◊ Yeni “Best of” albümünüz hayırlı olsun. Öncelikle tanıtım için yaptığınız 72 saatlik kayıt maratonunda beni de unutmadığınız için teşekkür ederim.
- Rica ederim, ne demek...
◊ Orgun başına geçmiş, tavernada yaptığınız gibi binlerce sanatçıyı ve medya mensubunu tek tek adlarıyla dansa davet etmişsiniz. Gerçekten sabır işi... Kimin fikriydi bu?
- Polat Yağcı’nın... Sevgili prodüktörüm. 100 yıl düşünsem böyle bir şey benim aklıma gelmezdi zaten.
◊ Projesinden size bahsettiğinde “Hadi canım, nasıl çıkılır o işin içinden?” demediniz mi?
- Demez olur muyum? Aradı beni, “Arif abi, sana çok önemli bir şeyden bahsedeceğim, telefonda anlatamam ama bir zahmete şirkete gel” dedi. Allah’tan ben de o zaman İstanbul’dayım, buradan gelip gitmek zor oluyor çünkü. “Peki” dedim, gittim.
Olan olmayana, varlıklı darlıktakine el uzattı.
Bu sayede pandemiyi mümkün olduğunca az hasarla atlatma yolunda önemli mesafe kat ettik.
Belediyeler “küçük esnafa destek” çağrısı yapıyor, bu çağrılar büyük ölçüde yanıt buluyor.
Büyük işletmelerin imdadına ise genellikle mal sahipleri yetişiyor.
Kısıtlamalar çerçevesinde günlük ciroları ciddi ölçüde azalan mağazalara kimi AVM’lerden yılbaşı hediyesi tadında müjde geldi.
Zaten temmuz ayından beri kiracılarına yüzde 50 indirim sağlayan Capitol de “Gün birlik olma günü” diyenlerden...
2021 Nisan sonuna kadar yüzde 50 indirimli kira uygulamasına devam edecek olan AVM, aralık ayında başlayan hafta sonları sokağa çıkma yasağı nedeniyle ek destek kararı aldı.
◊ Mustafa Bey, öncelikle çok geçmiş olsun. Geçen ay bir kalp krizi geçirdiniz. Nasılsınız şimdi?
- İyiyim, çok iyiyim hamdolsun. Biz her şeye “hamdolsun” demesini bilmiyoruz. Şimdi korona denilen bir hastalık yaşanıyor değil mi? Bir virüs... İnsanlar kızıyorlar, çekingenler, tereddütlüler.
◊ Tedirgin olmamız normal değil mi?
- Ama her şeye “hamdolsun” diyeceksin. Niye? Çünkü kötünün kötüsü var. Allah beterinden korusun. Her şerde bir hayır vardır. Şerre değil hayra yormak lazım. Biz şerre yoruyoruz hep. Herkeste bir panik, stres... Ya bir durun, rahat olun kardeşim. Allah’tan gelen her şeyde bir hayır vardır.
Fotoğraf: Emre YUNUSOĞLU
Benim anladığım o...
Sadede geliyorum...
Beklenen karar alındı, 31 Aralık akşamından 4 Ocak sabahına kadar sokağa çıkma kısıtlaması geldi.
Dört gün insanlar evinde ailesiyle inzivaya çekilecek. Durum bu...
Ama sonra gözüm reklamlara takılıyor, belli bir grup için her şey güllük gülistanlık...
Sanırsın pandemi bitti, virüs alt edildi.
Oteller “en güzel yılbaşı paketi bizde, koş vatandaş” çığırtkanlığı yapıyor, tur şirketleri 4 günlük yılbaşı paketi satma, oteller müşteri kapma telaşı yaşıyor.
Aşıya ne hacet, 4 günlük yılbaşı tatili satın alırsan Covid korumalısın yani!
◊ Doğal güzellik ve şifa kaynaklarının kullanımını, okuduğum kadarıyla anneannenizden öğrenmişsiniz. Ondan biraz bahseder misiniz?
- Anneannem Türkiye’nin ilk lokman hatunlarından Fatma Öktem... Eski zamanlarda hastaneler bu kadar yaygın, teknoloji de bu kadar ileri değilken, doğadan bulduğu bitkilerle tedavi yapardı. Bu tedavileri zaman içinde geliştirerek birçok konuda alternatif doğal reçeteler hazırladı.
Ben de o süreçte hem çok meraklı hem de konuyla çok ilgiliydim. Ondan gördüklerimi zamanla geliştirdim, bunları gerek ekranlarda gerekse kitaplarımla aktarma yoluna gittim.
◊ Sizi yönlendiren anneanneniz miydi yoksa kendiliğinden gelişen bir ilgi mi bu?
- Bitki ve doğal içerik konusunda anneannem sayesinde ilerledim. Ama bu bilgileri güzellik alanına taşımak, geliştirip üretmek için çok ciddi araştırmalar yaptım. Bu beni önce bitki bilimine sonra da güzellik uzmanlığına yönlendirdi. Ardından kitaplar geldi. Ve en sonunda da yerli marka yaratma süreci başladı.
