Baharmatik

Şimdi şu güzelim bahar havasını içine çek ve o korkunç soruyu sor kendine.

Haberin Devamı

Bu başlayan sondan kaçıncı bahar? Yani kalan ömründe kaç bahar daha göreceksin?
3? 9? 27? 64?
Tut ki hesaplamana yarayacak bir makine icat edildi. Adına “Baharmatik” dediler.
Yazıyorsun yaşını, boyunu, kilonu, sigara-içki kullanıp kullanmadığını...
Ailende kalp ya da damar hastalığından giden var mı, şeker-kolesterol falan...
Alet dalıyor kombinasyon hesaplarına: Başına kaza gelmesi ihtimalinden intihara meyilli olup olmadığına kadar...
Sonunda şak diye söyleyecek, bu yaşadığının sondan kaçıncı bahar olduğunu.
Sonucu vermesi için yarım saat lazım. Sen de bu arada sokağa çıkıp oyalanacaksın.
Ellerin ceplerinde yürüyorsun, güzel havaların mahvedemediği bir Orhan Veli şeklinde.
Bakıyorsun erguvanlar açmış. Kâinat bir hafiflemiş, bir ışıldamış, sorma gitsin.
Eski bir sevdadan kurtulmuşsun. Artık bütün kadınlar bomba. Bütün erkekler taş.
Gömleğin ya da elbisen yeni. Makyajın ya da tıraşını tamam. Barış gelmiş, güneş açmış. İnsanlar rahat, sen de rahatsın.
Ama yine de aklında bir soru: Ne sonuç verecek Baharmatik?
Girdiğin sayıları hatırlayıp tahminde bulunmaya çalışıyorsun ama nafile. Makine değilsin ki.
“İnşallah beşten az değildir” diyorsun: “Eğer beşten az bahar kalmışsa acele etmem gerekecek.”
Sonra “İnşallah 50’den fazla da değildir” diyorsun: “Bu da fazla yavaşlatır insanı.”Kafanda sorularla, dalgın dalgın yürüyorsun. Nihayet geçiyor yarım saat, veriyorlar eline zarfı.
Açmaya cesaret edemeden, öylece kalıyorsun. “Baharmatik” logolu zarf 50 gram bile değil ama sanki elinde dünyanın ağırlığı.
Tam gözünü karartıp zarfı açacakken, dikkatini bir şey çekiyor. İki sokak köpeği.
İkisi de birbirinden çirkin, ikisi de birbirinden pis, ikisi de birbirinden yaşlı, ikisi de birbirinden hastalıklı...
Ama dilleri dışarıda koşuyorlar bir kelebeğin peşinden.
Bir zarfa bir de köpeklere bakıyorsun. Sonra aniden yırtmaya başlıyor ellerin, henüz açılmamış zarfı.
Kaç bahar kaldığını bildiren kâğıt, okunamayacak kadar ufak parçalar halinde düşüyor ayaklarının dibine. Sokuyorsun elini ceplerine, yürüyüp gidiyorsun.
İnsanlar rahat, sen de rahatsın.
Şimdi kendine sor: Bu başlayan sondan kaçıncı bahar?
Sonra da fani dünyanın fani işlerine sık canını. Ya da bir bahar daha gördüğün için sevin. Tercih senin.

tatlı  Sözlük

Haberin Devamı

Mutluluk: Karakışın sonunda aşk.

Yazarın Tüm Yazıları