Paylaş
TÜRKİYE İş Bankası gerçekten çok güzel kültürel projelere imza atıyor.
Bunlardan sonuncusu 'Padişah’ın Esvabı' adını taşımakta.
Salı günü akşamı bu gösteriye tanık oldum. Topkapı Sarayı içindeki Aya İrini kilisesinde Faruk Saraç’ın hazırladığı kolleksiyonu renkli bir sunum içinde izledim.
Ciddi bir çaba
Önce şunu söyleyeyim: Ortada yapılan muazzam bir iş var. Faruk Saraç gösterinin bitiminde alkışlar arasında sahneye geldiğinde, 'bu işe bir buçuk yılımı, hem de geceli gündüzlü olarak verdim' dedi. Doğrudur ve eline sağlık. Nitekim ortada otuz altı padişah, altı valide sultan ve bir şehzadenin giysilerinden oluşan yedi yüz parçalık bir koleksiyon var. Bunların hepsi el emeği, göz nuru işler.
Ama beni işin büyüklüğünden çok gösterilen ciddiyet etkiledi.
Programın bir yanına araştırma, uygulama, sunum, asistanlar, usta terziler gibi başlıklar atılmış ve bu başlıkların altında sayısız otoritenin adı geçiyor. Bu kadar büyük bir kadroyu bir buçuk yıl boyunca bir arada tutmak ve eşgüdüm içinde çalıştırabilmiş olmak işin en büyük sırrı olsa gerek.
Sonrası ne olacak?
Gösteride sunulan padişah esvapları tarihsel gerçekler kılı kırk yararak yapılmış tespitlerden yola çıksa da, sonuçta Faruk Saraç’ın yorumu sözkonusu. Buna rağmen bu kişisel yorumun saygınlığı ile tarihsel araştırmanın derinliği bir araya gelince ortaya büyük bir eser çıkıyor.
Biz bunu bir kere seyrettik. Bravo ve alkışlar.
Peki ama bu koleksiyon gelecekte ne olacak? Asıl bunu çok merak ediyorum. İş Bankası bunca emeği, bunca parayı sokağa atmayacağına göre bu koleksiyonu nasıl değerlendirecek?
Bir de küçük not. Programda emeği geçen herkes anılmaya çalışılmış. Bu belli. Ama o harika kumaşları kimin dokuduğunu da çok merak ettim. Bir bilen varsa söylesin ki, onlara da teşekkür edelim.
Kaçırılmaması gereken bir konser
İSTANBUL yarın yıllardır görülmedik güzellikte bir konsere tanık olacak.
Sakın ‘daha konser olmadan bu övgü ne?’ demeyin. Güher ve Süher Pekinel Kardeşler ile Seher Tanrıyar ve Aydın Karlıbel ikilisinin yanına Emre Elivar, Muhiddin Dürrüoğlu Demiriz, Gülsin Onay, Verda Erman, İdil Biret, Arın Karamürsel ve Ayşegül Sarıca’nın adları yazılırsa böyle bir müzik şöleninin ihtişamından kim şüphe edebilir?
Ama bu konserin bir başka güzel yanı var. Bunca piyano sanatçımız 14 Ekim cumartesi günü Taksim Atatürk Kültür Merkezi’nde çok sevdikleri bir sanatçı arkadaşları için çalacaklar. Vedat Kosal, talihsiz bir gelişme sonucunda felç oldu. Sanat dünyamız değerli ve az bulunur bir yıldızından mahrum kaldı. Ama bu her şeyin sonu değil elbette. Vedat Kosal tedavi edilebilir ve aramıza tekrar katılıp bizi müziğiyle mutlu etmeyi sürdürebilir. Ancak bunun için ciddi bir fona ihtiyaç var. Maalesef parasız tedavi mümkün olmuyor.
Sanatçılar işte böyle kötü bir günde müthiş bir dayanışma sergiliyorlar. Sanattaki ustalıklarını sergileyerek dostları için böyle bir fon oluşturmaya çalışıyorlar.
Yarınki konser bunun için müziğin ötesinde çok daha anlam yüklü olacak.
Genellikle kıskançlıkların, çekememezliklerin, bencilliklerin kulislerinden eksik olmadığı söylenen sanat dünyasındaki bu insanca ve sevgi dolu girişimi saygıyla karşılamak lazım.
Müziği seven, sanatın ve sanatçının hayatımızı güzelleştirdiğini bilen ve buna minnet duyan herkesi Atatürk Kültür Merkezi’nde buluşmaya çağırıyorum.
Adım Adım İstanbul
ÇOK şık bir İstanbul rehberi geldi önüme geçenlerde. İngilizce basılmış. Adı, 'Step by Step İstanbul'. Türkçesi, 'Adım Adım İstanbul'. Kitabın sayfalarını çevirdikçe, ben bunu bir yerlerden hatırlıyorum, diyorum. Dayanamayıp kitabın yayıncısı dostum Nuri Çolakoğlu’nu aradım. Nuri ve sevgili arkadaşım olan eşi yıllardır çok zor bir işi başarmaya soyundular. İntermedia yayınları şemsiyesi altında, Türkiye’nin en ciddi rehber kitaplarını yayınlamaktalar.
Meğer bu sonuncusu da bunlardan birinin güncelleştirilmiş İngilizce baskısı imiş.
Bu rehber kitap işi dışarıdan bakıldığında kolay görünür ama içi yapanı dışı, özeneni yakar. 'Kuyumcu titizliği' deyimi bu iş için söylenmiş bir sözdür sanki.
'Step by Step İstanbul' işte böyle titizlikle işlenmiş bir rehber kitap.
Bu söylediklerim kitaptaki objektif bilgilere dair. Bir de yorumlar var elbette. Çoğu yayıncının ince zevkini yansıtıyor. Ben sadece bunlardan birine, İstanbul’da tavsiye edilen yiyecekler arasına lahmacunun katılmasına takıldım. Onu da Nuri’ye söylediğimde, 'sen Ay’da mı yaşıyorsun' mealinde gerçekçi bir cevap alınca suspus olup oturdum.
İstanbul’u tanımak isteyen yabancı dostlarınıza bu kitabı gönül rahatlığı içinde tavsiye veya hediye edebilirsiniz.
Şiir Şehir İstanbul
GEÇEN hafta bu köşede İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri A.Ş.’nin yayınladığı 'Şiir Şehir İstanbul' adlı kitaptan söz etmiştim.
Yazının sonunda ise, kitabın ulaşılabilir olmasını dilediğimi hatırlıyorum.
Bu genel bir şikayetim.
Promosyon olarak özenile bezenile yapılmış bir çok eser, sadece kısıtlı sayıda ilgili ve ilgisiz insana ulaştırılıyor ve 'duyuru amacına ulaştı' denilip duruluyor. Yani konuya ilgi
duyan yüzlerce, binlerce, bazen on binlerce kişi böyle bir yayından yararlanamıyor.
Adı geçen kitap için ise geçen gün bir mektup aldım.
Sayın Bilal Reşit, 'Şiir Şehir İstanbul başlıklı yazınızda Keşke bu eser herkesin eline ulaşabilir olsa... diye yazmışsınız. www.ibb.gov.tr adresinden bu esere hiç bir ücret ödemeksizin ulaşabilirsiniz' demiş.
Hiç olmazsa internet ağından yararlananlara duyurayım dedim.
TEL: 677 04 25
FAKS: 677 04 21
E-MAİL: tsavkay@hurriyet.com.tr
Paylaş