Paylaş
Bu haftaya yazacak çok şey birikti. Masamın üstü nottan geçilmiyor. Evde benden başka herkes bu duruma isyan etmekte. O yüzden yazı parçalı olacak.
*
Bugün sözünü etmek istediğim bir kitap. Türk Halk Kültürünü Araştırma ve Tanıtma Vakfı, ‘‘Türk Mutfak Kültürü Üzerine Araştırmalar’’ dizisinin 1998 yılı sayısı.
Kamil Toygar dostum kitabı aylar önce yollamıştı. Aradan geçen zaman içinde kitabı tanıtmayı ihmal ettiğimi farkettim. Oysa bütün güzel şeyler başkalarının da bu güzelliği görüp beğenmesi ve takdir etmesi için yapılmıyor mu? Hele Kamil Toygar'ın durumunda bu daha da geçerli.
Kamil Toygar Türk halkbilimine gönül vermiş bir avuç insandan biri. Bu işte yalnız da değil. Kültür Bakanlığı'dan emekli olduktan sonra, aynı heyecanı paylaştığı başka dostlarıyla birlikte Türk Halk Kültürünü Araştırma ve Tanıtma Vakfı'nı kurdu. Ben de bu sayede Süleyman Kazmaz, Veysel Atacan, Nimet Berkok, Cihan Yamakoğlu'nun adını duydum.
Süleyman Kazmaz dışında yukarıda adını saydığım araştırmacıların hiçbirini şahsen tanımadım. Buna rağmen kendilerini o kadar yakınımda hissediyorum ki, anlatması gerçekten güç. Sözün gücü denilen şey bu olmalı. Kelimeler, cümleler ve fikirler insanları fiziksel yakınlıkların çok ötesinde birbirine yaklaştırıyor. Arada sağlam bağlar oluşuyor. Bir gönülden bir diğerine uzanan köprüler kuruluyor.
SPONSORLUK DENEN ŞEY
Türkiye'de bu işler genellikle çok sınırlı maddi şartlar altında yapılıyor. Türk Halk Kültürünü Araştırma ve Tanıtma Vakfı çok küçük bağışlarla ayakta duruyor. Süleyman Kazmaz'ın Rize yemekleri üzerine çok değerli bir araştırması, Ankara'da oturan Rizeli bir araba tamircisinin gönlünden kopan ve kıyıda köşede tuttuğu bir parayı bağışlaması sonucu yayınlanabilmişti. Bu, dünyada halkbilimine yapılan belki de en anlamlı sponsorluklardan biriydi. O yüzden hiç unutamam.
‘‘Türk Mutfak Kültürü Üzerine Araştırmalar’’ın 1998 yılı edisyonu ise PAK Holding'in katkılarıyla gerçekleşmiş.
KİTABIN İÇERİĞİ
Biraz da kitabın içeriğinden söz edelim.
Kitapta mutfak açısından Hatay'ı Prof. Dr. Meral Aksoy ve Türkan Tatlı, Adana'yı Doç. Dr. Erman Artun, Rize-Hemşin'i Veysel Atacan, Siirt'i M. Akif Işık, Rize-Çayeli'ni Süleyman Kazmaz, Konya'yı Esra Teperdar, Bendegül Aras ve Nimet Barı anlatmışlar.
Bunların yanısıra Dr. Selma Biber'in kefirin yapılışı hakkında bir makalesi ilgi çekiyor. Prof. Dr. Türkan Kutluay da tarihten günümüze toplumların beslenme alışkanlıkları üzerine bazı görüşleri ortaya koyan bir yazı kaleme almış. Doç. Dr. Sıdıka Bulduk ve Nazmiye Yolalan ise Antalya ili merkez ilçelerinde farklı sosyo-ekonomik düzeydeki kadınların yiyecek hazırlamada uyguladıkları yöntemleri saptamaya çalışmışlar. Nihayet Kamil Toygar ve Nimet Berkok yöresel mutfak etnografyası üzerine bazı notlarını bu vesile ile iletmişler.
Bence mutfağa biraz olsun ilgi duyan herkes bu kitabı mutlaka alıp okumalı ve sonra da kütüphanesinin bir köşesinde saklamalı.
Kitap dağıtılamadığı için ancak sözkonusu vakıftan edinilebiliyor. Biraz zahmetli bir iş ama sonuç zahmete fazlasıyla değiyor. İsteme adresi şöyle: Türk Halk Kültürünü Araştırma ve Tanıtma Vakfı, Necatibey Caddesi, Kerem İş Hanı 21-14, Kızılay-Ankara.
Haydi mutfağa!
Turizm Bakanı Ahmet Tan geçenlerde telefonla aradı. Yeni girişimlerini anlatırken çok heyecanlıydı. Oysa kendisi yılların gazetecisi. Ama belli ki, daha amatör bir politikacı. Aman bırakın öyle kalsın! Türkiye kaşarlanmış profesyonel politikacılardan çok çekti.
Ahmet Tan'ın yeni projelerinden biri Sabah gazetesinde ‘‘Haydi mutfağa’’ başlığı ile anlatılmış. Projenin esasını 2,000 yemek tarifinin toplanması ve bunların bir kitap halinde yayınlanması oluşturuyor. Kitabın adı bile şimdiden konmuş: ‘‘7 Diyardan 7 Bölgeden’’!
Turizm Bakanlığı yetkilileri, kitabın Türkçe edisyonu dışında yabancı dillerde de yayınlanacağını söylemişler. Böylece Türk mutfağı penceresinden Türkiye'nin tanıtımı hedefleniyormuş.
Ahmet Tan, kitabın hazırlanabilmesi için yemek yapmayı seven bütün ev kadınlarına, kadın programları, yemek dergileri, yemek programları kanalıyla çağrı yapacaklarını söylemiş.
İşin içine -ciddi bir haksızlığı önlemek üzere- yemek yapmayı seven erkekleri de katarak bu çağrıyı ilk olarak bu köşeden ben yapmış olayım. Bütün yemek meraklılarını Turizm Bakanımıza yardımcı olmaya davet edeyim.
BAZI ENDİŞELER
Bu arada bir endişemi de dile getireyim. Bu araştırma ciddi bir süzgeçten geçirilmezse ortaya bir felaket çıkar. Kaş yapayım derken göz çıkarmış oluruz.
Ayrıca yemek tarifleri mutlaka standart bir yazıma oturtulmalı. Yoksa müthiş bir darmadağınlık kafaları karıştırır ve kitap kitap olmaktan çıkar.
Nihayet bu kitabın birçok dile çevrilmesinin ne kadar yararlı olacağı hususunda derin şüphelerim var. Bugün uluslararası piyasada birkaç milyon adet bile bassanız, sadece her ulustan İngilizce okurların talebini karşılamaya yetmez. O nedenle kitabın en azından ilk aşamada birçok dile çevrilmesi çok yararlı mı, doğrusu ben bunu çok düşünürüm.
*
Bu hafta da masamın üzerini büsbütün boşaltamadım. Ancak umudumu asla yitirmiş değilim. Haftaya inşallah bunu başaracağım.
Gayret benden, şefaat Allah'tan!
Paylaş