudukça Avrupa donuyor: Gayet basit ve ikna edici.