Paylaş
Belki de II. Dünya Savaşı’ndan bu yana yaşanmış en büyük kriz olarak insanlık tarihine geçecek bu salgın...
Nereye sürükleniyoruz, sonumuz ne olacak kaygısı herkesi sarmış durumda.
Hepimizin eve kapanmak zorunda kaldığı şu günlerde ihtiyaç duyduğumuz en önemli şey hiç kuşkusuz dayanışma...
Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu dayanışmaya vurgu yapmak amacıyla bir yardım kampanyası başlattı.
Kimi söz konusu kampanyaya gönülden destek verirken kimisi de yerden yere vurma, konuyu Türkiye ekonomisine bağlama çabasında.
Ben bu kampanyayı milli dayanışma adımı olarak görüyorum.
Amacı da dünyayı saran bu büyük kriz sürecinde Türk milletinin her ferdiyle, siyasi görüş ve ideoloji ayırmaksızın birbirine omuz vermesi...
Kaldı ki olağanüstü günlerden geçiyoruz.
Gün kenetlenme, birlik olma günü... Kimilerinin dükkanını açamadığı, kimilerinin işsiz kaldığı ve gelirlerinin sıfırlandığı şu süreçte, unutulmamalı ki küçük bir yardım ihtiyacı olanlar için büyük bir sorunun çözümü olabilir.
O iş o kadar kolay değil
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) vatandaşın lehine sürekli yeni uygulamalar açıklıyor.
Bankalar da mütemadiyen halka bu süreçte şubelere gitmeden işlemlerini tamamlamalarını sağlayacak yöntemlerden bahsediyor, bilgilendirme mesajları gönderiyor.
Ama...
Birçok kişiden bankalarla sıkıntı yaşadıkları konusunda mail ve sosyal medya mesajları gelmeye devam ediyor. Çoğu, bu konulara neden değinmediğimi soruyor.
Konuyla ilgili bu kadar mesaj alınca yazayım ama öncesinde küçük bir deneme yapayım dedim.
8 yıldır müşterisi olduğum bankadan daha önce hiç kredi kullanmadım ve yüksek limitli bir kredi kartım var.
Bunca yıldır ödemelerimi aksatmadım, en fazla dalgınlıkla bir kez son ödeme tarihini kaçırmışımdır, ondan bile emin değilim.
Nitekim geçen gün internet bankacılığı aracılığıyla, 2 bin liralık bir “avans hesap limiti” talep ettim.
Onaylanacağından emin beklerken, 10 saniye sonra “avans hesap talebiniz reddedildi” mesajı geldi.
Bu basit deneme gösterdi ki, kim ne karar alırsa alsın özel bankalar bildiğini okuyor.
Vatandaşa kolaylık sağladıklarını düşünmek aşırı iyimserlik olur gibi görünüyor. İşimiz onlara kaldıysa yandığımızın resmidir.
Karantina günlüğü
Günler kopyala yapıştır döngüsünde geçip gidiyor.
Ben de ne kadar süreceği belirsiz bu kriz döneminde kendim için bir şeyler yaparak günlerimi dolu dolu geçirmeye çalışıyorum.
Sabah ilk işim bütün gazeteleri gözden geçirmek. Sonra kendimi egzersiz moduna alıyorum.
Evde bile olsa biraz spor yapmak insana kendini sandığından çok daha iyi hissettiriyor.
Ayrıca şu sıralar Kelebek yazarı sevgili Sayım Çınar’ın önerilerine uyarak internetten sipariş verdiğim kitapları okuyorum.
Okumak biraz da olsa gündemden kopmak için belki de en etkili yol.
Gazete işleri bayağı bir zamanımı alıyor, neredeyse sürekli telekonferans halindeydim.
Bu arada uzun yıllar eğitim aldığım yurtdışındaki akademinin online eğitimlerine de kayıt oldum. Sıkıntılı günler bitene kadar birkaç sertifika daha almak niyetindeyim.
Şu sıralar “siyah beyaz film gibi biraz” tadında geçip giden hayatın ender renklerinden biri de Demirören Medya konserleri...
Kampanya haline gelen “Evde kal-Müzikle kal” projesi kapsamında sevdiğim sanatçıların online konserlerini izliyor, moral motivasyon yüklemesi de yapıyorum. Şiddetle de tavsiye ediyorum.
Ve... Günü, gündeme son bir kez göz atarak, sonrasında hem kendim hem de sevdiklerimin sağlığına şükrederek bitiriyorum.
Çok daha aktif, çok daha renkli günlerde buluşacağız elbet.
Diyorum ki, moralinizi yüksek tutun, evde kalın...
Dünya nefes alıyor
Bilim insanları yıllardır, küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunda kırmızı alarm seviyesinde uyarılarda bulunuyor.
Umursamıyoruz. Birçok konuda bilim insanlarının tüm uyarılarını görmezden geliyoruz.
Düzen hep bildiğimiz gibi aynı düzen diye bildiğimizi okuyoruz, ta ki bir virüs gelip her şeyi değiştirene kadar.
Artık gözümüz kulağımız bilim insanlarında.
Evlerimizde, oturduğumuz koltuklarda, insanlığın eve kapanmasıyla birlikte gezegenin kendisini nasıl da onarmaya başladığını okuyor, izliyoruz.
Venedik’te kanallarda balıklar yüzüyor, kuğular geziniyor. İtalya’daki feribot iskelelerinde yunuslar atlayıp zıplıyor.
Antarktika üzerindeki ozon tabakasında bulunan delik son 30 yılın en düşük seviyesinde. Yani işin özü gezegen nefes alıyor.
Binlerce bilim insanının bir türlü dikkat çekemediği konuya bir virüs sayesinde odaklandık. Elbet eski günlere döneceğiz ama benim umudum bundan sonra doğanın efendisi değil doğanın parçası olduğumuzu unutmamamız.
Doğayla savaşı kazanma şansımız yok, böyle bir savaşa zaten gerek de yok. Doğayı köyde aramak yerine, dünyanın tamamında doğayı yaşatsak ya...
Gezegenler ne diyor?
İnananı inanmayanı herkes kulak kesilmiş, astrologlardan gelecek yeni öngörüleri bekliyor.
Bazılarının 2019 sonunda yapmış olduğu “2020 öngörüleri”nin hedefi 12’den vurması, bugüne kadar burç yorumlarına bir kez bile bakmayanlara bile “Acaba?” dedirtti.
Aklımızda deli sorular... “Bu salgının başlangıcını öngördünüz madem, ne zaman yakamızdan düşecek onu da söyleyiverin” beklentisi 1 numaralı soru elbette...
Aslında gerçekçi yanıtlardan ziyade bize umut verecek öngörüler bekliyoruz, onun da farkındayız.
Hepimiz bir umudun peşine takıldık gidiyoruz.
Paylaş