İSTANBUL’u yönetenler Tophane’deki olayları küçültmeye, hele hele şu nedenle veya bu nedenle önemsizleştirmeye çalışmasınlar.
Olaylar vahimdir.
Beyler, arkadaşlar, pek farkında değil gibisiniz ama yaşadığımız kent 2010 Avrupa Kültür Başkenti’dir.
Bu kentte içki içiliyor bahanesiyle sanat galerileri eli sopalı insanlar tarafından basılıyor.
Camlar, çerçeveler aşağı indiriliyor, kadın, erkek dövülüyor.
Türkiye’yi yönetenler ise hâlâ işin vahametini anlamış değiller.
Yaşadığımız hoşgörüsüzlüğün, tahammülsüzlüğün nedeni, birilerinde kabaran, karşıtlarını yok etmeye yönelik öfkedir.
Politikacılar siyasi rantlarını yükseltmek için toplumu bölme politikalarını sürdürdükçe demokratik iklim böyle bozulur.
Estirilen sert rüzgârlar toplumu birbirine katar.
Güçlü olan, yasaları yok sayarak, karşısındakine kendi yasasını kabul ettirmek için işte böyle şiddet uygular.
Vurur, kırar, döker...
Hızını alamazsa kızdığı insanları “bertaraf” eder.
Bu hava, Avrupa’nın başkentini hoşgörüsüz, acımasız eşkıyaların kenti haline getirir.
* * *
Saldırganların kısa sürede yakalanmalarına hepimiz sevindik.
Ama savcı tarafından serbest bırakılmalarına da kahrolduk.
Kimsenin kuşkusu olmasın, bu hızlı serbest bırakılma yeni saldırıları davet eder.
Saldırganların cezalandırılması için insanların linç edilmesi mi gerekiyordu?
İstanbul’un en eski semtlerinden biri olan Tophane, kentin en değerli bölgelerinden biridir.
Giderek daha da değerlenecektir.
Mekânların standardı yükselecek, emlak fiyatları da artacaktır.
Bunun durdurulması olanaksızdır.
Oralarda yaşayan insanlar bundan olumsuz etkilenebilirler.
O insanların mağdur olmasını önlemek devletin görevidir.
Kimse kimseyi kandırmasın, olayın tek nedeni mahalle ile ilgili değişim değildir.
Türkiye’de yaratılan siyasi iklimin, tutuculuğu körüklemesidir.
Kimse bütün yurtta hızla yayılan bu olguyu göz ardı ederek değerlendirme yapmasın.
Mahalleli galerilere gelen sanatseverlerin sokaklarda içki içtiğini iddia ediyor.
Bu dayanaksız bir bahanedir.
* * *
Geçenlerde ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşu “Marshall Fonu”nun araştırmasında Türkiye ile ilgili ilginç, ama bizim açımızdan endişe verici bulgulara yer verildi.
Araştırmada “Türk halkının son yıllarda Batı’nın ortak değerlerini paylaşmayan bir görüntü verdiği” vurgulanıyor.
Bu nedenle de Türkiye’nin konumu için araştırmaya özel bir bölüm açılıyor.
Bölümün başlığı da şu:
“Türkiye Batı’dan uzaklaşıyor mu?”
İktidar buna şiddetle karşı çıkıyor ama Türkiye’nin Batı’dan görünen fotoğrafı böyle bir algı yaratıyor.
Bunun en somut kanıtı da araştırmadaki “Türkiye en yakın kiminle işbirliği yapmalı” sorusunun rakamsal karşılığı.
Bu rakamlara göre “Türkiye, Ortadoğu ülkeleriyle yakın işbirliğine girmeli” diyenlerin oranı iki katına çıkıyor.
Buna karşın AB ülkeleriyle işbirliği yapmasını isteyenlerin oranı ise yarı yarıya azalıyor.
Bugün Türkiye genelinde yaşanan olaylar da bu araştırmayı doğruluyor.