Türban reklamı ve Türkiye'nin imajı

ATATÜRK Havalimanı'ndaki bikinili kız reklamının önce üstünü örttüler.

Gerekçe olarak, hacca giden hacı adaylarının tepkisini gösterdiler.

Hacca gidiş gelişler boyunca o pano hep kapalı kaldı.

Sonra da reklam tamamen kaldırıldı.

Reklamı veren firmanın sahibi dava açtı. Mahkeme hálá sürüyor.

Bu olay geçen yıl oldu.

Bu yıl yine hac dönemi başladığında bir başka ilginç gelişme yaşandı.

Atatürk Havalimanı'nın otoparklar dahil 90 yerindeki panolara, eşarp reklamı olarak türbanlı bir mankenin fotoğrafları kondu.

Bu seferki gerekçe ise şuydu: "Kim reklam verirse biz koyarız."

Burada şu soruyu sormak gerekir:

"Peki ama o zaman neden bikinili kız reklamını kaldırdınız?"

Kimse kimseyi kandırmasın.

Geçen yıl bikini reklamının kaldırılmasında, bu yıl da türbanlı reklamın konmasında AKP hükümetine yaranma gayretleri olduğu kuşkusuz.

Bu tercih havalimanını işleten firmaya ait, kimseyi ilgilendirmez.

Ama düşündürücü olan, Türkiye'nin Batı'ya açılan en büyük kapısından içeri giren her Avrupalının, türbanlı Türkiye'yle burun buruna gelmesidir.

Bu olay, bütün üniversitelerin uluslararası ilişkiler bölümlerinde "ters imaj yaratma" dersi olarak okutulacak harika bir örnek.

* * *

Reklamı veren firmanın görüşleri de doğrusu dáhiyane...

Efendim, firma eşarp konusunda iddialı bir kampanya başlatmış. Hedefleri, Avrupa'ya yaptıkları eşarp ihracatında patlama sağlamakmış.

Bu da reklamcılık derslerine konu olacak bir yöntem. Ürettiğiniz eşarbı, Avrupa'ya türban reklamıyla pazarlamak...

Burada yapılmaya, yaratılmaya çalışılan havanın ne olduğunu kafası biraz çalışan her insan anlar.

Batı insanının kafasında, eşleri türbanlı başbakan ve bakan eşlerini gördükçe, Atatürk Havalimanı'nda türbanlı manken reklamıyla karşılaştıkça nasıl bir Türkiye imajı oluştuğunu tahmin etmek zor değil.

* * *

Zaten Tayyip Bey'in önce yarattığı, sonra bütün söylediklerini unutup çözdüğü için kahraman ilan edildiği zina krizi, Batı'da pek çok insanın kafasındaki kuşkuları yeniden filizlendirdi.

Kızılcahamam kampında da bazı AKP'li milletvekillerinin kafalarının "Avrupa Birliği'ne girince dinimizden mi olacağız?" kuşkularıyla dolu olduğunu öğrendik.

Bütün bu tatsız gelişmeler, AKP iktidarının tam üyelik görüşmelerinde Avrupa ile ciddi sorunlar yaşayacağının habercisi gibi görünüyor.

Zina olayı, Batı'nın AKP'nin gerçek yüzünü görmesini, AKP'nin de Batı'nın değerlerinin, laiklik sınırının ne olduğunu öğrenmesini sağladı.

Her iki tarafın kafalarında birbirlerine karşı duydukları kuşkular derinleşti.

Bunlar aşılabilecek mi?

Eğer AKP, bağlı olduğu dini dogmaları aşamazsa Türkiye'nin Avrupa ile bütünleşmesi çalışmalarında tıkanıklar yaşanabilir.

Zina olayından sonra Avrupa'da oluşan AKP imajı konusundaki olumlu hava, çıkan ters rüzgárlarla bozulmaya başladı.

Buna, 40 yıllık emeklerin heba olmaması için izin vermemek gerekir.
Yazarın Tüm Yazıları