Dün ile yarını buluşturmak

Tuğrul ŞAVKAY
Haberin Devamı

Leyla Umar, kendisine asla 'hayır' diyemeyeceğim ender insanların başında gelir. Onunla aramızda yıllardır kopmaz bir sevgi bağı var.

Bugüne kadar nedense hiç tanımadığım yeğeni geçenlerde telefon etti. 'Leyla Hanım Rusya’dan aradı. Sizi mutlaka cumartesi günkü davetine bekliyor' dedi. Doğrusu, davet niçin, kimler katılıyor ve benzeri hiçbir şeyi sormadım. Sadece yeri ve saati öğrendim.

* * *

Cumartesi akşamı saat sekizde, eşimle birlikte, The Marmara Oteli’nin harika yazlık yeri Esma Sultan Yalısı’ndaydık.

Deniz kenarında olmamıza rağmen ılık bir yaz havası hüküm sürmekteydi. Boğaz’dan gelen hafif esinti başlangıçta biraz üşüttüyse de ilerleyen saatlerde tatlı bir serinlikten öteye geçmedi.

Biraz sonra ay doğudan doğdu. Karşı kıyıdaki ışıl ışıl kasırların gözalıcılığına, aynı ışıltıdaki Boğaz Köprüsü eşlik etmekteydi. Dolunay ise ilk saatlerde köprünün üzerinde yanan iri bir lambaya benziyordu.

Bahçenin içindeki hayalet duvarların iri pencere boşlukları arasından görünen Ortaköy Camii’nin minareleri ve şerefeleri ise paspartu yapılmış bir resmi andırmaktaydı.

* * *

Leyla Umar, Rusya gezisinin hemen ardından Fener rum Patriği Bartholomeos ile gittiği Atina’dan daha yeni dönmüştü. Ayağının tozuyla da bu daveti hazırlamıştı. Üstelik davetteki en hareketli kişi de oydu. Bu kadar enerjiyi nereden buluyor, bir bilsem!

Davetlileri görünce şaşırmadım değil.

Çoğu Amerikalı, ama neredeyse tamamına yakını yabancıydı.

Türkler arasında Eski Singapur Büyükelçimiz Bay Aytaman ile eşi ilk kadın valimiz Lale Aytaman, rahmetli Turgut Özal’ın özel doktoru Cengiz Bey ve eşi, gazetecilerden Zeynep Göğüş, Deniz Alphan, Hülya Ekşigil gözüme çarpanlardı.

Puro merakımdan ötürü olsa gerek, misafirler arasında bir de Küba konsolosu gözüme çarptı.

* * *

Bu arada Dr. Marilyn Perry ile tanıştırıldım.

Dr. Perry yıllarını dünyanın anıtsal yapılarını ayakta tutmaya adamış bir gönüllü.

Merkezi New York’ta bulunan World Monuments Fund (Dünya Anıtları Fonu) adlı bir kuruluşun yönetim kurulu başkanı.

'Bizim amacımız, yeryüzündeki bütün anıtsal yapıların dünden yarına taşınabilmesini sağlamak' diyor Dr. Perry. 'Bunun için her yerden fon topluyoruz' diye ekliyor.

World Monuments Fund Türkiye’de daha önce Afrodisias için ciddi bir bağışta bulunmuş.

Bu kez Aya Sofya ve Zeyrek Camii için bir çalışma içindeymişler. Aya Sofya için 200,000; Zeyrek Camii için ise 50,000 dolar toplamışlar. Bunu da büyük ölçüde American Express ve New York’taki Samuel Kress Foundation sağlamış. Tabii arada kişisel bağışlar da var.

'Bu bağışlar yeterli mi?' diye sorduğumda Dr. Perry gülümsüyor ve 'hayır, elbette yetmez. Zaten biz biraz da bunun için buradayız' diyor. Amaçları özellikle Türk işadamlarını da bu tür yardımlara teşvik etmek. Onların da katkılarını sağlamak. Buna çok önem veriyorlar. Çünkü insanın üzerinde yaşadığı kendi topraklarındaki kültürel zenginliklere bigane kalmasını anlayamıyorlar, yörenin insanının katkısı olmadan dışarıdan yapılacak operasyonların sonunda asla istenen sonuca tam olarak ulaşamayacağına inanıyorlar.

* * *

Bu arada yemeğin sonunda tam da istenen oldu. Bülent Eczacıbaşı ve zarif eşi davete katıldılar. Konuklarla tanıştılar. Biz aramızda müzzikten söz ettik ama, eminim Dr. Perry ve ekibi gereken herşeyi söylemişlerdir.

Elbette bu katkılar inşallah yalnız Eczacıbaşı ailesi gibi bu işlere yakınlıkları ve yatkınlıkları bilinenlerle sınırlı kalmaz.

* * *

Son bir not olarak, davette harika bir balıklı salatanın ardından kurufasulyeli pilav yedik. Üstüne de bir vişneli ekmek kadayıfı sunuldu.

Kısacası her şey çok güzeldi.

Yazarın Tüm Yazıları