BELLİ ki bu rektör atamaları Cumhurbaşkanı Gül’ün vicdanını rahatsız ediyor.
Kendileri bunu yeryüzünden binlerce metre yükseklikte, bulutların üstünde daha çok hissetmiş olmalı.
O nedenle gazeteci arkadaşlarımıza bazı yakınmalarda bulunuyor.
Gül, cumhurbaşkanlığında kendisini en fazla rahatsız eden şeylerin rektör atamaları olduğunu itiraf ediyor.
Kendileri bunu ilk kez yapıyorlar.
“Onları ben mülakata tabi tutmuyorum, onları tanımıyorum ki. Kendi değerlendirmem yok. Seçimi YÖK heyeti yapıyor” diyor.
Kendilerinin bir dahli olmadığını öne sürerek mazuriyet ileri sürüyor.
Hiç kusura bakmasınlar ama kabul edilebilir bir mazuriyet değil bu.
Bugün üniversitelerde yapılan seçimleri, demokrasiyi çiğneyerek tersine çeviren YÖK heyetini kendileri seçmedi mi?
Ayrıca, AKP iktidarının dünya görüşüne sahip bu heyetin yaptığı haksızlıkları gözü kapalı olarak onaylayan da kendileri değil mi?
Kendileri, bu antidemokratik, insan hakları ve seçim sonuçları kutsiyeti yok sayılarak hazırlanan bu listeleri neden geri çevirmiyor?
Bu heyetten demokratik kurallara uygun kalarak liste hazırlamalarını neden istemiyor?
Bu durumun vicdanında yarattığı rahatsızlığı, yaptığı 58 rektör atamasından sonra mı duyuyor?
* * *
İleri sürdükleri mazuriyetin neden kabul edilemez olduğuna sadece bir iki örnek vermek yeterli.
Kendileri, Dokuz Eylül Üniversitesi’nde 564 oyla rekor kırarak birinci olan Prof. Sedef Gidener’in yerine, 181 oy alan Prof. Mehmet Füzün’ü atadılar.
Anadolu Üniversitesi’nde 334 oyla birinci olan Fevzi Sürmeli yerine, 96 oyla üçüncü olan Prof. Davut Aydın’ı atadılar.
Bu listeyi uzatmak olası ama bütün köşeyi buna ayırmak gerekiyor.
Özetlersek, kendileri 3 yıllık görev süreleri içinde 58 rektör atamışlar.
Bunların 23’ü aday olarak YÖK tarafından belirlenmiş ve yeni kurulan üniversitelere yapılmış.
Bunların hemen hepsi AKP dünya görüşüne uygun isimler.
Geriye kalan 35 atamadan 15’i seçimde ilk sırada yer alanlar.
20 aday ise seçimi kazanamadıkları halde kendileri tarafından atanan rektörler.
Birkaçı dışında atananların ortak özelliği ise AKP dünya görüşüne sahip olmaları, “türbana özgürlük” bildirisinde imzaları bulunmaları.
Bir sürü AKP’li bu antidemokratik atamaları mazur göstermek için hep Onuncu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in atamalarını örnek gösterir.
Ahmet Necdet Sezer 7 yıllık cumhurbaşkanlığı sürecinde tam 123 rektör ataması yaptı.
İlk sırada olanlardan atananların sayısı: 95... Atama yüzdesi % 77...
Abdullah Gül’ün 3 yıllık görev süresi içinde ilk sırada atananların yüzdesi ise % 56.
Atamalar sürdükçe bu yüzde daha da düşecektir.
* * *
Burada bir gerçeği de vurgulamak gerekir.
Atamalarda Ahmet Necdet Sezer’in ölçütleri rektör adayının, cumhuriyet ve değerlerine bağlılık, demokratlık, çağdaş eğitimden yana olmasıydı. Abdullah Gül’ün ölçütü ise adayların kendi dünya görüşüne uygunluğu.
Onun için Cumhurbaşkanı Gül’ün atamalarda yaptığı seçimler mazur görülemez.
Bir başka açıdan da bakarsak, kendileri partilerüstü bir konumda olması gerekirken, yasa ve kararnameleri onaylama konusunda hep AKP çizgisinde hareket etmiştir.
Hiç kuşkusuz tarih yanılmaz hükmünü vererek bu gerçeği tescil edecektir.