HEM köklerinin bağlı olduğu, hem de doğup büyüdüğü ülkede ulusal kahraman ilan edilen bir süper futbolcunun öfkesine yenilmesi çok hüzün verici bir olaydır.
Zinedine Yazıd Zidane’ın kendisini tahrik eden İtalyan’a varoşların mirası olan dövüşkenlikle indirdiği kafa, onun parlak futbol geçmişinin karanlık sonu oldu.
Bu kadar büyük bir futbolcunun pırıltılarla dolu futbol yaşamı böyle bitmemeliydi.
Ama bir anlık öfke ve göçmen ruhunun isyankárlığı Zidane’a bu hüzün dolu sonu yaşattı.
Şimdi bin kafadan bin ses çıkıyor.
Zidane için kimileri üzülüyor, kimileri de onun futbol yaşamındaki kara lekeleri bir bir ortaya döküyor.
Bütün bu sonucu hazırlayan da o İtalyan futbolcunun Zidane’ın tepesini attıran tahriki.
Zaten ezik büyüyen, içine kapanık, utangaç insanların gösterdiği tepkiler hep korkutucu olur.
Zidane da bundan kurtaramadı kendini.
* * *
Olaylar gerçekten de insanların kaderini altüst edebiliyor.
Bu olay yaşanmasaydı da Zidane’ın harika oynadığı maçı Fransızlar kazanıp kupayı kaldırsalardı ülke ayağa kalkacaktı.
Zidane’ın heykeli dikilecekti.
Olmadı, Zidane’ın yazgısı buna izin vermedi.
Futbol sahalarında bu tip dramatik olaylar çok yaşanmıştır.
En sakin, centilmen futbolcuların bile zaman zaman çıldırdığı ve yapılmayacak davranışlar içinde olduğu görülmüştür.
Örneğin Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük golcüsü ve efendi futbolcusu Metin Oktay da bir maçta kırmızı kart görmüştü.
O Fenerbahçe-Galatasaray maçını çok iyi anımsıyorum.
Dünya efendisi Metin Oktay’ı Fenerbahçeli Yılmaz Şen öylesine çıldırtmıştı ki, o karıncayı bile incitmekten korkan Metin Oktay bir anda Yılmaz’ın üzerine atlayıp gırtlağına sarılmıştı.
Yılmaz’ı Metin’in elinden zor kurtarmışlardı.
Kırmızı kartı gören Metin Oktay sahadan çıkarken gözyaşlarını tutamamıştı.
* * *
Bir maçta da unutulmaz futbol sihirbazı Can Bartu’nun başına böyle bir olay gelmişti.
Maç boyunca Can’a rakip takımın futbolcularından tekmeler yağmıştı.
Hakem kırmızı kartlarıyla ünlü Doğan Babacan’dı.
Sonunda Can yediği tekmelerden çılgına dönmüş ve rakibine bir tekme de o sallamıştı.
Doğan Babacan düdüğünü öttürüp Can’ı yanına çağırmış ve kırmızı kartı göstermişti.
Ertesi gün gazetelerde Can’ın yediği tekmelerden yara bere içinde kalan bacaklarının fotoğrafları yayınlanmıştı.
Bu örnekler çoktur.
En sakin, en efendi futbolcu bile maç öncesi başlayan ve maç içinde doruğa çıkan gerginliğin kurbanı olabiliyor.
Zinedine Yazıd Zidane, İtalyan futbolcuya o kafayı vururken varoşlarda kendini korumak zorunda olan çocuğun psikolojisine bürünmüştü.
Yaşamda ne kadar yükselirseniz yükselin, ne kadar büyük başarılar kazanırsanız kazanın insanın köklerinden gelen gensel öfke kaybolmuyor.