◊ Anneanneniz Atatürk’le de tanışmış...
- Bizim için çok özel bir anı bu... Eskiden ilaç ve hastane konusunda çok eksiklik yaşandığından, anneannem herkese doğal yöntemlerle şifa olmaya başlamış. Gerek kendisinin bulunduğu Siirt’ten gerekse çevre illerden birçok kişi ona gidermiş. Mustafa Kemal Atatürk de cumhuriyetin ilanından sonra Anadolu’yu şehir şehir gezerken Siirt ziyaretinde onunla tanışmak istemiş.
Ama girişimci ruhlar, yeni dünya düzenine uygun yeni deneyimler vaat ediyor, Uzay Yolu tadında alternatifler sunuyor.
Azıcık detaylandırayım, yeni yıl akşamınıza renk katayım...
ÇapaMarka Entertainment Group, eğlencenin bittiği, müziğin sustuğu pandemi sürecinde “Bu kadar sessizlik, bu kadar depresyon yeter” diyerek dünyanın ilk dijital eğlence parkını yarattı. Adı Digital Winter Wonderland...
Bir bakıma geleceğin demo’su... Uzay çağında nasıl eğleneceğiz, test ediliyor gibi...
Devasa bir alan üzerine 3D olarak inşa edilen bir yeni yıl panayırı hayal edin... Dönme dolabından 70 metrelik yılbaşı ağacına her şey gerçeğine en yakın şekilde tasarlanmış. Panayır alanında hepsi yine üç boyutlu 7 ayrı sahne ve her sahne için farklı bir eğlence mevcut.
Yeni yıl ruhunun en güvenli, en virüssüz şekilde yaşanması için insan sirkinden yeni yıl gazinosuna, akustik sahneden ana sahneye her şey düşünülmüş.
Velhasıl, gece boyunca sahneler arasında dolaşırken karşınıza bir anda Ali Poyrazoğlu, Soner Olgun, Serdar Ortaç, Suzan Kardeş, Celil Nalçakan, Özlem Olgun, Deha Bilimlier, Derya Uluğ, Gülden Karaböcek, Güvenç Dağüstün ve Zehra ile çember dansçıları, oryantal dansçılar ve akrobatlar çıkabilir, şaşırmayın.
Öylesine bir gerçekçilik, öyle bir zincirleme sürpriz...
◊ Cem Bey, bugün benden “hazır soru” bombardımanı beklemeyin, sohbete geldim. Laf lafı açsın, sohbet bizi nereye götürürse artık...
- “Laf Lafı Açıyor”a bir göndermeyle başlayalım diyorsunuz (gülüyor). Doğru bir yöntem. Benim programlarımın sırrı da buydu zaten. Çünkü bir dönem hazırlık yapmak çok önemsenirdi. Herkesin dilinde “Aman biz çok hazırlık yapıyoruz programa çıkmadan” falan... Bana da bir gün dediler ki “Biz de hazırlık yapalım”...
◊ “Laf Lafı Açıyor” yıllarından bahsediyorsunuz herhalde.
- Evet evet. İki-üç program hazırlık yaptık, öyle çıktık. Benim en kötü programlarım oldu onlar. Soruları hazırlayıp elime veriyorlar, haliyle karşımdakini dinlemeden tamamen sorulara odaklanıyorum.
◊ Olmadı yani...
- Hiç olmadı. Kardeşim bırakın, bu sohbet programı... Evinize misafir geldiğinde önceden hazırlık mı yapıyorsunuz “bunları soralım” diye?
DOĞRULAR CEZALANDIRILDIĞI İÇİN KIZLAR HEP “MERVE’LERE” GİDİYOR!
Eskiye nazaran bayağı bir yol aldık. Türkiye’nin aldığı yolu rakamlar da kanıtlıyor zaten...
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, birkaç gün önce 6. Karayolu Trafik Güvenliği Stratejisi Eşgüdüm Kurulu Toplantısı’ndaydı.
Soylu, yaptığı konuşmada yeni projeler, iyileştirilen karayolları ve artan acil müdahale imkanlarıyla trafik kazalarında ciddi bir azalma sağlandığını açıkladı.
BM Genel Kurulu’nun “2011-2020 arasında trafik kazalarındaki ölüm vakalarının yüzde 50 azaltılması” hedefini tutturabilen iki ülkeden biri olmamız da başarının kanıtı...
Bir eğitimci olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki trafik eğitimi mutlaka küçük yaşta başlamalı. Çünkü çocuklar, gerekliliği ve sebebini küçükken öğrendikleri kuralları, büyüdüklerinde de unutmuyor.
Yetkililer de trafik bilincini küçük yaşta oluşturmak için gerekli adımı attı, çok önemli bir projeyi hayata geçirdi.
Hazırlanan “trafik eğitim parkları” ülke çapında hızla yaygınlaşıyor.
Bu yıl itibarıyla 6 ilde daha park yapımı tamamlandı.